Erdoğan-Trump görüşmesinin 7 sonucu

Erdoğan’ın ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’la yaptığı telefon görüşmesi 7 önemli sonuç doğurdu.

1) EL BAB’DA ABD İLE İŞ BİRLİĞİ

Telefon görüşmesinden hemen sonra Cumhurbaşkanlığı’ndan Anadolu Ajansı’na yapılan açıklamada “Erdoğan ile Trump’ın El Bab ve Rakka’da ortak hareket edilmesi konusunda mutabık kaldığı” belirtildi. (AA, 8 Şubat 2017)

Türkiye’nin ABD ile El Bab ve Rakka’da ortak hareket edecek olması 3 yeni sonuç doğurur:

a) Fırat Kalkanı Operasyonu, özü itibariyle ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde inşa etmeye çalıştığı koridoru önleme amaçlıydı. ABD’yle iş birliği bu nedenle Fırat Kalkanı’nın ruhuna aykırıdır.

ABD Savunma Bakanı James Mattis’in Savunma Bakanı Fikri Işık’la yaptığı görüşmede ülkesinin Fırat Kalkanı’na destek sunacağını açıklaması, operasyonu sulandıracaktır! (El Cezire,15 Şubat 2017)

b) Rakka demek, Fırat Kalkanı’nın hedef yönünü artık PYD/YPG’den tamamen çıkarıp sadece IŞİD’e odaklanmak demektir.

c) ABD’yle Suriye’de işbirliği haliyle Rusya’yla başlayan normalleşme sürecini olumsuz etkileyecektir.

2) EL BAB’DAN DERİNE İNME HEDEFİ

Erdoğan, Trump’la görüşmesinden önce “El Bab’dan daha derine gitmemek lazım” demişti. (Sputnik, 27 Ocak 2017)

Rakka’da ABD ile ortak hareket etme iradesi açıklamak, bu açıklamayı fiilen ortadan kaldırmıştır. Nitekim Erdoğan birkaç gün önce de “El Bab hallolmak üzere, sırada Münbiç ve Rakka var” demiştir. (NTV, 12 Şubat 2017)

El Bab’dan daha derine inmek, TSK’yi Suriye Ordusu’yla karşı karşıya getirme riskini daha da artıracaktır.

3) BAŞKANDAN CUMHURBAŞKANINA TEMASTAN, İSTİHBARATÇIDAN CUMHURBAŞKANINA TEMASA

Trump telefonda Erdoğan’a  “CIA Başkanı’nı gönderiyorum, detaylı konuşun” dedi. (Sputnik, 9 Şubat 2017)

CIA Başkanı Mike Pompeo 24 saat içinde Türkiye’ye geldi ve hem Cumhurbaşkanı ile hem de Başbakan ile görüştü. Obama seçildiğinde ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yapmıştı, Trump seçildiğinde ise CIA Başkanı ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yapmış oldu. Böylece başkandan cumhurbaşkanına temasların yerini, istihbaratçıdan cumhurbaşkanına temaslar almış oldu!

Tablonun güçlü devlet imajına aykırılığını perdelemek için AK-Medya’da “artık istihbarat başkanları sadece istihbarat başkanı değil, aynı zamanda güçlü siyasi temsilcidir” iddiaları ortaya atıldı!

4) TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNDE ‘YENİ BİR GÜN’

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Başbakan Binali Yıldırım ile yaptığı telefon görüşmesinde Türkiye-ABD ilişkileri için “yeni bir gün” ifadesini kullandı! (Hürriyet, 9 Şubat 2017)

Böylece Washington, Obama yönetiminden sonra AKP Hükümeti’ne “yeni bir sayfa” açmış oldu!

AKP yönetimi “yeni bir gün” ilan edilmesiyle birlikte ABD’den artık referandumu evet lehine etkileyecek yeni hamleler beklemeye geçti. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başta pek çok AKP yöneticisi “Washington’un artık Gülen konusuna farklı baktığını” söylemeye başladı.

5) ASTANA İLGİSİ AZALDI

Normalde belirlenen takvime göre bu hafta başında Astana-2 görüşmeleri başlayacaktı. Ancak Erdoğan-Trump görüşmelerinden sonra Türkiye’nin Astana ilgisi azaldı.

Türk heyeti ve Türkiye’nin desteklediği Suriyeli muhalif gruplar, belirlenen takvimde Astana’ya gitmedi.

Suriye Hükümeti başmüzakerecisi ve Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, “Türkiye’nin Astana’daki yokluğu, varılan anlaşmaları ciddiye almadıklarını gösterir” dedi. (15 Şubat 2017)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, Astana-2 görüşmelerinin Türkiye’siz başladığını, Türk heyetinin “ancak bir kısmının” Astana’ya 16 Şubat günü geleceğinin kendisine bildirildiğini açıkladı. (Sputnik, 15 Şubat 2017)

6) İRAN DÜŞMANLIĞI

AKP’nin ideolojik yayın organı Yeni Şafak 12 Şubat 2017 günü “İran’a karşı ortak cephe” manşetiyle çıktı. Habere göre Trump İran’ın bölgedeki yayılmasına karşı bölge ülkeleriyle bir ortak cephe kurmaya başlıyordu!

Zaten CIA Başkanı Mike Pompeo, Erdoğan’la görüştükten sonra Körfez ülkelerine ziyarete gitmişti. Pompeo’yu Erdoğan izledi.

Erdoğan’ın Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar ziyareti de Pompeo’nunki gibi İran karşıtlığı odaklı oldu.

Erdoğan Körfez temasları sırasında Trump‘ın ortak cephe çağrısına uyarak “bölgede Pers milliyetçiliği tehdidinin bulunduğunu ve önünün kesilmesi gerektiğini” savundu!

7) PYD KANTONLARINA TOLERANS

CIA Başkanı Mike Pompeo‘nun Türkiye ziyareti sırasında, Erdoğan‘ın başdanışmanı İlnur Çevik New York Times gazetesine önemli açıklamalar yaptı. Çevik, “Suriye’nin kuzeydoğusundaki PYD kantonlarını tolere edebileceklerini ama Fırat’ın batısında Kürt varlığını kabul etmeyeceklerini” söyledi! (Hürriyet, 12 Şubat 2017)

Erdoğan ise Fırat’ın batısında güvenli bölge kuracaklarını, güvenli bölgeye Arap ve Türkmenleri yerleştireceklerini söyleyerek Çevik‘in açıklamasını bütünledi! (Sputnik, 13 Şubat 2017)

Ve daha vahimi Erdoğan ele geçirdiği Suriye topraklarına “eğit donatla oluşturulmuş milli bir orduyu yerleştirmekten” bahsetmektedir! (CNN TÜRK, 13 Şubat 2017)

İkinci bir ordu, ikinci bir otorite/statü/devlet ve bölünme demektir! Suriye’nin bölünmesi en çok ABD ve PYD’ye yarayacaktır!

SONUÇLARIN SONUÇLARI

Erdoğan-Trump görüşmesinin bu 7 sonucu, kuşkusuz bizi ilgilendiren şu sonuçları doğurmuştur:

1) Erdoğan‘ın yönünü Atlantik’ten Avrasya’ya döndüğü tezi boşa düşmüştür. Israrla belirttiğimiz gibi Erdoğan Avrasya’yla ilişkisini Atlantik’teki pazarlığına kart yapmaktadır!

2) Erdoğan‘ın “vatan savaşı” verdiği tezi de boşa düşmüştür. Erdoğan ilk fırsatta Fırat Kalkanı’nın yönünü saptırmıştır. Kaldı ki cumhuriyeti yıkıcılığı ile vatan savaşı birbirinin karşıtı iki eylemdir, birarada yürümez.

3) Ankara Irak’ta yola Kürdistan’a karşı çıkarak başlamış ama Amerikancı iktidarlar nedeniyle Kürdistan’a mimar olmuştu. Aynı durum maalesef Suriye için de geçerli!

Peki ne yapmalı?

Hep söylüyoruz: Problemin kaynağı probleme çözüm bulamaz.

O nedenle önce “Erdoğansız olmaz” varsayımıyla girilen “yapıcı muhalifliği” bırakıp, iktidar olmayı hedefleyen muhalifliğe soyunacağız! İktidarlı hükümet formülleri icat etmek yerine önümüze iktidarı yıkmayı koyacağız!

Başkanlık sistemiyle rejimi değiştirmeye çalıştıkları şu dönemde, doğru programa sahip bir devrimci partinin kitleyle birleşmesi her zamankinden çok daha mümkündür!

Mehmet Ali Güller
16 Şubat 2017

  1. #1 by yılmaz naz on 16/02/2017 - 09:12

    Erdoğan‘ın “vatan savaşı” verdiği tezi de boşa düşmüştür. Erdoğan ilk fırsatta Fırat Kalkanı’nın yönünü saptırmıştır. Kaldı ki cumhuriyeti yıkıcılığı ile vatan savaşı birbirinin karşıtı iki eylemdir, birarada yürümez. Sayın Doğu PERİNÇEK bey’e saygıyla duyurulur.

  2. #2 by Akbaşak (@vedatakbasak) on 16/02/2017 - 13:16

    Yeni bir şey yok.. TSK Süriye’ye girdiği ilk günden itibaren BOP çıkarları için savaşıyor, şehit veriyor. Sınır güvenliği vs. işin kılıfı, bahanesi. TSK geçmişte Kore’de niye savaştıysa Sürüye’de onun için savaşıyor yani emperyalizmin çıkarları için.

  3. #3 by Salman Onglu on 16/02/2017 - 14:06

    Sayin Guller Tayyip Erdogan’nin ABD’nin var ettigi bir siyasi aktordur. ABD’den kopmasini beklemek birazcik saflik olur.Bakmayin siz Erdoganin Astsna toplantisina heyet gondermesine. O batiya karsi tamamen buloftu, eger Erdogan cok cittiyse Suriye’yle masaya otursun anlariz

  4. #4 by Burhan on 16/02/2017 - 14:48

    Yazılarınızda Rusyanın ‘kaza’ ile Türk askerlerini bombalamasını yorumlamamanız ilginçti.

    • #5 by Mehmet Ali Güller on 16/02/2017 - 14:56

      Bir önceki yazımı okumuş olsaydınız, yorumladığımı görürdünüz. İyi okumalar

  5. #6 by Ayten on 16/02/2017 - 19:56

    Ne istedigini ve yaptigini iyi bilen bir kitlenin olusmasi ve onlara destek olabilecek ve eyleme gecebilmelerini saglayacak ve onlari cesaretlendirecek korkusuz ve guclu partiler ustu tarafsiz ve vatan sever bir lider gerek. Galiba bu da olusaduruyor. Koruklemek gerek.

  6. #7 by Esref Sefik on 16/02/2017 - 21:56

    Turkiye’nin Kurt kantonunu tolare etmesi ic siyasete nasil yansir? Bahceli bu ise ne der?

  7. #8 by mayk on 16/02/2017 - 23:54

    Dogal olarak burada Perincek / MAG ‘nin tespitleri karsilastiriliyor.

    MAG’in tespitleri daha net/dogru gibi, ama strateji olarak Dogu beyinkiler daha uygulanabilir olabilir.

    Mesela diyor ki, Erdogan bir sonraki secimlerde aday olacak ve kaybedecek.
    Neye dayanarak diyor bunu. Bir hesap mi yapiyor, yoksa bir temmenni mi, yoksa
    bilmedigimiz bir guc iliskisi icinde mi.
    Hic tanimasak, temmeni der gecerdik.
    Ergenekon tertipleriyle mahkeme mucadele ederken, bu tertiplerin basarisiz olacagini soyledi.
    15 temmuzda darbenin basarisiz olacagini soyledi. Bu ve buna benzer seyler tuttu.
    Tesaduf mu, baska bir sey mi bunu anlamak zor, ama kehanetlerinin tutma orani cok yuksek,
    ve bu yuzden eminim Akpliler de onu dikkatle takip ediyordur.

    Bir de referandumda hayir deme sebebi olarak issizlik, teror gibi sorunlari cozmeye
    bir katkisi olmayacagini gerekce gosteriyor.
    Hayiri boyle savunmak mantiken cok dogru degil, ve yalnizca bir stratejik tutum olsa gerek.
    Yoksa, teror ve issizlik bitecek olsa, refah gelecekse, referanduma evet mi denecekti.
    Bir bildigi vardir diyip geciyorum.
    Insanlarin mantikli olmadigini biliyorum, ve o da biliyordur herhalde.
    Bir seyi matematiksel kesinlikte ispatlasaniz bile karsi tarafin fikrini degistiremezsiniz.
    MAG sayisal kokenlidir, Dogu bey sozel bolumlerde okumustur.
    Bu yuzden olaya yaklasimda biraz fark olabilir.

    Abd Rusya ile iyi gecinmeye karar verdi.
    Ama Abdnin yeni yonetimi (hatta rejimi diyebiliriz) eski rejimle catisma halinde.
    Yeni rejim guclu bir koalisyon olsa da, siyasette/yargida/burokraside biraz tecrubesiz gibi.
    Abd icin uzun vadede iyi bir secenektir.
    Abdyi harcayip kuresel imparatorlugu devam ettirmek isteyenlere karsi,
    imparatorluktan vazgecip ulus devlet olma yolunu secenler isbasina geldi.
    Bu durum ortadogu politikasini etkiler mi, bilemiyoruz.
    Yeni baskan savasmak yerine diger ulkelerle saygili bir iliski icinde olmak istedigini soyledi.
    Israile cok yakin, Iran ve Cin’e cok dusmanca bir tutum aldigi medyada abartilarak soylendi.
    Uygar bir ulke olmak yerine dunyada beyaz-hristiyan ulkeler koalisyonu olusturmak istiyor da olabilirler.

    Yeni Abd rejimi berbat bir ekonomi teslim aldi. Dunyadaki kayiplarini dondurmaya calisiyor.
    Bu sayede masada elini guclu tutmaya calisiyor, kartlar yeniden karilmadan once.
    Belki hicbir kotu niyetleri de yok, (en iyi ihtimal) yalnizca icereki guc mucadelesinde,
    “siz geldikten sonra sayenizde bu kayiplari yasadik” diyebilecek olan
    eski rejimin temsilcisi olanlara karsi ellerini guclu tutmak istiyorlardir (yani yalnizca goruntuyu kurtarmak).

    Rusya gorunurde Suriyenin butunlugunden yana, bu durumda mantiken Abdnin artik Suriyede soz hakki olamaz.
    Biz ise (en kotu ihtimal olarak) bunlarin iyi polis-kotu polis oyunu oynayip hem Turkieyden hem Suriyeden taviz koparmak
    amacinda olabileceklerini dusunup direk Suriyeyi muhatap alip bu isi bitirmeliyiz.
    Bunu siyaset yapmiyorsa bence askerler kendi aralarinda yapmalidir.
    Siyasiler niye bizden habersiz teroru bitirdiniz,
    biz teroru bitirmek degil terorden arindirilmis bolge kurmak istiyorduk mu diyecekler.
    Askerler fazla tereddut etmeden en mesru ve pratik yolu secmelidir.
    Amac yalnizca sehit veya gazi olmak degil, hangi ugurda sehit veya gazi olundugudur.
    Kore savasina gidenler bizi ilgilendirmeyen bir savasta hem de yanlis tarafta durarak
    “sehit veya gazi” oldular. Emperyalizme karsi savasarak devlet kuran bir ordu
    emperyalizmin kuklasi olarak gorev yapmamalidir.

  8. #9 by turkanturgutarikan on 20/02/2017 - 15:56

    Çok güzel açıklıyorsunuz Mehmet Ali bey. Ama dinleyen kim? Okuma özürlü toplumda daha çok uğraşmamız gerekiyor. Selamlar Türkan Turgut Arıkan

  9. #10 by Egemen Türkmen on 06/03/2017 - 00:15

    Mehmet Ali Bey,
    Doğu Perinçek’e muhalefet etmek için gerçeklerden sapıyorsunuz. Rakka’ya değil, Münbiç’e girildi. Ne olacak, şimdi?

    • #11 by Mehmet Ali Güller on 07/03/2017 - 04:59

      1. Derdimiz kişilere muhalefet etmek değil, gerçekleri anlamak ve o gerçeklerden hareketle fikir inşa etmek. Yanılabiliriz ve yanılmaktan da öğreniriz.
      2. Fakat iddia ettiğiniz gibi Türkiye Menbiçve girmiş değil, tersine Tüekiye girmesin diye Rus konvoyu ve Suriye ordusı Menbiç’e girmiş durumda.

  10. #12 by Mehmet Ali Güller on 07/03/2017 - 05:43

    Binali Yıldırım’ın şu açıklamasını da son bilgi olarak not edelim: “Münbiç’te Rusya ve ABD ile koordinasyon sağlamadan operasyon yapmanın anlamı yok”

    • #13 by Egemen Türkmen on 09/03/2017 - 13:56

      Mehmet Ali Bey,
      AKP iktidarının strateji ve siyasetten yoksun olması bir vaka. Türkiye’nin nesnel gerçekleri kendini dayattıkça el yordamıyla ister istemez gereğini yapıyorlar. Günü birlik ağızdan çıkan sözlere değil eyleme bakmak lazım. Türkiye’nin El Bab’tan sonra yönü Rakka değil, Menbiç’tir. Hayat bizim kafamızdaki şablonla ilerlemez. Önce Esat’la anlaşıp sonra operasyon yapmak bizim şablonumuz. Hayat AKP’ye operasyonu dayatıyor, operasyon da Esat’la ve bölgeyle dayanışmayı. İbrahim Karagül gerekirse Esat’la el sıkışılır, diye yazmış. Kanımca bir işaret fişeği. Sahadaki gelişmeler de teyit ediyor. Suriyeli pilot Amanos’ta kurtarıldı, dostane bir yaklaşım sergilendi…

  1. Erdoğan-Trump görüşmesinin 7 sonucu | (=Öykü-Şiir-Anı-Günce=)------------->>>Doğa+Yaşam+Sağlık ve Politik Yazılar

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: