Yeni-Osmanlıcılığın Montrö karşıtlığı

Nedir Yeni-Osmanlıcılık?

1) Lozan karşıtlığıdır; Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş tapusu olan Lozan Antlaşması’nı sindiremediği için “hezimet” olduğunu iddia eder.

2) Laiklik karşıtlığıdır; laiklik yerine anayasada “devletin dini İslam’dır” yazılmasını ister.

3) Ümmetçiliktir; laik devletin millet ve yurttaş anlayışı yerine, din devletinin ümmet ve kul anlayışını savunur.

4) Yeni-Abdülhamitçiliktir; içeride baskı rejimi oluşturur, dışarıda büyükler arasında denge kurabilmek adına taviz verir.

Alt bölgesel düzencilik

Yeni-Osmanlıcılığın pratikteki ifadesi, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinde eş başkanlık yapmaktır, ABD’nin “küresel düzeninin altında alt bölgesel düzen kurma” hayalidir.

Yeni-Osmanlıcılar, eski Osmanlı toprakları ve milletleri üzerinde “hamilik” hevesi taşımaktadırlar. Bu nedenle “82. il Kerkük”, “83. il Halep” şeklinde Atatürk Cumhuriyetinin “komşularla barış” anlayışına aykırı hedefler ilan ederler.

Emperyalizmin “yayılmacılık” anlayışının bilimi olan jeopolitikçiliği kullanarak, kendisini hami gördükleri topraklarda genişlemeye çalışırlar. Ankara’nın güvenliğini Afrin’e, Afrin’in güvenliğini İdlib’e, İdlib’in güvenliğini Doğu Akdeniz’e, Doğu Akdeniz’deki çıkarları Trablusgarp’ta asker bulundurmaya bağlarlar. Atatürk Cumhuriyetinin “komşularla barış” kurarak oluşturduğu “güvenlik kuşağının” yerine; komşuya rağmen, komşunun toprağında bulunarak barışı(!) getirmeyi savunurlar.

AKP medyasında “Montrö’yü kaldıralım” sesleri

Yeni-Osmanlıcılar sadece Lozan Antlaşmasına değil, Montrö Sözleşmesine de karşıdırlar. Şartlar uygun olduğunda o konudaki gerçek niyetlerini de sergilerler.

Örneğin TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un ““Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden kararname ile çekildiği gibi Montrö’den de diğer uluslararası anlaşmalardan da çekilebilir” (24.3.2021) demesi, sıradan bir teknik süreci açıklama olayı değildir.

Nitekim pası alan AKP’nin “ideolojik amiral gemisi” Yeni Şafak’ın kısa bir süre öncesine kadar genel yayın yönetmeni olan İbrahim Karagül, kamuoyu imal etme çalışmasına başlamıştır bile.

Şöyle demektedir: “Montrö; Boğazlar üzerindeki ‘tam denetim’e karşı bir vesayet anlaşmasıdır. Kendi vatanımızda egemenlik sınırlanmasıdır. O gün o kadar yapabildik. Zayıfken kaldıramıyorduk. Güçlendik, elbette kaldıracağız. Kaldırılmasın demek, Türkiye’ye karşı başka ülkeleri savunmaktır” (27.3.2020).

Tipik AKP yaklaşımıdır: Karşı olduğu konuyu önce sorunlu, vesayetli vs. diye gösterir; sonra kamuoyunu kazanabilmek için egemenliğin sınırlandığı türünden propagandalar yapar ve itiraz edenleri de dış güçlerin adamı diye karalar!

Türk-Rus işbirliğine Karadeniz’de sabotaj

İlk gününden beri bu tehlikeye işaret ediyoruz: Kanal İstanbul projesi, Montrö Sözleşmesine karşı olan ABD’nin sözleşmeyi güncelletmesi için bir fırsat projesidir. Bu proje, ABD’nin Montrö’yü baypas ederek Karadeniz’e sınırsız girebilmesinin zeminidir.

Kaç kez yazdık: ABD’nin hedefi Türkiye-Rusya işbirliğini engellemektir. Bunun için de Karadeniz’i uygun alan görmektedir. NATO’nun Karadeniz planlamasını üyesi olduğu için zorunlu uygulayacak olan Türkiye’yi, Rusya’ya karşı konumlamaktadır: Karadeniz’in doğusunda Gürcistan’la, kuzeyinde Ukrayna’yla yapılan tatbikatlar; Ukrayna’nın Türkiye’den aldığı iha’ları Rusya’ya karşı Karadeniz’de kullanmaya başlaması, Kırım konusu, NATO’nun Montrü’nün “45 bin tonaj ve 21 gün” sınırını zorlayarak Karadeniz’deki varlığını giriş çıkışlarla artırmaya çalışması…

Anadolu’nun kuvvetli adamı

Aslında Montrö Sözleşmesinin değerini ve Yeni-Abdülhamitçilerin bu sözleşmeye neden karşı çıktıklarını en iyi gösteren örnek, Avrupa basınının konuyu nasıl yorumladığıdır.

Sinan Meydan paylaşmıştı sosyal medyada; Cumhuriyet gazetesi 22 Temmuz 1936’da Avrupa gazetelerinin Montrö Sözleşmesine dair yorumlarını haber yapmış: “Avrupa’nın hasta adamı iyileşmiş ve Anadolu’nun kuvvetli adamı olarak karşımıza çıkmıştır”, “Atatürk’ün Türkiyesi, Abdülhamit’in Türkiye’si değildir”.

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
29 Mart 2021

  1. #1 by puma on 30/03/2021 - 09:23

    Katiliyorum, yalniz 2 konuya itirazim var (yeni degil):

    1. Jeopolotikcilik diye bir kelime yok. Boyle bir kelime uretilirse, olumsuz bir anlami olmaz, notr bir anlami olur. Bir kimyacinin kimyayi kotulemesi gibi bir durum var burda.

    2. Trump’un baskanligi tescillenecek, ve bununla beraber buyuk bir degisim olacak, kartele darbeler indirilecek, ABD barisci bir ulke olacak. Trump “gitti”, ABD saldirganlasti, ve bence butun bunlar tiyatro, daha dogrusu bazi guc odaklaribu saldirganligi savunurlar, ama onlarin gucu azalmakta. Biden’in sahte baskanligi, ABD halkinin ve dunyanin uyanmasi icin kullanilmakta.

  1. Yeni-Osmanlıcılığın Montrö karşıtlığı | Öykü-Şiir-Anı-Günce-Doğa+Yaşam+Sağlık+Politika

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: