ABD’NİN ÇİN’E TEKLİFİ

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un New Statesman’de yayımlanan “Akıllı güç sanatı” başlıklı uzun makalesi, bu ülkenin küresel liderliğinin ne oranda gerilediğine işaret ediyor. Harun Önder’in Yakın Doğu Haber için çevirdiği makale, Washington’un rakiplerine “birlikte yürüyelim” çağrısını yansıtıyor.

ABD 3 YILDA NEREYE GELDİ?

Clinton öncelikle göreve fiilen başladığı 2009’un ilk ayındaki tabloyu özetliyor: “2009’un ilk yarılarında bakan olduğumda, Amerika’nın küresel liderliğinin geleceği ile ilgili akıllarda sorular vardı. İki tane uzun ve pahalı savaş ile karşı karşıya gelmiştik, ekonominin serbest düşüşü, müttefiklerin yıpranması ve uluslararası sistem, tüm bu sonuçlar; bizi, yeni tehditler karşısında boyun eğmek zorunda kalmışız gibi gösteriyordu.”

Peki, Obama yönetimi ve tabi ki Clinton, bu tabloyu değiştirebildi mi?

Clinton’un, başarısızlığı, diplomatik sözcüklerin arasında görünmez kılmaya çalıştığı yanıtı şöyle: “3 yılda çok şey değişti. Başkan Obama’nın liderliğinde, Amerika Irak’taki savaşı bitirdi ve Afganistan’da dönüşüme başladı;  biz Amerikan diplomasisini yeniden canlandırdık, ittifaklarımızı kuvvetlendirdik ve çok taraflı kurumları yeniden hayata geçirdik. Ve ekonomik güçlenme kimsenin beğenmeyeceği bir seviyede iken, uçurumun kenarından döndük ve doğru istikamete yönümüzü çevirdik.”

CLİNTON’UN KARNESİ KIRIK DOLU

Clinton ardından bazı saptamalar yapıyor: “Çin, Hindistan, Brezilya gibi ortaya çıkan ülkelerin; Amerika, İngiltere ve müttefiklerimizin yardımlarıyla inşa ettiğimiz ve savunduğumuz küresel düzene karşı sorular sormaya başlaması sürpriz değildi. (…) Sadece Hindistan ve Çin değil ayrıca Türkiye, Meksika, Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika gibi ülkeler de ve tabii Rusya da.”

Bu ülkelerden bazılarıyla müttefik olduklarını belirten Clinton dayandıkları kuvvetleri ise şöyle sıralıyor: “Amerika için, Doğu Asya ve Avrupa’daki kadim müttefiklerimiz küresel liderliğimizin temel taşını oluşturuyor. İngiltere ve diğer müttefikler bizim zorda kaldığımızda sığınacağımız ilk yer.”

Düşmanlarını ve dostlarını saptayan ABD’nin çıkarlarını sıralamakta ise zorlandığı anlaşılıyor: “Menfaatlerimizi sıralamak kolay değil. Bunun ne kadar zor olduğunu şu an Suriye olayında görebiliyoruz. Ama tabii ki bir takım başarılarımız da oldu, İran ve Kuzey Kore üzerindeki geniş tabanlı baskımızı sürdürmek gibi.”

Bir “süper” devletin çıkarlarını sıralayamaması, en önemli çıkarını en tepeye yazamaması, kuşkusuz çöküş alametidir.

Bunu itiraf eden Clinton da, haliyle 3 yıllık karnesinin kırıklarla dolu olduğunu sergilemiş oluyor.

ABD ÇİN’E ‘KAZAN-KAZAN’ ÖNERİYOR

Peki, ABD, Çin ve Hindistan karşısında nasıl bir yol izlemeli Clinton’a göre?

“Tarih boyunca, yeni güçlerin yükselişi genellikle kazan-kaybet terimleriyle sona erdi” diyen Clinton, rakibine farklı bir yol izlemeyi öneriyor. Çünkü ABD’ye göre “Kazan-kaybet yaklaşımı sadece olumsuzluk ve ‘kaybet’ sonucunu doğuracaktır.

Kuşkusuz emperyalist ABD, eğer “kazan-kaybet” savaşında kazanacağını görse, rakibine “kazan-kazan” önermezdi!

Clinton bu gerçek nedeniyle Çin’e “küresel mimariyi yenilemek için birlikte çalışmayı” teklif ediyor!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
10 Ağustos 2012

, , ,

  1. Yorum bırakın

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın