Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye krizinin 10. yılı dolayısıyla ABD’nin ünlü yayın organı Bloomberg için bir makale kaleme aldı.
Erdoğan, “Batı, Suriye iç savaşının bitmesi için Türkiye’ye yardım etmeli” başlıklı makalesinde, Washington ve Brüksel’den destek istedi!
ERDOĞAN’A GÖRE BATI’NIN ÜÇ SEÇENEĞİ
Erdoğan, Suriye krizinin 10. yılında, Batı’nın önünde üç seçenek olduğunu savundu:
1. Erdoğan’a göre Batı’nın önündeki ilk seçenek, Batı’nın Suriye’ye müdahale etmemesi… Bunu “tribünden izlemek” olarak niteleyen Erdoğan, Batı’nın sahaya inmesi gerektiğini savunuyor. Dahası, Batı Suriye’ye müdahale etmediği taktirde, bunun hem Batı’nın ahlaki iddiasını zayıflatacağını hem de terör ve göç üzerinden Avrupa’nın siyasi istikrarının tehdit altında kalacağını savunuyor.
2. Erdoğan’a göre Batı’nın önündeki ikinci seçenek ise Batı’nın askeri, ekonomik ve diplomatik olarak tüm imkanlarını seferber ederek Suriye’ye müdahale etmesi!
Ancak Erdoğan bu ikinci seçeneği olası görmemekten yakınıyor.
3. Erdoğan’a göre Batı’nın üçüncü ve en makul seçeneği ise şu: Türkiye’yi desteklemek!
BATI, ERDOĞAN İÇİN NE YAPMALI?
Peki Erdoğan’a göre Batı Türkiye’yi Suriye’de nasıl desteklemeli?
1. Batı (ABD), YPG yerine Türkiye’nin kurduğu ve desteklediği ÖSO’ya yardım etmeli.
2. Batı (AB), yeni göç dalgalarının oluşmaması için Türkiye’ni yükünü (mali) paylaşmalı.
3. Batı (ABD-AB), Türkiye’nin Suriye’de oluşturduğu güvenli bölgelere yatırım yapmalı.
AKP’NİN SURİYE HEDEFİ: YENİ SİYASİ SİSTEM
Tek kelimeyle vahim!
Batı’nın ABD’siyle, Fransa’sıyla 10 yılda hedefine ulaşamadığı, Beşar Esad yönetimini yıkamadığı ve Suriye’yi birkaç parçaya bölemediği şartlarda, Erdoğan hâlâ Batı’dan medet umuyor, hâlâ Batı’dan yardım istiyor!
Ne için? Sözde Suriye’ye demokrasi götürmek üzere Esad yönetimini yıkabilmek için!
Öyle ki, Erdoğan, Batı’dan destek istediği bu makalesinde, yanlış olduğu onlarca kez ortaya çıkan Suriye politikasını hâlâ savunuyor ve başından beri pozisyonlarının hiç değişmediğini gururla savunuyor!
Ve değişmeyen hedefini de vurguluyor: Yeni bir siyasi sistemin kurulması!
ASTANA’NIN İLKELERİNE AYKIRI
Erdoğan’ın Batı’dan yardım isteyen bu makalesi, öncelikle Türkiye’nin içinde yer aldığı Astana Platformunun ilkelerine ve Astana’daki ortakları Rusya ile İran’ın Suriye politikasına aykırıdır.
Nedir özetle Rusya ve İran’ın Suriye politikası? Erdoğan’ın yardım istediği o Batı’nın Suriye’yi yıkma ve parçalama hedefini durdurmak. Nitekim Rusya ve İran bunu çok büyük ölçüde sağlamıştır da…
Moskova ve Tahran’ın varlığı nedeniyle Batı, Suriye’den önemli oranda çekilmek zorunda kalmış, yıkamadığı rejimi istikrarsız kılabilmek için terörü desteklemeyi sürdürmüştür.
İşte bu şartlarda Ankara’nın Moskova ve Tahran’ın konumuna aykırı bir şekilde Washington ve Brüksel’i Suriye’de yardıma çağırması, vahimdir, Astana’nın reddidir!
AKP’NİN SURİYE HEDEFİ
Aslında ortada bir sürpriz yok. Rusya’yla normalleşme ve Suriye’deki hamleler, iddia edildiği gibi Türkiye’nin bölgede ABD’yle bir savaşı değildi elbette. Erdoğan, neo-Abdülhamitçi bir anlayışla, Rusya’yla anlaşarak kendisine Suriye’de alan açıyor, bunu ABD’yle pazarlığında kullanıyor ve bu iki büyük kuvveti de AB ile dengelemeye çalışıyordu.
İşte İdlib’in bir düğüm olmaya devam etmesi de bu nedenleydi. Nitekim Erdoğan, Batı’dan yardım istediği bu son makalesinde, İdlib’deki konumlarını da bir kez daha ortaya koymuş: “Muhalefetin son kalesi olan İdlib’e yönelik saldırıyı durdurmak amacıyla Suriye rejiminin pozisyonuna müdahale ettik.”
Bugün İdlib’deki muhalefeti (Astana belgelerinde ılımlı ve radikal teröristler) korumanın, pratikte Şam yönetiminin topraklarına egemen olmasını engellemekten ve bu yolla Suriye’deki iç savaşının sürmesini sağlamaktan başka anlamı yok!
ERDOĞAN’IN ALAMADIĞI DERSLER!
Özetle Erdoğan Suriye’de hâlâ Esad’ı yıkma hayali kuruyor, hâlâ “güvenli bölge” dediği kontrolü altındaki bölgeleri elinde tutmak istiyor, hâlâ bunun için Batı’nın desteğini arıyor ve hâlâ PYD bölgesine karşı ÖSO bölgesi pazarlığına açık!
Yani krizin 10. yılında Erdoğan’ın Suriye’den çıkardığı tek bir olumlu ders yok!
Mehmet Ali Güller
CRI Türk
16 Mart 2021
#1 by puma on 17/03/2021 - 10:04
Reis bu konuda bir hayal dunyasinda yasadigini belgelemis oldu.
Suriye Rusya’nin yardimiyla bir gunde idlib’i alabilir. Bunu yapmiyorlarsa, amac insani bir felaketi onlemektir . Mesela teroristlerin terorist olmayanlari kalkan olarak kullanmasi. Ayrica idlib’de bir nukleer silah var diye bir soylenti vardi.
Bati eski bati degil. Batinin yarisi dogu bloku ile isbirligi icinde.
Insani sorunlari onemsemezlerse, mesela ne yapabilirler, sehrin suyunu elektrigini keserler. Ya da bir vakum bombasi atarlar. cesetleri toplayip yokettikten sonra sehri yenileyip oraya yeni adamlar doldururlar.
Halep’te yapilanlar niye idlib’de yapilmiyor, terorist orani daha cok diye mi, daha iyi ya …
ya da “direnisle karsilasma riski”, ya da Turkiyedeki cihatciseverleri oyalamak icin, ya da
belki gercekten nukleer silah var orda, ya da yeni bir goc dalgasini engellemek icin.
(Bir fircayla evdeki tozu bir yerde toplarsiniz, sonra geriye o toplanan tozu kurekle bir yere atmak kalir, …peki nereye)
#2 by mehmet selim güven on 17/03/2021 - 23:07
Mehmet Ali Güller beğenerek takip ettiğim değerli bir dış politika yazarı. Benim sorum, Suriye problemine Başta Rusya olmak üzere İran ve Lübnan Hizbullah’ı müdahil olmasaydı şu an ki konjonktür özellikle Türkiye açısından nasıl bir durum arz ederdi?