Geride kalan 65 yılın en önemli derslerindendir: Bir NATO ülkesinde patlayan bombanın “gerçek” faili bulunmuyorsa, o bombanın sahibi Gladyo’dur. Bombanın patladığı devletin kurumlarından en az biri de bombayla dolaylı ilgilidir; kimi zaman uygulayıcı olarak, kimi zaman önlemeyerek, kimi zaman da faili gizleyerek…
Tetikçinin bulunması ya da bombanın canlı bomba olması bu gerçeği değiştirmez.
Bunun en son örneği Suruç’ta patlayan ve 32 gencin katledildiği bombadır.
Peki Ankara’da patlayan ve 95 yurttaşımızı katleden bomba da bu kategoride mi? Eldeki ilk bilgilere göre öyle görünüyor!
SURUÇ BOMBASININ SONUCU: İNCİRLİK
10 Ekim’de Ankara’da patlatılan bomba ile 20 Temmuz’da Suruç’ta patlatılan bomba arasında bağ var.
Suruç’taki bombayla bir perde açılmıştı. Ankara’daki bomba ile sahne tamamlanarak perde kapatılmak ve 2. perde açılmak isteniyor.
Peki Suruç’taki bomba hangi perdeyi açmıştı? İncirlik Mutabakatı’nı.
Aylar süren müzakerelerin ardından Türkiye ile ABD 7-8 Temmuz 2015’te İncirlik Mutabakatı’na varmıştı ancak imza atılmıyordu. Suruç’tan iki gün sonra 22 Temmuz’da “gizli Bakanlar Kurulu kararı” olarak imzalandı!
İncirlik Mutabakatı sıradan bir anlaşma değildi: Türkiye’yi ABD planına entegre etme anlaşmasıydı. Askeri olmaktan çok siyasiydi. Atlantik Cephesi’nin Suriye’yi parçalama hamlesinin gereğiydi. Türkiye’yi 25 yıl önce Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de bir kuzey koridoruna mecbur etme çabasıydı.
Washington İncirlik’in önemi nedeniyle PKK’nin vurulmasına bile yüksek perdeden itiraz etmedi, PKK’ye “birkaç ay sabredin” mesajı verdi.
Bu sürecin ayrıntılarını “Suriye’nin Sevr’i: Amerikan Koridoru” isimli yeni kitabımızda okuyabilirsiniz.
RUSYA’NIN BAŞLATTIĞI YENİ SÜREÇ
Atlantik Cephesi İncirlik Mutabakatı’ndan sonra Esad‘ı geriletme, kuzey koridorunu geliştirme ve Suriye’yi parçalama hedefinde önemli aşamalar kaydetti.
Ancak Rusya’nın Suriye’ye askeri yığınak yapması ve 30 Eylül’de hava operasyonları başlatarak Esad‘ın pozisyonunu güçlendirmesi, Suriye ordusuna alan açması, güvenli bölge girişimini engellemesi ve IŞİD’i Rakka’da vurması, yeni bir süreç başlattı.
İşte Suruç’tan sonra Ankara’da patlatılan bombayı, bu gelişmeyle birlikte okumak lazım:
Her ne kadar Erdoğan ve Davutoğlu Rusya karşıtlığında konumlansalar da, Putin‘in hamlesi Türkiye’nin nesnel çıkarlarına yaramaktadır. Çünkü Moksova’nın hedefi Suriye’nin siyasal birliği ve toprak bütünlüğünü korumaktır ve bu da ABD’nin hedefi olan koridoru engellemektedir.
İstedikleri güvenli bölge ile fiilen ABD’nin koridor hedefine hizmet eden AKP Hükümeti ise Rusya’nın hamlesi karşısında sıkışmıştır; içeride de büyük bir basınçla karşı karşıya kalmıştır. Tablo ABD-Türkiye ittifakını, “bağı zayıflatmak” yönünde etkilemektedir.
Erdoğan-Davutoğlu ikilisi Rusya’ya karşı daha çok Amerikancılığa ve NATO’culuğa yapışsa da, Türkiye’nin geniş kuvvetleri Esad‘ın ayakta kalacağı gerçeğine göre Suriye’de yeniden konumlanmak istemektedir.
İşte ABD Ankara’daki bomba ile bu sürece müdahale etmektedir.
RUSYA’NIN KÜRT HAMLESİNE BOMBA
“Rusya’nın Kürt hamlesinin anlamı” başlıklı önceki makalemizde inceledik: Moskova ve Şam’ın “birinci aşamada ABD’nin elinden Kürt kartını alma hedefinde” anlaştığını belirttik. Bu yönde başlayan temaslara mercek tuttuk.
Diğer yandan Erdoğan‘ın Japonya yolunda ABD’yi memnun eden şu açıklamasına dikkat çektik: “Ben çözüm süreci kaldırılmıştır demedim. Şu aşamada buzdolabına konulmştur dedim. İşer yoluna girerse, süreç yeniden gündeme gelir.”
Bu mesaja bakılırsa Erdoğan Açılım’a dönmeye hazır ancak Türkiye’nin (tabi en başta TSK’nin) bu dönüşe razı edilmesi gerekiyor!
İşte Ankara’da patlayan bombanın birinci mesajı buydu: Bir katliam üzerinden kamuoyunu “barışa” hazırlama ve Türkiye’yi Açılım’a mecbur etme!
Ankara’da patlayan bombanın ikinci mesajında ise PKK/PYD’ye “Rusya’yla işbirliği yapma” deniyordu!
TÜRKİYE’NİN KRİTİK KONUMU
Türkiye Açılım’a mecbur kalırsa Suruç’ta açılan perde hedefine ulaşmış ve kapanmış olacak. Zira arkasından Suriye’nin kuzeyini tanıma hedefli 2. perde gelecek!
Ancak belirtelim: Atlantik Cephesi ile Avrasya Cephesi’nin bu karşılıklı taktik hamleleri, stratejik gidişatı değiştirmiyor. Stratejik gidişat Suriye’nin ve Avrasya’nın kazanması yönündedir.
Burada kritik konumda olan Türkiye’dir. Dümeni Atlantik Cephesi’nde, çıkarları Avrasya Cephesi’nde olan Türkiye için süreç tıkanmıştır.
Türkiye’nin iç dinamiklerinin önündeki temel sorun budur!
Mehmet Ali Güller
11 Ekim 2015
#1 by Faruk S. on 11/10/2015 - 13:19
Mehmet Ali Bey, bu katliamın iç politikayla ilgisi yok mu? Doğrusu sizin analiziniz ezber bozan, çok geniş bir açıdan bakarak yapılmış analizler. Bu katliama dönük genel tespitler ise iktidarın şiddeti arttırarak,kaosu derinleştirerek HDP’i baraj altında bırakma ve tüm muhalefete gözdağı verme verme yönünde. Benim kanaatimde bu yönde. Ancak içimden bir ses ne kadar gözü dönmüş olsada sonucu kendisine mal edileceği belli böyle bir katliama hiçbir iktidadarın bilerek göz yummayacağını söylüyor. Ne dersiniz?
#2 by protezvurugu on 11/10/2015 - 17:07
Faruk pembr gozlukleri cikar diyorum ben
#3 by Gündem Bugün on 11/10/2015 - 22:30
Reblogged this on Gündem Bugün.