Baştan belirteyim: Türkiye’nin Rusya’yla ilişkilerini düzeltmesi gerektiğini savunuyorum. Türklerle Rusların tarihsel olarak işbirliği yaptıkları dönemlerin her iki tarafa da kazandırdığını, fakat karşı karşıya geldikleri dönemlerin Batı’ya yaradığını saptayarak, Ankara ile Moskova’nın stratejik ortaklık düzeyinde işbirliği yapması gerektiğini savunuyorum.
Bu bir niyettir. Peki gerçek ne? Tablo iki-üç haftadır çizilmeye çalışılan şekilde pembe midir?
Görebildiğimiz kadarıyla ne Ankara-Moskova hattında bir iyileşme var, ne de Lavrov‘un Ankara’ya gelme yönünde bir hazırlığı. Umarım yanılırız ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Ankara’ya gelir.
UÇAK DÜŞÜRÜLMESİ NEDEN DEĞİL SONUÇTUR
“Rusya’yla ilişkiler düzeliyor mu” sorusuna gerçeklik zemininde ve olgularla yanıt verebilmek için öncelikle sorunun kaynağını doğru saptamak lazım.
Sanıldığı gibi Türkiye ile Rusya’nın ilişkisi birden bire, herşey yolundayken, Türk F-16’sının Rus SU-24’ünü düşürmesiyle bozulmadı! Üzerinde çokça durduğumuz gibi Rus uçağının düşürülmesi bir sürecin başlangıcı değil, bir sürecin sonucuydu: AKP’nin ABD’yle İncirlik Mutabakatı imzaladığı sürecin sonucu…
Rusya Uluslararası İşler Konseyi’nin Genel Müdürü Andrey Kortunov‘un bir röportajda yaptığı bu yöndeki açıklama çok önemli: “İki ülke arasındaki krizin uzun zamandır geliştiğini ve SU-24 uçağının düşürülmesinin yalnızca bardağı taşıran son damla olduğunu iddia edeceğim. Yıllardır Ruslar ve Türkler birbirlerini, ihtilaflı ve patlamaya hazır siyasi meselelerde ‘ortaklaşmama konusunda ortaklaşabileceklerine’ ikna etmeye çalıştı. Yıllar boyunca Kafkaslar, Ortadoğu, İran, Ukrayna, NATO, Balistik Füze Savunması, doğalgaz boru hatları gibi meseleler hakkındaki ciddi anlaşmazlıklar hasıraltı edildi. Fakat bu karşılıklı ikiyüzlülük ebediyen devam edemezdi. Bir anlamda, şu andaki kriz yalnızca Rusya ve Türkiye arasındaki stratejik ortaklık kavramının kağıt üstünde kalması nedeniyle yaşanabildi.” (Medya Şafak, 12 Nisan 2016)
Peki yakın zamanda ilişkilerin düzelmesi yönünde bir işaret var mı? Rus hükümetinin finanse ettiği bir düşünce kurulu olan Rusya Uluslararası İşler Konseyi Genel Müdürü Andrey Kortunov bu konuda da şunları söylüyor: “Taraflardan biri veya diğeri ilişkileri onarmak için ne yapabilir? Bu soruyu yanıtlamadan önce kendimize başka bir şey sormamız gerekir: Yakın gelecekte ne sunamayız? Öncelikle, herhangi bir yakın zamanda karşılıklı güveni yeniden tesis edemeyiz. İki ulusal lider ve Moskova’daki ve Ankara’daki siyasi elitler arasındaki güven tamamen kırılmıştır. İkinci olarak, iki ülke arasında herhangi türden bir stratejik uzlaşıyı, yahut bir Rusya-Türkiye ‘Büyük Pazarlığı’nı gerçekçi bir şekilde tartışamayız. Karşılıklı güvenin ve stratejik derinliğin olmadığı koşullarda, Putin’in ve Erdoğan’ın karşılıklı olarak birbirinin günahlarını bağışlaması fikri gülünçtür. Üçüncü olarak, karşılıklı husumet döngüsünün giderek hızlandığının ve her iki tarafın da bu ivmeyi tersine çevirmek bir yana onu yavaşlatmak için bile ciddi zaman ve enerji harcamak zorunda olacağını tam manasıyla anlamamız gerekir.”
Peki sorun çözülemez mi? Kortunov‘un yanıtı açık: “Sorun nerede ise çözümü orada aramamız gerekir. Bugün Rusya ve Türkiye arasındaki en kritik anlaşmazlık sebebi – bütün öteki anlaşmazlıkların ve ihtilafların yanında – Suriye’nin geleceğidir. Rusya kendini Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına adamışken, Türkiye kendini Suriyeli Türkmenlerin ve Şam karşıtı öteki Türkiye yönelimli grupların geleceğinden sorumlu hissediyor.”
İKİ KORİDOR ANLAŞMASI
Meselenin esası burasıdır: Türkiye ile Rusya’nın ilişkisinin bozulması Suriye kaynaklıdır. Ankara ile Moskova’nın Suriye’ye bakışı arasındaki makas daralmadıkça ilişkileri düzeltmek olası değildir.
Peki o noktada bir değişiklik var mı? AKP Hükümeti Suriye politikasını değiştiriyor mu? “Gizli görüşmeler başladı, Cezayir arabulucu” gibi teyit edilmemiş iddiaları bir kenara bırakarak ve sahadaki gelişmelere bakarak söyleyebiliriz ki, maalesef AKP Hükümeti Esad düşmanlığını ve mevcut Suriye politikasını sürdürmektedir.
Hatta AKP Hükümeti Rusya’nın kısmi geri çekilmesini fırsat bilerek kimi özel hamlelere soyunmuştur! Bunlar Moskova’da önemle not edilmektedir. Üstelik sadece Suriye’deki hamleler değil, Kafkasya ve Ukrayna-Kırım hattındaki hamleler de önemle not edilmektedir.
Daha sorunlu durum ise şudur: Erdoğan‘ın ABD gezisi sırasında Obama‘ya yaptığı teklif, o teklifin gelen ABD heyetiyle müzakere edilerek bir anlaşmaya oturtulması gündemdedir. Nedir o anlaşma? Suriye’nin kuzeyinde iki koridor!
Ankara ile Washington en başından beri Suriye’nin parçalanmasını ve kuzeyde bir koridor kurulmasını istedi. Washington o koridora PYD’nin, Ankara ise önce İhvan, sonra da ÖSO’nun egemen olmasını arzuladı.
İncirlik Mutabakatı ile ABD’nin planı girdabına giren Ankara, şimdi yeni bir atakla “iki koridor” hamlesi yapmaktadır. Altta PYD koridoru, onun üstünde 20 km derinliğinde ÖSO koridoru, hatta bandı!
Washington nasılsa er geç o 20 km derinlikli bandın da Kürt Koridoru’na dönüşeceğini bilerek Ankara’yı koridor bekçiliğine sürüklemektedir!
ERDOĞANLAR BÖLGEYLE DEĞİL ABD’YLE ORTAKTIR!
Bu tablo ortadayken Ankara ile Moskova’nın ilişkilerini düzeltmesi olası değildir. Rusya terisne bu tablo oluşamasın diye Suriye Ordusu’nun adım adım kuzeye egemen olmasına çalışmaktadır.
Ankara’nın ise Rus Hava Kuvvetleri destekli Suriye Ordusu taarruzuna karşı askeri hamleler yaptığı artık Moskova’nın resmi açıklamalarına yansımaktadır. Örneğin önceki gün Rusya Savunma Bakanlığı, Türk Ordusu’nun top atışıyla Suriye Ordusu mevzilerini vurduğunu açıkladı!
Gerçek tablo maalesef işte budur!
Peki tablo buysa, ilişkilerin düzeldiği yönündeki “Cumhurbaşkanlığı kaynakları”na dayanan iddialar neden vardır?
Erdoğan‘ın 13 yılını iyi bilenler için bunda şaşıracak bir durum yoktur. Erdoğan Batı’yla pazarlığında Doğu’yla ilişkilerini hep bir kart olarak kullanmıştır. Hem de çift yönlü: Erdoğan’ın Obama’yla görüşmesi sürecinde ortaya atılan bu iddialar birincisi ABD’ye karşı “bak Rusya’yla anlaşırım” kartıdır, ikincisi de ABD’ye verilecek büyük tavizlerin içkamuoyunda kamuflajıdır!
“Münbiç heyeti” olarak nitelenen asker ve diplomatlardan oluşan ABD heyetiyle yapılan görüşmelerin içeriğinin kamuoyuna hiç yansımaması da bu nedenledir. Ancak askeri kaynaklardan aldığım bilgi, o heyetle maalesef anlaşmanın detaylandırılmış olduğudur!
Gerçek tablo işte budur!
Dolayısyla Erdoğan’a “Rusya’yla ilişkileri düzelt, yoksa yıkılırsın” diye akıl vermek boşunadır. Tersine Moskova”la ilişkiler ancak Erdoğanların yıkılmasıyla, sağlıklı düzelir ve gelişir!
Ve daha önemlisi ABD’yşe “iki koridor anlaşması” da bozulur!
Mehmet Ali Güller
13 Nisan 2016
#1 by yıldırım on 13/04/2016 - 18:45
uçak düşürme olayı bana göre erdoğanı yanlızlaştırmak için yapılmıştı ve başarılı oldu.ruslar da yanlız kalmış erdoğana yadım etmezler.bu anlaşma bülöfünüde abd yutmaz.neden bir haftadan beri bizim sınırlarımıza roket düşüyor?
#2 by Hakan on 13/04/2016 - 19:53
Peki sizce devamlı Rusya ve Suriye ile ilişkilerin düzelmeye başladığı şeklinde yapılan haberlerin amacı nedir? Bu şekilde bir kamuoyu oluşturmak mı yoksa farklı bir sebep mi? Yani gerçekten bu haberler inanılarak mı yapılıyor yoksa söylenen büyük laflardan dolayı geri adım mı atmaya korkuluyor? Teşekkürler..