Asıl sorun, adayları Öcalan’ın belirleyebilmesidir

Ağrı-Diyadin’de PKK’nin askerlere açtığı ateşle başlayan ve 5 PKK’linin ölümü, 4 askerin de yaralanmasıyla sonuçlanan çatışmanın ismi ne? Terörist saldırı mı? Provokasyon mu? PKK içinden “çözüm” sürecine yönelik baltalama mı? Açılım’a karşı hamle mi? AKP’nin 7 Haziran için istediği türden bir gerilim mi?

Olay AKP penceresinden farklı, HDP penceresinden farklı isimlendirilmekle kalmıyor, iki tarafın açıkça birbirini suçlamasıyla yürüyor: AKP sözcüleri “PKK, HDP yüzde 10 barajını geçebilsin diye silaha sarıldı” diyor, HDP sözcüleri ise “AKP düşen oylarını durdurabilmek için çatışma ortamı yaratıyor” diyor.

Peki hangisi doğru?

AKP-HDP DÜŞMANLIKTAN NEMALANIYOR

Asıl mesele, konunun tam da bu ikileme sıkışmış olmasıdır. Açılım ortaklarının ikisi de 7 Haziran sürecinde birbirine düşmanlıktan nemalanmaktadır!

AKP milliyetçi görüntü vererek, HDP de AKP’nin karşısında demokrasi cephesi görüntüsü vererek 7 Haziran’a girmeye çalışıyor. İki taraf da birbirini en keskin şekilde suçlayarak, seçmen havuzlarını kemikleştirmeye çalışıyor ve daha önemlisi Türk-Kürt ayrımıyla bölücülük yapıyor.

İki taraf da 6 yıllık ortaklığının üzerini örterek birbirlerinin “asıl” rakibi olduğunun propagandasını yapıyor. Böylece AKP seçmene HDP’nin karşısında Vatan Partisi, MHP ya da CHP’nin değil asıl kendisinin olduğunu yutturmaya çalışıyor, HDP de halka AKP’nin karşısındaki demokrasi barikatının Vatan Partisi ya da CHP değil, kendisinin olduğunu propaganda etmiş oluyor!

AÇILIM’IN YARATTIĞI İKLİM

Gelelim Ağrı-Diyadin’deki olaya…

Olay elbette öncelike bir terör saldırısıdır. Sadece hakim tepelerden ilk atışı PKK yaptığı için değil, egemenlik anlayışı açısından ikinci bir silahlı güce izin verilmeyeceği gerçeği nedeniyle…

AKP’nin Açılım politikaları bu noktada ciddi zihin iklimi değişikliğine yol açtı. PKK’lilerin ülkenin belli bir bölümünde elinde silahla yol kesmesi, asayiş birimi gibi dolaşması, mahkemeler kurması neredeyse normalleşti!

PKK liderlerine “bölgede istemediğiniz kişilerin listesini verin, görevden alalım” dendiği, Valiler üzerinden askere terörle mücadeleden el çektirildiği bir süreçten sonra TSK’nin eli silahlı PKK’lilere operasyon yapması, çoğu kişiyi artık şaşırtıyor. “TSK durduk yere neden saldırdı” diyenler bile var!

Silahlı PKK’lilerin normal sayıldığı ama askerin görevini yapmasının şaşırtıcı sayıldığı bu iklimin sorumlusu öncelikle Erdoğan’dır!

AKP’NİN ÖCALAN’A VERDİĞİ YETKİ

Fakat burada zamanlama açısından asıl önemli olan nokta, olayın seçimlerle doğrudan ilgili olmasıdır.

Ne diyor konuyla ilgili açıklamasında Genelkurmay? “Bahar Şenliği olarak isimlendirilen etkinlikte bölücü terör propagandasının yapılacağı, vatandaşlarımıza seçimde destekledikleri adaylara oy vermeleri konusunda baskı uygulanacağı yönünde bilginin alınması üzerine, kamu düzeninin bölgede sağlanması için…”

Konuyu Genelkurmay düzleminden daha da yukarı çıkararak devlet düzlemi içinde tartışalım: Devlet açısından PKK’nin “şu adaylara oy verilecek” şeklindeki seçim baskısı elbette kabul edilemez ama asıl mesele o oy verilecek adayların nasıl belirlendiğidir. HDP son İmralı ziyaretinde Öcalan’ın onayıyla adaylarını belirledi. Öcalan’a bu yetkiyi veren ise doğrudan AKP Hükümeti’ydi!

Bu durumda sormalıyız: PKK’nin “şu adaylara oy verilecek” diyerek baskı yapması mı daha büyük tehlikedir yoksa İmralı’nın aday belirlemesine AKP Hükümeti’nin izin vermesi mi?

Ağrı-Diyadin’deki terörü asıl bu kapsamda ele alırsak, Türkiye açısından yararlı bir sonuca ulaşmış oluruz. Aksi taktirde Açılım’da ortak ama seçimde rakip görüntülü AKP ile HDP’nin kıskacına girmiş oluruz!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
13 Nisan 205

  1. Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: