ABD’ye Erdoğansız direnmek mümkün değil mi?

Türkiye iki yıldır terör tehdidi altında. Terör bu iki yıl içinde kimi zaman PKK olarak, kimi zaman IŞİD olarak, kimi zaman da FETÖ olarak ülkemizi ve insanlarımızı vurdu…

Ancak gün geçtikçe daha çok kesim terörün arkasındaki esas kuvvetin ABD olduğunu görmeye başladı.

Peki Türkiye bu terör saldırısı dalgalarını nasıl püskürtecek?

‘6 AY SONRA YOK’DAN ‘ERDOĞANSIZ MÜMKÜN DEĞİL’E

Maalesef, bir bölüm muhalefet terörün doğrudan Erdoğan’ı hedef aldığını propaganda ederek, teröre Erdoğan’ı tahkim ederek direnilebileceğini savunmaya başladı!

Öyle ki, “Erdoğan’a karşı olmanın ABD’nin yanında olmak anlamına geldiği” bile iddia edilerek, Erdoğan’a muhalefet edebilmenin önüne ideolojik barikatlar inşa edilmeye çalışılmaktadır.

İş gittikçe “AKP’yi güçlendirerek teröre direnilebilir” noktasına varıyor. Zaten Erdoğan’ın yakın ekibi de aylardır “ya başkanlık ya kaos” tezini propaganda ediyordu!

Burada muhalefet edebilme biçimimiz açısından not alınması ve ders çıkarılması gereken ise şudur: Bugün “Erdoğansız Türkiye mümkün değil” diyerek Erdoğan’ın tahkim edildiği sürece, “Erdoğan 6 ay sonra zaten yok” denile denile gelinmiştir. Erdoğan 6 ay sonra olmayacağı için de ona muhalefet etmek askıya alınmış, tirkeşdeki bütün oklar hep başka hedeflere atılmıştır. Tüm bunlar olduktan sonra da “ama Erdoğan’ın yerine zaten kimi koyacaksın ki” denilerek, muhalefetin siyasetteki varlık nedeni yok sayılmıştır!

Sonuç? Erdoğan 28’inci 6 aydır iktidardadır, son iki yılda önce cumhurbaşkanı olmuştur , şimdi de başkanlığı zorlamaktadır! Dahası bu 28 kez geçen 6 ay içinde Cumhuriyet’in hemen her kurumu tarumar edilmiştir! Neredeyse Cumhuriyet’ten geriye bir şey kalmamıştır!

TERÖRÜN ZEMİN BULMASINDA AKP’NİN SORUMLULUĞU

Şimdi bu noktada ancak Erdoğan’la ABD’ye direnilebileceğini savunmak, meseleye tarihsel ve bütünlüklü bakmamaktan kaynaklanmaktadır. Çünkü yukarıda saydığımız üç terör örgütü de bir şekilde iktidarla ilişkilidir:

PKK, AKP’nin Açılımı ile palazlanmış, AKP’nin göz yumması ile hendek kazmış, şehirlere silah depolamıştır.

FETÖ AKP’nin sayesinde paralel bir devlet haline gelmiştir. AKP ise FETÖ’nün operasyonel gücü sayesinde Cumhuriyeti ve devleti tasfiye etmiştir.

IŞİD, AKP Hükümetinin Esad’ı yıkma hedefi zemininde büyümüş ve bölgesel bir tehdit haline gelmiştir; AKP’nin Esad’ı devirmek için desteklediği örgütler zaman içinde IŞİD’e katılarak bu örgütü büyütmüştür. Örneğin IŞİD’liler AKP’nin göz yummasıyla Türkiye’de devlet hastanelerinde tedavi olabilmiştir vs.

Dahası AKP Hükümeti terörün arkasındaki asıl isim olan ABD’nin BOP eşbaşkanlığını yapmıştır yıllarca…

Şimdi tün bu süreci tarihselliğinden çıkarıp, anın fotoğrafını çekerek “ama ABD Erdoğan’ı hedef alıyor” diyerek Erdoğancılık yapmak, bilimsel değildir! Çükü Erdoğan problemin kaynağıdır ve problemin kaynağı probleme çözüm olamaz!

TÜRKİYE’NİN ZAYIF KARNI: AKP

Kaldı ki Erdoğan hiç de ABD tarafından hedef alınıyormuş gibi davranmamaktadır, ona göre konumlanmamaktadır. Hâlâ Washington’a “PKK’yi değil, bizi seç” diyerek pazarlık aramakta, hâlâ Washington’a Rakka’da ortak operasyon önermektedir. Rusya’yla yakınlaşmayı, ABD’yle pazarlığında bir koz haline getirmeye çalışmaktadır.

Türkiye, sırf bu nedenle bile Erdoğan’la ABD saldırısını en az maliyetle püskürtemez; elbette eninde sonunda püskürtür ama maliyet artmış, fazla bedel ödenmiş olur!

Yakın tarihimiz derslerle doludur. ABD daha önce de Türkiye’yi hedef aldı, terörle “hizaya getirmeye” çalıştı. Örneğin Türkiye’nin bugünkü Fırat Kalkanı’na benzer Çelik Harekatı’nı engelleyebilmek için Gazi provokasyonunu yaptı. Örneğin Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis’i katletti. Örneğin Muavenet Zırhlı’sını vurdu.

Fakat hiçbir zaman ABD şimdiki gibi iki yıldır kesintisiz terör saldırısı yapamadı? Neden? Çünkü Türkiye’de hiçbir iktidar bugünkü iktidar kadar ABD’yle ilişkilerinde Türkiye’nin zayıf karnı olmamıştı! Özal, hatta Çiller bile…

Bu Amerikancı isimlere rağmen Türkiye ABD’nin terör tehdidini savuşturabiliyordu. Ancak AKP iktidarı geçmiş bağları, özel ilişkileri nedeniyle o kadar “zayıf karın” halinde ki, ABD rahatça at oynatabilmektedir! Üstelik dünya çapında kuvvet kaybederken…

İşte tek başına bu gerçek bile “Türkiye ancak Erdoğan’la ABD saldırısını püskürtür” tezinin ne kadar yanlış olduğunu ortaya koymaya yetmektedir!

Bagajında BOP eşbaşkanlığı, 2 sayfalık 9 maddelik anlaşma, Müslüman katleden ABD askerinin sağlığına duacı olma mektubu, Genelkurmay Başkanı ile görüşebilmek için Pentagon’dan ricacı olma mektubu gibi yığınla yük taşıyan bir iktidarın ABD saldırısını daha az maliyetle püskürtme şansı yoktur!

Olmadığı da iki yıldır görülmektedir. İki yıldır ödenen bedel ve maliyet oldukça ağırdır!

TURNUSOL KAĞIDI: 4 MADDELİ ACİL EYLEM PLANI

Sürece Erdoğan’la bütünlüklü direnilemeyeceği, her şey bir yana, sırf 15 Temmuz’dan bu yana yaptıkları nedeniyle bile görülmektedir. Çünkü Erdoğan bu süreçte fırsat bu fırsat diyerek Cumhuriyet’ten geride kalanlarla da hesaplaşmakta, laiklikten kalanları da tırpanlamakta, dahası başkanlık ile rejimi değiştirmeye çalışmaktadır.

Yani “vatan, millet, Sakarya” diyerek muhalefetten “teröre karşı birlik, beraberlik” isteyen iktidar, tersine bu yaptıklarıyla gerçekte birliği kendisi torpillemektedir. Dahası toplumun yarısından fazlasının karşı çıktığı başkanlığı bile, “teröre karşı birlik” rüzgarını kullanarak TBMM’den geçirmeye çabalamaktadır.

Kısacası, Erdoğan milletin birliğini değil, tersine kendi konumunun tahkimatı peşindedir. Milletin birliğini düşünen, hiç değilse, başkanlık ısrarından vazgeçer!

Sonuç olarak başlıktaki “ABD’ye Erdoğansız direnmek mümkün değil mi?” sorusuna gelirsek, yanıtımız şu olacaktır: Tersine, Türkiye AKP nedeniyle, AKP’nin ABD’yle özel ilişkisi nedeniyle bu bedelleri ödemektedir!

Mesele yalındır. ABD’yle/terörle mücadelenin acil eylem planı bellidir:

1) Başkanlık girişimi terkedilmeli!

2) Cumhuriyet kurumları yeniden inşa edilmeli ve devlet/toplumsal ilişkilerimizde yeniden laiklik esas alınmalı!

3) Şam’la hızla anlaşmaya varılmalı!

4) İncirlik’i kapatma yolunda 22 Temmuz 2015 tarihli İncirlik Mutabakatı yırtılmalı.

Öncelikli ihtiyaç olan bu dört madde, ABD’ye karşı “bütünlüklü” direnilip direnilmediğinin de turnusol kağıdıdır!

Bitirirken şunu söyleyelim: “AKP’siz olmaz, Erdoğansız mümkün değil” diye bir sızlanma, bırakın Türkiye’yi, çok daha geri demokrasilerde bile muhalefetin dile getirebileceği bir argüman değildir! Muhalefet iktidarı indirmek ve iktidar olmak için vardır!

İktidar olma hedefi olduktan sonra, mutlaka ya bir yol bulunur, ya da bir yol açılır!

Son olarak şu notumuzu da düşelim: Devrimci bir muhalefet sırf dışarıda ABD’yle karşı karşıya geliyor diye içeride Cumhuriyet’i yıkan bir iktidara tam destek vermez! Devrimci muhalefet zaten her koşulda ABD’yle karşı karşıyadır, ülkesi için her zaman görev başındadır…

Mehmet Ali Güller
8 Ocak 2017

  1. #1 by Vası on 08/01/2017 - 12:46

    Çok güzel bir tespit. Sonuna kadar katılıyorum.

  2. #2 by dogan2332 on 08/01/2017 - 14:24

    Bence ABD’yle/terörle mücadelenin acil eylem planı tek madde:

    1) İktidar tanınmamalı ve indirilmeli.

    Yoksa “iktidar şöyle değil de böyle yapmalı” gibi çözümler, sadece ömrünü uzatacaktır. Bu da ülkenin yıkımının devam etmesi demek.

    “İktidarı indiremeyiz, çok zor, halk da zaten oy veriyor” gibi söylemler teslimiyettir. Atatürk Kurtuluş Savaşı verirken ne yaptıysa, biz de onun benzerini yapmalıyız. Bu iktidar “Türkiye’nin zayıf karnı” olmaktan da ötesi.

  3. #3 by Bülent Sakuçoğlu on 08/01/2017 - 14:26

    M.Ali bey.yazınız sadece bir partiyi ve GN. Başkanını eleştirmek için yazılmış. Acil Eylem Planı olarak sıraladığınız 4 madde zaten elestirdiginiz kişi ve parti tarafından sıklıkla dile getiriliyor hatta mücadelesi yapılıyor. Ve 5.madde olarakta milli seferberlik hükümetinin acilen kurulması gerektiğinin altı çiziliyor. Şu anki meclis yapısında AKP ve Erdogansiz bir çözümünuz varsa söyleyin bilelim ltf.size bir örnek vereyim.siz istediğiniz kadar ben hep batıya doğru işerim deyin,batıdan şiddetli rüzgar estiginde o eylemi yapabilirmisiz? Işte AKP ve Erdoğan bu durumda.Haddimi astiysam Özür dilerim.

  4. #4 by Tezcan ÖZBEY on 08/01/2017 - 14:42

    Yazılarınız için teşekkürler. Her cümlesine katılıyorum.

  5. #5 by mayk on 08/01/2017 - 19:55

    Genelde katiliyorum.

    Erdogansiz ABDye direnilemez iddiasina tabi ben de karsiyim, ama bir de meclis aritmetigine bakalim.
    Guc Erdogandayken tek siyasi belirleyici guc Erdogandir, Akpde bir suru dokunulamayan Feto baglantili
    kimseler olmasina ragmen.
    Erdogan bir sekilde pasifize olursa ne olur:
    Cogu Akpde olmak uzere 120 kusur tane Fetocu (Bylock kullanan) milletvekil var.
    Bunlar kendilerini gizlerler ama birlikte hareket ederler.
    Kilicdaroglu Fetocu olmamakla beraber amerikanci gorunmek icin her seyi yapmaktadir
    (ki, Trump bile bu anlamda amerikanci degildir, hatta bu anlamda amerikancilik dusmani olacaktir).
    ABD bir sekilde Chp, Akp, Mhpyi bu baglantilari kullanarak koalisyonda birlestirebilir.
    Hicbir parti kendi Fetoculerinin ortaya cikmasini istemeyecegi icin ABDnin olusturacagi bir hukumete
    sessizce evet derler.
    Kilicdaroglu Erdogani elestirirken genelde haklidir, ama eskiden yani Erdogan BOP esbaskani iken
    Akpnin dis politikasina 6 gecer notu vermisti.
    Suriyedeki derin stratejik batakligin yaraticilarindan birine hakkini helal etmisti.
    Erdogana karsi olmak yetmez, dogru sebeple karsi olmak gerekir.
    Hdpnin tabani su anda Erdogandan nefret etmektedir, ama yaptigi yanlislardan degil,
    (genelde) dondugu yanlislardan dolayi.

    Bence ABDnin 15 temmuzdaki C plani meclisteki Fetoculerin ve amerikancilarin onclugunde
    (bu kimliklerini gizleyen) bir hukumet olusturulmasiydi.
    A plani darbenin basarili olmasi,
    B plani daha uzun surecek kaos ve bir ic savas (en muhtemel ihtimal buydu).
    C planini gerceklestirmek icin BB ve CBnini etkisizlestirmek yetecekti.
    D plani ise belki Erdogani zaaflarini ve etrafindaki kriptolari kullanarak kontrol etmek,
    E plani da onu baskan yapip diktator ilan etmek olabilir.

    Ancak amerikanci ABDnin su anda en buyuk derdi Trumpun gazabindan korunmaktir.
    Bunlarin bir kisminin amaci da 3. dunya savasini baslatmaktir ve Rusyayi kotulemek icin
    sacma sapan seyler uydurmaktalar.

    ABD mi gucludur, Rusya mi. Internetten ararsaniz hemen hepsi ABDnin yaptigi harcamaya,
    asker, mermi, ucak gemisi sayisi gibi sacma sapan kriterlere dayanarak ABDnin daha guclu oldugunu
    iddia eder. Su sayfadan Rusyanin ABDnin cok otesinde oldugunu ogrenebiliriz.

    https://www.quora.com/Is-there-any-Russian-military-technology-that-is-superior-to-its-US-equivalent

    Bu gercegi heralde AKPlilere gostermislerdir (hukumette olduklari icin).
    Chpnin tepe kadrosu ise heralde hala ABDnin guclu oldugunu sanip amerikancilik yapiyor, ve
    tabanini husrana ugratiyor. Daha once hicbir hukumet, mesela Kibris harekatini yapan
    Ecevit bile, Incirliki kapatmayi hayal edebilir miydi. O zamanlar askeri anlamda ABD ve Sovyetler
    yakin gucteydi ama ABDnin baska avantajlari vardi, sinirsiz para basmak ve harcayabilmek gibi.
    Bu iki anlamda da ABD gucunu yitirdi. Ozel olarak kukla olarak yaratilan bir hukumet
    lafta bile olsa ABDye kafa tutmaktadir. Bu kahramanliktan falan degil, direk olarak
    Rusyanin daha guclu oldugunu bilmelerindendir.

    Bence yeni dunyada Akpnin yeri yok. Kendi agirligini kaldiramaz artik.
    Onemli olan az hasarla (mesela Kibrisi vermeden) bu kritik donemi atlatabilmektir.

  6. #6 by edebitarihci on 08/01/2017 - 21:58

    https://edebitarihci.wordpress.com Tarihi sevenlerin tarihle buluşma noktası

  7. #7 by ATOM KARINCAM on 08/01/2017 - 23:22

    Mükemmel yazı elinize sağlık  Kemal Tektepe  Istanbul Ataşehir. .Ümraniye ..

    Samsung cihazımdan gönderildi

  8. #8 by Doğan Çakır on 08/01/2017 - 23:34

    “ABD’ye Erdoğan’sız direnmek mümkün değildir” düşüncesi ile Erdoğan’la Başkanlığa yürümek, ABD’ye direnmek değil, aksine ABD’nin planlarını gerçekleştirmesine destek anlamı taşımaktadır. ABD’nin A.B,C,… planı değil, tek planı vardır, genelde Ülkeleri, özelde Türkiye’yi yönetmek. Türkiye’yi yönetmenin en kolay yolu nedir? Feto ile mi, AKP Hükümeti ile mi?AKP’li koalisyonla mı?Seçenekleri sıralarsanız, diğerlerinin yanında en kolayı ve en az risklisinin Türkiye’de bütün yetkileri kendisinde toplamış bir Başkan’ı yönetmek olduğu çok açık ortaya çıkmaktadır. Bugün yaşadığımız terör dahil tüm gelişmeler Başkanlık yolundaki engelleri temizlemektedir. Türkiye Başkanlıkla ve ABD’nin istediği gibi yönetilmeye adım adım yaklaşmaktadır.

  9. #9 by Doğan Çakır on 09/01/2017 - 11:46

    ABD planı olarak yukarıda belirttiğim plan tabii ki ABD’nin tek taraflı planıdır. Plan, Başkan olduktan sonra, siyasi ve ekonomik zorlamalarla Erdoğan’ın ABD ile birlikte hareket etmek zorunda kalacağını öngörmektedir. Bu birlikteliğin inşa’ında Trump’a önemli bir rol düşeceği düşünülmektedir.

  10. #10 by saliha esen on 09/01/2017 - 11:58

    FIRSAT BULDUKÇA YAZILARINIZI TAKİP EDİYORUM.SON DERECE DOĞRU ANALİZLERİNİZ VAR.YAZINIZ BU GÜNKÜ DURUMA TAM İSABET BİR TESPİT OLMUŞ. YÜREĞİNİZE SAĞLIK

  11. #11 by Mehmet Kadri Korkmaz on 09/01/2017 - 21:10

    Yalnız ABD ile değil AB ve Arap ülkeleriyle de Erdoğan olmadan daha iyi mücadele ederiz. Yalnız Erdoğan’ı koltuğundan indirecek gücümüz yok. O da ben şunu yapamadım bu nedenle koltuktan iniyorum demiyor. Aksine tüm başarısızlıklarını metot olarak muhalefete yüklüyor. Bunda da çok başarılı, hatta bu metodu diğer AKP liler de uyguluyor. Hata ne olursa olsun muhalefetin. incir çekirdeği kadar başarıyı kendileri için deve kadar yapıp kendilerine, deve kadar hatalarını muhalefete yamıyorlar. Muhalefet de bunu maalesef afiyetle yiyor. Ya da mevcut medya nedeniyle öyle görülüyor. M.Ali Güller’in yazısına katılıyorum. Erdoğan’ın terör konusundaki yaptıklarının bir kısmı bu gün VATAN Partisinin politikaları yönünde olsa da, bu sadece onu terör nedeniyle vazgeçilmeyecek biri olarak gösterilemez. Ondan vazgeçmek için BOP eşbaşkanı olması bin kere, diplomasının sahte olduğu dedikodusu on defa, aldandım demesi yüz defa yeter. Türk Milletinin Psikolojik savaş altında olduğunu bu nedenle de akıl tutulması içinde olduğunu görmek durumundayız. Halkı Psikolojik olarak uyarmamız lazım ama eğitime darbe vuran ABD uşaklarının iktidarında bunu yapmamız çok zor. 15 yıldan buyana iktidarda olan AKP nin kindar bir nesil yetiştirdiğini bu kindar neslin bu gün 15-25 yaş arasında olduğunu ve tamamen Özal’dan bu yana paranın gücüne inanan kimselerden oluştuğunu da görmeliyiz. Bu durumdan ne zaman ve nasıl kurtuluruz. İstiklal savaşı vererek. Bu gün istiklal savaşı verdiğimiz söyleniyorsa da bu gerçek değildir. Bu gün milleti bölmeye, devleti yıkmaya yemin etmiş, çok eskiye dayanan projelerin sahiplerinin uygulamaya koyduğu hedeflerine uzun zamanda ulaşma çabasıdır. Bu çabaya karşı koymak Erdoğan’la mümkün olamaz. Kendimizi kandırmaya devam ediyoruz.

  12. #12 by Can Pamir on 11/01/2017 - 02:12

    Dünyaya egemen olmak isteyen tekelci kapitalist sermaye , ABD’nin, AB’nin, Japonya’nın tekelci kolektif sermaye sınıfı yani, 1990’lardan itibaren, yerli işbirlikçileriyle birlikte, içlerinde Türkiye’nin de olduğu milli devletleri parçalamayı ve yıkmayı hedef almışlardır.

    Türkiye, yarım asırı aşkındır Batı emperyalizminin baskı ve denetim altında olan bir ülkedir. Bizatihi ABD emperyalizminin bir imalatı olan AKP’nin 14 yıllık “emperyalizmin yörüngesinde uydu siyaseti” sayesinde geldiğimiz yer: “Vatanın bütünlüğü tehlikededir”

    Öyleyse, Erzurum Kongresi Kararları yürürlüktedir :

    • Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz.
    • Her türlü yabancı işgaline ve müdahalesine karşı millet hep birlikte direniş ve savunmaya geçecektir.
    • İstanbul Hükûmeti vatanın bağımsızlığını sağlayamazsa geçici bir hükûmet kurulacaktır. Bu hükûmet milli kongre tarafından seçilecektir. Kongre toplanmamış ise, bu seçimi Temsilciler Kurulu yapacaktır
    • Kuva-yi Milliye’yi etkili, milli iradeyi hâkim kılmak esastır.
    • Azınlıklara siyasi hâkimiyetimizi ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez. Ancak bu vatandaşların canları, malları ve ırzları her türlü saldırıdan korunacaktır.
    • Manda ve himaye kabul olunamaz.
    • Milli irade ve toplanan ulusal güçler padişahlık ve halifelik makamını kurtaracaktır.
    • Mebuslar Meclisi’nin derhal toplanmasına ve hükûmetin yaptığı işlerin milletçe kontrolüne çalışılacaktır.
    • Sömürgecilik amacı taşımayan devletlerden teknik, sanayi ve ekonomik yardım kabul edilebilir.

    Tekelci kolektif sermaye sınıfının hizmetinde ve himayesinde olan PKK-YPG, FETÖ, İŞİD, ÖSÖ..gibi terör örgütleri, milli birliğimize, milli güvenliğimize ve Cumhuriyetimize yönelik düşmanca saldırılarını yoğunlaştırmış bulunmaktadır. Terör örgütleri imalatçısı ABD emperyalizmi, Fırat Kalkanı harekatından vazgeçmemizi ve PKK ile mücadelenin bitirilmesini; ve Tayyip Erdoğan’ın iktidardan düşürülmesini istemektedir.

    Şimdi bu durumda, devrimciler, yurtseverler, Atatürk milliyetçileri ne yapmalı?

    Hangi programla, hangi ittifaklarla…hangi örgütle..hangi yöntem ve araçla..nasıl yapmalı?

    Şayet bizim yapmak istediklerimizi memleketi bu duruma düşürenler yapıyorsa, onlara, “hayır yapmayın!!” mı diyelim? Varsayalım ki Anti-emperyalist Cephede siperdeyiz ve düşmanımıza ateş açıyoruz, ama düşman siperlerinden bir grup bizim siperlere gelip bizle birlikte geldiği sipere ateş açıyorsa, onlara, “hayır; ateş açma!!” mı diyeceğiz? Tayyip Erdoğan Atlantik cephesindeyken, bizim siperlere gelmiş PKK, FETÖ, İŞİD’e ateş açmaya başlamış; şimdi ona, “onlar bizim düşmanımız; onlara ateş açamazsın!” mı diyeceğiz? Tayyip Erdoğan, bizim siperlerden düşmana ateş açmakla, kötü mü yapmıştır?

    Gerçek bütündür. Ve her “gerçek”, lahana ya da kuru soğanın katkatları ve katmanları gibi çok sayıda belirlenimin ve çoğulluğun birliğidir.

    Laikliğe aykırı faaliyetlerinin odağı olma gerekçesi ile Anayasa Mahkemesince hakkında kapatma davası açılan AKP ve Tayyip Erdoğan’ın sicilinde: Övünç duyduğu BOP Eşbaşkanlığı…Colin Powel ile yapılan 2 sayfa 9 maddelik gizli antlaşma…Irak’ta Müslümanları katleden ABD askerlerinin sağlığına duacı olma…Türk Genelkurmay Başkanı ile kendisine özel bir görüşme ayarlanabilmesi için kendisine yakın hissettiği Amerikalı devlet adamın Paul Wolfowitz’e mektupla başvurma… FETÖ ortaklığıyla imal edilen Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk…gibi davalar ile Cumhuriyetin tüm kurumlarını birbirlerine düşman etmek suretiyle Cumhuriyeti madara etme… Yargıya güveni sıfırlanma… Kıbrıs’ta Rauf Denktaş geleneğini tasfiye etme…medya organlarının %80’i ve TRT’nin tamamını iktidarın propaganda borazanı yapma… Mezhepçi ve İslamcı anlayışla toplumu yeniden düzenlenme…gibi kimi belirlenimleri var. Tayyip Erdoğan ve AKP’si, ANTİ-FETÖ, ANTİ-PKK, ANTİ-YPG politikalarıyla Amerikan emperyalizminin politikalarına muhalefet ettiğinde Tayyip Erdoğan’a destek vermek, Tayyip Erdoğan’a “tam” destek vermek; anlamına mı gelir? .

    Her (nesnel) gerçek’in, şimdiyi ve geleceği tayin etmek isteyen atını sürüp gitmek isteyen, gemisine kaptanlık yapmak isteyen güçler açısından daima ayrı ve öznel bir anlamı ve önemi vardır.. Kaptan için önemli olan gemisini denize ve sefere elverişli hale getirmek ve her türlü olumsuzluklara ve rotasından zaman zaman sapmasına rağmen emniyetli bir biçimde gideceği limana varmaktır. Mürettebat için öyle mi?

    Sınıf ve iktidar mücadeleleri, söz konusu olduğunda, gerçeklerin kendi başlarına, izole, saf, soyut hükümleri ve anlamları yoktur/olamaz. O gerçek, daima, egemenlik ilişkilerinde ve iktidar mücadelesinde söz konusu olan güçlerin amaç ve istekleri bakımından öznel bir anlam ve önemi vardır. Her siyasi hareket, parti ve örgütler, siyasi amaçlarına ulaşmak için, gerçekleri kendi amaçlarına göre yontmak ve yamultmak durumunda da kalırlar. Siyasi hareketler, partiler, örgütler.. siyaset üretirlerken, gerçekleri, ittifak yapacakları ve ulaşmak istedikleri halk kesimleri bakımından da göz önünde bulundurmak durumundadırlar O yüzden, sırf ve sadece gerçeği açıklayanlardan ve yorumlayanlardan ayrı olarak siyasi parti ve örgütler, siyasal ve ideolojik meseleleri ve gerçekleri , ayni zamanda, o gerçeğin kullanım değeri bakımından, yani, kendi sınıf ve iktidar mücadelesine katkısı ve hizmeti açısından da ele alırlar.

    .
    Sonuç olarak, sınıf mücadelesi ve anti emperyalist mücadele koşullarında, her araçtan, yalnız ve ancak, anti emperyalist mücadelenin zafere ulaşması; baskı ve sömürü düzenin son bulması bakımından yararlanılması gerekir. Yoksa; Statükonun ve bozuk düzenin savunulması ve korunması için değil.

    Ayrıca; şu ya da bu biçimde vatan savunması yapmak, ister istemez, hem vatanı savunmaktır hem de İktidarı.. Yani; her vatan savunması ayni zamanda bir siyasal iktidar savunmasıdır. Muhalefet yaparken de ve iktidara yürünürken de bu husus asla unutulmamalıdır.

  13. #13 by Hüseyin Mercan on 12/01/2017 - 03:46

    1-Kimse okumuyor, ya da okuduğunu anlamıyor. Alternatifini göstermeden,eskiyi yıkamazsınız.Bu gün alternatif bir hükümet formülünüz var mı ? Yok.M.Ali Kardeşim sadece Doğu Perinçek’i eleştirmek için yazı yazıyor. Oysa D.Perinçek Güller’e” stratejik piyon olursunuz” demişti. O dediği (her zamanki gibi yine) olmuş. Tam dikkatler Amerika’ya yönelmişken ve yönelinmesi gerekirken, sevgili Güller dönmüş illa da Tayyip, illa da Tayyip diyor. Tam da Amerika’nın istediği gibi, sıradan insanların tutumuyla, milletin Amerika’ya yönelmiş enerjisini, Tayyip Erdoğan’a yöneltiyor. VE AMERİKA’YI BİR KEZ DAHA KURTARMAYA ÇALIŞIYOR.İşin de kolayına kaçıyor.
    2-Bilimsel düşünemiyoruz. “AKP ,Amerikanın zayıf karnı” tezi, ben diyorum ki, Amerika PKK’yı hendeklere gömülmekte kurtarmak için 15 Temmuz Darbesine girişti. Şimdi de Rusya ve İran ile anlaşırsan, ben de seni yakarım diyor.” Zayıf karın” teorisi ne oldu? Zayıf karın yani AKP hükümetinin zaafları ya da açıkları nedeniyle bombalar patlıyormuş. Burada yine, bombaları patlatana laf yok, “zayıf karnı” olan hükümete yükleniyor. Hükümet giderse bombalar patlamayacak. Amerika yine paçayı kurtardı. Stratejik piyonluk mu.akıl tutulması mı ? Ben akıl tutulmasına razıyım.
    3-Amerika’nın bu saldırıları AKP Hükümeti başta iken püskürtülemez tezi.Zaten söylediğimiz sadece AKP ile değil,AKP’nin de içinde olduğu CHP,MHP,Vatan Partisi ve yurtsever aydınlarımızın da içinde olduğu milli direnme hükümetinden söz ediyoruz. buna AKP’nin sabıkaları nedeniyle karşı çıkmak, iç cepheyi bölmektir.Yani Türkiye’nin %50’sini Amerika’nın yanına itmektir Dikkat ediniz “AKP ile olmaz” da Amerika’nın bölgeden uzaklaştırılmasını zorlaştırır ve Amerika’ya hizmet eder.
    ÇÖZÜM. BÜTÜN DİKKATİMİZİ AKP’YE, VS. DEĞİL, FAKAT AMERİKA’YA YÖNELTİRSEK ÇÖZÜMÜ DE BULMAK KOLAYLAŞIYOR.

