Saray ve AKP Hükümeti 15 Temmuz’dan beri FETÖ’yle ilgili iki şey yapıyor:
1) 15 Temmuz darbe girişimini sadece FETÖ ile ilişkilendirerek ABD’yi perdeliyor. İlk günlerdeki “üstakıl” göndermelerinin terkedildiği ve hükümet sözcüleri düzeyinde “darbenin arkasında kesinlikle ABD yok” açıklamalarının yapıldığı bu süreçte, üstelik darbenin bombaladığı TBMM binası Biden’den Blinken’e kadar çeşitli ABD’li yetkililere gezdirildi.
2) 15 Temmuz darbe girişimine karşı yürütülecek operasyonlar için milat 17-25 Aralık 2013 ilan ediliyor. Böylece AKP, o tarihten önceki ortaklığına “dokunulmazlık” sağlamaya çalışıyor.
SUÇLU FETHULLAH, SORUMLU ERDOĞAN
Aslında birincisi ve ikincisi birbiriyle tamamen örtüşen iki hamledir. AKP 15 Temmuz konusunda kendisini koruduğu oranda ABD’yi, ABD’yi perdelediği oranda kendisini korumaktadır.
Şundan: Fethullahçı Cemaat 17-25 Aralık 2013’ten itibaren FETÖ olmadı; en başında beri, yani 50 yıldır Gladyo’nun operasyonel ayaklarından biri olarak hep FETÖ’ydü!
Bu gerçeklik birincisi FETÖ’nün ABD’nin operasyon aracı olduğuna ve ikincisi de Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında AKP ile “suç ortaklığına” işaret eder.
AKP’nin 15 Temmuz’un hedeflerinden biri olması bu gerçeği değiştirmez, hele hele de 15 Temmuz’daki sorumluluğunu örtmez. Çünkü 15 Temmuz’un suçlusu Fethullah Gülen ise de zemini yaratması nedeniyle sorumlusu Tayyip Erdoğan’dır!
DEĞİŞMEZ HEDEF: TSK
AKP ile Cemaat’in 2007-2008 yıllarında bürokrasi atamaları sırasında sorunlar yaşamaya başlaması, 2009’daki Oslo sızdırması ile arasının açılmaya başlaması, 2010’daki Mavi Marmara olayı ile ayrışmaya başlanması, 2012’deki MİT ve Dershane operasyonu ile açık mücadelenin ve 2013’te kopuşun başlaması bu sorumluluğu örtmez!
Ve zaten sonuçları itibariyle de görülmektedir ki, Saray ve AKP 15 Temmuz’un hedeflerinden biri olmakla beraber, asıl hedef yine de TSK’dir:
Darbeyi Ergenekon ve Balyoz kumpaslarındaki gibi AKP ve Cemaat birlikte de yapsa, 15 Temmuz’da Cemaat kendisi de yapsa, ya da 15 Temmuz’dan sonra AKP bunu fırsat bilerek operasyonlar da yapsa, sonuçta sürekli zarar gören Türk Ordusu olmuştur!
Çünkü her üçünün de arkasında ABD vardır! (AKP’nin TSK’yi “yeniden yapılandırması”, aslında ABD’nin programıydı.)
150 YILLIK ÇARPIŞMA
Bu gerçeklik AKP’ye bakışın netleştirilebilmesi için önemlidir.
AKP darbenin hedeflerinden biri oldu diye onu sınıfsal konumundan soyutlayarak “Atatürk çizgisine girdi”, “Türkiye’ye kamp değiştirtiyor” ve “anti-emperyalist oldu” diye nitelemek hem doğru değildir, hem de AKP’nin iktidarını sürdürmesine dolaylı omuz vermek demektir.
Zira AKP sınıfsal konumu gereği dışarıda Atlantikçi, içeride de Abdülhamitçidir. Yani Kemalizm ve Cumhuriyet düşmanıdır. 15 Temmuz sonrasındaki “fırsatçı” uygulamaları ve karşıdevrimci hamleleri bu gerçeği bir kez daha göstermektedir.
Devrimcilik ile karşıdevrimcilik, Kemalizm ile Abdülhamitçilik, cumhuriyetçilik ile Osmanlıcılık, laiklik ile şeriatçılık bu topraklarda 150 yıldır çarpışmaktadır.
Ve Saray ile AKP iktidarı bu cepheleşmenin karşı tarafıdır!
Mehmet Ali Güller
28 Eylül 2016
#1 by Merdol Gürel on 29/09/2016 - 11:33
Syn. Güller görüşleriniz net ve açık tşk. ler başarılar diliyorum.
#2 by Murat Aygen on 31/07/2017 - 22:17
FETÖ mâbedi inşaatının temeline ilk harcı Misli-yok Bir Şûh-i Mümtaz hoca koymuştur [bkz: «Prof. Soysal: ‘CHP’nin en doğal iktidar ortağı MSP’dir’» (tek sütun üzerine) başlıklı haberi, Yeni Ortam gzt., Sahibi Kemal Bisalman, Haberlerden Sorumlu Müdür Yavuz Kösemen, Yıl 2 Sayı 396, 16 Ekim 1973 Salı, Dizgi – Baskı Ortam Matbaacılık, Ankara Baskısı Halkçı Matbaası İşletmesi, s.1].