Israrla vurguladık: ABD cephesi içinde kalarak ve Şam’la anlaşmadan PKK’yi vursanız bile en sonunda Suriye’de Amerikan Koridoru’na teslim olursunuz!
Bu tezimizi, AKP Hükümeti’nin Irak ve Suriye tezkerelerini birleştirme sürecine verilen destek sırasında da, yine AKP Hükümeti’nin istediği güvenli bölgenin Amerikan Koridoru’na karşı önalma olarak sunulduğu sırada da, güçlü bir itiraz olarak dillendirmeye çalıştık.
Tezimize “atın önüne araba koyuyorsun” denilerek karşı çıkıldı; PKK’yi vurmanın meselenin düğümü olduğu savunuldu; Türkiye’nin PKK’yi vurmasıyla Amerikan Koridoru’nun önleneceği ve Şam’la anlaşmanın bunun arkasından mecburen geleceği savunuldu. Hatta Moskova-Tahran-Şam üçlüsünün, bu sürecin sonunda güvenli bölge konusunun kendi yararlarına olacağını görecekleri bile iddia edildi!
IRAK’TAKİ ŞABLON SURİYE’DE UYGULANIYOR
Hep Irak örneğini hatırlattık: Türkiye’nin ABD cephesinde kalarak koridoru önleyemediği ve en sonunda Barzani koridoruna bekçilik yaptığı o 25 yıllık sürece dikkat çektik.
Ankara’nın bu bekçiliğe razı edilmesinde PKK’nin kimi zaman sopa, kimi zaman da havuç olarak nasıl kullanıldığını anımsattık. ABD’nin aynı süreci şablon gibi Suriye’de de uyguladığı uyarısını yaptık.
Geldiğimiz yer ortada: Erdoğan’ın dış politikası, Türkiye’yi Irak’tan sonra Suriye’de de koridor bekçiliğine götürüyor.
MENBİÇ: ÜÇÜNCÜ KRİTİK HAMLE
Amerikan Koridoru açısından Kobani birinci, Tel Abyad da ikinci kritik saha hamlesiydi. Menbiç operasyonu üçüncü kritik hamle özelliği taşıyor: Salt Fırat’ın doğusundaki iki kanton ile Fırat’ın batısındaki diğer kantonu birleştirebilme özelliği nedeniyle değil; Suriye Ordusu’nun Halep’in üstünü esas alan kuzeyi denetim altına alma operasyonlarına karşı olması nedeniyle de…
Menbiç operasyonu Erdoğan‘ın 4 günlük ABD ziyaretinin de merkezindeydi. Sırasıyla Çavuşoğlu-Kerry, Erdoğan-Kerry, Erdoğan-Biden ve Erdoğan-Obama görüşmelerinde bu konuda genel bir mutabakata varıldı. O mutabakatın gereği olarak da teknik detayların netleştirilmesi için Erdoğan‘ın hemen arkasından Türkiye’ye ABD heyeti geldi. Askeri kaynakların verdiği bilgiye göre, asker ve diplomatlardan oluşan ABD heyetiyle büyük oranda anlaşma sağlandı.
ARAÇLARDAN ABD’YE ‘BENİ SEÇ’ YALVARIŞI
Erdoğan‘ın ABD’ye şu teklifi yaptığı yazıldı: “Menbiç’e PYD-YPG değil, ÖSO girsin.”
Pratikte Suriye’yi parçalayacağı için en sonunda koridora dönüşecek bu teklif, Erdoğan‘ın geçen günlerde Obama‘ya yaptığı “PKK’den yana mısın, benden yana mı” teklifinin devamıdır: Yani araçlar, ABD’nin stratejisinde yer almak için yarışmaktadırlar. (Bunun Türkiye’nin güvenliği açısından koridoru önlemeye taktik bir yararı bile olmadığı ortada!)
Diğer yandan Erdoğan‘ın bu teklifi, Zarrab operasyonu ve görüştü-görüşmedi üzerinden verilecek siyasal destek gibi süreçlerle geriledi ve en sonunda Çavuşoğlu‘nun ağzından “PYD yüzünden ABD’yle küsecek değiliz” noktasına indi!
‘PKK’Yİ VUR, PYD’Yİ TANI’
Açık ki PYD konusunda taviz verildi ve Menbiç’e PYD-YPG girecek. ABD bu tavizin karşılığında Erdoğan için Türk kamuoyuna Biden‘ın ağzından “terörle mücadele konusunda sizi destekliyoruz” mesajı verdi. Şimdi Erdoğanlar tavizi kamufle edebilmek için PKK konusunda en ağır söylemlere sarılacak, iç kamuoyunun gazını almaya dönük bir takım hamleler yapacak, terörle mücadele çıtasını bir parça yükseltecektir.
Bu arada ABD hem AKP’nin elini güçlendirebilmek hem de TSK’nin itirazlarını frenleyebilmek için kısmen ÖSO ya da MİT yapımı Sultan Murad Tugayları gibi örgütlerin sahada yapacağı ataklara izin verecektir.
ERDOĞAN’LA OLMAZ!
Burada mesele şu: Irak’tan ders çıkarmayan devlet aklına göre Menbiç’e YPG yerine ÖSO girerse, koridor önlenir! Halbuki, Suriye’yi parçalayacağı için ikisi de koridora çıkar.
Ankara ABD gözlüğünden baktığı için, bir türlü “Esad o topraklara egemen olursa, koridor önlenir” gerçeğini göremiyor!
Dolayısıyla Türkiye’nin önündeki asıl sorun AKP iktidarıdır. Onun terörle mücadele operasyonları, stratejik düzlemdeki gidişatı değiştirecek nitelikte değildir. Zira ABD’nin inisiyatifindeki o düzlem, ancak Türkiye’nin Şam’la anlaşmasıyla değiştirilebilir!
Orada da Esad‘ın dediği durum geçerlidir: “Erdoğan‘ın değişeceğine dair sabrımızı ve umudumuz uzun süre önce kaybettik.”
Türkiye’nin ilerici kuvvetleri Erdoğan‘ın kimi “milli” görünümlü manevraları nedeniyle o değişim umuduna sarıldığı müddetçe, malesef Ankara Suriye’de koridor bekçiliğine adım adım düşecektir!
Mehmet Ali Güller
6 Nisan 2016
#1 by Ahmet on 06/04/2016 - 15:48
ABDnin hic acelesi yok. Suriyede istediginin büyük bölümünü zaten aldi. Baas rejimi zayiflatildi, ülke parcalara ayrildi, Kürtlerin en zayif oldugu parcada silahli bir özerk bölge yaratildi, demografik yapi degisti. Bundan sonra ABD Türkiyede PKK ile süren savasin devamini isteyecek, PKK icinde var olan sol kanat TSK ile girdigi kapismayla zayiflatilacak, bu savas esnasinda ordu ve Polis icerisinde Kürt düsmanligi artacak. Bu arada Ukranya meselesi yetmezmis gibi Azeri-Ermeni gerginligiyle Rusya biraz daha mesgul edilirken irkci Türk milliyetciliginede yeni Propaganda imkani saglanacak. Suriyede olusan koridor da ki askeri yapi dahada güclendirilerek, pekistirilecek.