ÖSO komutanları ile Türk yetkililer Gaziantep’de 4 saatlik bir toplantı yapmışlar. Toplantıdan çıkan karar şu: “ÖSO düzenli ordu olacak” (Türkiye Gazetesi, 4.11.2022).
Daha önce de “düzenli ordu” kararı almış ancak hayata geçirememizlerdi.
O zaman da söyledik: İkinci bir ordu demek, ikinci bir devlet demektir; Suriye’nin bölünmesi demektir.
Hani normalleşme?
Bu hayalden vazgeçmeyen bir iktidar, nasıl Şam yönetimiyle normalleşebilecek? Yoksa amaç gerçekten normalleşme değil de, normalleşme sözleriyle seçim sürecinde iç kamuoyunu oyalamak mı?
Aynısını sığınmacı sorununda da yaşamadık mı? Muhalefet sığınmacı sorununu gündeme getirdiğinde Erdoğan itiraz ediyor, hatta “Türkiye göç alırken mevcut imkanlarıyla alıyor, finansmanı iyi yönettiği için bunu başarıyor. Bundan sonra da yine finansı iyi yöneterek bu tür adımları atacağız” diyordu (7.8.2021). Ancak seçim iklimine girilince Erdoğan “sığınmacı sorununu çözen kişi” olabilmek için taktik değiştirdi, sığınmacıları Suriye’ye gönderme planı açıkladı.
Ama şu farkla: AKP iktidarı “güvenli bölge” adı altında oluşturmak istediği “ÖSO nüfuz bölgesi”nde briket ev projesi yaparak sığınmacıları oraya yerleştirecekti. Yani aslında sığınmacıları asıl hedefi için kullanacaktı. Moskova ve Tahran itiraz etti, “sığınmacıların geldikleri bölgelere gönderilmesi yöntemine” işaret etti.
AKP’nin Türkiye’yi sıkıntıya sokan hayalleri
Döne döne aynı şeyi yaşıyoruz: AKP, Türkiye’nin dış politika ihtiyaçlarını, kendi siyasi hedefini gerçekleştirmenin ve iktidarını sürdürebilmenin aracı haline getiriyor.
Rusya Devlet Başkanı Putin, Erdoğan’a “PYD’ye karşı Ankara-Şam işbirliği” önerdiğinde, AKP bunu kendi “ÖSO nüfuz bölgesi inşa etme” hedefiyle birleştirmeye çalıştı. Çavuşoğlu “Suriyeli muhalifler ile rejim arasında barış olması gerekir” derken de, Erdoğan “güvenli bölgeye sığınmacı göndermeyi” açıklarken de hedef Suriye’de “ÖSO nüfuz bölgesi” inşa etmekti.
Öyle olduğu için de o zaman uyarmıştık: “Olması gereken Ankara’nın Esad ile ÖSO’yu barıştırmaya çalışması değil, ÖSO’ya desteğini çekip Türkiye’deki karargâhını dağıtmasıdır. ÖSO’ya destek kesilirse, Ankara-Şam normalleşmesi zaten başlar” (Cumhuriyet, 13.8.2022).
Bırakın ÖSO’yu dağıtmayı, şimdi ÖSO’dan “düzenli ordu” kurma peşindeler. Neden peki?
Biliyorsunuz, ÖSO’yu Kuvayı Milliye’ye benzetmişlerdi. O benzetmeden hareket edersek, şunu sormak zorundayız: Hedefiniz “Kuvayı Milliye’den düzenli orduya” geçişteki gibi bir taarruz ordusu inşa etmek mi? Geçiniz!
Erdoğan’ın Suriye’de mandater olma hevesi
Önemle anımsamalıyız. Üç yıl önce, yani “artık BOP eşbaşkanı değil, tersine antiemperyalist oldu” denilen zamanlarda, 7 Ocak 2019’da, Erdoğan ABD’nin ünlü New York Times gazetesine “Türkiye Suriye’de işi halleder” başlıklı bir makale yazmıştı.
O makalesinde Erdoğan ABD’ye şu çağrıyı yapıyordu: “Türkiye’nin gözetiminde (…) Suriye toprakları, (…) yerel meclisler tarafından idare edilecektir. (…) Suriye’nin kuzeyinde, nüfusunun çoğunluğu Kürt olacak yerlerde kurulacak yerel meclislerde Kürt toplumunun temsilcileri çoğunluğu oluşturacaktır. (…) Deneyimli Türk yetkililer, bu meclislere belediye işleri, eğitim, sağlık ve acil durum hizmetleri gibi alanlarda danışmanlık verecektir.”
Tablo ortada: Yola çıkarken savundukları “küresel düzenin altında bir alt bölge düzeni kurma” hedefleri/hayalleri sürüyor.
O nedenle, Türkiye’nin Suriye’yle normalleşme konusu da her konu gibi, öncelikle bir iktidar değişimi sorunudur.
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
5 Kasım 2022