  14. #14 by mayk on 12/01/2017 - 22:26

    12’ye cevap. Dikkatimizi Amerikaya yonlendirmek ne demek. Amerika tek parca degil. Ozellikle yeni baskan Trump,
    Kenedi’ye yakin bir baskan olacaktir. Yakin zamana kadar Bati, bir kartelin kontrolundeydi. Simdi o kartel sonlandirilacak.
    Yoksa Cin ve Rusya ABDyi yasatmaz. Ucuncu dunya ulkesi haline getirir (savas cikarsa harabe haline).

    Vadeli dolar anlamina gelen Abd hazine bonolari (eskiden bankalarda rezerv sayiliyorlardi), butun guclu dogu ulkeleri tarafindan
    panik halinde harcanmaya hazir vadesiz dolara cevriliyor (belki tam kukla olan Japonya haric), bu da dolari firlatan etkenlerden biri.
    Ornegin 5 yil once 10 yillik bono aldiniz, 5 yil sonra az bir faiz geliriyle bonoyu bozacaksiniz. 5 yil sonra bu gidisle
    dolarin alim gucu sifira yakin olur diyerekten, abi bunu boz yuzde 30 indirimle de olsa diyorsunuz Abdye.
    Boylece vadesiz dolar olmasi gerektiginden yuzde 40 pahaliya geliyor.
    (okudugum kaynaklardan edindigim izlenime dayali hayali bir hikaye)

    Amerikanin (daha dogrusu Bati kartelinin) hangi kilikla karsimiza cikacagini biliyor muyuz.
    Bu seytanci Bati karteli iki tarafa da oynar, hem dostunuz hem dusmaniniz olarak karsiniza cikar.
    Bunu cok kere gorduk.

    Bati kartelinin icinde kimler var: Yahudi mafyasi, ve Vatikan mafyasi. (seytana tapan yahudiler, seytana tapan katolikler)
    Ikisi de farkli kesimler tarafindan kartel olarak isimlendiriliyor. Hangisi esas kartel, yoksa bunlar koalisyon icinde mi,
    yoksa ayni seyin farkli halkalari mi henuz cozemedim. Trump ise Abdnin ulus kimligini temsil ediyor gibidir (oyleyse olumlu,
    Abdnin kartelden kurtulacak olmasina sevinmeliyiz) daha cok (bu mafyalarla poz vermis olsa da).

    Akpyi belli bir cizgiye getirme gucunuz varsa, tamam, Akpyle bazi seylerin duzelmeyecegini bile bile
    sesinizi cikarmayabilirsiniz. Dogu Perincekte bu guc var mi. Hic sanmam.
    Vatan Partisinin gucu Ataturkculugun odaklarindan biri olmasi, ve eylem kapasitesi.

    Akpyle bazi seyler olur (mesela Dogu blokuna yaklasmak), bazi seyler olmaz (laiklik, iktidardan vazgecmek).
    Vatan Partisinin esas kusuru ulus milliyetciligiyle etnik turk milliyetciligini bazen birbirine karistirmasidir.
    (M.A.G.de bu kusur yok, yazilarinda dikkatimi cekmisti.)
    Diger marijinal sol partiler ve kurtculer, AKPye yaklastigini soylerler, hic katilmiyorum.

    15 temmuz niye oldu. Sebebi cok belli. Esas mesele hendek degil. O da var tabi, ama esas mesele
    Fetonun temizlenmeye baslanmasi, siranin ordudaki temizlige gelmesi, Rusyanin Suriyede kontrolu ele gecirmesi
    sebebiyle Bati kartelinin acele hareket etme ihtiyaci. Ya simdi, ya hicbir zaman dediler.
    Biraz daha geriye gidersek, BOP esbaskaninin verilen gorevleri agirdan almasi bence bir kirilma noktasidir.
    TC isgal edilirse, koridor cok daha yukardan da tamamlanabilirdi.

    Soner Yalcin Feto orduda emniyette oldugundan daha guclu deyince, ve orduda Yas’tan bir ay once
    Feto temizligi yapilacagi haberleri yayilinca, siradan bir vatandas olarak heyecanlandim. Kendime dedim ki,
    bu bir-iki hafta icinde darbe deneyebilirler. Bunu yapmazlarsa son sanslarini ve butun guclerini yitirecekler.
    Bunu ben bile dusunduysem heralde bizim sivil-asker liderlerimiz de bu ihtimali dikkate almislardir,
    ve herhalde bu sayede darbe denemesi az hasarla atlatilabildi.

    Kendimiz duzgun olursak Amerika bize birsey yapamaz. Hidrojen bombasi bile atsa rus savunma sistemleriyle havada yakalariz.
    Kisa vadede Akpyi olabildigince dogru bir cizgiye getirmeye calismak yararli olabilir, TCnin odeyecegi bedeli azaltma adina.

  15. #15 by MEHMET PATLAR on 13/01/2017 - 16:15

    çözüm önerisi yok. Hedef MİLLİ HÜKÜMET.TAYYİP ERDOĞANI AMERİKA GETİRDİ. BİZ GÖTÜRECEĞİZ. DERSİMLİ KEMAL ABD İLE BİRLİKTE. AMERİKA BİZE SALDIRIYOR. TSK İSE TERÖRE VE ABD ye KARŞI savaşıyor. hedef özal demirel erdogan degil EMPERYALİZM

  16. #16 by mayk on 14/01/2017 - 00:04

    14e cevap. Milli hukumet mi, kime gore milli hukumet. Bana gore chp ve vatan partisi yari yariya koalisyon yapsalar milli hukumet olur,
    ama cogunluga bakarsaniz milli olmak dinci olmaktir. Kurtulus savasinda da halk kendilerini satan padisah ve halifeyi kurtarmak icin
    savasiyordu. Laikligin gelecegini, saltanatin kalkacagini bilselerdi savasirlar miydi.

    Milli hukumet nasil kurulacak. Bazi arkadaslar da sosyalizm der, ama sosyalizm nasil gelecek, milletin mal varligina nasil
    el koyacaksin o konuda bir fikirleri yoktur. Boyle bir seyi ancak bir “baskan” yapabilir.

    Tsk Akpye karsi mi. Akpyi Akpnin besledigi Fetoden Tsk kurtardi. Tankin onune yatanlarla olmazdi bu is
    (onlarin da hakkini vermek lazim, ama belirleyici olan Ataurkcu askerlerin mucadelesiydi).
    Bu arada Halisdemir’in Chpli oldugunu soylersek kimse rahatsiz olur mu.
    GKB Akar, Ataturk dusmani oldugu her halinden belli olan bir yazar icin bassagligi dilerken,
    Tarik Akan gibi bir aydin sanatci genc yasta hayatini kaybedince buna gerek duymadi.

    Dersimli Kemal farkli kuvvetlerin etkisinde savruluyor. Bir tarafta Ataturkculer, bir tarafta Amerika ve kuklalari, bir tarafta Dogan medya gurubu.
    (Bu arada Dogan medya gurubu Akpyi buyuten en buyuk etkenlerdendir, cunku o da biraz amerikancidir)
    ABDyi uzmeyeyim derseniz, etkili siyaset yapamazsiniz. Kilicdaroglu ve Bahceli, ikisi de partilerine zarar veriyor, Akpyi iktidarda tutuyor,
    ama Kilicdaroglu ve Bahceli karsilastirilabilir mi. Kilicdaroglu, (olmaz ya) chpli gencler sucsuz Korelileri dovdugunde, bizim cocuklar nerden bilsin
    onlar Cinli mi Koreli mi der miydi. Ya da fiili durumu hukuki hale getirelim der miydi.
    Chpde bir suru cok iyi milletvekili var (yuzdesini bilemiyorum), ve Kilicdaroglu istese onlarin secilmesini engelleyebilirdi.
    Heralde ne sis yansin ne kebap stratejisi uyguluyor.
    Akpyi yerden yere vuracak o kadar konu var ki. Ornegin tarimi yokettiniz, coluk cocuga GDOlu ithal bugday, pirinc yediriyorsunuz;
    su topraklari israil’e verdiniz der mi. Demez, cunku o zaman antiamerikanci olmus olur.

    Iktidar Amerikayla, israille, Fetoyle , Pkkyle, Suriyedeki bazi dinci guruplarla kabul edilemez iliskilerin icine girdi.
    Sonra ihtiyaci kalmayinca hepsini kismen veya tamamen veya numaradan satti.
    (Mhplilere uyari: Baskanlik denen padisahlik gelirse siz de satilacaksiniz, aksini dusunmek bile abes)
    Bu satmalardan da yararlanmasini bildi.
    Hem dostluktan hem dusmanliktan kazandi. Birsey soyler alkislanir, tersini soyler yine alkislanir.
    Kapatilmaktan bir oy farkla kurtulur. Bu kadar balli bir yapi ne duyulmus ne gorulmustur.

    Kaos olur, kriz olur, bundan yine Akp yararlanir. Mesele millilikse, onlar millilikte sampiyondur.
    Ancak dunya dengeleri degisince bir milli hukumet kurulabilir.
    Dunya dengeleri yakinda degisecek, ancak bunun nasil bir etki yapacagini ben pek kestiremiyorum.
    Dunya duzelirken TC batmaya devam eder mi. Bu da mumkun.

  1. ABD’ye Erdoğansız direnmek mümkün değil mi? | (=Öykü-Şiir-Anı-Günce=)------------->>>Doğa+Yaşam+Sağlık-vd.

Yorum bırakın