NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Avrupa Birliği’nin Avrupa’yı savunacak durumda olmadığını belirtmesi ve Avrupa’yı AB üyesi olmayan ABD, İngiltere ve Türkiye’nin koruduğunu söylemesi, oldukça önemli mesajdı.
STRATEJİK ÖZERKLİK
Stoltenberg’in bu açıklamasını, Washington’un bir mesajı ve uyarısı olarak okuyoruz. Şundan:
NATO Genel Sekreteri, bu mesajıyla esas olarak başını Paris’in çektiği “savunmada stratejik özerklik” isteyen anlayışı hedef alıyor.
Anımsayalım: AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Project Syndicate’te yayımlanan makalesinde, özetle, “ortaya çıkan yeni koşullar nedeniyle AB’nin kendi kaderini kendi ellerine alması gerektiğini” belirtmiş ve “bunun gerçekleşebilmesi için de AB’nin ‘stratejik özerklik’ geliştirmek zorunda olduğunu” kaydetmişti.
Borrell, “stratejik özerklik” kavramını ise şöyle açıklamıştı: “Bir yandan ittifakları güçlendirip çok taraflılık ve açıklığa bağlı kalırken, kendi adına düşünme ve kendi değerlerine ve çıkarlarına göre hareket etme yeteneği.”
AVRUPA ORDUSU
Atlantik içinde “stratejik özerklik” isteyenlerin asıl düşüncesinin bir Avrupa ordusu kurmak olduğu ise sır değil. İki yol önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya tehlikesine dikkati çekerek, “ABD’ye bağımlı olmayan, egemen bir AB ordusu kurmadıkça Avrupalıların güvende olamayacağını” söylemişti.
Öte yandan Almanya Başbakanı Angela Merkel de bir “Avrupa Güvenlik Konseyi” kurulmasını önermişti.
Washington ise bu çabalara şiddetli tepki göstermiş, AB ülkelerinin NATO’ya borçlarını ödemelerini istemişti.
ABD’NİN AB’Yİ DENETİMDE TUTMA ÖRGÜTÜ
Peki ABD neden AB’nin ordu kurmasını istemiyor?
Bu sorunun yanıtı, NATO’nun gerçek anlamına da işaret ediyor: NATO bir askeri örgüt olmaktan ötesidir, bir siyasi örgüttür ve ABD’nin müttefiklerini denetim altında tutma aracıdır.
ABD bu nedenle ilk günden itibaren Avrupa ülkelerinin askeri ihtiyaçlarını kendisi üstlendi; karşılığında da başta Almanya olmak üzere bazı Avrupa ülkelerine yerleşti. Böylece Soğuk Savaş’ta Avrupa’yı denetim altında tuttu ve SSCB’ye karşı kullandı.
Bu elbette iki dünya savaşıyla büyük yıkım yaşayan Avrupa’nın da işine geldi. Savunmaya ayıracağı kaynağı, ekonomik kalkınmada kullanabildi. Ta ki ABD Başkanı Donald Trump’ın AB ülkelerinden NATO’ya katkılarını artırmalarını isteyene kadar…
Zira ABD’nin ekonomisi geriliyordu, hegemonyası zayıflıyordu; “önce Amerika” diyen ABD de, “koruduğu mahallenin kabadayısı” olarak haraç istiyordu…
RUSYA TEHDİDİYLE AB’Yİ HİZAYA SOKMAK
Yeni ABD Başkanı Joe Biden, “uzun vadeli stratejik mücadele” edeceği Çin’e karşı, AB’yi yeniden müttefik yapma peşinde. Biden da, Blinken de bunu açık açık ifade ettiler.
AB’yi bu konumlanmaya ikna etmenin gerekçesi ise Çin’le birlikte hareket eden Rusya’nın AB için yakın tehdit olduğunu savunmak ve Rusya’ya karşı da AB’yi savunacak araç olarak yeniden NATO’yu öne çıkarmak…
Biden bunu Münih Güvenlik Konferansında dile getirdi. Zaten Trump döneminde başlayan Baltık’tan Doğu Akdeniz’e inen hattın inşası da bu amaçladır…
TÜRKİYE’Tİ ATLANTİK’E ÇIPALI TUTMA ARACI
Aslında ABD’nin AB için NATO’yu bu şekilde araç olarak kullanması, Türkiye için de geçerli…
ABD, Türkiye’yi Atlantik cephesinde tutabilmenin en önemli aracı olarak NATO’yu görüyor; NATO üzerinden Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirebileceğini hesaplıyor.
Karadeniz’de ABD-Türkiye ortak tatbikatı başta olmak üzere kimi faaliyetler, Türkiye’yi Atlantik’e çıpalı tutabilmeyi hedefliyor.
MÜTTEFİKLERİN YÖRÜNGEDEN ÇIKMA EĞİLİMİ
Aslında bu tartışma, kurulmakta olan yeni dünyanın da işaretlerindendir: Tek kutuplu dünyanın ardından beş merkezli dünyanın oluşmaya başlaması, geçen yüzyıl boyunca ABD’nin müttefiki olmuş, onun yörüngesinde kalmış, NATO üzerinden Washington’un uydusuna dönüşmüş devletlere geniş bir manevra alanı kazandırıyor.
ABD’nin zayıflaması, yörüngeden sapmalar ortaya çıkarıyor. ABD’nin müttefikleri Atlantik içinde “stratejik özerklik” kazanmaya, hatta görece bağımsız hareket etmeye çalışıyor.
O nedenle AB içinde bu “stratejik özerklik” tartışmasını önümüzdeki süreçte daha çok yaşayacağız.
Mehmet Ali Güller
CRI Türk
9 Mart 2021
#1 by Türkiye neden plastik çöp ithal ediyor ki? (puma) on 10/03/2021 - 15:38
Nato ABD’nin kullandigi bir orgut degil.
Nato kartel’in orgutudur.
Bati’yi doguya “karsi” birlestirir.
Bunu bahane ederek, Bati ulkeleri hizada tutulur.
ABD Nato’nun acik farkla en guclu ulkesi.
Bu demek degildir ki, Nato’yu ABD yonetir.
Kartelin zayiflamasiyla son zamanlarda durum degismis olabilir.
Trump derin devletle yani kartelle
(yani, gladyo, konturgerilla, “gerilla”, yamyamlar, bankerler, elitler,
(anaakim) medya, bigpharma,….ile )
savas halindeydi. Zaten bu amacla basa getirildi.
Bu yuzden Nato’ya karsi olmasi normal.
Ayrica Trump’un bir cok sozunde blof oldugu icin
tam olarak ne demek istedigi sozlerini birebir cevirerek anlasilamayabilir.
Biden ise tam yetkili baskan degil, su an hapiste veya mezarda bile olabilir.
Biden’in ABD ve Avrupa’yi yakinlastirmak istemesi normal.
Cunku hizadan cikan ABD ordusuu hizaya getirip Nato’yu diriltmek istiyor,
hatta belki 3. dunya savasi cikarma plani yapiyordur.
Zaten Obama zamaninda birkac kere denendi
(amac “kazanmak” degil, nufusu azaltmak).
Mesela Obama , Charleston SC’ya bir EMP (nukleer) bomba
atilmasi emrini vermisti. Pilot ta Atlantik okyanusunda 1000 km otede
bombayi patlatti. EMP belki direk olarak cok kimseyi oldurmezdi, ama
butun elektrik/elektronik sistemleri, telefonlari, lojistik sistemleri
(elektrik, su, enerji,..) bozardi, bu sekilde milyonlarca kisiyi oldururdu.
(farkli kaynaklar bu bilgiyi teyit etti, mesela Karen Hudes, ve,
AzizNesin’e tip ve ses tonu olarak benzeyen Neil Keenan,..).
Ukrayna Savasi da bu yonde bir adim olarak yorumlaniyor.
(once turuncu darbe, sonra Rusya tarafina dogru saldiri).
Biden donemi icin de 3. Obama donemi diyorlar.
Ayrica Hillary 2016da kazansaydi, Suriyede 3. dunya savasi cikacakti diyorlar.
Trump zamaninda da Suriye’ye fuzelerle (anlasmali olarak)
saldirildi, ama savas riski yoktu. Aydinliktaki bir habere gore,
bu fuze saldirisina Rusya cevap verseydi, Rus gemilri batirilacakti.
Batiril(a)mazdi ama haber dogruydu, cunku Rusya cevap vermeyecekti.
Ayni saldiri Hillary ya da , Biden zamaninda falan olsaydi,
o zaman 3. dunya savasi olurdu, ABD ordusunun hala hizada oldugunu
farzedersek. Obama zamaninda planlandi ama olmadi.
Ya ABD ordusu hizadan ciktigi icin, ya da ABD gemileri Rusya tarafindan
korlestirildigi icin.
Bugunlerde olan bir cok sey tiyatro olabilir.
Herkes Biden ne yapardi, gorsun diye, boyle haberler cikariliyor olabilir.
Biden neden kimseyle gorusmuyor, yurtdisina cikmiyor,
cunku ya mezarda, ya hapiste, ya Washington DC’de acik hava hapishanesinde,
ya da yetkisiz ve kontrol altinda olan bir baskan.
Zaten (1871 gizli anayasasina gore kurulmus olan) USA corporation
2018’de iflas etti (Trump, ve Cin’in ortak basarisi), ve bu sebeple,
2020 secimlerinde var olmayan bir sirketin CEO’su secilmis oldu.
Yani su an ABDde baskan yok, ama ille de baskan ariyorsak, o hala Trump’tur.
Zaten secimleri acik farkla kazandi. Devlet burokrasisi nerdeyse tamamen
bu hileyi gormedi… esas sonucu degistirmez, ama
halkin uyanmasi, bahaneler falan anlaminda bir fark olur.
Bu neye benzer, mesela bir satranc sampiyonunun karsinina
zayif birini cikarilar, yine de sampiyonun 10. hamlesi nasil olacak
bastan bilinemez. Sampiyonun en buyuk gorevi burda
tahtanin devrilmesini engellemektir (ic savasi engellemek).
ABD zayifladi mi.
ABD kartelin kuklasi olarak zaten zayifti.
Guclu ve saldirgan olan karteldi.
ABD kuklaydi. Kendisini israil’e karsi bile savunamiyordu.
ABD arinmaya basladigi icin aslinda gucleniyor.
Dogu bloku artik her anlamda cok guclu, yalniz
dogru ellerde olmasi onemli.
Bazilari diyor ki Xi iyi ama CKP kartelin kontrolunde.
Bence dogruluk payi vardir.
Yani Cin’de Japonya’da .vs.
Batida oldugu kadar olmasa da bir arinma
gerekebilir.
#2 by Ey Biden neredesin (puma2) on 11/03/2021 - 17:09
https://www.yahoo.com/gma/biden-not-yet-holding-formal-100150308.html
(turkceye otomatik ceviri (baslangic kismi)
İlk 100 gününün yarısına doğru, Başkan Joe Biden henüz resmi, tek başına bir haber konferansı düzenlemedi ve bunun nedenini açıklamak için artan baskı altında Beyaz Saray ile hesap verebilirlik hakkında sorular sordu.
Ülke birden fazla krizle (ölümcül bir salgın ve yıkıcı ekonomik serpinti) başa çıkarken bile Biden, son 100 yılda 15 selefinden herhangi birinden daha uzun süre muhabirlerden gelen sorularla karşılaşmadan daha uzun sürdü.
Böylesi bir ortamda yapılan zorlu paylaşımlar, Amerikalılara bir başkanın düşünceleri hakkında çok daha fazlasını açığa çıkarabilir ve açıklamalarını test edebilir, şimdiye kadar Biden’ın kısa cevaplarının – genellikle tek satırlık alıntılar – sıkı bir şekilde kontrol edilen ve sıklıkla- Beyaz Saray’ın bugüne kadar düzenlediği olaylar.
Eski Başkan Donald Trump ile olan tezat, özellikle Biden’ın Amerikalılara her zaman “dürüst” ve “şeffaf” olacağına dair defalarca verdiği sözler göz önüne alındığında özellikle çarpıcıydı