Türkiye’nin IŞİD ve PKK’ye karşı başlattığı operasyonlar değişik boyutlarıyla tartışılıyor. Zira meselenin hem İncirlik mutabakatı merkezli ABD’yle işbirliği boyutu var, hem de PKK’ye operasyon boyutu…
Bu durum haliyle sürecin milli olup olmadığını sorgulatıyor. Tabloya sadece “PKK vuruluyor” noktasından bakanlar gelişmeleri milli olarak değerlendiriyor. Sadece İncirlik mutabakatı penceresinden bakanlara göre ise gelişmenin karakteri milli değil.
Bu tür iç içe geçmiş süreçleri toplam bakımından değerlendirmek gerekir ve öncelikle iki sürecin birbirine rağmen mi ilerlediği, yoksa birinin diğerinin aracı mı olduğu saptanmalıdır.
PİYON KULLANIMI
Gelişmeyi toplamda milli karakterde görenlerin temel argümanı şu: “PKK ABD’nin piyonu olduğuna göre demek ki Türkiye ABD’ye rağmen PKK’yi vuruyor. İşin esası budur ve İncirlik mutabakatının o nedenle bir önemi yoktur.”
Bize göre bu argüman “Türkiye’nin baş düşmanı PKK’dir” tezinden kaynaklanıyor. PKK baş düşman olunca, ABD’yle işbirliği de tali kalıyor!
Oysa Türkiye’nin baş düşmanı ABD emperyalizmidir ve PKK ABD’nin stratejik piyonudur. AKP ise bu köşede daha önce incelediğimiz gibi “taktik piyon” düzeyindedir.
Peki emperyalizm stratejik piyonunu harcar mı? Adı üstünde, piyon, elbette harcar. (Ama bu örnekte harcama yok, ölçülü kullanma vardır.)
ABD’nin “Büyük Kürdistan” hedefi stratejiktir. ABD bu stratejisi gereği, taktik olarak zaman zaman PKK’yi de, KDP’yi de harcar: ABD 25 yıl önce Irak’ta Barzani’yi ayaklanmaya teşvik etti ve sonra da arkasını dönmedi mi? Arkada kalan yıllar içerisinde ABD Türkiye’nin PKK’yi vurmasına çoğu zaman sessiz kalmadı mı? Ve PKK neticede ABD’nin terör örgütü listesinde değil mi?
Emperyalist kuvvet piyonunu çok amaçlı kullanır; tokmak olarak da, davul olarak da…
AKP PYD KANTONLARINI TANIDI
Bugünkü tabloyu anlamak için şu esası görmemiz gerekir: ABD’nin ana stratejinin bu aşamasındaki ihtiyacı Türkiye’ye mevcut PYD kantonlarını kabul ettirmek; diğer kantonlarla birleşmeyeceği ve Irak’taki PKK üslerini vurabileceği karşılığında da Ankara’yı ana projeye eklemlemek. İncirlik mutabakatının esası buur. Erdoğan’ın bundan iç politikada yararlanacak oluşu da anlaşmanın bonusudur.
PKK, PYD ve HDP’ye yönelik ayrı söylemler başlatılması işte bu nedenledir.
Örneğin gazete genel yayın yönetmenleriyle buluşan Ahmet Davutoğlu şöyle demektedir: “PYD rejimle (Esad’la) ilişkisini keser, Türkiye’yi rahatsız etmez ve Suriye Ulusal Koalisyonuna katılır ise biz buna itiraz etmeyiz. Suriyeli Kürtlerin kazanımlarından rahatsız değiliz.”
Böylece Davutoğlu Ankara’nın PYD kantonlarını tanımış olduğunu diplomatik olarak ilan etmiş oluyor!
Dışişleri Bakanlığı’nın “Türk tankları YPG’yi (PYD’nin askeri kolu) vurdu” haberini yalanlamasını Davutoğlu‘nun bu yönelimiyle birlikte düşünmek gerekiyor. Hatta Davutoğlu‘nun CNN International‘a verdiği röportajda “operasyonlar HDP’ye karşı değil, PKK’ye karşı” demesini de…
Ve hatta Erdoğan‘ın “Parti kapatılması doğru değil ama yöneticiler bedel ödemeli” demesini de…
Çünkü daha önce Açılım koordinatörü Yalçın Akdoğan‘ın belirttiği gibi hükümet “süreç bitmez, aktörler değişir” noktasındadır. Zira AKP Hükümetinin “yeni Açılım” için HDP’ye PKK baskısını sınırlamak, HDP’yi “inceltmek” ve Öcalan‘ı rahatlatmak ihtiyacı vardır!
SÜREÇ MİLLİ DEĞİL
Meselenin esasını ABD Dışişleri Sözcüsü John Kirby açıklamaktadır. Kirby Türkiye’nin PKK’ye operasyonuna destek verdiklerini belirtmekte ve aynı zamanda “İncirlik sayesinde YPG’ye daha aktif destek verebileceğiz” demektedir!
Dolayısıyla sürece “Türkiye PKK’yi vuruyor” diye bakamayız. Bu tür süreçler ancak ABD’nin toplamda ne alıp verdiğine bakarak daha nesnel değerlendirilebilir.
Türkiye açısından koridor bir güvenlik meselesiyse, Ankara’nın Bazanistan’la işbirliği yaptığı ve PYD kantonlarını tanıdığı bir süreçte PKK’ye hava harekatı yapmasının sonuç açısından değeri yoktur.
Ve daha önemlisi AKP sözcülerinin de büyük memnuniyetle ifade ettiği gibi “AKP ile ABD ilişkilerinin yeniden tanzim edildiği” ve Davutoğlu’nun “bölgedeki denklemin değiştiğini” ilan ettiği bir süreç milli değildir!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
29 Temmuz 2015