ERDOĞAN’IN SANDIK FETİŞİZMİ

Tayyip Erdoğan 30 Mart’a yığınak yapmış görünüyor. Nitekim partisine 30 Mart’ın şimdiye kadar ki en kritik seçim olduğunu belirtiyor ve bu gerçeğe göre çalışılmasını istiyor. Kısacası Erdoğan, Haziran’dan bu yana sallanan iktidarını 30 Mart’ta kurtarmak istiyor.

Öyle ki geçen hafta Berlin’den seçim kampanyasını başlatan Erdoğan 30 Mart’ta aslında dürüst olduklarına oy verileceğini bile söyledi! Yani Erdoğan’ın zihniyetine göre 30 Mart’ta sadece belediye başkanları seçilmeyecek, esas olarak AKP’nin AK’lığı oylanacak. Yani AKP birinci parti çıkarsa yolsuzluk suçlamaları düşecek, aklanacak, AKP’nin dürüst olduğu belgelenecek!

Hırsızlık olup olmadığına yargının değil sandığın karar verdiği bir rejime de AKP’nin lügatinde “ileri demokrasi” deniyor!

Kuşkusuz bu rejime “yargı yok, sınırsız yürütme var” rejimi de diyebiliriz.

ERDOĞAN’IN SÖZLÜĞÜ

Sandık Erdoğan’da bir fetişizmdir:

1) Erdoğan’a göre sandıktan “milli irade” çıkar ve o irade sadece Erdoğan’dır. O nedenle Erdoğan gücünü kimseyle paylaşmaz.

2) Millet, iradesini sandıkla Erdoğan’a vermiştir, Erdoğan da o iradeyi sınırsızca kullanabilir.

3) Erdoğan sandıktan çıkan iradeyi sınırsızca kullanırken kimseye hesap vermez, onun hesap vereceği tek yer bir sonraki seçimde yine sandıktır.

4) Erdoğan’a göre demokrasi sadece sandıktır. Eylem, protesto, halkın anayasal direnme hakkı demokratik bir hak değil, tersine darbeciliktir. Erdoğan’ı eleştirmek isteyenler bu hakların hiçbirini kullanamaz, sadece sandığı kullanır!

ANKET – SANDIK İLİŞKİSİ

Peki, sandık nasıl çalışır?

Yıllardır belirtiyoruz, sandıktan anket sonuçlarının çıkması bir istatistik başarısı değil, bir Gladyo başarısıdır. Kuşkusuz bağımsız ve dürüst anket kurumları vardır ve istatistik bilimini dürüstçe uygulayarak “gerçek” sonuçları bulurlar.

Ancak burada konumuz olan anketler o anketler değil, sandığı manipülasyonla belirleyen anketlerdir. Yani hep söyleyegeldiğimiz “sandığa ne koyuyorlarsa, sandıktan onu çıkarıyorlar” prensibine göre çalışan anketler.

Çünkü Gladyo seçilmesini istediğini sandığa anketle koyuyor.  Anketlerle oy oranı belirleniyor, yandaş medya üzerinden o oy oranı seçmene kabul ettiriliyor ve seçmen de o kabule göre sandığa gidiyor.

İleride üniversiteler bu konuyu tez yapacak ve bizler de bu ağın nasıl çalıştığını çok daha açık ve net olarak göreceğiz.

ERDOĞAN’IN PKK’YE ANKET DESTEĞİ

Ancak nasıl çalıştığına ilişkin elimizde bazı somut veriler de var: Tayyip Erdoğan, Bilal Erdoğan, Fatih Saraç ve Fatih Altaylı arasında yürüyen telefon trafiği ile gördük ki, örneğin AKP ihtiyacına göre kararsızların ya da MHP’nin 3 puanlık oyu alınıp BDP’ye yazılabiliyormuş!

BDP’nin normalde yüzde 6’lık oyu olduğu düşünüldüğünde, Erdoğan’ın Öcalan’a yüzde 50’lik bir destek yaptığı anlaşılacaktır!

Peki, Erdoğan neden Öcalan’a anket üzerinden destek verdi?

Bu sorunun yanıtına anketin tarihinden gidebiliriz: Anketin tarihi Mart 2013’tür. Yani Erdoğan-Öcalan ortaklığının zirve yaptığı, Erdoğan’ın Öcalan Açılımı ile BOP eşbaşkanlığı görevini sürdürdüğü, toplumun gazını almak üzere seferber edilecek Akil Adamlar’ın kimlerden oluştuğunun belirlendiği, Öcalan’ın Nevruz konuşmasıyla AK-Medya’da “barış elçisi” ilan edildiği tarih…

Böylesi bir süreçte Erdoğan’ın PKK’ye anket desteği yapması bizi şaşırtmamıştır.

Nitekim Öcalan da gerektiğinde Erdoğan’a destek vermektedir. Örneğin bu anket desteğinden 3 ay sonra, Haziran’da, Öcalan Erdoğan’a Gezi eylemlerinde destek vermiş; örgütüne “Taksim’i ulusalcılara bırakmayın” emri vererek AKP’ye can simidi atmıştır.

SANDIK NAMUSU

Tamam anketler böyle, manipülasyon var, seçimler şaibeli… Peki, ne yapacağız, oy kullanmayacak mıyız?

Elbette kullanacağız ama bu seçimde yurttaşlık görevimiz sadece oy atmaktan ibaret değildir, oyumuza tüm sayılma aşamalarında sahip çıkmaktır!

Çünkü sandık asıl bizim namusumuzdur!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
9 Şubat 2014

  1. Yorum bırakın

Yorum bırakın