HDP’nin barajı geçecek oyları ağırlıklı olarak doğuda AKP’den, batıda CHP’den aldığı anlaşılıyor.
Bu tabloda kuşkusuz kendi seçmenine hatta üyesine yeşil ışık yaktığı için Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminin büyük kaykısı var. HDP yönetimi de bu gerçeği bildiği için o oyları “ödünç oy” diye niteledi. Batıda o ödünç oyları verenler esas olarak solcuydu, aydındı, gazeteciydi, neo-liberaldi, orta sınıflardı vs.
Biz bugün baraj atlatma kampanyasının amacına ve seçmenin “ya Erdoğan ya Öcalan” ikilemine sıkıştırılmasına dönmeyeceğiz yeniden. Ancak bu ödünç oyların sahiplerinin, en çok da solcuların, bugün itibariyle önemli bazı sorumlulukları olduğuna dikat çekeceğiz.
1) TÜRK-KÜRT BİRLİĞİNİ SAĞLAMAK
HDP’ye ödünç oy veren solcuların en önemli sorumluluğu, tabloyu Türk-Kürt birliği hedefine zorlamaktır. HDP’deki ayrılıkçı çizgiye karşı çıkmak ve verdikleri oyun ayrılığa değil birliğe olduğunu sürekli vurgulamak, ödünç oy veren solcuların en temel görevidir.
HDP’nin “Türkiye partisi” hedefinin seçim sürecindeki taktik anlamını bir kenara bırakarak anımsatalım: HDP’ye ödünç oy verenler, artık oylarının karşılığı olarak bu partiyi gerçek anlamıyla bir Türkiye partisi olmaya zorlamalıdırlar. Hepimizi birleştiren Türk Bayrağı’nın HDP etkiliklerinde artık daha çok taşınabilmesinin sorumluluğu ödünç oy verenlerin sırtındadır.
2) ERDOĞAN-ÖCALAN ANLAŞMASINI BOZMAK
HDP’ye oy veren solcuların bir diğer önemli sorumluluğu, Erdoğan ile Öcalan arasında yapılan “Özerklik karşılığı başkanlık” anlaşmasına karşı çıkmaktır.
Hep söyledik: Başkanlık ile özerklik birbirinin bütünleyenidir. Özerklik üniter yapının ortadan kalkmasıdır, bir nevi federasyondur ve başkanlık da en çok federatif özellikli ülkelerde uygulanır.
HDP’ye ödünç oy verirkenki en öne çıkan motivasyonunuz Erdoğan‘a ve onun otokratik anlayışına karşı olmanızdı. İşte başkanlık da o anlayışın bugün için zirvesidir. Buna karşı olmayı sürdürmek, Demirtaş‘ı “Erdoğan’ı başkan yaptırmayacağız” sözünü tutmaya zorlamak, en çok sizlerin sorumluluğundadır.
3) BİJİ OBAMACILIKLA MÜCADELE
HDP’ye ödünç oy veren solcuların bir diğer önemli sorumluluğu ise HDP’yi Suriye ile dostluk politikasına zorlamaktır. Solculuk, herşeyden önce antiemperyalist olmaktır ve HDP’ye oy veren solcular ABD’nin bölgedeki taşeronlarıyla birlikte Suriye’ye abanmasına cepheden karşı çıkmalıdır.
IŞİD’le mücadelenin, öncelikle ABD’yle mücadeleden gaçmekte olduğunu en iyi solcular analiz eder. ABD’nin Ortadoğu’dan çıkarılması gerektiğini en çok solcular savunur. Emperyalizmin halkların yararını değil, kendi tekellerinin çıkarlarını düşündüğünü en iyi solcular bilir.
Bu nedenle, HDP içindeki emperyalizmin bölge politikalarına destek verme çizgisine itiraz etmek, ABD’den rol talep eden anlayışlara karşı çıkmak, kısacası “biji Obamacılık”la mücadele etmek, HDP’ye ödünç oy veren solcuların sorumluluğu ve hatta görevidir!
4) FEODALİZMLE MÜCADELE
Solculuk, feodalizme mücadele etmektir aynı zamanda. HDP’nin içindeki feodal ilişkilerin tasfiyesine karşı çıkan çizgiyle mücadele etmek, feodal ağalarla iş tutulmasına ve aşiretçilik yapılmasına karşı çıkmak HDP’ye ödünç oy veren solcuların sorumluluğudur.
HDP’nin içinde küçük de olsa bulunan Saidi Nursicilik ve dinci gericilik çizgisiyle mücadele etmek de solcuların sorumluluğudur.
5) TÜRK BAYRAĞI ALTINDA HALK HAREKETİ
Halk hareketlerini desteklemek, dahası halk hareketleri örgütlemek solculuğun görevidir. Halk hareketlerine, yani Gezi’ye darbe diyen HDP’deki anlayışla mücadele etmek, ödünç oy veren solcuların görevidir.
Yeni halk hareketlerinde, Türk Bayrağı’nın altında birlik yaratabilmek solcuların görevidir!
HDP’ye ödünç oy veren solcuların, 2010’daki halk oylamasında “yetmez ama evet” diyen liberallerin durumuna düşmemesi için bu sorumluluklarını yerine getirmesi gerekmektedir.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
10 Haziran 2015