Daha önce Amerikalılara “Suriye’ye Amerikan postalı değmeyecek” sözü veren Barrack Obama, “kara harekatı” baskısı altında. Rusya’nın Suriye’de askeri operasyonlar başlatmasıyla ABD’nin inisiyatifi kaybettiğini ve Ortadoğu’daki varlığını tehlikeye attığını savunan muhalifler, Beyaz Saray’ı Suriye’de somut adımlar atmaya çağırıyor.
Obama‘nın IŞİD stratejisine başında beri “yetersiz” eleştirileri yapan muhalifler, hava operasyonlarının sahadaki örgütlerin önünü açmaya yetmediğini, ABD’nin ve müttefiklerinin karada da varlık gösermesi gerektiğini savunuyorlar.
ABD’NİN ‘TOPRAK İŞGALİ’ SİNYALİ
Beyaz Saray’ın bu baskılar karşısında ilk hamlesi Suriye’nin kuzeyine 50 kişilik özel hareket birliği göndermek oldu.
ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, ek asker gönderebilecekleri sinyali verdi: “Eğer, IŞİD ile savaşmaya istekli, hevesli ve kapasite sahibi gruplar bulursak, daha fazla asker göndeririz. Başkan da daha fazlasını yapabileceğimize dair istekli olduğumuza işaret etti. Ben de ona daha fazlasını yapmamız gerektiği tavsiyesinde kesinlikle bulunuyorum. Ama kapasite sahibi yerel güçlere ihtiyacımız var, bu, sürdürülebilir zaferin anahtarı.”
Peki bu “kapasite sahibi güçler” kim?
Pentagon’un neyi kastettiğini daha iyi anlamak için Carter‘ın hava kuvvetlerinden sorumlu yardımcısı Deborah Lee James‘in şu açıklamasına bakmak gerekir: “Hava kuvvetlerinin önemi çok büyük. Çok şey yapabilir ama her şeyi yapamaz. Nihai olarak toprak işgal edemez daha da önemlisi bu toprakları yönetemez. Sahada postala ihtiyacımız var. Bu mücadelede kara gücüne ihtiyacımız var.” (www.aljazeera.com.tr, 11 Kasım 2015)
TSK’NİN İHTİMALAT PLANLARI HAZIR
Carter‘ın bahsettiği “kapasite sahibi güçler” kim? Daha önce Obama‘nın “kara gücümüz” dediği PYD mi? Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın kurduğu ÖSO mu? Yoksa Davutoğlu‘nun ABD’den PYD yerine silahlandırmasını istediği Barzani‘nin peşmergeleri mi?
Rusya’nın varlık göstermeye başladığı Suriye’de ABD’nin sadece PKK’ye dayanarak hedeflerini gerçekleştirmesi mümkün değil. Önemli derstir: ABD Irak’ta koridoru Barzani’yle değil, İncirlik’teki askeri varlığıyla ve Türkiye’nin “gönülsüz ama zorunlu” desteğiyle inşa etmişti.
Nitekim ABD Dışişleri Sözcüsü Mark Tonner, bu ihtiyaç nedeniyle (ve havuç taktiği gereği) şöyle demektedir: “PYD’yi Suriye’de özerk bölge kurma çabasına girmemesi yönünde uyardık.” (Sputnik, 11 Kasım 2015)
Yine Deborah Lee James‘in yeni olarak “postal” sözcüğünü kullanması da bu ihtiyaç nedeniyledir!
Peki postal kimin mi? Davutoğlu‘nun ve ardından da Erdoğan‘ın “kara harekatında olumlu gelişmeler var” şeklindeki açıklamalarına bakılırsa, Ankara kara harekatına hevesli.
Hükümete yakın basında, TSK’nin 11 bin ile 20 bin arasında askerle katılacağı kara harekatına ilişkin “ihtimalat planlarının” yapıldığı, Aralık’ın ikinci haftasında başlayacak kara harekatıyla Cerablus’ta “sığınma bölgesi” ilan edileceği ve TSK’nin burada 10 yıl kalacağı iddia ediliyor. (Yeni Şafak, Akşam, 10-11-12 Kasım 2015)
Ancak kulislerde ABD’nin belli oranda asker bulundurmaması halinde, Türkiye’nin de kara harekatına katılmayacağı, ABD’siz Rusya ve İran’la karşı karşıya gelmeyeceği konuşuluyor.
ABD UÇAKLARINI TÜRKİYE TALEP ETTİ
AKP Hükümeti’nin hevesli olduğu bu kara harekatına ABD’nin ne oranda katılacağı belli değil. Ancak ABD’nin bu hevesi kullanarak İncirlik’e ve Doğu Akdeniz’e tahkimat yaptığı belli.
İncirlik’teki mevcut tablo şöyle: 12 adet A-10 uçağının ardından 6 adet F-15C geldi. 6 adet silahlı predatöre 4 ek daha yapılacak. F-15E’ler ve F’-16’lar yolda. Ayrıca üsse 10 adet tanker uçağı konuşlandı.
Tanker uçaklarının sayısı, kara harekatı olmasa bile çok yoğun bir hava operasyonu ihtimaline işaret ediyor. Nitekim Türk Hava Kuvvetleri’nin 60 uçakla bu operasyona katılacağı belirtiliyor.
Yine Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar‘ın İncirlik ziyaretinin de bu hazırlıklarla ilgili olduğu belirtiliyor.
İşin ilginç yanı, ABD’nin İncirlik’e yaptığı bu yığınağı Türkiye’nin talep ettiği ortaya çıktı. Pentagon sözücü Peter Cook, Türkiye’nin talebiyle üsse gelen uçakların Türkiye’nin hava sahasını koruyacağını belirtti. (AA, 11 Kasım 2015)
Peki Türkiye ABD uçaklarını kima karşı talep etti? Uçağı olmayan IŞİD’ karşı mı?
Meselenin çok boyutlu olduğu, Peter Cook‘un açıklamasından bir hafta önce Dışişleri Sözcüsü Tanju Bilgiç‘in bir basın toplantısında söylediği şu sözlerden de anlaşılmaktadır: “NATO balistik füze savunma kapsamında bu geminin ve ABD’nin diğer gemilerinin önümüzdeki döneminde Akdeniz’in doğusunda ülkemizin savunmasını takviyesi kapsamında mevcudiyetleri sürecek.” (Milliyet, 6 Kasım 2015)
HALK MUHALEFETİ ÖRGÜTLEME İHTİYACI
Türkiye’nin hava savunmasını İncirlik’teki ABD uçaklarına, deniz savunmasını Doğu Akdeniz’deki ABD gemilerine havale eden bu anlayışın Türk Ordusu’nu ABD stratejisine postal yapmaya çalışmasında şaşılacak bir şey yok kuşkusuz.
AKP’nin hangi milli mevziye gelip gelmediği tartışmalarını bırakıp, Türk Ordusu’nu komşumuzun üzerine sürecek bu girişimlere karşı harekete geçmeli ve milleti seferber etmeliyiz!
Arkamızda Necip Torumtay örneği ve 1 Mart tezkeresine karşı mücadele deneyimi var!
Mehmet Ali Güller
12 Kasım 2015