İlk Türk tankı

Em. Org. Ergin Saygun’un sosyal medyada paylaştığı o “ilk Türk tankı” fotoğrafı, ne kadar da çok şey anlatıyor. Şöyle demiş Saygun: “1942 yılında yapılmış ilk Türk tankı. Motoru Ford. Diğer tüm parçaları yerli. 1946 yılındaki Cumhuriyet Bayramı resmi geçidine katılmış.”

Peki sonra ne oldu? Türkiye neden tank üretemedi? 30’larda, 40’larda uçak ve tank üreten Türkiye’den bugünkü Türkiye’ye nasıl geldik? Yanıtı S-400 konusuna kadar uzanıyor…

Mühendisin işaret ettiği gerçek

Türkiye’nin Cumhuriyet’le birlikte başlattığı “milli sanayi” hamlesinin en önemli adımlarından biri, 1929’da Kırıkkale Çelik Fabrikası’nın temelini atmasıydı. 1932’de tamamlanan fabrikada uçak çeliğinden paslanmaz çeliğe kadar 150 çeşit çelik üretildi.

Çelik fabrikası olmasa tank da uçak da olmazdı. İlk Türk tankı, o çelik üreten fabrika açma anlayışının devamıydı. Türkiye’nin o “milli sanayi” hamlesine katılan mühendislerden Selahattin Şanbaşoğlu (1907-1995), ilk tankın yapılışını şöyle anlatmıştı:

“1940’ta, kendi girişimimizle tank yaptık. Bunun sadece Ford motoru dışarıdan geldi. Dizaynı bizimkilerindir. Tipi kendimize mahsustur. Kamil, Necati filan yaptılar. Zırh levhası, topu, paleti, aktarma organları hepsi bizim üretimimizdir. Bu tank, 1946’da Cumhuriyet Bayramı töreninde geçti.”

Peki sonra ne oldu? Yanıtını da veriyor Şanbaşoğlu: “Amerikan yardımı başlayınca hazırcılık ve kolaya kaçma başladı.”

İşin püf noktası tam da burasıdır!

S-400 ve F-35

Türkiye NATO üyeliğiyle kendi tankını, uçağını üreten bir ülke olmaktan çıktı ve adım adım başta ABD olmak üzere Alman, İngiliz, Fransız silahlarına mahkûm oldu!

Bu öyle bir mahkumiyetti ki, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında silah ambargosu uyguladıklarında milli savunmamız zaafa uğradı. İşi, sınır ötesi operasyonlarda, “benim sattığım tankı kullanamazsın” seviyesine kadar getirdiler.

İşte bugün de S-400 tartışması yaşıyoruz. Türkiye’ye “Rus S-400’ü kuramazsın yoksa ambargo uygularız” diyorlar…

Bu köşede çokça yazdım:

1. S-400, milli füze savunma sistemimizi oluşturmamızın bir aşaması olarak oldukça değerlidir. Kesinlikle S-400’den taviz verilmemeli, bu sistem kurulmalıdır.

2. ABD’nin S-400 nedeniyle Türkiye’yi F-35 programından çıkarması, fırsata çevrilecek bir krizdir. Türkiye ancak bu tür ambargolar sayesinde “milli silahlanmanın” önemini görmektedir. Bugün çok başarılı işlere imza atan Aselsan’ları, Havelsan’ları, Roketsan’ları ABD’nin Kıbrıs ambargosu nedeniyle kurmuştuk.

Batı ambargosu, Türkiye’yi yeniden tankını, uçağını üretebilen bir ülke olmaya zorlayacaktır.

Örtülü Batıcılık

Bu anlayışa, yani Cumhuriyet’in “milli sanayi” anlayışına dönmemizin önündeki en önemli engel, açık ve örtülü Batıcılıktır.

Örneğin “Atatürk de batıcıydı” diyerek Türkiye’nin ABD/NATO ilişkisini sürdürmesini savunurlar. Oysa Atatürk “muasır medeniyeti (çağdaş uygarlığı)” işaret etmişti. “Muasır medeniyet seviyesi” geniş tarih içerisinde dünya uygarlığına kim lokomotiflik yaptıysa, onun seviyesi olmuştu: Dün Batıydı, bugün adım adım ticaretin merkezi olarak yükselen Asya-Pasifik, dünya uygarlığının lokomotifliğini üstlenmeye hazırlanıyor.

Örneğin “Türkiye’nin ABD ve AB’den kopması savunuluyor” iddiasıyla Türkiye’nin ABD/NATO ilişkisini sürdürmesini isterler. Oysa “Türkiye ABD ve AB’den kopsun, diplomatik ilişkisini kessin, ticaret yapmasın” diyen yok. ABD’yle bağımlılık ilişkisine ve AB’yle “aday üyelik” aldatmacasına son verilmesini istemek, ABD ve AB’yle diplomatik ve ticari ilişkileri koparmak değil elbette.

Örneğin “Türkiye’nin ABD’ye bağımlı olması yerine Çin’e bağımlı olması savunuluyor” iddiasıyla, örtülü Batıcılık yaparlar. Oysa “tam bağımsız Türkiye” diyenler, Türkiye’nin herhangi bir bağımlılık ilişkisine tümden karşı çıkıyorlar.

Örneğin “ABD emperyalist de, Çin değil mi” diyerek Türkiye-Çin yakınlaşmasına itiraz ederler. Oysa ülkeler açısından temel soru şudur: Tehdit nereden geliyor? Bugün Türkiye’ye tehdit Çin ya da Rusya’dan değil, ABD’den geliyor.

Yeniden üretim

Tüm bunlar, açık ve örtülü Batıcılık argümanlarıdır ve o anlayışın Türkiye’yi getirdiği yer ortadadır.

Türkiye, II. Dünya Savaşından sonra “Küçük Amerika” olma hedefiyle ABD’ye bağımlı olmayı kabul ederek sadece tankını, uçağını değil, buğdayını, pamuğunu bile üretemez hale geldi. O süreç aydınlanma devrimini boğdu, ılımlı İslamcılığı iktidar yaptı. O süreç Türkiye’yi komşularıyla karşı karşıya getirdi.

Yeniden üretebilmek, dışarıdan satın almaya mecbur kalmamak için önce bu bağımlılık ilişkisini koparıp atmamız gerekiyor!

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
4 Şubat 2021

  1. #1 by SERDAR SAGLAMTUNC on 05/02/2021 - 10:26

    Üretim konusu bence sıkça dile getirilmesi gereken bir konu. Bunun yapılabilmesi için üniversitelerin daha özgün ve bilgi donanımlı olması gerekli. Bugün “hoca” denen ile bizim okuduğumuz 1970 yıllardaki hoca aynı tanımda değil. İlki tam bir cami hocası ve yapacak bir şeyleri yok. Ancak her seçim döneminde kopyala yapıştır uçak, araba, helikopter, tank resmi ile tatmin olan garip ve hastalıklı kafalar. Önce eğitim gerekli. Ancak bugün tüm üniversitelerin yapısı bozuldu. Yapılması gereken, belki gölge üniversite kavramı ile, şu anda kızağa çekilmiş bilgi ve deneyim sahibi tüm teknik insanları göreve çağırıp yeni nesil bir teknik eğitim devri başlatmaktır. Uzaktan eğitim bu konuda ilginç sonuçlar verebilir.
    Diğer yandan her gün tehdit altında bulundurulan TMMOB yi daha kuvvetli ve özerk bir karar verici kurum haline getirmektir. İleri devletlerde bu tip STK lar olabilirlik, proje ve uygulamayı kendi bünyelerinde yapmaktadır. Bu dönüşüm için belki TV lerde ilham verebilirsiniz. Yapılması gereken çok iş var ve biz yakın erimde daha fazla mahkumiyete gidiyoruz. Çözümleri üretmek ve örneğin temiz enerjide çığır açmak zorundayız. Yoksa her şey daha pahalı ve eziyetli olacak.

  2. #2 by Bülent on 05/02/2021 - 15:38

    Sayin Ali Güller Ustam, yüreginize, kaleminize saglik… Güzel bir yazi her zaman oldugu gibi…

  3. #3 by puma on 05/02/2021 - 16:36

    Evet, tarihi bilgiler icin tesekur.
    Fikirlere de genelde katiliyorum.
    Yakinda bati da temizlenecek,
    ve bati ile dengeli iliskiler kurmak daha kolay olacak.
    Bati da zaten nerdeyse tamamen kartelin vesayeti altinda.
    Bu vesayetten kurtulmada sifir noktasi (ground zero) ABDdir,
    ve zaman olarak bir donum noktasi da son ABD secmnleri ve sonrasindaki gelismelerdir.
    Biden (hileyle) secimleri kazandi(.)
    gibi gorunse de derin iktidarlarini kaybediyorlar.
    Teknolojinin ve dogu blokunun da yardimiyla
    sessiz ve derin bir kuresel ihtilal olmakta…
    ABDde kontrol devrimcilesen orduda.

    Bunlari soylerken aklima Kilicdar’in ilk zamanlarindaki sozleri geldi,
    derinden ve sessizce ilerliyoruz dedi,…
    ben de umutlanmistim, ama kastettigi Ataturkculeri tasviye etmek,
    kartelci , derindevletcileri Chpye doldurmak imis,
    Gul karsitlarini eleyip,
    fetoculeri danisman yapmak ,
    phdp zihniyetini benimseyenleri , ermeni soykirim iddialaarini savunanlari ,
    s400 karsitlarini, trump karsitlarini partide onemli yerlere getirmek imis. ..
    Evet bircok kotu sey soyledim, ama bazi cok dogru seyler de yapti,
    m.v. transferiyle iyip’yi kurtarmak,
    yerel secim adaylari ve stratejisi falan.
    kanal istanbul, tank-palet konularinda da son derece hakli.
    genel olarak yerel muhalefet konularinda hakli,
    kuresel konular ve bunlarla baglantili konularda haksiz
    ya da yanlis tarafta, ayni bircok ilerici, solcu, kemalist gibi.
    (Niye her onemli konuda dogru tarafta olan kimse yok).
    Kuresel konular onemli, cunku yerli konularda kimler karar verecek,
    ipler kimin elinde olacak,.. boyle seyler direk olarak etkilenir.
    Mesela fetoculeri salip bir de uzerine tazminat odemek felaket olur.

    Bu arada soylemeliyim ki, bence Bogazici protestolari,
    ve bunlara karsi uygulanan saldirganlik
    bu kuresel kartel-antikartel savasi ile ilgili degil.
    Tamamen Aknin iktidari kaybetme korkusuyla ilgilidir.
    Akp lgbtye karsi gorunse de aslinda s’ye (yani lgsbt’nin s’si) karsidir.
    Yoksa ayni cinsten olanlarin
    ayni asansore binmesine , ayni banka oturmasina falan karsi olmaz.
    lgbtye karsi olup ta haremlik-selamlikta israr etmek tam bir paradoks.
    Muhalefet burda lgbt savunuculugu tuzagina dusmemelidir
    (o isi esprituel gazetecilere falan birakmalidir.)
    Bu arada kabe posteri getiren kim idi merak ettim, bir arastirilsin. ..
    Yasar Okuyan Kabatas yalani icin, fanteziye bak be, demisti. Cok dogru laf,…
    bunlarin aklindan boyle seyler geciyor demek,
    diye halka anlatmak lazim.
    IsmetBerkant ta, bi eseklik yaptim diyerek kendini savunmustu (kandirildim diyemezdi)
    (eseklerin yerine olsam dava acardim).
    Akpnin Bogazici’yi ele gecirek istemesinin bir hedefi,
    bogaz arsasi ranti olabilir, o arsa en az 10 milyar dolar eder bence, okulu uzaga tasiyip oraya bir
    saray, kalkan olarak bir cami falan , yani da da lux rezidanslar kondurabilirler.
    Hatta belki o arsa coktan satildi da dolar ondan dustu.
    (dolarin yukselmesi uzerinden muhaliflerin siyaset yapmasinin cok yanlis oldugu belli idi).

    Peki Rusya-Cin her zaman iyi mi..
    Cin 2017 anayasasini olumlu karsiladi. Yalnizca dolayli deliller var.
    Bence bu Reis’e fetoyu temizlemesi icin verilen bir krediydi.
    Bu yuzden bu anayasaya karsi cikan VatanPartisi,
    sonradan dolayli olarak bunu savunur hale geldi.
    Hatta bence hile yapilip yuzde 45 yerine yuzde 52 oy alinmasi da
    Rusya-Cin’in destegiyle oldu, cunku guvenlik gucleri oylarin calinmasina yardim ettiler.,
    cunku M.ince’den pek emin degildiler, cunku m.ince hep batiyi ovmustu,
    dogudaki ilerlemeyi gormezden gelmisti, ve partisi de guven vermiyordu.
    Secimden hemen sonra m.ince’i pes ettirenler, belki de Akpliler degildi, ..
    durum boyle boyle,.. dunyadaki bu gucu kimse durduramaz,
    sen de anti-kartel tarafinda olduguna dair bir umit verseydin
    belki senin lehine hile yapardik dediler..
    Ve tabi m.ince de esas sorunun kendi partisinin kartele olan bagliligi oldugunu anladi,
    hemen baskanlik mucadelesine giristi.
    Bence bu kesinlikle m.incenin bireysel hirsi sebebiyle olmadi. …
    hatta bence kilicdar’a saldiri bile bununla ilgili olabilir.
    kuresel iyiler, yerli kotulere bu isi yaptirip,
    hem yerli kotulerin yipranmasini saglayacakti,
    hem de chpnin kartelle olan bagini koparacakti.
    Yani, eger oyleyse, igrenc bir yontem, ama belki tek care olarak bu gorulmustu.

    m.ince’nin hareketini destekliyorum. chpyi bolme adina degil,
    muhalefetin toplam gucunun artmasi ve daha dogru bir eksene yerlesmesi adina.
    m.ince ile ilgili soylediklerim bir tahmindir,
    ama bu olup bitenlere uygun baska bir tutarli senaryo uretemiyorum.

    …………………..
    Kartelin varligi bariz, …
    11 eylul yalani bunu ispatlamaya yeter de artar bile.

    Peki anti-kartel gercekten var mi.

    Anti-kartelin varligina deliller.

    1. Oncelikle yazarimiz MAG, ABDdedeki dis siyaset konularindaki bir bolunmeden bahsetmisti Aydinlik’ta yazarken.
    Tabi bu demokrat-cumhuriyet bolunmesi degildi,
    ama kastedilen de kartel-antikartel bolunmesi degilmis, bunu anliyoruz.
    Yine de bir yol ayrimi oldugu anlasiliyordu.

    2. Burdaki baska bir yorumcu da dunyada iki farkli buyuk guc oldugunu hissetmisti.

    3. 2008 krizi sonrasi dunyada yeni jeopolitik arasiyslar oldu.
    Rusya-Cin yakinlasti, Brics , Sangay isbirligi orgutu falan kuruldu.
    Bu bariz olarak batinin saldirganligina (askeri, finansal,..)
    ve dolarin kirilganligina karsi bir birliktelikti…
    Bu birlikteligi Bati’da da destekleyen coktu. .
    Ve Trump piyasaya ciktiktan sonra hemen Trump yaninda yer aldilar.
    Bu da gosteriyordu ki, Rusya-Cin-Trump ayni tarafta.

    4. Uzayli konularindaki soylediklerini pek ciddiye almadigim David Wilcock,
    surekli Alliance diye bir kavramdan bahsederdi.
    Bu da satanik-kabal (kartel)’a karsi kurulmus bir birliktelikti.
    Bazilari belki Earth Alliance diyordur.
    Bu kartel ve onun dusmani alliance, ikisi de uzaylilarla baglantili imis falan..

    5. Ukrayna savasinda katel hep Putin’e saldiriyordu, ona Hitler falan diyordu.
    Ve ABD ordusu ile Rusya dunya savasi cikmamasi cin bazi centilmenlik anlasmalari falan yapiyorlardi.
    Bu sirada muhtemelen Rusya ABD ordusunu kartelin emrinden cikmaya ikna etti.
    Zaten sonrasinda Suriye savasi da tersine dondu.
    Diyorlardi ki CIA unsurlari ile ABD ordusu Suriyede birbirlerine karsi savasiyorlar.
    Dogruluk payi vardi bence. CIA unsuru nedir, mesela ISID,
    ve diger parali askerler (guvenlik sirketleri, teroristler,..) .
    Obama ISID’i desteklemeye devam edecegiz dedi bir videoda.
    RT.COM da bu bir Freudian slip mi diye sordu.
    Yani dogru olsa da soylememesi gerektigi halde agzindan kacirdi mi.
    Cunku aksi takdirde bilerek itiraf yapmis gibi olurdu.
    Evet, sirf siyah oldugu icin secilmesi devrim denen Obama boyle biri
    (eh belki o da Trump gibi blofcudur, adama fazla yuklenmeyelim, 4 ulkede savas cikarmasini da bosverelim ).

    6. Putin’e karsi olanlar ayni zaman da Trump’a de karsilar.
    (belki ben de bazi konularda karsi olabilirim, mesela adamin ozel hayati konusunda,,,)
    Putin’e Hitler diyenler simdi de Trump’a diyorlar bunu.
    (tam tersine gercekte Hitler’in dostlari ve akrabalari ikisinden de nefret etmektedir.)
    Kartelin adami oldugunu bildigimiz,
    Bush, Romney, Clinton, Obama, McCain, Soros, v.s. Trump’a da karsidirlar.
    Belki tek istisna bizdeki samimi Ataturkcu ve solcularin cogu.
    s400 destekcisi olup Trump karsiti nasil olunur. Trump bile s400 karsiti degil.
    Kartelcilerin bir ortak yani da,
    korona meselesini abartmak, dogru tedavilere karsi gelirken, ASI propagandasi yapmak.

    7. Kartele karsi mucadele TIP-saglik alaninda da oldu.
    2008de (aslinda uckagitci biri olan, ama sonucu etkilemez)
    Kevin Trudeau’nun dogal tedavilerle ilgili yazdigi bir kitabi okumustum.
    O siralarda psikiyatrinin bir tedavi olmadigini, o ilaclarin
    insanlari intihara surukledigini iddia eden bir sergiye gitmistim.
    Ve BigFarma deden bir TIP kartelinin TIP egitimine, endustrisine v.s. hakim
    oldugunu bircok kaynaktan ogrendim. Sonraki yillarda bizi uyandiracak bircok doktor
    cikti, Karatay, Dizdar, ARKucukusta gibi. (ve ayrica birkac yari-sarlatan).
    Bu dunyadaki uyanmanin bir gostergesiydi. Ya da belki antikartelin ortaya cikmasinin.
    (Bu kisiler artik TVde pek gorunmuyorlar, cunku bence bu Korona gunlerinde
    buyuk bir sansur altindalar, kanallarimiz kartelden olmasa bile buyuk bir rusvetle bu halledilir).

    Ben ABDde ihtilal olacak demedim mi secimden once (secim kaybedilirse en azindan).
    Dedim, peki oldu mu… Su anda kontrol orduda.
    Bunun en bariz delili Vasingtondaki 25bin ordu personeli, mart’in sonuna kadar ordalar.

    Son soz: Mart’in sonu bahar. Gercekler ortaya ciktiginda bu bize 1 Nisan sakasi gibi gelmesin.

    • #4 by puma2 on 05/02/2021 - 21:09

      Benim yorum yapmam bir karincanin bir agacin butun yapraklarini gezmesi gibi,.. bu yuzden mutlaka birseyi unuturum.

      8. Adnan Sakli adli milyarder (hatta yuzmilyarder, muhtemelen yolsuzluktan degil sistemdeki aciklardan zengin olmus biri, .. ben bile birkac kere birkac bit’lik kritik bilgiye maruz kalsam su anda trilyoner bile olurdum, onun yerine “parasizliktan” birsuru zaman kaybettim.), 5 yil kadar once demis ki, .. Rothschild-Rockefeller gibilerin cok gucu kalmadi, yepyeni bir guc ortaya cikti, bunu durduracak hicbir guc yok.

      Peki bu guc David Wilcock’un Alliance dedigi , benim antikartel dedigim guc olmasin. Bunu kontrol edelim, dunyanin en guclu adami kimdir, Putin, bunu bati medyasi bile kabul ediyor (bazilari siyah veya gri papa da diyebilir (cokuluslu sirketlerin tepesinde oldugu icin), ama son sozu hipersonik fuzeler ve elektronik jamlama yetenegi soyler). O zaman demek ki Putin bu gucun icinde. O zaman Trump ta icinde. Cin de buyuk oranda oyle.
      …….
      M.ince ve 2017 anayasasi ile ilgili soylediklerime alternatif olarak baska bir ihtimal daha aklima geldi.

      Simdi, antikartel reis’in yeterince kontrolleri altinda oldugunu dusunuyordu, ama belki de onlarin da esas tercihi m.ince idi. Kartelin tercihi de , cok kizmalarina ragmen belki hala reis idi. m.ince bunu gizlemeye calisti, ama gercegi kartel ogrendi, ve de chpnin tepesindekilere bildirdi. Bu yuzden chp de m.inceyi mecburen aday yapti, ama kazanmasi icin gerekenleri yapmadi. cunku Gul’u aday yaptirammislardi, m.ince gizledigini sandigi gibi kartelin adami degildi.

      Secim bitti, ulusalcilara selam cakti (diger kesimlerle beraber). Normalde bu liberal neo-chp icin bir tabudur.

      Bu da baska bir teori.

  1. İlk Türk tankı | Öykü-Şiir-Anı-Günce-Doğa+Yaşam+Sağlık+Politika

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: