Öncelikle belirteyim, bu bir kişisel yazıdır. O nedenle okumayabilirsiniz. Yine de okumak istiyorsanız, buyurun başlayalım:
9 saatlik mühendislik faaliyeti için gidiş-geliş günde 5 saat yol harcayarak şehir değiştiriyorum. Bu 14 saatten sonra haliyle ne yoğun okuyabiliyorum, ne sık yazabiliyorum, ne de sosyal medyadan gelen sorulara yanıt verebiliyorum.
Bugün sosyal medyadan gelen “sorulara” buradan toplu yanıt vereceğim. Soruları tırnak içine aldım çünkü büyük çoğunluğu soru değil, suçlama ve yaftalama. Adalet Yürüyüşü ile başladığı için de bir nevi kampanya.
Ama başka okur ve takipçilerin yararlanması için o soruları “gruplayarak” yanıtlayacağım.
CHP’Yİ Mİ ÖVÜYORUM? CHP’Lİ Mİ OLDUM?
Adalet Yürüyüşü’ne destek verdiğim günden bu yana en çok karşılaştığım iki soru bunlar: CHP’yi mi övüyorum? CHP’li mi oldum?
Önce ikicisini yanıtlayayım: Hayır CHP’li olmadım!
Adalet Yürüyüşü ile ilgili yazdığım yazılar nesnel bir gözle okunursa, o yazılarda bir CHP ya da Kemal Kılıçdaroğlu övgüsü olmadığı görülecektir. Tersine CHP yönetiminin yanlışlıkları vardır.
Bu arada sosyal medyada “yalama-yanaşma” gibi kavramlarla bu soruyu soranlara yakıştıramadım için bu sıfatların yerine “övgü”yü kullandığımı da belirteyim!
Kılıçdaroğlu’nu övdüğümü iddia edenler şunu bilmeli: Kılıçdaroğlu için bizim mahallede “devrimci Kemal” güzellemeleri yapılırken bile ben Kılıçdaroğlu’nu eleştiren dizi yazılar yazıyordum!
Adalet Yürüyüşü’ne destek vermem ise konunun 2019 çarpışmasıyla ilgili olması ve devrimci bir dalga yaratabilmesi için fırsat olabileceğini düşünmemdendir. Nitekim miting, CHP yönetiminin yanlışlıklarına rağmen “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları ile Maltepe’yi inleten 2 milyon kişiyi buluşturdu.
CHP’DEN MİLLETVEKİLİ Mİ OLACAĞIM?
Peki CHP’den milletvekili mi olacağım? Bu nedenle mi yürüyüşü destekledim?
CHP’den ya da başka bir partiden milletvekili olmayacağım. Dün olduğu gibi bugün de böyle bir düşüncem yok.
Bana “milletvekili olmak için Kılıçdaroğlu’nu övüyor!” suçlaması yapan kimi eski CHP’lilere hayret ediyorum. Yıllarca CHP’de milletvekili olmaya çalışan, olamayınca VP’ye kapan atan bu tiplerin bu anlayışlarını sürdürdükleri müddetçe hiçbir partiye hayırlarının olmayacağını düşünüyorum.
Aynı suçlamayı yapan VP’li arkadaşlara da şunu söyleyeyim: 1989 yılında tanıştığım Aydınlık hareketi içinde 1995’ten itibaren yoğun bir şekilde mücadele ettim, ediyorum. Onca seçim geldi geçti, tekinde bile aday olmadım: Ne milletvekili adaylığı, ne belediye başkanlığı, ne de il genel meclisi üyeliği vs.
Fakat bugün beni yaftalamak için bunları söyleyen kimilerinin milletvekili adaylığı listesindeki 4. sıra yerinin 9’a kaydırıldığında nasıl küstüğünü iyi bilirim! Ya da kısacık partililik hayatında daha ilk seçimde milletvekili adayı olabilmek için kırk takla atanları…
Bu konuyu kapatırken şunu da belirteyim: Sırasını beğenmeyip küsenler ve milletvekili olabilmek için kırk takla atan arkadaşlar, şu anda milletvekili olanların çoğundan çok daha iyi vekillik yapacaklardır, onu da belirteyim. Umarım ilk seçimde seçilirler.
NEDEN HALK TV’YE ÇIKIYORUM?
