Perinçek’ten ‘vatan savaşı’na zorunlu düzeltme

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek‘in AKP’nin Yeni Anayasa girişimine karşı başlattığı kampanya, daha önceki gibi geniş bir cephe oluşturabilirse, ki oluşturacaktır, yine Erdoğan‘ın hamlesini geri püskürtecektir.

Perinçek kampanyasını başlattığı basın toplantısında şu önemli vurguyu yaptı: “TSK’nın hendeğe gömdüğü PKK’yı kurtarmak için Yeni Anayasa yapıyorlar.”

Bize göre bu açıklama, Perinçek‘in meseleleri sürekli “vatan savaşı mı, saray savaşı mı” ikilemine sokarak açıklamaya çalıştığı süreçle ilgili bir düzeltmedir. Şundan:

‘ERDOĞAN MİLLİ MEVZİDE’ DEĞİL

Perinçek‘e göre 24 Temmuz’da başlayan vatan savaşıydı. Türk Ordusu PKK’ye operasyonları başlatmış, Erdoğan ve AKP de buna destek vermek zorunda kalmıştı. Bu nedenle AKP vatan savaşı mevzisine girmişti. Hatta Perinçek‘in birkaç kez belirttiği gibi AKP Hükümeti kendi mevzilerine gelmişti.

Özetle Perinçek‘e göre AKP Hükümeti bu konuda milli mevziye gelmişti ve vatan savaşı veriyordu.

Ancak önemle belirtelim: Öyle sanıldığı gibi operasyonları TSK başlatmış, AKP de mecbur kalmış değildi. Tersine inisiyatif hükümetteydi ve TSK hükümetin direktifini uyguluyordu.

Erdoğan‘a başkanlık ve yeni anayasa yolunu kapatan 7 Haziran seçim yenilgisinin dört yıl beklenmeden düzeltilmesi ve bir erken seçimle AKP’yi yeniden tek başına iktidar yapabilmek için Erdoğan‘ın milliyetçi oylara ihtiyacı vardı.

Süreç, ihtiyacın 1 Kasım’da tam karşılanamaması nedeniyle ve yeni anayasa – başkanlık hedefiyle sürdürülmektedir.

Yani Erdoğan ve AKP Hükümeti’nin terörle mücadele direktifi veriyor olması, onlarla ilgili genel siyasi değerlendirmeyi kökten değiştirmeyi gerektirmiyordu. Türkiye’de her hükümet, PKK terörü olduğu müddetçe, terörle mücadele eder, etmek zorundadır. Özal da terörle mücadele etmiştir, Çiller de…

Hatta kimi TSK yetkililerine göre terörle en iyi mücadeleyi Çiller yapmıştır. Fakat hiçbir zaman “Çiller bizim mevziye geldi” denilmemiştir, denilemez.

Öte yandan AKP’nin niyetinden ve siyasi hedefinden bağımsız olarak TSK’nin bu fırsattan yararlanması ve terörle mücadele etmesi, kuşkusuz Türkiye için yararlıydı. Bu da meselenin bir başka düzlemiydi.

YENİDEN MÜCADELE MEVZİSİ

Şimdi Perinçek‘in “TSK’nın hendeğe gömdüğü PKK’yı kurtarmak için Yeni Anayasa yapıyorlar” demesi, yukarda özetlediğimiz görüşlerine yaptığı bir düzeltmedir.

Zira Yeni Anayasa’yı Erdoğan ve AKP Hükümeti yapmaya çalıştığına göre, bu denklemde PKK’yi hendekten kurmarmaya çalışanlar da onlar oluyor.

Yani vatan savaşı veren ve milli mevziye geldiği söylenen Erdoğanların aslında PKK’yle aynı tarafta olduğu belirtilmiş oluyor.

Vatan savaşında milli, yeni anayasada gayrı-milli olunamayacağına göre, Erdoğanların siyasal konumu da düzeltilerek yerli yerine oturtulmuş oluyor.

Bu düzeltme Türkiye adına sevindirici bir gelişmedir. Zira böylece AKP Hükümeti’nin Yeni Anayasa girişimini püskürtecek yegane kuvvet yeniden mücadele mevzisine girmiş oldu.

Demirtaşların sahte “seni başkan yaptırmayacağız” kampanyasına aldanan vatandaşlarımız için de bu düzeltme asıl muhalefet odağıyla buluşmak adına bir fırsat oldu. Zira Erdoğan‘ı “başkan yaptırmama” hedefi, pratikte Yeni Anayasa girişimini püskürtmekten geçer!

Mehmet Ali Güller
4 Şubat 2016

  1. #1 by Ugur on 04/02/2016 - 11:55

    Ben haklı cikicam savaşı veren Guller bana güven vermiyor.Yazisinin içinde bu temayı görüyorum. Dostça bir el uzattığı son bölüm hariç. Ben haklıydım, Ben kazandım, o kaybetti! Komik buldum…

  2. #2 by Turgut ÇAYLAK on 04/02/2016 - 12:49

    Mehmet ALİ GÜLLER ‘in tespitini önemsiyorum. Her ne kadar 24 temmuz sürecinde Doğu PERİNÇEK beyle ayrı düşmüş olsalar da,( kı ben bu tartışma da Mehmet bey in analizlerinin doğru olduğunu düşünenlerden im Bu süreçte yazdığı yazıların tamamında matamatik mantığıyla yazılar yazarak sürekli neden sonuç ve illiyet bağı ilişkileri üzerinde durdu Türk basınında bu türden yazı yazan yazar çok nadırdır..) sonuç itibariyle Mehmetali bey ‘ in vatanseverliği ni kimse sorgulayamaz. An itibariyle Doğu bey le aralarında kı fikir ayrılığı da ortadan kalkmış oldu, Öte yanda Mehmetali bey ‘in son yazısının altını çizilmesi gereken özeti Doğu beyin Başkanlık karşıtı açmış olduğu kanpanya dır kı Bence Gerçek muhalefet baskısı bu cennahta oluşacaktır. Umarım sonuç da alınıp Başkanlık püskürtülmüş olup ülke bir cendereden de kurtulmuş olacaktır. Son tahlilde Recep Tayıp ERDOĞAN’ın milli çizgiye gelme ihtimali 0 dir. Çünkü böyle bir durumda oturduğu sandelyeden aşağıya düşer. Vatnadaş RIZA

  3. #3 by BEKTAŞ AYKUT on 04/02/2016 - 13:03

    Aynen hocam katılıyorum. Aynı zamanda bu yazıda manevra yapan Doğu Perinçek değil Güller olduğu anlaşılıyor. Bu savaşa saray savaşı diyenler şimdi evet saray savaşı değil ama AKP bu savaşı başkanlık için destekliyor çizgisine geldiler. Zira Doğu Perinçek hiçbir zaman AKP vatan savaşı veriyor demedi. Mehmetçik Vatan savaşı veriyor dedi. AKP, kendi iktidarını devam ettirmek için bu savaşın kuyruğuna takıldı. Göremedikleri ve yapamadıkları şey şu: mhp ve chp bu savaşa sahip çıksaydı akp iktidarı devrilirdi. eleştiri oklarını Perinçek’e değil muhalefete yöneltmiş olsalardı bugün şu yukarıdaki yazı gibi bir manevra acziyetine düşmeyeceklerdi. bakalım ümit zileliden nasıl bir manevra gelecek.

  4. #4 by riza on 04/02/2016 - 13:25

    Güvenmiyorum.

  5. #5 by Sabahattin Efe Atasoy on 04/02/2016 - 14:03

    Sayın Güller, bu işler bu kadar basit mi?

    “Akp Vatan Partisinin çizgisine geldi”
    “Saray savaşı değil, vatan savaşı”
    Erdoğan ile aynı safta olmamak için PKK’nın ve ABD’nin yanına mı geçseydik”

    Bunları söyleyen Doğu Perinçek bu fikirleri anlatmak için, Akit’e, A9’a gitti, Tayyip’in elini sıktı. Kanalına yandaş ve satılık kalem Cem Küçük’ü çıkardı.

    Şimdi bütün bunlardan sonra söylediği şu: ““TSK’nın hendeğe gömdüğü PKK’yı kurtarmak için Yeni Anayasa yapıyorlar”

    Bunca yanlışın ve öngörüsüzlüğün odağı haline gelmiş bir parti, bundan sonra Türkiye’ye öncülük yapamaz.

    Bu saray savaşıdır diyenleri, vatan haini ilan edip Tayyip Erdoğan’ı milli ilian edenler yollarına azalarak ve güven kaybederek devam etmeye mahkumdur

    • #6 by TC Altan Özkan on 05/02/2017 - 09:35

      Yazınız biraz iyimser olmuş. Perinçek’in böyle keskin olarak fikir değiştirdiğini sanmıyorum. Ama umarım en kısa sürede değiştirir. Çünkü izlediği siyasetin neye yol açmakta olduğunu da görmesi lazım.

      • #7 by TC Altan Özkan on 06/02/2017 - 15:37

        Pardon telefondan yazarken karışıklık olmuş. Bu yorumu Mehmet Ali Güller Bey’e yazmıştım.

  6. #8 by R. YILMAZ DURMAZ on 04/02/2016 - 14:22

    TAYYİB’İN VATAN SAVAŞI HİKAYESİYLE ,YÜZ BİN KAYBEDİLEN OY VE İNANÇ. GEÇMİŞ OLSUN.. YİNEDE İYİ ZARARIN NERESİNDEN DÖNÜLÜRSE DÖNÜLSÜN.DÜŞÜNCE VE YAZINIZA KATILMAMAK MÜMKÜN DEĞİL. SAYGILARIMLA.

  7. #9 by Can Kaptan on 04/02/2016 - 18:58

    Düşmanınızla savaş halinde olsanız; ve onu imha etmek isteseniz, her araçtan, düşmanınızı yok etmek için yararlanırsınız değil mi? Hatta; şavaşta, aleyhinize olabilecek bir gerçeği tahrif eder; işinize geldiği gibi kullanır; kendinize göre/için bir gerçek haline getirirsiniz. Ama; her iki tarafı da tutmayan, bu savaşın gözlemcileri üçüncü taraflar için durum öyle değildir.Onlar için bu savaşta nesnel gerçeğin anlamı başkadır.

    Peki taraflardan hangisi doğru ve haklı?

    Özel bir referansın nasıl değerlendirilmesi gerektiğini, doğrunun ve yanlışın ne olduğunu “bağlam(contex)” açıklığa kavuşturmalıdır.

    Doğu Perinçek her hangi bir kimse değildir. Siyasi ve devrimci mücadele tarihimizde 40 yılı aşkın yıldır örgütlü mücadele veren efsanevi bir devrimci ve Türkiye’ye mal olmuş bir siyasi parti lideridir. Perinçek, siyasi iktidar mücadelesi verirken, nesnel gerçekliği “kendinde” gerçeklik olarak değil de kendi meselesi ve iktidar mücadelesi açısından “kendi için” gerçeklik olarak ele almaktadır..Tıpkı düşmanlarının ve egemen güçlerin yaptığı gibi..

    Perinçek, her ne kadar diyalektiği kendisine yöntem olarak seçmiş olsa da, meselelere; olgu, olay ve süreçlere, kendi siyasi iktidar mücadelesi ve cephede olan bir savaşçı açısından/bakımından ne anlama geliyor diye bakmaktadır.Yani; bu(savaş), benim için, siyasi iktidar mücadelem için: 1-yararlı mı zararlı mı? 2-gerekeli mi gereksiz mi? 3- uygun mu uygun değil mi? 4- istenen bir sonuç mu;değil mi..? diye pragmatist diyebileceğimiz bir gözle bakmaktadır. Bu durum, Perinçek’i ister istemez, indirgemeciliğe, öznelciliğe ve a priorizm’e düşürmektedir. Ancak, bu kusur, onun diyalektiğinin ve “siyasi iş” yapmasının kaçınılmaz bir sonucu ve ayrılmaz bir parçasıdır.

    Demek ki; Perinçek, her araçtan,yanlız ve ancak, kendi siyasi proğramını ve siyasetini hayata geçirmesi bakımından ilgilenmekte ve yararlanmaktadır.

    Şimdi ben azılı düşmanıma ateş mevzisindeysem, ve bu mevziden ateş açıyorsam, benim diğer düşmanım da her hangi bir sebep ve vesileyle azılı düşmana nişan almış ateş (hatta yaylım ateş) açıyorsa, burada, azılı düşmanıma ateş açan diğer düşmanıma niye benim azılı düşmanıma ateş açıyorsun demem, hatta, azılı düşmanımı imha edinceye kadar onu(diğer düşman) ateş açmaya teşvik ederim. Ve elbette, benim ateş mevzime gelmiş olan diğer düşmana da, hem bir gerçeği ifade etmek bakımından hem de bir propaganda unsuru olarak benimle ayni safa gelmiş; ayni mevziye girmiş diyebilirim. TSK’nın PKK ile savaşında, AKP’ nin Perinçek’in mevzisine gelmesi böyle bir şeydir..

    Ama; AKP, benimle ayni mevziye geldi diye düşmanlıklarından ve düşman pozisyonundan vaz geçecek değil. TSK, PKK’yı hendeğe gömerken, AKP, iktidar partisi ve siyasi otorite olarak, PKK’yı hendeğe gömme siyasetini savunuyordu; ve TSK’ya bizatihi PKK’yı yok etme stratejisini uygulattırıyordu. Ancak; Yeni Anayasa” projesiyle ayni AKP, bu kez,Türkiyenin birliğine bütünlüğüne kast eden yeni(!) Anayasa yapmaya girişince de, Perinçek, bu kez de, elbette, “PKK’yı kurtarmak için Anayasa yapıyorlar” diyecektir. Zira; Perinçek, iktidar mücadelesi açısından memleket meselelerine bakan bir siyasi bir lider ve Türkiye cephesindeki bir savaşçı kolarak,Türkiye’nin çıkarlarına aykırı bir iş yapmış olan AKP’yi eleştirerek; yeniden “düşman” tarafa koyacaktır.. Burada bir tutarsızlık yoktur. Çünkü; Perinçek’e göre, AKP, PKK’Yyı imha etme siyaseti ve stratejisi izlerken Türkiye cephesinde olduğundan “milli” ; Yeni Anayasa düzenleme işi yaparken de “gayrı-milli” olmuştur.. Yani; AKP, Türkiye’nin yararına, Perinçek’in siyasi görüşlerine ve parti programına uygun işler ve eylemler yaptığı sürece/için düşman değil ve milli; tersini yaptığı sürece de gayri-milli ve düşman tarafındadır. Pragmatist öngörü bunu gerektirir.

    Ancak, pragmatizm, denetlenemez ve eleştirilmez bir hal alırsa, nesnel gerçeklik, yanılsamalı gerçeklik haline gelebilir; indirgemecilik ve öznelcilik gibi arazlar görünmeye başlar. Eleştiri ve Özeleştirinin olmadığı yerde hareket donar. O yüzden, öncü,cesur ve efsanevi bir parti liderinden daima beklenen, “Şair Baba” Nazım Hikmet’in dediği gibi,

    “Madem kafanda AYDINLIK bir gelecek var; seeev sevebildiğin kadar..” demek olmalıdır.

    • #10 by Egemen TÜRKMEN on 04/02/2016 - 23:58

      Yorumunuza aynen katılıyorum.

  8. #11 by Fethi Sönmez on 04/02/2016 - 22:30

    Tutumunuz hormonlu sebze misali.Yazılarınızı dikkatle okuyordum ve yeni bir yazar doğuyor diye hep etrafımda yazılarınızın takip edlmesi için uyarılar yapıyordum.İlk şaşkınlığım Ekmelettini destekleyen yazı oldu.Fakat olur düşünceleri sistemleşmemiştir,hatalı yaklaşımları da olur bunları aşar diye değerlendirdim.Fakat ardından bu saray savaş vb tartışmaları izledim.Hormonlu sebze deyimini ondan yakıştırdım.Çabuk gelişir,mineral bakımından zayıftır.Teröre karşı mücadelede ve F tipi örgüte karşı mücadelede tutum belirleme ile ilgili bir olaydan ,Tayyibin milli mevziye geçtiği yorumu Perinçek’in değil sizin yorumunuz.Psikolojik savaştan etkileniyorsunuz.Biraz daha zorlayıcı değil daha olgun bir tutm size yararlı olur.Sizin gibi yazarlara ihtiyaç var.Topu taca atmayın.Faik Bulut diye bir yazar vardı.Ortadoğu üzerine iyi analizler yapardı.Mecazi anlamda aracını mıcıra kaptırdı.Şimdi Türkiye devrimci hareketine hiçbir katkısı yok.Önemli bir kayıp.

  9. #12 by Egemen TÜRKMEN on 04/02/2016 - 23:33

    Bazen aynı yere bakıldığında farklı şeyler görünür.Bu konumla ilgilidir. Doğu PERİNÇEK bir devrimci, siyaset adamı… Stratejine göre taktik ve söylem geliştiriyor. Mehmet Ali GÜLLER, bilimsel sosyalist, analizci, gazeteci. O da kendi görevini ifa ediyor.Ben Aydınlık hareketi içinde PERİNÇEK’e muhalif olma cesaretini göstermesini çok önemli buldum.Bana göre PERİNÇEK kendi konumunda haklı. Akademisyenler bildiri yayınlıyor, TSK katliamcı vs… PKK-cemaat yani Amerikan emperylizminin uzantıları ise saray savaşı diyor. Eğer saray savaşı ise bu operasyonlara karşı çıkmak gerekir. Peki o zaman PKK’ye kalkan olunmuş olmaz mı? Bu savaş seçim-saray savaşı;ama biz destek olalım demek de tutarsız. Ne yapmalı? Bazen şartlar öyle gelişir ki, ak-kara misali tercihte bulunulur. Gri olmaz. Zaten Vatan Partisi geleneğinde sürekli bir cepheleşme ve egemenler arası çelişkilerden yararlanma vardır. Tahlillerde ayrılık yoktu. PKK stratejik piyon; AKP taktik piyon… AKP ile F tipine ve PKK karşı mücadelesinde verilen destek taktik düzlemdeydi. O kitleyi yanına çekmek adına dikkat çekici açıklamalar yapıldı.Hepsi benimsenen taktiğe uygun söylemlerdi. Stratejik amaçlarla kıyaslandığında çelişik görüleblirdi. Mesela,cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde de benzer tartışmalar yaşandı.bir tarafta boykotçular, diğer tarafta Mehmet Ali GÜLLER’in başını çektiği yetmez;ama Ekmeleddin grubu vardı. Perinçek, boykotu apolitik bir tavır olarak gördü, Ekmeleddin’e açıkça destek vermese ortalama bir karar aldı. O gün Mehmet Ali GÜLLER o şartlarda o taktiği önerdi. Fethullahçı olmadı. Çünkü, mevcut şartlar içinde savaşacaktı. Kendi seçeneğini yaratamamıştı. Bugün de keşke AKP’siz bir iktidar olsa kararlı, tutarlı ve iradî bir savaş verilse emperyalizm uzantılarıyla. Ama yok. Ne edelim, millî iktidar oluncaya kadar kenara çekilip izleyici mi olalım? Emperyalizm gibi soyut kavramı PKK ve F tipiyle mücadelede değil aramayalım da sloganik antiemperyalist eylemler mi yapalım? BizimYunanlılarla savaşımız da dolaylı savaştır. İngilizler Yunanlılar’ı sürdü üzerimize. O gün ne yapabiliridik? Londra’ya mı gitmeliydik? 1914’teki dünya savaşı da bizim açımızdan vatan savaşıydı. Başımızda padişah vardı. Çanakkale’de ölenler padişah için değil vatan için öldüler.

    Tüm bunları söylemek Mehmet Ali Bey’in tespit ve analizlerini yanlışlamaz.Onlar stratejik düzlemdedir. Perinçek ise siyaset yapıyor. Her dönem her süreç siyaset(taktik) ve söylem değişir.

    Mehmet Ali GÜLLER, Aydınlık’taki yazılarına başlamalı. Aydınlık’a yakışıyor. Hele bu dönem ihtiyaç var…

  10. #13 by Nevin Şarkaya on 05/02/2016 - 02:20

    Sayın Güller Baştan beri Sizin gibi düşünüyorum.Hep savundum savunmaya devam edeceğim.Bu Vatan savaşı değil,Saray savaşıdır,Başkanlık için düzmece bir savaş ama dökülen kanlar gerçektir.Sadece Atatürk’çu güvenlik güçlerimiz seçilerek terörle mücadeleye gönderiliyolar ve Mit,CIA,mossad ajanları tarafından öldürülüyolar.Olay budur,söylemeye ve dillendirmeye devam edeceğim:Siz Perinçek’e karşı görüşte olduğum için Facedeki arkadaşlıktan çıkarmıştınız.Ama olsun canınız sağolsun.Kolaylıklar diliyorum

    • #14 by Mehmet Ali Güller on 05/02/2016 - 10:51

      Nevin hanım. Facebook hesabımdan insanları görüşleri nedeniyle çıkarmadım. Facebook’taki kişisel hesabımı sadece tanıdıklarımla, eş, dost, akrabayla sınırlamaya karar verdim, hepsi bu. Nitekim facebook kişisel hesabımda da sadece özel, fotoğraf vs gibi şeyler paylaşıyorum. Yazılarımı paulaşmak içşn ise facebook’ta bir sayfa (kişisel hesap değil) açtım, orayı takip edebilirsiniz. İyi günler

  11. #15 by Erkan Yukarıoğlu on 05/02/2016 - 16:01

    Sayın Güller; AKP istediğini yapacaktır; çünkü MHP ve Yeni CHP.. AKP görüşüne karşıymış gibi dururken; “Ben daha iyisini yaparım…” sevdasındadırlar. Geçelim. Asıl konu: Bu meclis anayasa yapamaz!. Anayasa “KURUCU MECLİS”LERİN işidir. Önce tartışılacak konu nasıl “Kurucu Meclis” oluşturulacağıdır. TBMM görevine devam ederken “Kurucu Meclis” tek göreviyle toplanır, işi bitince otomatik kapanır. Tekrar ediyorum TBMM: “Kurucu Meclis” değildir!

  12. #16 by Atakan MERT on 09/02/2016 - 20:08

    Sayın Mehmet Ali Güller,

    Aşağıdaki yazınızdaki cümlelerinizin tamamına imza atıyorum. Düşülen hatayı gayet net ve nazik bir şekilde özetlemişiniz..

    Sn. Doğu Perinçek’i şimdiye kadar yaptığı mücadelelerde çoğu zaman destekledim. Silivri Tertibinden önce Ermeni Sorunu konusunda da elimden geleni yapmaya çabaladım.. Özetle demek istediğim, Türkiye’nin içinde itildiği sorunlarla baş edebilecek bir kişiliğe sahip olduğuna inanıyorum. Ancak bazen maalesef sizin de aşağıda irdelediğiniz konuda olduğu gibi yanlış çıkışlar yapıp, kendisini destekleyenlerde bile şüphe uyandırıyor. İnsanız hepimizin hatası olabilir ve/veya yanlış ifade edebiliriz. Ancak bu durumda önemli olan hiç olmazsa yakın dostlarınızın ikazlarını ciddiye almamızdır. İşte tam da bu noktada Sn. Perinçek ara sıra hata yapıyor.

    Saygı ve sevgilerimle. İyi ki varsınızJ

    Atakan Mert

  1. Pentagon’un Ortadoğu senaryosu

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: