Erdoğan’ın ABD’yle pazarlık kartı: Füze

AKP Hükümeti’nin füze savunma sistemi ihalesini kazanan Çinli firmayla iki yıldır bir türlü anlaşma imzalamamasıyla ilgili değerlendirmemizi birçok kez yazdık: Erdoğan, Çin’le anlaşmayı ABD’yle pazarlığının kartı olarak kullanıyor!

Aynı durumun Rusya’yla imzalanmayan Türk Akımı anlaşması için de geçerli olduğunu birkaç kez belirtmiştik.

Yani Erdoğan‘ın Çin ve Rusya’yla anlaşmaları bir yön değişikliği değil, iktidarını garantiye almak için ABD’ye karşı kullandığı silahlardı.

Nitekim Erdoğan‘ın yön değiştiremeyeceğini hep vurguladık. Bu birincisi Erdoğan ve partisinin sınıfsal karakteri nedeniyleydi, ikincisi de Türkiye’nin NATO üyeliği nedeniyle…

Erdoğan‘ın, daha doğrusu Türkiye’nin yön ve kamp değiştirmesi, en sonunda sistem değişikliği demektir ve devrim gerektirir! Öyle sessiz sedasız olmaz…

AKP’NİN BAHANELERİ

Türkiye’nin Çin’in aldığı füze ihalesi anlaşmasından vazgeçtiği, tam da G-20 toplantılarına denk getirilerek duyuruldu.

Bu herşeyden önce meselenin Çin’le G-20’de yapılacak ekonomik anlaşmaların gölgesinde kalması ve sessizlikle son bulması içindi. Nasılsa 4 milyar doları kaybedecek Pekin’le başka anlaşmalar yapılıyordu.

Ancak anlaşmanın iptali için öne sürülen iki gerekçe de asılsızdı. Birincisi Çin’in teknoloji transeferi yapmayacağı iddia edildi ki, doğru değildi. İkincisi de güya sistemin NATO’ya entegre edilemeyeceği anlaşılmıştı!

Peki bu durum 2 yıl sonra mı anlaşılabilmişti? Elbete hayır. Kaldı ki anlaşma yapıldığı sırada hem AKP sözcüleri, hem savunma uzmanları Çin füzesinin sisteme entegre edilebileceğini açıklamışlardı; Çin’in teknoloji transferi yapacağını duyurmuşlardı.

MİLLİ FÜZE ALDATMACASI

Bu bahaneler gerçeği yansıtmayınca, Türkiye’nin milli füze yapacağı için Çin füzesinden vazgeçtiği açıklandı.

Bu bahane, çeşitli milli kesimleri de tavladı: Tamam Çin füzesi ABD füzesine tercih edilebilirdi ama milli füze yapılacaksa Çin füzesi alınmamalıydı! Böyle yazıldı, çizildi…

Oysa milli füze de pekala Çin füzesi gibi NATO sistemine entegre edilemeyebilirdi. Zira bu teknik bir konu değil, gerçekte siyasi bir konuydu!

Öte yandan Türkiye’nin kısa vadede milli bir füze savunma sistemi kurabilmesi de mümkün değildi. Aselsan ve Roketsan’ın bugünden yarına bu sistemi kuramayacağı açıktı.

Tamam Türkiye’nin milli füze üretmesi ve kendi sistemini kurması en iyi yoldu ama kısa vadede mümkün değildi. Zaten öyle olduğu için 2 yıl önceki füze ihalesinde teknoloji transeferini sağladığı için Çin’le anlaşılmıştı. Yani Çin’in transfer edeceği teknolojiyle, ilerleyen yıllarda kendi milli füzemizi üretecektik.

AKP ‘MİLLİ’ FÜZEYE ORTAK ARIYOR

Peki bu noktada durum değişti mi? Hayır.

Nitekim asıl gerçek yavaş yavaş orataya çıkmaya başladı. Eski Dışişleri Bakanı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu işin gerçekte nereye ilerleyeceğini şu sözleriyle açık etti: “Çin’le anlaşmayı iptal ettik çünkü füzede kendi teknolojimizi geliştirmek istiyoruz. Bununla ilgili şartlara uyan tüm ülkelerle işbirliği yapmaya hazırız.

Yani, “milli füze” için başka bir ülkeyle anlaşmak gerekiyordu!

Hadi daha da açık hale getirelim bu cümleyi: AKP Hükümeti Çin’le anlaşmayı iptal edip Batı’yla anlaşma yoluna girmişti…

Aslında kimi olgulara bakıldığında bu zaten görülüyordu. Örneğin Pentagon Sözsücü Peter Cook geçen hafta İncirlik’e konuşkandırılan F-15’lerin Türkiye tarafından talep edildiğini, bu uçakların Türkiye’nin hava savunmasında görevlendirileceğini açıklamıştı!

Yine Dışişleri Sözcüsü Tanju Bilgiç de, Doğu Akdeniz’de konuşlu ABD gemilerinin Türkiye’nin savunmasının bir parçası olduğunu belirtmişti!

Ne demekti bunlar? Türkiye Çin’le anlaşmayı iptal edince ne hızla milli füze üretebilirdi, ne de hızla yeni ihaleyle yeni füze alabilirdi. İkisi de kısa vadede mümkün değildi. O vakte kadar Türkiye’nin hava savunması ABD’ye emanetti.

ERDOĞAN’IN MEVZİSİ

Yani Erdoğan’ın mevzi değiştirdiği, ABD’yle arasında mesafe koyduğu gibi bir durum yoktu. Erdoğan Çin’le füze anlaşmasını, iktidarını sürdürebilmenin bir kartı olarak kullanıyordu.

Üstelik Erdoğanlar İncirlik ve diğer üsleri ABD’ye açmakla kalmıyor, Türkiye’nin hava savunmasını bile doğrudan Pentagon’a havale edebiliyordu!

Mehmet Ali Güller
17 Kasım 2015

  1. #1 by Haluk DURAL on 17/11/2015 - 17:17

    Çin’den alınması düşünüle HQ-9 füzeleri, Rus S-300 füze sisteminin Çin versiyonudur. Sistemin Nato sistemine entegre edilemeyeceği is tamamen yalandır. Zira Güney Kıbrıs Rum kesiminin Rusya’dan aldığı S-300 sistemi Türkiye’nin baskısı ile Yunanistan’a verilmiş ve Girit’te hizmete sokularak Nato sistemine entegre edilmiştir. Entegrasyon anlaşılması gereken ise S-300 veya HQ-9’un radarlarındaki data base’dir (düşman uçakları ile ilgili radar kayıtları ve veri analizleridir).

    Türk hava kuvvetlerinin millî radar ağı, Nato’dan bağımsız, kendi kurduğu data base’i kullanır.

    Çin’nin teknoloji aktarmayacağı konusu ise tamamen YALANdır.

  1. Erdoğan’ın ABD’yle pazarlık kartı: Füze
  2. Erdoğan’ın ABD’yle pazarlık kartı: Füze -17 Kasım | VeloPortal

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: