Posts Tagged Londra Olimpiyatları

OLİMPİYATLARDA SIFIR SORUN!

Olimpiyatlarda neden başarısız olduk, neden madalya alamıyoruz? Bu soruya yanıt aranıyor şimdi… Hürriyet’in internet sitesinde yer alan “Başbakan önerdi, tersi oldu” başlıklı habere bakılırsa, sporcular Erdoğan’ın taktiklerini dinlemedi.

ERDOĞAN’IN TAKTİKLERİ

Örneğin Erdoğan gece 3’te kadın voleybolcuları aramış ve “Çin maçında bloklara dikkat edin” demiş. Belli ki yataklarından kaldırılan uyku sersemi sporcular taktiği iyi dinleyememiş, çünkü ertesi gün yenildiler!

Örneğin Erdoğan, boks maçı öncesi olimpiyat köyünü arayıp, “gardınızı alın, kontra yumruklara dikkat edin” demiş. Başbakanı dinleyen kim, 2’si hariç hepsi elendi!

Örneğin Erdoğan, güreş başantrenörü Yakup Topuz’a, “Yakup hoca, bunlara künde atmayı öğret” demiş. Hoca da güreşçilere “Başbakanımızı kırmayın. Şampiyon olurken mutlaka birkaç tane künde atın” demiş.

Güreşçilerin müsabakaları bugün başlıyor. Umarız “usta” taktikleri dinlemeyen voleybolcu ve boksör kervanına güreşçiler de katılmaz!

ZAYIF EKONOMİDE, KUVVETLİ SPORCU OLMAZ!

Spordaki başarı, ülkenin toplam başarısıyla üç aşağı beş yukarı paraleldir. Ekonomik, siyasi, askeri başarılarla, eğitim, bilim, spor alanlarındaki başarı arasında doğrudan bir ilgi vardır.

Çin ve ABD’nin olimpiyatlarda açık ara en üstte yer almaları bundandır. Hatta bugüne kadar hep en üstte yer alan ABD’nin Londra Olimpiyatı’nda Çin’in gerisine düşmesi 2007’de başlayan ekonomik kriz ve 2008’da başlayan askeri ve siyasi gerileme nedeniyledir.

Tüm bu gerçekler ortadayken, rekor düzeyde sporcuyla katıldığımız Londra Olimpiyatı’ndan başarıyla dönmemiz hayaldir.

Çünkü ekonomimiz “büyümüş” ama ülke kalkınamamıştır. Toplam milli gelir büyümüş ama halk fakirleşmiştir. En zenginler son 10 yılda daha da zenginleşmiş ama orta direk bile fakirleşmiştir. Rahmi Koç’la fabrikasında çalışan işçinin aylık gelirini toplayıp ikiye bölmek ekonomiyi “büyütür” ama ekonomi bilimini ve ülkeyi küçültür!

Sporda da durum böyledir… Örneğin son dönemde atletizmde büyük başarılar kazandık! Neredeyse tüm Türkiye rekorları kırıldı, geliştirildi. Ama rekorların sahipleri bizimkiler değil, para karşılığında Türk vatandaşlığına geçen ama yarışmalar dışındaki zamanını ülkesinde ailesiyle geçiren devşirme sporculardır.

17 Türkiye rekoruna sahip bu yabancıların başarısını Türkiye başarısı zannetmekle, Koç ile işçisinin aylık gelirinin ortalamasından hareketle ekonominin büyüdüğünü sanmak aynı şeydir.

Ekonomisi zayıf ülkelerin, kuvvetli ve başarılı sporculara sahip olması genelde mümkün değildir ve istisnadır. Her şeye rağmen kimi branşlarda kısmi başarı elde edebilmenin de tarihsel nedenleri vardır; o branşın halk içinde bir geleneğe oturup oturmadığıyla ilgilidir. Güreşin ata sporumuz olması gibi…

ERDOĞAN’IN MUSKASI VE USTALIĞI

Bir toplumun dincileşmesi (dindarlaşma değil) ile fal ve büyünün hayatımıza girme sıklığı arasındaki ilgi, muhafazakâr yöneticilerin artması ile sporcularımızın metafizik düzleme çıkması arasındaki ilgi paraleldir.

Somutlaştıralım: 4×400’ün demir leydileri, filenin sultanları, potanın perileri… Bizde hiç mi normal sporcu yok? Başarı ille insanüstü bir durumun sonucu mudur?

Bu felsefeye sahip olunan bir toplumda, haliyle Çinli sporcuların başarısı “işkenceyle eğitilmeleri” iddiasına dayandırılır!

Çünkü dincileştikçe, normalin başaramayacağı kanaati hâkim hale gelir. Nitekim Başbakan Erdoğan’ın “ustalığının” sırrı da boynunda taşıdığı muskadadır!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
5 Ağustos 2012

, ,

Yorum bırakın

OLİMPİYAT’TAKİ ASKERİ VESAYET!

Londra Olimpiyatları’nın açılış töreni, temsili Britanya Kraliçesi Elizabeth ile James Bond’un paraşüt atlayışıyla başladı. Ardından Kraliyet Hava Kuvvetleri askerlerinin taşıdığı Britanya Bayrağı stadyum içinde resmi törenle gezdirildi. Görüntü, bir olimpiyat açılışından ziyade Britanya’nın “Zafer Bayramı” kutlamaları başlıyormuş gibiydi.

O an, eşiyle birlikte açılış törenini tribünden izleyen Başbakan Erdoğan’ın neler hissettiğini düşündüm. 19 Mayıs stadyum törenlerinin askeri vesayet izlenimi verdiği için yasaklandığı bir ülkenin başbakanı olarak, herhalde olimpiyatlardaki bu görüntü karşısında şöyle demiştir: “Demek Ergenekon buralara kadar sızmış!” Abdullah Gül’e haber verdiyse eğer, o da “tez bir savcı bulun, delillendirin hemen” demiştir mutlaka!

BAYRAK OLMASA, TAKIMIMIZI TANIYAMAZDIK!

Ülkelerin alfabetik sıralamaya göre geçit töreni yapması, olimpiyat açılış töreninin en merakla beklenen sahnesidir. Zira herkes kendi ülkesinin nasıl göründüğünü, stadyumda nasıl alkışlandığını, önde milli bayrağı hangi başarılı sporcunun taşıdığını merak eder…

Genel olarak her ülke sporcuları bu geçitte ya kendi özgün milli kıyafetleriyle yürür; ya da tek tip takım elbise de giyse, tek tip spor kıyafet de giyse, ülkesinin bayrağının renklerini taşır…

Londra’da da böyle oldu. Kabaca bir genelleme yaparsak, Asya, Afrika ve Güney Amerika gibi ülkeler daha ziyade yerel-milli kıyafetleriyle geçit töreninde yer alırken, Batılı ülkeler bayraklarının renklerini taşıyan takım ya da spor kıyafetleriyle yürüyorlardı…

Bu aslında bir tercihten ziyade tarihi zorunluluktu. 3 bin yıllık geçmişi olanların milli bir kıyafeti vardı ama üç yüz beş yüz yıllık bir ülkenin, kendini diğerlerinden ayıran bir milli kıyafeti yoktu haliyle… ABD’li sporcular kovboy kıyafeti giyecek değiller ya!

Tabi bu genellemelere uymayan başta Türkiye olmak üzere birkaç ülke vardı elbette. Lacivert pantolon, beyaz gömlek, krem rengi ceket ve kravat giyen sporcularımızın önünde Türk Bayrağı taşınmasa, hangi ülke olduğunu kesinlikle anlayamazdınız.

Türklük anayasadan çıkarılmaya hazırlanırken, başta kırmızı olmak üzere ülke simgeleri sporcuların üzerinden atılmaya başlamıştı anlayacağınız!

ABD’Lİ SPORCULAR ASKER GİBİYDİ!

En çok sporcuya sahip ABD’nin geçit töreni ise baştaki “askeri vesayet” görüntüsünü bile aratır cinstendi. ABD’li sporcular, başlarında asker kepleriyle savaşa gidiyor gibilerdi…

Bizim muhafazakârlar, askerlerimizin spor yaparken söylediği “her Türk asker doğar” sözlerini ilkel buluyorlardı… Oysa ABD’li sporcular “her ABD sporcusu, aynı zamanda askerdir” der gibi yürüyordu! Erdoğan bu ilkel görüntü nedeniyle Obama’yı mutlaka uyarmalı!

Törenin sonunda ve meşalenin yakılmasından hemen önce, Olimpiyat Bayrağı 8 “ünlü” sivil tarafından taşındı. Ama sonra o siviller bayrağı, İngiliz askerlerine teslim etti. Olimpiyat bayrağını göndere askerler çekti!

ERDOĞAN VAR, KKTC YOK!

Geçit töreninin toplamdaki tuhaflığı ise şuradaydı: Dünyada resmi olarak 196 ülke vardı ama Londra Olimpiyatları’nın açılış töreninde 204 ülke kafile olarak geçiş yaptı. 8 ülke nereden çıkmıştı? Haritada bile yoklardı!

Adını bile ilk defa duyduğum bu ülkelerin geçişi şu acı gerçeği gösteriyordu. Adı sanı bilinmeyen “ülkeler” dünyanın gözü önünde yürüyordu ama KKTC yoktu!

Denktaş için “o artık bitti” diyenlerin ajandasında, KKTC’yi olimpiyatlarda yürütme hedefi elbette olamazdı!

Yani Londra’da Erdoğan varsa, tabi ki KKTC olamayacaktı! Ama bir sonraki olimpiyat töreninde KKTC kafilesi yürüyecek, bu kez tribünde Erdoğan olmayacak!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
29 Temmuz 2012

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın