Terörle mücadelenin doğru yolu

7 yıl önce Suriye’ye sınır ötesi harekat düzenlenirken önemli bir konuyu tartışmış ve askeri harekatın kısa zamanda Erdoğan’ı Esad’la anlaşmaya “mecbur edeceği” iddiasına karşı çıkmıştım. Çünkü hayatta/sahada mecburiyetten öte mecburiyetler vardır ve daha büyük/belirleyici mecburiyetler gelip sizin mecburiyetinizin üstüne çıkar.

Ve 7 yıldır olmayan, yarın olsa bile, “sonunda mecbur etti” denilemez. Çünkü 7 yıl, siyaset için çok uzun bir süredir; siyasette 7 yıl gecikmeli öngörü, öngörü olamaz.

Normalleşebilmenin yolu

Peki Suriye’ye askeri harekatlar neden Erdoğan’ı Esad’la anlaşmaya mecbur etmedi?

“Vatan savaşı, saray savaşı” ikileminde boğulmaya çalışıldı: Erdoğanlar, Türk ordusunun Amerikan Koridoru’nu kesme hedefini, kendilerinin “Suriye topraklarında ÖSO nüfuz bölgesi inşa etme” hedefine alet ediyorlardı. “Küresel düzenin altında alt bölgesel düzen kurma” diye tarif ettikleri ve pratiğe “güvenli bölge” diye geçirmeye çalıştıkları o hedef olduğu müddetçe Erdoğan Esad’la anlaşmazdı, anlaşamazdı; bu şartlar altında hiçbir askeri harekat Erdoğan’ı Esad’la anlaşmaya “mecbur” edemezdi.

Kısacası, Ankara’nın Suriye topraklarında “ÖSO nüfuz bölgesi” hedefi ortadan kalkmadan, Şam’la normalleşme olası değil. Nitekim Suriye Dışişleri Bakanlığı da, normalleşmeyi Ankara’nın “Türk askerlerinin aşamalı çekilme programı” vermesine bağlamış durumda.

Güvenli bölge stratejisinin yanlışlığı

13 Kasım’da İstiklâl’de patlatılan “terör bombası”, Ankara’nın “güvenli bölge” siyasetinin çözüm olmadığının göstergesidir. Türkiye’nin “terörü kaynağında yok etmek” gerekçesi üzerinden inşa etmeye çalıştığı “güvenli bölge” İstanbul’un göbeğinde bomba patlatılmasını önlemiyor. Tersine, “güvenli bölge” siyasetinin öznesi olan ÖSO altı gruplarla ilişkiler, teröre zemini kolaylaştırıyor. 13 Kasım terör eyleminde PKK’den ÖSO’ya uzanan unsurların bulunması bile, tek başına bu kolaylaştırıcılığın göstergesidir.

“Terörü kaynağında yok etmek”, ABD yönetiminin 2001 sonrasında “Büyük Ortadoğu” coğrafyasındaki asıl hedeflerini uygulayabilmek için formüle ettiği jeopolitikçi bir yaklaşımdır.

ABD, Afganistan’da ya da Irak’ta terörü yok etmemiş, merkezi devletleri zayıflatarak “kullanışlı terör örgütleri” için “güvenli bölgeler” inşa etmiştir. Örneğin ABD’nin Saddam Hüseyin yönetimine karşı ilan ettiği 36. paralel, PKK için “güvenli bölge” olmuştur. ABD’nin bugün Suriye’nin kuzeydoğusunda ilan ettiği güvenli bölge PKK/PYD/YPG için “güvenli bölge” niteliğindedir.

ABD’nin PKK için inşa ettiği güvenli bölgeye karşı sonuç alıcı mücadelenin tek yolu ise Türkiye ile Suriye’nin işbirliğidir; iktidarın ABD’nin “güvenli bölgesine” karşı kendisi ve ÖSO için “karşı güvenli bölge” oluşturması, çözüm değil, asıl çözümün önündeki yeni sorundur.

ABD’ye karşı Ankara-Şam işbirliği zemini

40 yılın dersidir ve Türkiye için terörle mücadelede tek doğru yoldur: Terör, “kaynağında yok etmek” hedefiyle komşunun toprağında komşuya rağmen askeri operasyon düzenleyerek değil, “kolektif güvenlik” anlayışı içerisinde komşuyla işbirliği zemininde yok edilir. Irak’ta Barzani’yi Saddam Hüseyin’le anlaşma yapmaya mecbur eden “Eşref Bitlis Planı” ya da Suriye’de “Adana Mutabakatı” bu doğru yolun uygulamalarıdır.

Mevcut askeri harekatı, ÖSO karargahını dağıtıp İdlib’den başlayarak aşamalı çekilmenin ve Suriye ordusunun kendi topraklarında egemen olmasını kolaylaştırmanın yolu yaparak ABD’ye karşı Ankara-Şam işbirliğini başlatabilmek hâlâ mümkündür.

Not: Sağlık sorunum (covid) nedeniyle yazamadığım bir hafta boyunca geçmiş olsun dileklerini ileten tüm okurlara ilgileri için çok teşekkür ediyorum.

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
24 Kasım 2022

  1. Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: