Erdoğan‘ın “Kürt sorunu yoktur” türevli açıklamaları da, HDP’nin “Erdoğan‘ı başkan yaptırmayacağız” çıkışı da, hergün ekranlardan yapılan “AKP’yi durdurmak için HDP TBMM’ye girmeli” propagandası da aynı amaca hizmet etmektedir: Açılım’ı sürdürme amacına…
Her iki taraf da bu amaç için 7 Haziran öncesinde açık açık yalanlar söylemektedir:
‘HDP BAŞKANLIĞA KARŞI’ YALANI
HDP Erdoğan‘ın başkanlığına karşıymış! Peki HDP “özerklik” hedefinden vaz mı geçti?
Çünkü başkanlık sistemi ile özerklik arasında doğru orantı vardır. Üniter devlet ve parlamenter sistem yerine federatif devlet ve başkanlık sistemi olduğunda, HDP’nin özerklik hedefi gerçekleşmiş olacak!
Nitekim 2009’dan beri süren AKP-PKK müzakerelerinin merkezinde hep bu konu vardır. AKP’nin Türksiz yeni anayasa çalışması, başkanlık sistemi gayreti, o müzakerelerin göbeğinde olan özerkliği sağlayabilmenin yoludur!
‘HDP GEZİ’Yİ TEMSİL EDİYOR’ YALANI
HDP yöneticilerinin Gezi davalarına katılması, Gezi’ye sahip çıkmaya çalışması, Gezi üzerinden muhalif oyları kucaklama çalışması büyük bir yalandır.
Zira HDP o züreçte Gezi’nin karşısındaydı. BDP-HDP yöneticileri Gezi’ye “darbe girişimi” dedi. Hatta AKP Hükümeti BDP yönetimine bu sağduyulu açıklamaları nedeniyle teşekkür etti.
Dahası Gezi’ye “darbe girişimi” diyen HDP, daha sonra Öcalan’ın talimatıyla Taksim’e girdi. Neden? Çünkü Öcalan “Taksim ulusalcılara bırakılmamalı” demişti. Nitekim daha sonra Öcalan “Gezi’de AKP Hükümetini kurtardık” diyecekti.
Öcalan‘dan o çağrıyı yapmasını isteyen ise MİT Müsteşarı Hakan Fidan‘dı.
‘HDP TÜRKİYE PARTİSİ’ YALANI
Ve daha sonra BDP’yi HDP yapma projesinin de asıl sahibi Fidan‘dı!
Gezi’de ortaya çıkan toplumsal dalganın sonraki süreçte AKP Hükümeti’ni yeniden tehdit etmemesi için Fidan HDP projesini Öcalan‘ın önüne koymuştu. Gezi dalgasının ana gövdesini “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen kesimler oluşturuyordu ama aynı zamanda güçlü bir sol dalga da ortaya çıkmıştı.
HDP’nin devreye sokulması “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen kesimleri Gezi’den soğutacak ve sol dalga HDP tarafından yutulacaktı, etkisizlştirilecekti. Fidan‘ın hesabı buydu.
Bu köşede daha önce yazdığımız için tekrarlamayacağız. HDP bir MİT projesi olduğu için BDP’nin bir kanadı bu projeye karşı çıkmış ve uzun süre ayak sürümüştü.
Dolayısıyla 7 Haziran öncesinde HDP’nin Türkiye partisi olduğu iddiaları yalandır. HDP, batıdan oy alabilmek ve solu yutabilmek için MİT’in yarattığı bir projedir.
‘AKP’Yİ DURDURMANIN YOLU’ YALANI
AKP ile HDP arasında, birinin diğerini durdurmak niyetli bir ilişki yoktur. Zira iki parti 6 yıldır ortaktır.
Ve daha önemlisi iki parti Açılım üzerinden birbirine muhtaçtır. Bir kere HDP’nin Açılım’ı yürüteceği AKP’den daha iyi bir ortak adayı yoktur! AKP’nin durdurulması demek, pratikte Açılım’ın da durması demektir. HDP Açılım’ı sürdürmek istediğine göre AKP’yi durdurmak diye bir niyeti olamaz.
Kuşkusuz taraflar müzakere masasında daha güçlü olabilmek için diğer tarafın güç kaybetmesini hep arzu ederler.
AKP-HDP OY ORTAKLIĞI
Peki madem bunlar yalan ve madem AKP ile HDP seçim ortağı, o zaman neden bu kadar keskin söylemlere sarılıyorlar ve neden birbirlerini sert bir şekilde hedef alıyorlar.
Erdoğan 2011 seçimleri sırasında Bahçeli‘ye “ben senin yerinde olsam Öcalan‘ı asardım” derken, aslında Öcalan‘la görüşüyordu. Ama milliyetçi oyları toplamak diye bir hedefi vardı.
Erdoğan’ın önüne gelen her anket, HDP’yle ortaklığın AKP’ye oy kaybettirdiğini ortaya koyduğu için, Erdoğan her seçim sürecinde bu yönteme başvurmaktadır.
Aynı şey HDP için de geçerlidir. O da Erdoğan karşıtı geniş muhalefetten, sol dalgadan, Alevi oylardan beslenebilmek için 7 Haziran öncesinde sürekli Erdoğan’ı hedef almaktadır.
Sonuç olarak AKP ile HDP sadece Açılım’da değil, birbirlerinden faydalanarak seçimde de ortaklık yapmaktadır.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
30 Mart 2015
AKP-HDP seçim ortaklığı ve yalanlar
- Yorum bırakın