Erdoğan hangi mevzide?

“Vatan savaşı – Saray savaşı” meselesine ilk günden beri şu itirazı yapıyorum: “Meseleyi ‘ya vatan savaşı, ya saray savaşı’ ikilemi içinde ele almak yanlıştır. Bu ikilem pratikte ‘ya AKP ya HDP’ demektir ve ikisine yarar.”

Özetle 24 Temmuz sürecine “savaş” değil, “terörle mücadele” ya da TSK’nin isimlendirdiği gibi “iç güvenlik harekatı” diyorum ve Erdoğan‘ın bu süreçten saltanatı adına yararlanma çabasına karşı uyanık olunması gerektiğini savunuyorum.

Başından beri bu görüşümü korumama rağmen, ısrarla benim “saray savaşı” dediğimin iddia edilmesi ve bu varsayımdan hareketle “Mehmetçiğin ölmesine sevinen kişi” diye hedef gösterilmem, herşey bir yana, tartışmada yararlılık ilkesine aykırıdır!

Yazdıklarım, söylediklerim ortada….

YANLIŞ DÜZLEMDE YANLIŞ TARTIŞMA

Bu sorunlu bakış, anlayabildiğim kadarıyla şu temel nedenden kaynaklanıyor: Esas mesele olan “Erdoğan’ın mevzisi” konusuna dayanak oluşturabilmek için, mesele böyle bir ikileme hapsedilerek tartışılıyor.

Tartışmanın ilk halinin “ABD’nin taktik piyonu AKP, statejik piyonu PKK’dir” tezime verilen “asıl taktik piyon sensin” özetli yanıt olduğu düşünülürse, bu gerçek daha da iyi görülür.

O nedenle meseleyi yanlış bulduğum düzlemde, yani “ya vatan savaşı, ya saray savaşı” düzleminde tartışmayacağım. Zira o düzlemi tartışma düzlemi kabul ettiğinizde de, bu kez “haklı savaş mı, haksız savaş mı” gibi hiç ilgisi olmayan bir başka düzleme çekiliyorsunuz. İdeoloji, strateji, taktik; hepsi karmakarışık hale getiriliyor…

Gelelim asıl düzleme; “Erdoğan’ın mevzisi” düzlemine…

ERDOĞAN’IN MEVZİSİ

Erdoğan iddia edildiği gibi milli bir mevziye mi girdi?

Erdoğan‘a bu payenin veriliyor olmasının nedeni, onun PKK’ye karşı vatan savaşı verdiği iddiasıdır.

Peki bu, ülkemizi yöneten biri için tek ve yeter ölçüt olabilir mi? Erdoğan‘ın milli bir mevzide olup olmadığını saptayabilmek için, eğitim, sağlık, tarım, ekonomi politikalarına da bakmamız gerekmiyor mu? Dış politikasına bakmamız gerekmiyor mu? Temel saflaşmalarda hangi tarafta yer aldığına bakmamız gerekmiyor mu?

Çağımızda milliliği belirleyen en önemli ölçüt emperyalizme karşı tutumdur. Buraya bakacağız.

Anlayabildiğim kadarıyla Erdoğan‘ın bir tek PKK’yle ilişkisine bakarak ona millilik payesi verilebiliyor olması, “PKK baş düşman” tezinden kaynaklanıyor. Oysa PKK baş düşman değil ki!

Baş düşman ABD’dir ve PKK de ABD’nin aracıdır. Bu araçlık durumu hem Obama‘ya göre böyledir, hem de Öcalan‘a göre…

İSLAMCILARIMIZ KEMALİZM DÜŞMANI

Peki Erdoğan‘ın emperyalizme karşı tutumu ne? Erdoğan antiemperyalist mi?

Bakınız Türkiye açısından sosyolojk bir gerçekliktir: Türkiye’nin İslamcı hareketleri antiemperyalist olamadı. Neden?

Türkiye’deki İslamcı hareketler, en başından beri Kemalist devrime ve Cumhuriyet’e karşı mevzilendi.

Bu mevzilenme kaçınılmaz olarak İslamcı hareketleri emperyalizmin safına düşürdü.

Önemli bir gerçekliktir: Türkiye’deki İslamcı hareketlerin ideolojik şekillenişi gereği vatanın bir önemi yoktur ama Kemalist Devleti yıkmak önemlidir!

ERDOĞAN’IN EMPERYALİZMLE SOMUT İLİŞKİSİ

Artık somut gidelim: Erdoğan‘ın emperyalizme karşı tutumu ne?

Turuncu karşı-devrimlerini, BOP eşbaşkanlıklarını, gizli anlaşmalarını hadi bir kenara bırakalım ve sadece günümüzün olguları üzerinden inceleyelim:

1) Erdoğanlar ABD’yle İncirlik Mutabakatı imzaladı. Önceleri “önemsiz” diye geçiştirilen bu anlaşmanın sonuçları artık görülmeye başladı. ABD İncirlik’e uçak üstüne uçak gönderiyor, askeri yığınak yapıyor. Üstelik Pentagon bu uçakların Türkiye tarafından Rusya’ya karşı talep edildiğini açıklıyor.

2) Erdoğanlar Rusya’ya ve Bölge Cephesi’ne karşı NATO’yu göreve çağırıyor.

3) Erdoğanlar, ABD’nin Doğu Akdeniz’deki savaş gemilerinin Türkiye’nin savunmasının bir parçası olduğunu dile getiriyor. (Dışişleri sözcüsü Tanju Bilgiç‘in açıklaması.)

4) Erdoğanlar, ABD’yle birlikte Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kurmak istiyor; Esad‘ı devirmek ve Suriye’yi parçalamak istiyor.

5) Erdoğanlar, ABD’yle birlikte Suriye’ye kara harekatı görüşmelerine başlıyor; “olumlu gelimeler var” diye müjdeliyor!

6) Erdoğanlar, ABD’nin araçlarından Barzani‘yle stratejik işbirliğine giriyor; Barzani‘nin petrolünü İsrail’e satıyor, Barzani‘nin peşmergesini TSK’ye eğittiriyor, Barzani‘nin paşmergesine Suriye’ye geçmesi için Türkiye toprakları üzerinden koridor açıyor, ABD’den Barzani‘nin peşmergesine silah yardımı yapmasını istiyor vs.

Soru basit: Irak’ın kuzey kuşağıyla stratejik işbirliği yapan bir kuvvetin, Suriye’nin kuzey kuşağını engelleyebilme şansı olur mu? Bu yöntemle Basra’dan Doğu Akdeniz’e Koridor kurulması projesi engellenebilir mi?

Tarihi derstir: Türkiye, ABD’nin mevzisinden çıkamadığı için, Irak’ın kuzeyinde bir devlet kurulmasına karşı çıkmasına rağmen, onu önleyemedi.

AKP’Yİ YIKMAK

Hepsini bir kenara bırakalım ve Atlantik Cephesi ile Avrasya Cephesi’nin karşı karşıya geldiği temel saflaşmaya bakalım: Bir tarafta Rusya, Çin, İran, Irak, Suriye’nin içinde yer aldığı Bölge Cephesi ve Avrasya Cephesi var; bir tarafta da ABD’nin liderlik etttiği Atlantik Cephesi.

Peki Erdoğan‘ın yönettiği Türkiye hangi cephede?

Yukarıda özetlediğimiz olgular ortada: Erdoğan ABD emperyalizminin cephesindedir ve bu nedenle milli bir mevzide değildir!

Türkiye’yi bu yanlış mevziden çıkarabilmenin biricik yolu, AKP Hükümeti’ni yıkmaktan geçmektedir!

Mehmet Ali Güller
13 Kasım 2015

  1. #1 by hamiyet on 13/11/2015 - 16:35

    Pkk nın Amarikanın piyonu olduğu doğrultusunda Düşündüğümüzde Amarika yı bitiremeyeceğimize göre ,piyonlarını temizlediğinizde ,Amarikan pilanlarına karşı duruş sergilemiş olmuyormusunuz.size eleştiri gibi değerlendirmeyin.mesele ile ilgili kafam biraz karışık.

  2. #2 by Fikret on 13/11/2015 - 18:02

    Hamiyet Hanım, Amerika’nın ve emperyalizmin piyonları biter mi? Bir piyonu, diğer piyonunu temizliyor görüntüsüyle kendine siyaseten ve taktiksel manevra alanı açmaya çalışıyor. Kafalarına taş mı düştü de, birden PKK’nın düşman olduğunu hatırladılar. ABD’ye, benim hâlâ gücüm var, beni deliğe süpürme, kullan diyor böylece. Saray’ın tek derdi kendi gücünü ve iktidarını korumak, bunun için de en baştan beri yaptığını yapıp, emperyalizme hizmet etmeye devam ediyor. Bölgenin tarihsel ve güncel gerçekliğine bakınca, bu operasyonlarla PKK’nin bitirilebileceğini mi düşünüyorsunuz. Mümkün değil, bunlar göz boyamadır. Tabloyu vatan savaşı olarak okuyanlar gaflet ve dalalet içindedirler. TSK Genelkurmayı, NATO yanlısıdır, bunu asla unutmayın. Türkiye’de AKP iktidarı devrilmeden, ordudan atılan subaylar göreve iade edilip, Türkiye NATO üyeliğini terk etmeden Ortadoğu’da huzur ve barış hayaldir.

  3. #3 by Ayşe Sabah Özkan on 13/11/2015 - 18:26

    Sayın Güller, ” AKP Hükümeti’ni yıkmaktan geçer” demişsiniz de, yıkamamışız, üstelik %49.5 oyu var ve kendisinin güçlendirdiği pislikleri ( PKK ve FETÖ ) temizliyor elini tutmak, engel olmak daha mı doğru olacaktır? En büyük tehlike en yakınında olan tehlike değil midir? Bu tehlikeyi büyüten R.T.E’dır, on sene içinde ülkeyi sıcak savaşların eşiğine getirmiştir şimdi öyle veya böyle mücadele etsin. Eğitim, sağlık , tarım, ekonomi politikalarına da bakmamız gerekli fakat şu anda sırası mı? On sene bakılmamış, şu sıcak savaş sırasında mı bakılsın.

    Bir cümlenize takıldım. ” oysa PKK baş düşmanımız değil ki…. ” diye başlayan baş düşmanı Amerika olarak belirttikten sonra PKK, ABD ‘ nin aracıdır diye devam ettiğiniz. Bu çelişkili bir cümle değil mi? “Araç” tehlikesiz mi oluyor? Silah aracın eline verilmiş değil mi?
    Sizi anlamakta zorlanıyorum, bir zamanlar anlardım.
    Saygılar.

    • #4 by Fikret Suphi on 13/11/2015 - 19:00

      Ayşe Hanım, gergin ve sinirlisiniz. Belli ki yazıyı yanlışlama ön niyeti ile okumuşsunuz. Lütfen tekrar okuyun. Kimse eli tutulsun, FETÖ ve PKK ile mücadele edilmesin demiyor ki. Bu anlamı nasıl çıkardınız? Bu mücadelenin göstermelik olduğunu, geçmişe dair herhangi bir özeleştiri barındırmadığını, iktidarın kendi gücünü korumak için yapıldığını, bunu emperyalizme bir kafa tutma şeklinde okumanın yanlış olduğunu söylüyor bir kesim. Mehmet Ali Bey’in yazısı da bu minvalde. Ülkenin geleceğinin ve sözde vatan savaşının bir muktedirin insafına ve sürekli dönekliğine bırakılamayacağını söylüyoruz. Milli bağımsızlık mücadelesinin bir takım ilkeleri vardır. ABD ile aynı yatağa girip, PKK ile savaşıyor görüntüsü ile millici olunmuyor. Düşmanımın düşmanı, düşmanı mı yok etsin, bu benim de işime yarar, sonra ben onu yok ederim mi diyorsunuz? Neyle yok edeceksiniz, gücünüz mü var? İlerde tekrar iktidarın namlusunun size, anti-emperyalistlere, Atatürkçülere, bağımsızlıkçılara, devrimcilere dönmeyeceğini nereden biliyorsunuz, buna dair güvenceniz nereden geliyor? Hukukun üstünlüğünü savunmak zorundayız. Keyfiliklere karşı mücadele etmeliyiz. Faşizm bugün bize dokunmuyor diye ses etmezseniz, yarın sizi ezeceği kesindir. Ortada çok net sorular varken, takıldığınız ve çelişki gördüğünüz noktalara bakın. Önyargı ile değil, anlama niyetiyle okuyun lütfen. Türkiye ve Ortadoğu emperyalizm bataklığından, NATO ile ABD ile Atlantik cephesi ile birlikte olarak mı çıkabilir, ulusal devletlerin korunmasını savunan Avrasya cephesi ile ittifak ederek mi çıkabilir? Olay bu kadar basittir. NATO’cu TSK ve ordu şakşakçılığı ile bu iş olmaz. Nedense, bir zamanlar Avrasya bloğunu dilinden düşürmeyenler, şu ara hiç ağzına almıyor.

  4. #5 by Eylem on 13/11/2015 - 18:58

    Kim Erdogani milli mevzide görüyor? Türkiye Vatan Savasi veriyor Erdogan degil. Erdogan bu savasta Türkiye karsiti bir pozisyon alamiyor. Yalcin Kücük de bu mevziye geldi.

  5. #6 by Ayşe Sabah Özkan on 13/11/2015 - 19:30

    Sayın Güller, cevabınız beni ikna etmedi. Ben anlayamıyorum diyelim. Özür dilerim de diyelim. Diğer konu hakkında ne diyorsunuz? Yazmışsınız; PKK baş düşmanımız değil. Asıl ABD düşmanımız. PKK, ABD’nin aracı ….. Sonra?
    Saygılar.

    • #7 by Mehmet Ali Güller on 13/11/2015 - 19:32

      Ayşe Sabah Özkan hanım. Ben size cevap vermiş değilim, Fikret Suphi bey size görüşlerini iletmiş. Dikkatli izleyelim. Selamlar

  6. #8 by Ayşe Sabah Özkan on 13/11/2015 - 19:37

    Dikkatle izliyorum, Fikret Suphi Bey’in siz olduğunuzu düşünüyorum.

    • #9 by Mehmet Ali Güller on 13/11/2015 - 19:39

      Hanımefendi benim adım Mehmet Ali Güller. Başka bir isimle neden size yanıt vereyim?

  7. #10 by Ayşe Sabah Özkan on 13/11/2015 - 20:01

    Size yazılan her yoruma anında cevap vermesi ilginç. Eleştiriyi içselleştirmesi daha da ilginç. Yanılmışım demek ki, sizden ve o kişiden çok özür dilerim. Haklısınız. Saygılar.

  8. #11 by Fikret Suphi on 13/11/2015 - 20:48

    Ayşe Hanım, ben yalnızca Mehmet Ali Bey’in okurlarından biriyim ve kendisiyle de tanışmışlığım dahi yoktur. Vatan savaşı – saray savaşı gibi bir kısır döngüye indirgenen mesele ile ilgili kendisinin yazdıklarını takip ediyorum ve bu konuda kendisine hak veriyor, meseleye onun gibi bakıyorum. Yazısıyla ilgili çeşitli eleştirilere karşılık ben de kendi görüşlerimi aktarmak istedim. Üslubumuza da bakarsanız, farklı olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz. İyi günler dilerim.

  9. #12 by Riza on 13/11/2015 - 21:58

    Çok basit sorular soracağım,net olarak şunu söylüyorum. Hangi din olursa olsun doğduğunda yoksulun yanındadır.Ergenliğe erişen hiç bir din ezilenlerin yanında yer almaz.Sorularıma gelince bizim ülkemizin herhangi bir cephede yer alması ne kadar doğrudur.Cepheleşmeyi Atlantik ve Avrasya olarak aldığınızda meşhur Aydınlık hareketinin üçüncü dünya tezi dolasıyla da ezen ve ezilen uluslar teorisi çökmüyor mu… Emperyalizmin iyisi kötüsü olur mu?VP-Doğu Perinçek’in ve diğer kürt ulusalcı hareketlerin ne yaptığı bu vakitten sonra bence önemli değil,bunların dışında 1937’de dondurulan karma ekonomiden ,kapitalist olmayan yolla kalkınma ve balkan -ortadoğu halkları federasyonu tezi konusunda ne düşünüyorsunuz?Böyle bir referans noktasını alarak yeni yapılanmaya gidilemez mi?
    Saygılarımla

  10. #13 by Gaye on 13/11/2015 - 23:58

    Sonuçta CHP-HDP ve benzerleri “bu saray savaşıdır” dediğinde, “Saray Savaşı değil Vatan Savaşı” bildirilerimizle AKP kadrolarının yapması gereken çalışmayı yapmış olduk! “Vatan Savaşında Ordu-Millet el ele” gibi bir argüman değildi kullandığımız. Üç-dört sene sonra “burada büyük hata yaptık” der üzerine bir sünger çekeriz olur biter!

  11. #14 by Okurtan on 14/11/2015 - 03:18

    Yazının içeriğine dair bir öneri veya eleştiri yapmayacağım sayın Güller, tartışmaya dair fikrimi daha önce şurada belirtmiştim: https://mehmetaliguller.com/2015/11/06/tsknin-vatan-savasi-erdoganin-saray-savasi/#comment-866

    Yalnız yazının şu yönüyle ilgili okurların dikkatini çekmek istiyorum. Mehmet Ali Güller, çok akıllıca bir şekilde tartışmanın Perinçek tarafından bilinçli olarak farklı noktalara çekilmesinin önünü keserek somutlaştırıyor ve olması gerektiği yöne çekiyor. Metni bu bağlamda gözden geçirmeyi unutmayın. Mesele TSK’nın terörle mücadelesi değil, mesele silahlı terör örgütü mensuplarına mı yoksa askerlere mi ağlayıp ağlamadığımız da değil. Mesele “gericilikle bölücülüğün ittifağı”nı teorileştirip, parti siyaseti olarak kullananların; “Erdoğan’a taktik piyon diyenler, kendileri taktik piyondurlar!” demesiyle başlayan tartışmada, ülkeye çöreklenen gericiliğin lideri konumundaki Erdoğan’ın milli olup olmadığını bir türlü açık yüreklilikle ifade edemeden sürekli konuyu başka yerlere çekip ölüler üzerinden kısırlaştırmaya çalışması.

    Bence Perinçek’in yazısı ve ithamları açık. Bugün Öncü Gençlik tarafından yapılan açıklamada da Perinçek’in yukarıda bahsettiğim satırları açıkça gözardı edilmiş görünüyor.

    Sayın Mehmet Ali Bey, size bir sorum olacak.
    Açıkça görünüyor artık. Türkiye’nin önünde kara harekatına karşı gelişecek doğrudan harekatı hedef alan “savaş karşıtı protestolar”, yeni anayasayı yapacak güçlere karşı gelişecek “anayasa yaptırmama” eylemlilikleri ve esas olarak iç politikayı şekillendirecek olan federatif sisteme karşı “seni başkan yaptırmayacağız!”ın halk taraflı mücadeleler geliyor. Ender Helvacıoğlu’nun ABC’de çıkan “Yığınaktaki Hata” başlıklı yazısını ben bu cepheyi örecek kuvvetlerin eleştirisi olarak okudum.

    Bu cepheyi kimlerin samimiyetle örgütleyemeyeceğini artık biliyoruz. Size sorum, Türkiye’de bu cepheyi örebilecek olan sol güçler sizce hangileridir? Ve böyle bir cephe girişimine kaleminizle(hem eleştiren hem destekleyen), yumruğunuzla(imzanızla, isminizle), sizin partiniz karşı tarafı seçecek olsa dahi destek verecek misiniz?

    Şimdiden cevabınızı merakla ve umutla bekliyorum!
    Umutla kalın.

    • #15 by Mehmet Ali Güller on 14/11/2015 - 03:28

      Sayın Okurtan
      Merak etmeyin; Aydınlıkçılar yeni anayasaya karşı mücadelenin de, Suriye’yi parçalama girişiminin de başında olacaktır. Hep birlikte olacağız. Selamlar

  12. #16 by yunusarikan on 14/11/2015 - 04:04

    Esas soru da burada “Hangi Aydinlikcilar?” Gidenler mi, kalanlar mi? Ya da sarkida/siirde dedigi gibi “giden degil, aslinda kalandir terk eden” Birakin yillar once safdisi edilen Ender Helvacioglu´nu, 7 Hazirandan bu yana artik siz, Rafet Balli, ismet Ozcelik, Hikmet Cicek icin bile Aydinlik kapilari kapandigina gore “sozde degil, ozde” Aydinlikcilari biraraya getirmek hem elzem hem de bir o kadar zor.

  1. Erdoğan hangi mevzide?

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: