Erdoğan’ın şu 3 taktiği işe yarayacak mı?

Erdoğan‘ın hedefi ne? Başkan olmak!

Pratikte, 2023’e kadar iktidarda kalmak, yani 2019 seçimlerini de kazanmak. Bu süreçte dönüşümü sağlamak için de AKP’yi tek başına iktidarda tutabilmek.

Erdoğan o nedenle 29 Ekim günü yaptığı konuşmada 1 Kasım seçimini 2023 için kırılma noktası ilan etti, “2023 için tek parti” istedi!

7 Haziran’da bu hedef gerçekleşmediği için, Erdoğan 1 Kasım’da sandık kurdurmuştu. Bu kez “1 Kasım’da seçimlerden çıkacak neticeye saygı göstereceğiz” diyor, göreceğiz…

Peki Erdoğan “2023 için tek parti” hedefine 1 Kasım’da ulaşabilecek mi?

7 Haziran’da Erdoğan‘ın AKP’si 258 sandalye kazanmıştı ve tek başına iktidar olabilmesi için 18 sandalyeye daha ihtiyacı var.

Saray bu 18 sandalye için ince eleyip sık dokuyor. Erdoğan ve kurmayları bu 18 sandalye için 3 taktik belirledi ve uyguladı.

1) KATILIMI DÜŞÜK TUTMAK

Seçime katılım oranı ne kadar düşük olursa, AKP’nin tek başına iktidar olma olasılığı o kadar yüksektir. Zira Erdoğan bilmektedir ki, katılımın düşmesi en çok CHP seçmeninden olacaktır. 30 Ekim’in tatil ilan ederek 1 Kasım’ı kapsayan 4,5 günlük tatil icat etmeleri bu nedenleydi.

Peki HDP oyları? HDP’nin seçmenini sandıktan uzak tutmak için “sandık birleştirme” taktiğine yöneldiler. Sandık heryere götürülmeyecek, birleştirilecek ve katılım düşük tutulacaktı. Nasılsa “güvenlik sorunu” bahanesi de vardı. Ancak Erdoğan‘ın bu taktiği YSK’den öndü. Ancak yine de güvenlik sorunu nedeniyle HDP seçmeninin ağılıklı olduğu bölgelerde katılım sayısının düşeceği öngörülüyor.

2) MİLLİYETÇİ OYLARA YÖNELMEK

Normal zamanlarda milliyetçiliği ayakları altına alan Erdoğan seçim süreçlerinde hep “milliyetçi” olur! Zira bilir ki muhafazakarlıktan milliyetçiliğe uzanan kesimde hep bir geçişkenlik vardır.

Erdoğan TSK’nin PKK’ye yönelik operasyonlarından da bu amaçla yararlanmaktadır. PKK’yle masaya oturan, PKK’yle anlaşan, PKK’yi ülkenin bir bölgesinde otorite yapan Erdoğan, şimdi “terörle mücadele bayrağını” sallamaktadır.

Öyle ki, AKP’nin buradaki esas hedefi, zaman zaman yapılan açıklamalarla bilinçaltından çıkmaktadır. Örneğin İçişleri Bakanı Selami Altınok şöyle demektedir: “Terörle mcüadele azmimiz, seçimlerle alakalı bir mücadele azmi değildir.” (AA, 29 Ekim 2015)

Diğer yandan MHP’ye Tuğrul Türkeş operasyonu da Erdoğan‘ın milliyetçi oy hesabıyla ilgilidir.

3) CHP’Yİ FETÖ’YE YAPIŞTIRMAK

1 Kasım seçimlerine birkaç gün kala Cemaat’in bazı gazete ve kanallarına el konulması konusunda şüpheler var. Yaygın kanaat, bunun Erdoğan‘a yaramayacağı şeklinde. “Basın özgürlüğüne” vurulan darbe görüntüsünün 1 Kasım’da AKP’yi olumsuz etkileyeceği görüşleri var. Hatta bu nedenle operasyonun başka bir kuvvet tarafından yapıldığı bile iddia ediliyor.

Bize göre Erdoğan bu operasyonun arkasında ve burada çok ince düşünülmüş hesapları var: Erdoğan CHP’yi FETÖ’ye yapıştırmak istiyor!

Çünkü Erdoğan biliyor ki, CHP milletvekillerinin Cemaate destek vermesine parti tabanında itirazlar var. CHP’li vekillerin FETÖ’ye “militanlık” yapması, hatta Kemal Kılıçdaroğlu‘nun bu örgüte açık açık destek vermesi, CHP içinde ciddi itirazlar doğurmaktadır.

Saray’ın hesaplarına göre bunun 1 Kasım’a küçük de olsa yansıması ihtimal dahilindedir. Dahası buradan hareketle CHP ile MHP arasında oy geçişkenliği yaşanması bile AKP’nin yararınadır.

BÜYÜK ÇARPIŞMA YENİ BAŞLIYOR

Erdoğan‘ın 18 sandalye için öyle çok büyük oya ihtiyacı yok: Kabaca yarım-bir puan MHP’den, 1 puan katılımın düşüklüğünden, yarım puan HDP-CHP arası geçişkenlikten, yarım puan CHP-MHP arası geçişkenlikten, yarım puan Saadet Partisi ile BBP’nin 7 Haziran’dan farklı olarak bu kez seçime ayrı ayrı girmesinden…

Erdoğan‘ın bu taktiği işe yarayacak mı, göreceğiz. Ancak belirtelim, bu taktiğin işe yarayıp yaramamasından bağımsız olarak Erdoğan‘ın en büyük avantajı CHP’nin seçime “geniş bir cephe” ile girmeyerek, iktidar olmayı reddetmesidir!

Diğer yandan şunu da belirtelim: Seçmen dinamiği açısından kırılma anları olacak süreçlerden geçiyoruz. Böyle zamanlarda çarpıcı değişimler olabilir.

Ancak sonuç ne olursa olsun, şu “asıl tablo” önümüzde olacaktır: 1 Kasım seçimleri, bağrına karşı-devrim hançeri saplanan Cumhuriyet’i kurtarmaz! Türkiye’nin Haziran’lara ve TBMM dışı güçlü muhalefete ihtiyacı vardır. Yığınak buraya yapılmalıdır.

Zira asıl büyük çarpışma daha yeni başlıyor!

Mehmet Ali Güller
30 Ekim 2015

  1. #1 by özdemir on 30/10/2015 - 11:05

    2013 yılından bu yana çarpışma sürüyor. İki siyasi hareketin ( Kürt milliyetçiliği ve Ulusal SOL-Türk milliyetçiliği) Haziran hareketini sekteye uğratmaları göreceli olsa da hareketi yenilgiye uğrattı.Ancak iktidar diken üstünde… Elinin altında,şimdilik kullandığı HDP ve Vatan Partisi silahları her an geri tepebilir. Sinyaller de var.CHP’ye gelince kitlelerin önünde duramaz….

  2. #2 by Ahmet Ulusoy on 01/11/2015 - 14:40

    Mücadelenin çetin geçeceği AKP nin 2002 yılında iktidara getirilmesiyle birlikte başlamalıydı,siyasi olayları süreç içinde daha da net yaşayarak gördük evet çetin savaş bundan sonra başlayacak.Bundan sonra ki süreçte seçim çözüm olmaktan çıkıp devrimci mücadele sürecine girecektir.

  3. #3 by Hakan on 08/11/2015 - 23:59

    Sevgili mehmet ali senin üzerinden partiye yönelik f tipi ciddi saldırı var. Fikirlerini payalaşıp paylasmamak önemli değil. Ama partiyi bölmek ve başkanı karalamak için kullanılıyorsun.

  1. Erdoğan’ın şu 3 taktiği işe yarayacak mı?

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: