Kabul edelim, Erdoğan iktidarını sürdürebilmeyi iyi beceriyor. Kuşkusuz dış destek ve muhalefetin zayıflığı da bunda bir etkendir ama yine de Erdoğan‘da doğal bir “ayakta durabilme” yeteneği vardır.
Erdoğan ara kuvvetler oluşturarak düşmanını yalnızlaştırmayı ve kendi cephesini düşmanının düşmanlarıyla tahkim edebilmeyi iyi beceriyor.
Örneğin Cumhuriyet’e karşı tüm gerici unsurlarla birleşerek iktidar olabildi. Örneğin TSK’ye karşı PKK, cemaat ve liberallerle birleşerek iktidarını sürdürebildi. Örneğin cemaate karşı yeni cepheler yaratarak iktidarını koruyabildi.
ERDOĞAN’IN ERKEN SEÇİM İHTİYACI
Bu girişi son gelişmeleri açıklayabilmek için yaptık. Artık konuya daha doğrudan girebiliriz:
İlk günden beri dikkat çekiyoruz: Erdoğan 7 Haziran akşamından bu yana erken seçim planı yapıyor. Zira AKP’nin tek başına iktidar olamaması ve her türden koalisyon Erdoğan‘ın “saltanatını” sınırlamaktadır.
Erdoğan‘ın masasındaki araştırma sonuçlarına göre 2-3 puanlık artışla AKP yine tek başına iktidar olabilecektir. Peki nasıl? Birincisi MHP’ye giden yüzde 4,5 oydan bir bölümünü alarak, ikincisi de HDP’nin yüzde 13’ünü düşürerek…
Erdoğan ve kurmaylarının HDP için iki yolu var: HDP’yi baraj altına itecek siyasal hamleler yapmak ve barajı yüzde 7’ye çekerek HDP’ye oy veren kitlenin motivasyonunu düşürmek…
ABD VE NATO’DAN DESTEK
Kuşkusuz Erdoğan‘ın bu ihtiyacını en iyi okuyan da ABD’dir. Washington bu nedenle Erdoğan‘ın ihtiyacını fırsata çevirdi ve bir yıldır bastırdığı İncirlik için mutabakat koşulları yarattı:
30 Haziran’da ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Erdoğan‘la gizli bir telefon görüşmesi yaptı, 7-8 Temmuz’da Obama‘nın özel temsilcisi John Allen Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu‘yla İncirlik mutabakatına vardı, 22 Temmuz’da Obama Erdoğan‘ı telefonla arayarak mutabakatı sonuçlandırdı ve aynı gece İncirlik mutabakatı gizli Bakanlar Kurulu kararı olarak imzaya açıldı.
24 Temmuz’da IŞİD’e ve 25 Temmuz’da PKK’ye karşı başlatılan harekatlar bu takvimle gerçekleşti.
Hem ABD’den hem de NATO’dan PKK’nin vurulmasına karşı yapılan “müttefiğe destek” açıklamaları, ABD’nin birincisi AKP’ye erken seçim desteğidir, ikincisi de AKP’yi baskılayan milli kuvvetleri yatıştırma hedeflidir.
Beyaz Saray sözcüsü Alistair Baskey “PKK saldırılarına karşı NATO müttefikimiz Türkiye’nin kendini savunma hakkına tamamen saygı duyoruz” derken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg IŞİD ve PKK’ye karşı operasyonlar hakkında kendisine bilgi veren Ahmet Davutoğlu‘na “Türkiye’nin terörle mücadele çabalarının yanında kararlılıkla durmaya devam edeceğiz” demektedir!
TAKTİK KAZANÇ AMA STRATEJİK KAYIP
Durumu özetleyen analiz, ABD’nin ünlü düşünce kuruluşu Bipartisan Policy‘de yayınlanan şu görüştür: ABD-Türkiye anlaşması (yani İncirlik mutabakatı) Erdoğan’ın iktidarını sürdürebilmesinin taktik fırsatıdır!
Yani ABD bu anlaşmayla Türkiye’yi stratejik hedefine eklemlemiş ve karşılığında Ankara’ya taktik fırsatlar sunmuştur; Erdoğan da bu fırsattan yararlanarak erken seçim yatırımı yapmaktadır. Dolayısıyla ortada Obama ve Erdoğan için bir kazan-kazan durumu vardır.
Bu nedenle “İncirlik mutabakatının önemi yok, önemli olan Ankara’nın PKK’ye karşı harekete geçmesidir” demek günlük bir bakıştır ve orta vadeli hedefleri ıskalamak demektir!
Çünkü ABD’nin koridor planı stratejiktir ve iki kantonun hemen yarın üçüncü kantonla birleşmesi gerekmemektedir, Türkiye’nin bir mutabakatla stratejiye eklemlenmesi ve yatıştırılması ara aşama için daha yararlıdır!
Düzeltme: Dünkü yazımızda “ABD ise karşılığında AKP Hükümetini ‘Afrin-Kobani’ye evet ama Cerablus’la birleşmesine hayır’ noktasına mecbur ediyor” demiştik. Doğrusu “Cizire-Kobani’ye evet ama Afrin’le birleşmesine hayır” olacaktı. Düzeltir, özür dileriz.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
27 Temmuz 2015