Erdoğan’ın konuşulmayan 29 Nisan mektubu

Son bir haftanın en çok konuşulan iki konusu, ABD başkan adayı Joe Biden’in sözleri ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gazetemiz Cumhuriyet’te çıkan söyleşisi oldu…

Biden’in New York Times editörleriyle yaptığı görüşmede söyledikleri ama 7 aydır gündeme gelmeyen sözleri şunlardı: “Erdoğan’ın bedel ödemesi lazım. Benim (geçmişte) yaptığım gibi halihazırda mevcut durumdaki (muhalefet) liderliğindeki unsurlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenmeleri için onların daha güçlü bir konuma getirmeli ve onlardan daha fazla yarar sağlamaya çalışmalıyız. Darbeyle değil ancak seçim süreciyle.”

Biden’in sözlerinden beter ilişkiler

Şüphesiz, iktidarıyla, muhalefetiyle sert tepki gösterilmesi gereken sözler. Üstelik meselenin Biden’dan ibaret olmadığını, bu tür müdahalelerin bir emperyalist devlet politikası olduğunu bilerek, tepkiyi toptan Amerikan devletine göstermek gerektiğini de belirtelim.

Zira yakın tarihimiz ABD’nin Türkiye’deki seçimlere müdahalesiyle dolu: 3 Kasım 2002 bu yönüyle tipiktir ve “turuncu darbe” diye nitelenebilecek cinstendir! Dahası bu süreçte ABD’nin Türkiye başbakanını kendi Büyük Ortadoğu Projesine eşbaşkan yaptığını da gördük, ABD Dışişleri Bakanıyla “2 sayfa 9 maddelik” gizli anlaşma yapan dışişleri bakanını da… Meclis’ten ABD anlaşması geçmediği halde anlaşmada yapılması istenilenleri bizzat hükümet olarak yasaya aykırı şekilde yapan başbakan da gördük, dış politikamızı rehin alan önşartlı ekonomi anlaşması imzalayan bakan da…

Kısacası Erdoğan’lı, Gül’lü, Davutoğlu’lu, Babacan’lı son 20 yılımızda Biden’ın sözlerinden beter işler, ilişkiler var!

Bundan sonrasında benzer ilişkiler yaşanmaması için hem olanların muhasebesini sağlam yapabilmeli hem de yenisini yapmaya soyunanlara sert tepki göstermeliyiz!

“Gül olmayacak” diyemeyen Kılıçdaroğlu

Kemal Kılıçdaroğlu söyleşisi bu bağlamda daha da önem kazanıyor. Çünkü ABD içinde Gül-Babacan-Davutoğlu üçlüsünü CHP liderliğindeki ittifaka monte etmek isteyen bir kanat var. Bu ise CHP’nin bir daha kaybetmesi ve Erdoğan’ın tekrar kazanması anlamına geliyor!

Söyleşi, CHP liderinin bu olasılığa net bir şekilde kapı kapatmadığını ortaya koydu!

Kılıçdaroğlu, İpek Özbey’in başarılı gazetecilik soruları karşısında “hayır, Abdullah Gül kesinlikle partimizden cumhurbaşkanı adayı olamaz” demiyor, hatta “Gül’den neden bu kadar korkuluyor” diye de soruyor!

Öyle ki, içinde yine Abdullah Gül parmağı olan Ekmeleddin İhsanoğlu projesine sahip çıkmayı da sürdürüyor; “Bugün Ekmeleddin Bey cumhurbaşkanı olsaydı Ortadoğu’da bu felaket olmazdı” diyor!

CHP’nin sağcılaşarak ve Erdoğan’ın benzerlerini bularak Erdoğan’ı yıkma taktiğinin bir işe yaramadığı maalesef bir türlü görülmüyor ve Ekmeledin İhsanoğlu projesinin ikinci sürümü olan Abdullah Gül sürümü kesin bir dille reddedilmiyor!

Trump’ı dinleyen Erdoğan

Sonuçlarının politikaya etkisi bakımından, muhalefetten ziyade iktidarın emperyalist devletlerle girdiği ilişkiler daha önemli ve tehlikelidir. Zira icraat yetkisi iktidardadır.

O bakımdan Biden’ın sözleri kadar, Biden’e tepki gösteren ABD Başkanı Trump’un sözlerinin de üzerinde durulmaldır. Trump’ın Biden için söylediği “sosyalizmin Truva atı” ya da Erdoğan için söylediği “birinci sınıf satranç oyuncusu” gibi yakıştırmaları bir kenara bırakırsak, asıl üzerinde durulması gereken sözleri şunlardı: “Geçen hafta dünya liderleri benden Erdoğan’ı aramamı rica etti. Neden diye sordum. Dediler ki ‘O bir tek seni dinler, bizi dinlemiyor.’ Bunu herkesin ortasında söylemek istemiyorum, ama bu doğru. Ben onunla anlaşabiliyorum. Beni dinliyor.

Trump haksız mı? Rahip Brunson’un serbest bırakılmasını istemesi ya da Suriye’nin kuzeyinde PYD/YPG’nin hedef alınmamasını söylemesi nasıl sonuçlanmıştı?

İşbirliği teklifli mektup

Ve üzerinde asıl durmak istediğim konu şu: Biden’ın sözleri üzerinden ABD-muhalefet derin işbirliği konuşuluyor ve bu bağlamda da iktidarın ne kadar “milli ve bağımsızlıkçı” olduğu propaganda ediliyor. Biden’ın 7 ay önceki sözleri gündeme getiriliyor ama Erdoğan’ın 4 ay önce Trump’a yazdığı o mektup nedense hiç konu olmuyor!

Bu köşede o tarihten beri defalarca yazdım. Erdoğan 29 Nisan’da ABD Başkanı Trump’a bir mektup yazdı ve aynen öyle dedi: “Suriye ve Libya başta olmak üzere, bölgemizdeki son gelişmeler, Türk-ABD ittifakının ve işbirliğinin en güçlü şekilde sürdürülmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.”

Bu mektuptan bu yana olanlara bakınız: Nisan’da çalıştırılacağı söylenen S-400 salgın bahanesiyle çalıştırılmadı. ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki PYD devleti kurma projesi sürüyor; ABD’li şirketler PYD ile petrol anlaşması yapıyor, ABD YPG’ye silah vermeyi sürdürüyor. PYD’yi atmak için yapıldığı belirtilen operasyonlara rağmen, PYD olduğu yerde duruyor. AKP ABD ile Libya’da “ortak çalışma” başlatıyor vd.

Tekrar sorayım: Erdoğan’ın Trump’a 29 Nisan’da gönderdiği bu işbirliği teklifli mektup neden konuşulmuyor?

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
20 Ağustos 2020

  1. #1 by Dr. Murat Aygen on 21/08/2020 - 23:04

    TRUMP ağam BiDEN paşam NETEKiM bkz:“Erbakan: Amerikalılar iktidârımızı bekliyor” (tek sütun üzerine) başlıklı haberi, Hürriyet gzt., Sahibi Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A. Ş., Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Sorumlu Müdür Hasan Kılıç, Yıl 47 Sayı 16716, 22 Ekim 1994 Cumartesi, Basıldığı Yer Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A. Ş. Matbaa Babıali Cad. No.15-17 Cağaloğlu – İstanbul, s.24.

  2. #2 by puma on 22/08/2020 - 06:12

    Keske Kilicdar’in tek sorunu Gul olmayacak diyememesi olsa, yani bunu blof olarak gorur gecerdik.
    Hala danismanlarini fetoye sempati duyan, Ataturk dusmani “liberal” kisiler arasindan secmekte. Kasit olmadan boyle bir sey mumkun olabilir mi. Merdan Yanardag bu konuda bir sey soylelemisiniz Emre Kongarla beraber veya 4 soru 4 cevapta.

    Kilicdari’in Atlantikciligi (Trump’la karismasin diye amerikancilik demiyorum..) , AKPye muhalefet yapmasina da engel. Mesela Ayasofya camiye cevrildiginde, soyle diyebilirdi: Kilise olarak yapilan bu bina ulkemizdeki camilerin mimarisini sekilendirmistir. Biz Ayasofyyayi camilestirmekten daha cok aslinda bin yildir camileri Ayasofyalastiriyoruz .. tabi halk bundan birsey anlamaz. (baska bir tur cami yapilirsa, ona, Ayasofyalastiramadiklarimizdan misiniz diye sorulur..)

    Muhalefet etmek icin soyle diyebilirdi: “Ayasofya’yi camiye cevirmeden once, Yunanistan’in isgal ettirdiginiz adalarimizda insa ettigi kiliseleri camiye cevirseydiniz”. Tabi bunu yapmaniz icin once isgali sonlandirmalisiniz.

    Gul’u baskan yapma plani bence taa 16 Nisan’a dayanmakta. Kilicdar’in utangac muhalefeti (dolayli destegi diye de okunabilir) bence ancak bununla aciklanabilir. Reis’i yenmenin kolay yolu, baraji yuzde 50 yapmak, ve ona benzeyen birine Ataturkculerin ve kurtlerin oy vermesini saglamak (tipis tipis oy verirdik Ekmel’e oy verdigimiz gibi, provasi yapilimisti).. Boylece hizadan cikan Turkiye kolayca hizaya geri donecekti, zaten dincilerle dolu olan burokrasi, ordu buna fazlasiyla musaitti, tek eksik chpnin destegi idi. Pardon, yani atlantikciler acisindan reis hizadan kismen ciktiysa, bu , Ataturckuler acisindan hizada oldugu anlamina gelmez.

    Bu arada Merdan Yanardag’in Kilicdar’i elestirememesi de tuhaf, biraz Perincek’in Akpyi elestirememesi gibi. Bu sekilde halki degil, destekledikleri lideri kontrol altinda tutacaklarini zannediyorlar. Belki de bu konuda basarili da olabilirler, ama Perincek’in fetoclerle sorunu olan askerlerin tasviye edilmesini onleyememesi kabul edilemez, ve ayrica Ozgur Ozel’in Hulusi Akar’i Ataturk dusmanlarini niye ziyaret etti diye elestirmesi uzerine cikan polemikte acik bir sekilde Aydinlik’ta Akar’in tarafini tutmasi kabul edilemezdi, ve bunun icin ozur dilenmesi gerekir, cunku yandasligin bir yarari olmamistir, ve Akar ‘in tutumunun sizi zamaninda Silivriye tikanlarin yaptiklarindan hic farki yok, tek farki, duzmece davalar ve delillere gerek kalmamasi.

    ABDdeki secimde iki taraf vardir, bir tarafta Trump, karsi tarafta siyonist-satanist-nazi-terorist-darbeci-insanlik dusmani-emperyalist kuresel derin devlet. Reis’le ilgili asagilayici ovguleri bizimkiler manset yapiyorlar.. Aslinda o laflar bize soylenmis degil, kendi bolgesindekilere soylenmis bir sozdur. Turkiyeyi kontrol etmek istiyorsak bana muhtacsiniz demektedir.

  1. Erdoğan’ın konuşulmayan 29 Nisan mektubu | (Öykü-Şiir-Anı-Günce)-----Doğa+Yaşam+Sağlık+Politika

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: