Erdoğan TÜGEF Kongresi’nde gençlere şöyle seslendi: “Önümüzdeki 100 yılın şekillendiği, adeta tasarımının yapıldığı bir dönem… Kendi coğrafyamızda kendi geleceğimiz için inisiyatif almalıyız. Aksi taktirde geçmişte olduğu gibi seyirci koltuğunda oturup çizilecek yeni sınırları izlemek durumunda kalacağız.” (hurriyet.com.tr, 17 Eylül2015)
Doğru, emperyalist ABD bölgemizde sınırları yeniden çizmeye çalışıyor. Peki AKP bunun neresinde? ABD’yle birlikte sınır çizme cephesinde mi, yoksa sınırları koruma cephesinde mi?
BOP eş başkanlığı görevlerine, geride kalan 12 yıldaki açıklama ve uygulamalarına bakıldığında yanıt belliydi: AKP, ABD’yle birlikte sınır çizme cephesinde!
Ancak Erdoğan‘ın 7 Haziran’dan önce kendi Açılım’ını “hedef” almasıyla başlayan ve TSK’nin PKK’ye operasyon yapmasıyla sıçrayan sürece bakarak, bu soruya artık farklı yanıtlar da verilebiliyor. Erdoğan‘ın ve dayandığı sınıfların aslında milli olduğu tezleri işleniyor.
Bize göre bu tez, olguların sadece görünen yüzüne bakmaktan kaynaklanıyor. Maddeye bakmak eksiktir, maddeye tarih içinde bakılmalıdır.
Tarih içinde baktığımızda da karşımıza şunlar çıkar:
100 YILLIK PARANTEZ
Erdoğanlar en başından beri Kurtuluş Savaşı’yla başlayan Türkiye Cumhuriyeti tarihini, neo-Osmanlıcılık temelinde “kapatılması gereken bir parantez” olarak görmektedir ve bölgeye bu perspektiften bakmaktadır.
Erdoğan‘ın yukarıda alıntıladığımız bugünkü sözüyle aynı anlama gelen birkaç örnek verelim:
Örneğin Ahmet Davutoğlu iki yıl önce şöyle diyordu: “Son 100 yıl bir parantezdir, kapatılması gereken bir parantezdir. Sykes-Picot ile başlayan ayrışma kapatılması gereken bir parantezdir. Tarih coğrafi sınırlara isyan ediyordu ve evet biz bu parantezi kapatacağız.” (Yeni Şafak, 28 Şubat 2013)
Örneğin Ahmet Davutoğlu üç yıl önce şöyle demiştir: “1911-1923 yılları arasında nereleri kaybetmişsek, 2011-2013 yılları arasında o kaybettiğimiz topraklardaki kardeşlerimizle buluşacağız.”
Geriye doğru gittiğinizde Erdoğan‘da, Gül‘de, Davutoğlu‘nda hep bu tezi görürsünüz.
IRAK VE SURİYE’YE GENİŞLEMEK
Peki AKP “100 yıllık parantezi” nasıl kapatacak? İçeride Cumhuriyet’i tesfiye ederek, dışarıda Irak ve Suriye’ye genişleyerek!
AKP Hükümetlerinin ABD’nin Irak işgaline ve Suriye’yi parçalama planlarına tam destek vermeleri bu nedenledir.
Nitekim Ahmet Davutoğlu 2001 tarihli “Stratejik Derinlik” kitabında bu “genişlemeyi” Kürt jeopolitiği üzerinden yazmıştır: “Geçiş bölgesi açısından bu derece bir konuma sahip olan bu coğrafyanın bir iç jeopolitik bütünlük oluşturamamasının en önemli sebebi doğrudan bir deniz bağlantısının olmayışıdır. Bu da bu coğrafyanın deniz bağlantısı olan bir bölge ülkesi ile bütünleşmesini kaçınılmaz kılmaktadır.” (s:438)
Kuşkusuz kimileri için “Türkiye’nin Irak ve Suriye’ye genişlemesi” olumlu bir şey gelebilir. Ancak gerçekçi değildir.
Nitekim Ahmet Davutoğlu da Dışişleri Bakanlığı’na atanma sürecinde tezi şöyle rasyonalize etmiştir: “Türkiye, küresel yeni düzene, çevresinde alt bölgesel düzenleri yeninden kurarak katkıda bulunacak.” (AA, 21 Mart 2009)
Yani Türkiye kendisi için genişlemeyecek, ABD’nin küresel düzeni için yeni bölgesel düzenler kuracak!
Ta en başından Erdoğan‘ın “Diyarbakır’ı BOP’ta merkez yapmak” diye tarif ettiği görev budur.
GÜVENLİ BÖLGE KORİDORU ÖNLER Mİ?
Gelelim asıl meseleye…
Suriye’de bir “güvenli bölge” kurmak, öyle iddia edildiği gibi ABD’nin Kürt Koridoru’nu engellemek için midir?
Daha somut soralım: Türkiye “güvenli bölge”yi ABD’yle mi, yoksa Suriye’yle mi kurmayı hedefliyor? ABD’yle.
Peki ABD’yle birlikte ABD’nin hedefine karşı olunabilir mi?
Bakınız zaten Erdoğanlar bile “güvenli bölge”nin Kürt koridoruna karşı olduğunu iddia etmiyor. Tersine Davutoğlu‘nun ifadesiyle söylersek, ABD’yle birlikte ABD için “alt bölgesel düzen” kurmaya çalışıyorlar.
Peki Türkiye, Erdoğanlara rağmen Kürt Koridoru’nu hedef alıyor olabilir mi? Pratikte bu iki kere mümkün değildir. Zira “ABD’yle birlikte ABD’nin hedefine karşı olunamayacağı” gerçeğine bir de “AKP’yle birlikte” boyutu ekleniyor.
KORİDORA BEKÇİLİK TEHLİKESİ
Biliyorum, çok tekrarladık ama mesele sıcak olduğu için yeninden vurgulamalıyız:
ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde bir koridor kurma projesi vardır ve bu projeye ancak Suriye politikanızı değiştirerek direnebilirsiniz.
Suriye’ye düşmanlık yaparak ve ABD’yle Suriye’de işbirliğini sürdürerek koridoru engelleyemezsiniz; tersine Irak’ta yaşandığı gibi en sonunda koridora bekçi olursunuz!
Mehmet Ali Güller
17 Eylül 2015