Biden’in strateji belgesi ve darbecilik

ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin “Geçici Ulusal Güvenlik Stratejik Kılavuzu” yayımlandı. Böylece yeni ABD yönetiminin dış politika stratejisi biraz daha netleşti.

Strateji belgesinde sürpriz yok; özetle Çin baş rakip, AB’yle işbirliğini yeniden tesis etmenin aracı olarak Rusya’ya karşıtlık yoğunlaşacak, Ortadoğu’daki çıkarlarını da az sayıdaki askeriyle ve müttefikleriyle korumaya çalışacak.

İttifaklar konusu

Strateji belgesinin esası, “Küresel güç dağılımının değiştiği” gerçeğinin belirtilmesi ve bu nedenle ABD’nin birinci önceliğinin “dünyadaki ortaklık ve müttefikliklerini yeniden canlandırmak ve yeni ortaklıklar inşa etmek” olduğunun vurgulanmasıdır.

Böylece, Amerikan Hegemonyasının Sonu kitabındaki tezlerimiz doğrulanmış oldu; Amerikan hegemonyası zayıflıyor, beş merkezli yeni bir dünya kuruluyor ve ABD Çin’i dengeleyebilmek için ittifaklar inşa etmeye yöneliyor…

Biden yönetimi belgede ayrıca, uluslararası kuruluşlarda ABD liderliğini “ittifaklar” yoluyla tesis etmeye çalışacaklarını ve diplomasiyi askeri güç kullanmanın üzerinde tutacaklarını belirtiyor.

Askeri varlığın dağılımı

Geçici ulusal güvenlik strateji belgesine göre ABD, “en güçlü askeri varlığını” Pasifik bölgesinde bulunduracak. Bu gücü Avrupa izleyecek. Ortadoğu’daki askeri varlığı ise “belirli ihtiyaçlara yanıt verecek kadar” olacak.

Bu pratikte şu anlama geliyor: ABD, Çin’i hedef alan bir askeri yığınak yapacak. İkincil olarak da Rusya’yı hedef almak üzere Avrupa’ya yoğunlaşacak; Baltık bölgesinden Doğu Avrupa’ya, Batı Karadeniz’den Ege’ye uzanan hat üzerinde üs ve asker bulunduracak. Ortadoğu’da ise hem İsrail’in güvenliği için Körfez’deki askeri gücünü koruyacak, hem de “Kürt koridoru” hedefi için Irak ve Suriye’de bir miktar askeri bulundurmayı sürdürecek.

Belgede Ortadoğu konusunda dikkat çeken önemli bir saptama ise şu oldu: “Bölgenin sorunlarına çözümün askeri güç kullanmak olduğuna inanmıyoruz.”

21. yüzyılın en büyük jeopolitik sınavı

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in “dış politika öncelikleri” konuşması da, Biden yönetiminin geçici strateji belgesini hem tamamlayan hem de belli alanlarda açan bir konuşma oldu.

Blinken, Çin’in “ekonomik, diplomatik, askeri ve teknolojik olarak ABD’ye meydan okuyabilecek tek ülke” olduğunu belirttiği konuşmasında, Çin’le stratejik mücadelelerini “21. yüzyılın en büyük jeopolitik sınavı” olarak niteledi.

Amerikan darbeciliği

Blinken’in konuşmasındaki “savaşlardan ağır dersler çıkardıkları”, “Amerikan halkının artık uzun süren ABD müdahalelerinden yorulduğu” ve bu nedenle ABD’nin artık “askeri güç yerine diplomasiye öncelik vereceği” sözleri ise doğrudan Amerikan hegemonyasının zayıflamasının sonuçları olarak not edilmelidir.

Blinken, ancak başka ülkeleri “demokrasi” konusunda teşvik etmeyi sürdüreceklerini belirtti: “Demokrasiyi, pahalı askeri müdahaleler ya da otoriter rejimleri güç kullanarak devirmemeye çalışmayacağız. Bu taktikleri eskiden kullandık. Ancak başarılı olamadılar. Biz işleri farklı yapacağız.”

Doğru, bu sözler, ABD’nin Irak ya da Afganistan örneğinde olduğu gibi artık “pahalı askeri müdahaleler” yapmayacağı anlamına geliyor. Ama aynı zamanda hükümetleri devirmek için yaptırımlar ve ambargolar uygulayarak ayaklanmalar çıkarmayı ve askeri darbeler yaptırtmayı sürdüreceği anlamına da geliyor kuşkusuz!

“Amerikan demokrasisi” masalı

Kısacası ABD, “demokrasi ve insan hakları” palavrasını, hedef ülkeleri baskı altında tutmanın bir aracı olarak kullanmaya devam edecek. İkinci Dünya Savaşından bu yana pek çok ülkeyi işgal ederek milyonları katleden, onlarca askeri darbeyle demokrasiyi biçen, yüzlerce suikast düzenleyen, yine yüzlerce kışkırtma ve sabotaj eylemi yapan ABD, “demokrasi ve insan hakları” palavrasını sürdürecek.

Nasılsa, ABD’deki ırkçılığı, işsizliği, sokaklarda yaşamaya mahkûm insanları görmeyerek “Amerikan demokrasisi” masalına inanacak budalalar var hâlâ dünyanın dört bir yanında…

Ancak sonucun sonucu şudur: Amerikan hegemonyası zayıflıyor ve yeni bir dünya kuruluyor. Sancılara rağmen her şey daha güzel olacak.

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
6 Mart 2021

  1. #1 by puma on 07/03/2021 - 14:54

    ABD’nin Cin’in v.s. zayiflamasi ve ya guclenmesinden once dogru ellerde olmasi onemli. Mesela ABD’yi savas makinesi olarak kullanan kartel su zamanlarda ABDyi zayiflatip kanserli bir doku haline getirmeye calisiyor. Korona bahanesiyle herkesi asilamaya calisiyor. Bir de bu satanist trilyonerler dunyaya “sosyalizm” getirmeye calisiyor, nasil bir sosyalizm, herkes esit koleler olacak (nufus yuzde 90-95 azaltildiktan sonra) elitler haric. Yani tam totaliterligin adina sosyalizm diyorlar. ABDdeki sag unsurlarin “sol”a karsi olmasinda bir haklilik var yani. Cunku Batida sol diye bilinenler , kartelin sahte sol’udur, Chomsky, Jacobin, CharlieHebdo, adinda sosyalist kelimesi gecen partiler v.s.

    Peki bu planlar hala yururlukte mi. Belki. Mesela kartel tamamen kontol altina alinmis, ve de korona asilari plasebo veya olu virus asisi haline getirilmis olabilir mi. Anaakim medya el degistirdigi halde eski tipte yayin yapiyor olabilir mi. Biden zannedilen kisi bir aktor olabilir mi. Hersey olabilir.
    “Biden goreve basladiktan” sonra , RobertDavidSteele, “everything is fake now” (hersey sahte)
    demisti. RobertDavidSteele’yi nedense Dugin’in Amerikan versiyonu olarak gormekteyim.
    Ikisi de , mesela, transhumanizm’den sikayet ediyorlar. Transhumanizm nedir: sentetik insan yaratmak, bu hedefe yonelik olarak DNA degistiren asilar kullanmak.

  1. Biden’in strateji belgesi ve darbecilik | Öykü-Şiir-Anı-Günce-Doğa+Yaşam+Sağlık+Politika

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: