CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ABD’den sonra İngiltere’ye gitti. ABD’ye giderken bunu “bilim ve teknoloji ziyareti” diye açıklamıştı. İngiltere ziyaretinde bu gündemine ek yaptı: “Temiz para bulmaya gidiyorum.”
Baştan belirtelim: İngiltere’de temiz para yok, Londra tefecilerinin verdiği borçlar dünyanın en kirli paralarıdır!
AKP’nin yolu
Kılıçdaroğlu’nun burada “temiz paradan” kastettiği, yasal paradır kuşkusuz. Paranın yasallığının ölçüsü ise sistem içi para olup olmamasıdır. Hangi sistem? Atlantik sistemi.
New York bankerlerinin ve Londra tefecilerinin kontrolündeki sistem, bazen ambargo uygulayarak, bazen doğrudan sistemden atarak rakiplerinin/düşmanlarının paralarını “kirli para” haline getirirler.
Oysa asıl “kara/kirli para”, New Yok bankerlerinin ve Londra tefecilerinin sömürü düzeniyle ele geçirdikleri ve o düzeni sürdürmek üzere borç vererek kullandıkları paralardır.
Yıllardır AKP’yi bunun için eleştiriyoruz: IMF’ye gitmemenin karşılığında New York bankerlerinden ve Londra tefecilerinden borçlanmak, çözüm değil. Tersine borcu borçla çevirme yöntemi, en sonunda siyasi tavizler vermenizin beklendiği bir ekonomik iflas yoludur. AKP 20 yıldır Türkiye’yi “sıcak para bulma” yöntemiyle yönetti ve geldiğimiz yer büyük borçluluktur.
Sıcak paracılık sorunu
Kılıçdaroğlu’nun “temiz para” söylemi, iktidarın yukarıda işaret ettiğimiz o borç çemberinin zaman zaman dışına çıkarak bulmaya çalıştığı paralarla ilgili aynı zamanda.
İktidarın bulabildiği borçların yetmediği durumlarda ülkeye çağırdığı o paralara tepki göstermek ne kadar doğruysa, bunlara itiraz ederken Londra tefecilerinin parasına sarılmak da o kadar yanlıştır!
Rıza Zarraf örneği tipiktir. Zarraf temsilciliğini yaptığı İran’daki asıl para sahibini dolandırmış, AKP’nin kolaylaştırıcılığı sayesinde hem Türkiye’yi hem İran’ı kazıklayarak ABD’ye sığınmıştır. Bundan ders çıkarmayanlar, “sıcak para” ihtiyacıyla Balkanlardan Kafkaslara, Doğu Avrupa’dan Ortadoğu’ya, yüzlerce para sahibine kolaylaştırıcı fırsatlar sunmaya devam ediyorlar. İş, rakiplerin ülkemizde silahlı çatışmalarının rutinleşmesine dönüştü.
Yani sorun “sıcak para”cılıktır; sıcak parayı New Yok bankerlerinden mi, Londra tefecilerinden mi, kara paracılardan mı, yoksa Körfez şeyhlerinden mi bulacağınız, durumu değiştirmiyor.
Nitekim, Altılı Masa’nın Ali Babacan’ı da özetle “ben AKP’den daha iyi sıcak para bulurum, çünkü geçmişte AKP’ye sıcak parayı ben buldum” diyor. Dolayısıyla iktidar ile muhalefetin ekonomi-politik farkı, sıcak paraya ulaşma kolaylığı-zorluğu farkından ibaret kalıyor.
Övünülecek konu değil
Böyle olacağı en başından belliydi. Örneğin Kılıdaroğlu, belirli isimlere verilen elektrik işlerini kamulaştırabileceği sinyalini verdiğinde, AKP’den önce Altılı Masa ortağı DEVA’dan tepki görmüştü. Babacan’ın yardımcıları ekran ekran dolaşıp “kamulaştırma değil, daha çok özelleştirme” propagandası yapmıştı. Çünkü Türkiye’nin o en büyük özelleştirme adı altında yapılan yağmasında, Babacan’ın da rolü vardı.
Babacan, 31 Mayıs 2013’te TBMM’de şöyle diyordu: “Bizden önce 13 hükümet sadece 8 milyar dolarlık özelleştirebildi. Biz ise tam 42 milyar dolarlık özelleştirdik.” Babacan’ın bu sözlerine CHP milletvekili sıralarından tepki geliyor, Süleyman Çelebi “bu övünülecek bir şey değil” diyordu. İşte o CHP’den, Londra tefecilerinden para bulabilmeyle övünen CHP’ye gelmiş bulunmaktayız.
Tüm bu eleştirileri niye yapıyoruz? “Cumhuriyet’i yıkmakta olan olan AKP’nin” yıkılabilmesi için. İktidarın ilk kez bu kadar dezavantajlı başladığı seçim yarışında muhalefetin yaptığı hatalara o nedenle tepki gösteriyoruz. Olmayan türban sorununa “yasallık çözümü” açıklayıp ABD’ye gitmek, TBMM’deki “sansür yasası” oturumlarında olunmamasını “nasıl olsa AKP sayısal çoğunluğuyla yasayı çıkaracaktı” diye gerekçelendirmek, ardından “temiz para” bulmak için İngiltere’ye gitmek, oralarda Taraf’çılarla poz vermeyi sürdürerek tarafını işaretlemek…
Tüm bunların AKP saflarında yarattığı memnuniyet bile öğretici olabilmeli oysa!
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
7 Ekim 2022
#1 by Necla Gurkan on 08/11/2022 - 00:57
Kilicdaroglunun ABD ve Londraya gitmekteki esas amaci “Siz bakmayin bizim muhalefet gibi gorundugumuze, degisen birsey olmayacak, biz de size musteri olacagiz. Aclik ve sefalet icinde kivranan milletin gazini almak icin iktidar degisikligi yapiyormus gibi yapmak iyi gelir, lutfen bizi destekleyin” mesajini vermekdi. Gerisi laf-i guzaf. Zaten 6’li masanin bilesenleri olasi bir iktidar degisikliginde degisen birsey olmayacagini acikca gosteriyor. Ulkede sansur yasasi gibi cok onemli bir gundemin oldugu gunlerde “bilim ve teknoloji tetkikleri” icin yaptiklari ABD gezisinin zamanlamasi guc bela alabildikleri bir randevuyu kacirmamak icin erteleyemediklerini dusunduruyor.
#2 by hasan seyfettin teoman on 08/11/2022 - 17:28
Sayın Güller matematiksel doğrularla yazı yazmanizi hayranlıkla izliyorum. Öyle bir iktidar var ki muhalefeti bile kirletiyor, ama muhalefet bunu doğru hamleler sanıyor. Faşizmin bam teli bu galiba; kendine benzetmek. Saygılar meslektaşım.
Android için Outlookhttps://aka.ms/AAb9ysg edinin ________________________________
#3 by Mehmet Yavuz Dedegil on 09/11/2022 - 15:51
http://www.gunes.com/ekonomi/basbakan-yildirim-ilk-kez-turk-sermayeli-dome-group-yatirim-bankasini-acti-833948
Halkın Cesur Sesi – 14.Ağustos.2018
27 Kasım 2017 07:22 | Pazartesi
Başbakan Binali Yıldırım İngiltere’de ilk Türk sermayeli Dome Group Yatırım Bankası’nı açtı