Rusya, ABD’nin IŞİD stratejisiyle birlikte yaptığı atak sürecine karşı bir süredir önemli hamle hazırlıkları yapıyordu.
Örneğin Putin Suudi Arabistan Savunma Bakanı ve 2. Veliaht Prensi Selman‘la Haziran ayında St. Petersburg’da görüştü. Moskova, Riyad’ın ABD-İran anlaşmasından duyduğu derin rahatsızlığı fırsata çevirerek bu ülkenin Suriye’deki düşmanca girişimlerini bir ölçüde frenlemeye çalışıyor.
Örneğin Moskova yönetimi son iki aydır Kürt gruplar da dahil, Suriyeli muhalif gruplarla ayrı ayrı görüşüyor ve onları Moskova konferansına hazırlıyordu. Rusya bu konferansta Şam yönetimi ile muhalifleri aynı masaya oturtarak Suriye’de siyasi çözümü hedefliyordu.
SİYASİ ÇÖZÜME İNCİRLİK KAMASI
İşte ABD’nin AKP’ye imzalattığı İncirlik mutabakatı tam bu süreçte oluştu. Bu mutabakatla Washington Ankara’yı cephesine “tam dahil” etti ve Suriye’ye kuzeyden abanmaya başladı. (Benzer abanma Suriye’nin güneyinde İsrail-Ürdün eliyle başlatıldı.)
“PKK’yi vur ama PYD kantonlarını tanı” özetli bu anlaşmanın içeriği henüz tam bilinmiyor ama Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu‘nun ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile görüştükten sonra “yakında ABD ile birlikte IŞİD’e karşı kamsamlı bir mücadele başlatıyoruz” demesine ve ABD gazetelerine yansıyan güvenli bölge planı ayrıntılarına bakılırsa, mutabakat oldukça kapsamlı.
AKP sözcüleri demek ki mutabakatı boşuna “ABD ile nikah tazeleme” olarak nitelememiş!
PUTİN’İN SURİYE PLANI
Doha’daki ABD, Rusya, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanları toplantısı işte bu gelişmelerin üzerine yapıldı. Doha’nın en önemli sonucu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov‘un “Putin’in Suriye Planı”nı ilan etmesi oldu.
Böylece Obama‘nın Suriye planına karşı Putin‘in Suriye planı da sahaya sürülmüş oldu.
Kuşkusuz her iki plan da IŞİD’e karşı mücadele perspektifli. Ancak Obama IŞİD bahanesiyle Suriye’yi parçalamayı, Putin ise Suriye’yi birarada tutmayı hedefliyor.
Putin’in planı Bağdat ve Şam hükümetleri ile Kürt örgütlerinin ittifakını esas alıyor ve bunun uluslararası desteğini gözetiyor.
Washington haliyle Putin‘in planına itiraz etti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, Putin‘in planıyla ilgili soruya şu yanıtı verdi: “Cenevre bildirgesi doğrultusunda siyasi bir çözümü istememize rağmen, Esad’ı bunun bir parçası olarak görmediğimiz noktasında mutabık olduk.”
Ya AKP Hükümeti Putin‘in planına nasıl bakıyor? AKP de tıpkı ABD gibi bakıyor konuya. AKP Dışilişkiler Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk “Suriye’de Esad gitmedikten sonra bu tip önerileri çok anlamlı bulmuyoruz” diyor.
BATI ASYA BİRLİĞİ ZEMİNİ
Putin‘in planını daha çok tartışacağız ama Moskova’nın, meselenin esasını Bağdat ve Şam ile Kürt örgütlerinin ittifakına dayandırmasının yeni bir durum olduğunu önemle not edelim. Şundan:
1991’e kadar Türkiye için mesele terörle mücadele sorunuydu. ABD’nin Irak’a saldırısıyla sorun bu tarihten sonra bölgeselleşti. ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal etmesiyle de sorun tamamen Atlantik kampının kapsama alanına girmiş oldu.
Putin‘in planı ise meselenin artık sadece Atlantik’in kapsama alanında olmayacağının işaretidir. Mesele artık uluslararasılaşmıştır. Moskova’nın tüm Kürt örgütleriyle görüşmesi de, Pekin’in HDP heyeti daveti de yeni bir duruma işaret etmektedir.
Bu aslında Türkiye için altın bir fırsattır. Zira bu tablo, Vatan Partisi’nin Kürt meselesine köklü çözüm anlamına gelen Batı Asya Birliği diye önerdiği çözüme de zemin yaratmaya başlayacaktır. Mesele içeride bunun uygulanmasını zorlayacak bir kuvvet yaratabilmektir.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
7 Ağustos 2015