Yaklaşık 1,5 yıldır HALK TV’de Gürkan Hacır’ın Şimdiki Zaman programına konuk oluyorum. Fakat izleyenler bilecektir, sürekli konuk değilim. Bazen 4 hafta çıkmadığım da oluyor. Programcı Hacır’ın biraz da gündeme göre, örneğin dış politikanın ağırlıkta olduğu haftalarda daha sık çağırdığı, örneğin iki hafta üst üste çağırdığı da oluyor tabi…
Onun dışında birkaç haftadır TELE1’de başlayan Türkiye’nin Yönü programına konuk oluyorum. HALK TV’den farklı olarak, burada sürekli konuk olduğumu belirteyim. Ayrıca program başladığından beri, haftada bir de TELE1’in gazetesi ABC’de makale yazıyorum.
Bunun dışında zaman zaman Sputnik Radyosu’na telefonla bağlanıyorum.
“Neden HALK TV’ye çıkyorum” sorusunun yanıtı aslında kısa: Çünkü HALK TV çağırıyor. Çağırırsa başka kanallara da çıkarım.
“Neden HALK TV’ye çıkıyorum” sorusu, sorudan ziyade bir suçlama olarak geliyor, üstelik çoğunlukla tanıdıklardan. Ben o tanıdıkların Aydınlıkçı vicdanını ortaya koyarak neden HALK TV’ye çıktığımı sorgulamak yerine, neden ULUSAL KANAL’a çıkamadığımı sorgulamalarını beklerdim.
Hadi fikir ayrılığı nedeniyle yayın çizgisine uymadığım için Aydınlık’ta yazamamamın bir mantığı olabilir. Fakat Cem Küçük’ün, Ömer Turan’ın çıkabildiği kurucusu olduğum ULUSAL KANAL’a çıkamamamın mantığı nedir? Cem Küçük’ten daha mı uzak noktadayım!
Aynı arkadaşlarımın şunu da düşünmesini istiyorum: Ben çıkarken kötü olan HALK TV’deki Şimdiki Zaman programı, örneğin değerli arkadaşım Mehmet Perinçek çıktığında iyi mi oluyor? Ya da o program sorunluysa, o programın sürekli konuğu olan değerli arkadaşım Barış Doster nasıl ULUSAL KANAL’a konuk olabiliyor?
Benim HALK TV’ye konuk olmamı istemeyen arkadaşlar aslında ne istiyor? Yazmayayım, konuşmayayım, öyle mi?
CHP-HDP/PKK İTTİFAKINI MI SAVUNUYORUM?
CHP-HDP/PKK ittifakını savunmuyorum. CHP-VP ittifakının öncülük ettiği, soldan sağa pek çok partinin yer alabileceği, demokratik kitle örgütlerine, sendikalara, meslek odalarına yaslanan bir büyük Cumhuriyet Cephesi’ni çözüm adresi görüyorum. Zor mu, elbette çok zor!
CHP’nin tabanı sağlam Atatürçüdür ve o taban 200 yıllık devrimci geleneğimizi temsil eden güçlü damarlardan biridir. Onsuz Türkiye’de AKP’nin karşıdevrimine direnmek şu şartlarda mümkün değildir. O nedenle CHP-VP ittifakını biricik çözüm görüyorum.
Öte yandan 2019 virajını dönmek için AKP-Bahçeli ittifakı kuran Erdoğan’a karşı birinci turu iki cepheli, ikinci turu tek cepheli bir geniş koalisyon öneriyorum.
Cephelerden biri yukarıda saydığım Cumhuriyet Cephesi. İkinci Cephe ise Meral Akşener’in merkezinde olduğu ANAP, DP, LDP gibi partileri de yanına alan Milliyetçi Cephe.
Cumhuriyet ve Milliyetçi cephelerin ayrı ayrı aday çıkarması karşılığında Erdoğan’ın ilk turda seçilmesi şansı olmayacaktır. Cumhuriyetçi ve Milliyetçi iki cepheden en çok oyu alan aday da, geniş bir koalisyonla diğer cephenin desteğini alacak ve kazanacaktır.
PKK’Yİ SOL MU GÖRÜYORUM?
PKK’yi solda görmüyorum. Kaynak Yayınları’ndan çıkan “Büyük Kürdistan”, “Hükümet-PKK Görüşmeleri”, “IŞİD: Karar Terör” ve “Suriye’nin Sevr’i: Amerikan Koridoru” isimli dört kitabım PKK’yi nasıl gördüğümü yeterince açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
ABD emperyalizminin bölgede silahlı bir kuvveti haline gelmiş PKK’nin en çok da Kürtlere zarar verdiğini savunuyorum. ABD’nin bölgede Türk ile Kürt’ü, Türk ile Fars’ı, Fars ile Arap’ı, Arap ile Kürt’ü çatıştırma projesine karşı çıkıyorum. ABD’nin Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek için kurmak istediği “kukla bir devlete” karşı çıkıyorum.
Türk, Kürt, Fars ve Arap’ın emperyalizme karşı bir bölgesel ittifak geliştirmesini savunuyorum. Ekonomik entegrasyon ile Batı Asya Birliği kurulmasını savunuyorum.
PKK VE FETÖ’YLE MÜCADELEYE KARŞI MIYIM?
“Önce AKP’yle mücadele edilmeli” diyerek aslında PKK ve FETÖ ile mücadeleye mi karşı çıkıyorum? PKK ve FETÖ terör örgütleridir, AKP ise bir siyasi parti. Yani aynı düzlemde değildirler ve aynı sıralama içinde olamazlar. PKK ve FETÖ ile mücadele, öncelikle bir terörle mücadele sorunudur ve bu iki örgüt herhangi bir sıralamaya tabi olmaksızın ezilmelidir, bitirilmelidir.
AKP’yle mücadele ise bir siyasal mücadeledir.
Sorunların kaynağının sorunlara çözüm olamayacağını savunuyorum. Bu nedenle de AKP’yle mücadeleyi öncelikli mesele görüyorum. AKP’nin dışarıda mevzi kazanabilmek için Rusya’yla normalleşmesi ve içeride mevzi kazanabilmek için millicilik oynaması, onun sınıfsal karakterini ve ana hedefini değiştirmiyor! Cumhuriyeti yıkma programını adım adım uygulayan bu siyasal İslamcı partiye, “PKK ve FETÖ ile mücadele ediyor” diye, “Rusya’yla normalleşiyor” diye açık destek verilmesine karşı çıkıyorum.
Bir muhalefet partisi, iktidarı sırf terörle mücadele etmeye başladı diye destekleyemez. Tersine, ilk 10 yılında terörle ittifak yapan bu partiyle doğru dürüst terörle mücadele edilemeyeceğini, kendisinin daha iyi mücadele edeceğini halka anlatmalıdır bir muhalefet partisi… (Kaldı ki, terörle mücadele her iktidarın görevidir; yapması normal, yapmaması suçtur.)
AKP’nin Türkiye’nin zayıf karnına dönüşerek ülkeyi nasıl zora soktuğunu anlatmalıdır bir muhalefet partisi.
Ve muhalefet partisi, iktidar olmak için vardır; iktidarı alkışlamak ve iktidara iyi-kötü muhalefet etmeye çalışan muhalefet partilerine muhalefet etmek için değil!
Siyasi partiler düşünce kuruluşu değildir. Fotoğraf çekip, şu iyi bu kötü demek değildir işleri. Siyasi partiler, iktidar olmaya çalışırlar. Siyasetlerini de son tahlilde kuvvet toplamak için yaparlar.
SİYASİ AHLAK
Siyasette ahlak sorunu, çok önemli bir sorun olmaya başladı. Ve sosyal medya da siyasi partilerin trolleri ile kuşatıldı. Sahte isimle, yumurtalı fotoğrafla etrafa çamur atan, adınıza paylaşımlar uydurup algı operasyonu yapan yığınla profesyonel trol var. Onlara söyleyecek hiçbir lafımız yok.
Lafımız ismi cismi belli olanlara: Siyasette ahlak sanıldığından çok daha önemlidir!
Bakınız Atatürk’e: Düşmanıyla bile saygı çerçevesinde çarpışmaktadır, hasımlarıyla mücadelesinde nezaketi elden bırakmaz. Örneğin Nutuk’ta kaç kez “hain” lafı etmiştir sizce? Atatürk’ün Bütün Eserleri’ni inceleyin. 30 ciltlik yazısında kaç adet ağır söz bulabileceksiniz sizce?
Birbirimizin yazdıklarını, söylediklerini doğru bulmayabiliriz. Elbette eleştireceğiz. Ancak her beğenilmeyen lafa hain damgası yapıştırmak, her doğru bulunmayan sözde “dış güçler” etkisi aramak, her hoşa gitmeyen düşünceyi düşmanlıkla itham etmek, acizlikten başka bir şey değildir. Hiçbirimize yakışmaz…
Özetle, siyasette ölçümüz Atatürk olmalı! Hele de “gülün gül ile tartıldığı bir dünya özlemi” ile mücadele edenler için…
Mehmet Ali Güller
14 Temmuz 2017
#1 by cumhuriyetciyorum on 14/07/2017 - 07:11
Sayın Güller nezaket eksikliği kimseleri bağışık tutmaksızın hemen herkesi, her kurumu etkiliyor. Saymadan, sövmeden yazmak ve bir şeyler söylemek neredeyse olanaksızlaştı. Sosyal medya sorunun önde gelen kaynağı gibi. Bu alana hak ettiğinden daha fazla değer vermemek ve dikkate almamak zaman ve enerji kaybını önlemek bakımından önemli. Aydınlık ve Ulusal Kanal’a dönmeniz dileğiyle.
#2 by samet sabuncu on 14/07/2017 - 10:03
Sevgili Mehmet Ali,
Bu başlığı hem bir dönem aynı saflarda çarpıştığımız,hem de yazıya döktüğün fikirlerinle ailemizin bir ferdi olduğun düşüncesiyle kullandım.
Çok net,çok ölçülü,göğüslediğin saldırılara çok doyurucu yanıtlar ve açıklamalar vermişsin.
Bu yazıda aşağıda söyleyeceğim konular keşke hiç olmasaydı:
1)”“Neden HALK TV’ye çıkıyorum” sorusu, sorudan ziyade bir suçlama olarak geliyor, üstelik çoğunlukla tanıdıklardan. Ben o tanıdıkların Aydınlıkçı vicdanını ortaya koyarak neden HALK TV’ye çıktığımı sorgulamak yerine, neden ULUSAL KANAL’a çıkamadığımı sorgulamalarını beklerdim.
Hadi fikir ayrılığı nedeniyle yayın çizgisine uymadığım için Aydınlık’ta yazamamamın bir mantığı olabilir. Fakat Cem Küçük’ün, Ömer Turan’ın çıkabildiği kurucusu olduğum ULUSAL KANAL’a çıkamamamın mantığı nedir? Cem Küçük’ten daha mı uzak noktadayım!
Aynı arkadaşlarımın şunu da düşünmesini istiyorum: Ben çıkarken kötü olan HALK TV’deki Şimdiki Zaman programı, örneğin değerli arkadaşım Mehmet Perinçek çıktığında iyi mi oluyor? Ya da o program sorunluysa, o programın sürekli konuğu olan değerli arkadaşım Barış Doster nasıl ULUSAL KANAL’a konuk olabiliyor?
Benim HALK TV’ye konuk olmamı istemeyen arkadaşlar aslında ne istiyor? Yazmayayım, konuşmayayım, öyle mi?”
Yukarıdaki açıklamadan anladığım bir tek şey var:”BEN ULUSAL KANAL’A ÇIKMAK İSTİYORUM!”. Şimdi,bunu okuyunca,diyelim ki kanalda bir programa çağrıldın..Ne olacak?Ben senin,oradaki son dönemlerinde programın sonuna kadar neredeyse tek tümce konuşturulmadan sona eren ekran görüntülerini anımsıyorum.Sanıyor musun ki,yine bir şekilde o kanalda yayına çıkarılsan konuşabileceksin?Doğrusu bu ağıtını ya da yakınmanı anlayamadım.Nitekim,buraya yorum bırakan bir başkası da aynı şekilde düşünmüş ki,yorumunu “Aydınlık ve Ulusal Kanal’a dönmeniz dileğiyle” tümcesiyle bitirmiş.
2)Seni chp ye geçmiş,ya da halk tv ye çıktığın için hakarete varan ve belki de küfürlü eleştiri ve dayanaksız iddialarla eleştirenler sadece ve sadece vp li,lerdir.Çünkü,sadece onlar,diş geçiremedikleri zaman saldırırlar.Eskiden saldırılarında “vatan haini” yakıştırması kullanırlardı,şimdi buna bir de “fetöcülüğü” eklediler.Eleştirilere yanıt verirken bu saldırıları yapanların kimler olduklarını açıkça söylemeni beklerdim.chp liler seni kendi saflarında görmekten mutlu olurlar.dolayısıyla eleştirmezler.mhp liler ise,kendilerinden olmayan birinin partisiyle ters düşmesinden memnuniyet duyarlar.
3)
“CHP’nin tabanı sağlam Atatürkçüdür ve o taban 200 yıllık devrimci geleneğimizi temsil eden güçlü damarlardan biridir. Onsuz Türkiye’de AKP’nin karşıdevrimine direnmek şu şartlarda mümkün değildir. O nedenle CHP-VP ittifakını biricik çözüm görüyorum.”
“Öte yandan 2019 virajını dönmek için AKP-Bahçeli ittifakı kuran Erdoğan’a karşı birinci turu iki cepheli, ikinci turu tek cepheli bir geniş koalisyon öneriyorum.”
“Cephelerden biri yukarıda saydığım Cumhuriyet Cephesi.”,
Yukarıdaki açıklamandan da,VP yi parlatmaya çalıştığını görüyorum.Oysa vp nin,ilkelerinden kopma, Atatürk’den uzaklaşma,halkı yanlış yönlendirme çabalarında şu anda mhp den de,chp den de fersah fersah ilerde olduğunu görmeyen yok.AİHM de alınan bir kararın(ki,o da bir çok ülke o karara uymuyor ) arkasına gizlenerek varlığını sürdürmeye çalışan,her gün bir gün önce söylediğinin tersini söyleyerek zik-zaklama konusunda Erdoğan’ı dahi geride bırakan,bir dönem pkk ye yaklaşıp federasyonu savunan,,bir sonraki dönem buna karşı çıkan,şimdilerde ise kendine tek hedef chp yi seçmiş bir genel başkana sahip,üstelik ne yaparsanız yapın,oyları binde lerin üzerine çıkamayacak bir partinin desteğinden ne olur?
Yukarıdaki alıntıda vp yi öne çıkarmaya,parlatmaya çalıştığın satırlarından sonra,yazının devamında yaptığın eleştirilerini ise anlayamadım.Aynı,Perinçek’in senin sözcüklerinle: ” “PKK ve FETÖ ile mücadele ediyor” diye, “Rusya’yla normalleşiyor” “,buna ben de ekleme yapayım:(Kendisini 6 yıl Silivri’de konuk eden zihniyet bu zihniyet idi) “yargı altın devrini yaşıyor” söylemlerinin ardından zaman zaman “bak beni kızdırma,kulağını çekerim haa” gibi hiç bir değeri ve önemi olmayan,partisinin üyelerinin gazını alma amaçlı eleştiri sözcükleriyle,ve de en son “Erdoğan istifa etmelidir” gibi söylemlerle kendini gündemde tutmaya çabalayan birinin yaptığına benzemiş!
Özetle,çok güzel başladığın açıklamanı sulandırmadan,başladığın amaçla bitirmeni dilerdim.
Yazılarını rahmetli karımla kovalardık,bayrak artık bende..
Aydınlık günler dilerim.
#3 by Serdar Sağlamtunç, FCSI on 14/07/2017 - 12:00
Güzel ve net anlatımlı bir yazı.
Kapsam olarak tamamen katıldığım maddeler yanında “siyasi ahlak” bence tartışılmamalıdır. Çünkü bu nitelik ve kavram ortada yoktur ve olmayan şey üzerinde konuşmak gereksiz.
Yapılan eleştiriler, bana göre, ham beyinlerin üretimidir. Biz demokratlığı ve özgürlüğü anlamayan bir toplumuz. Demokrasi tanımı kişiye göre olabilir mi? Ne yazık ki bugün böyle! Kişi hür olarak bir yeri veya kişiyi eleştirip yüceltmiyor. Bunun neresi özgürlük. Atatürk miras olarak alınsa ve onun derin bilgisi takip edilse, vatan sevgisi ile insan sevgisinin yoğrulması ile güzel bir karışım elde edilecektir.
Şahsen VP ve DP ne yapmak istiyor anlaşılır gibi değil. Son üç seçimde üye ve destek olmama rağmen ayrılmak zorunda kaldım. Bu kadar hayal kırıklığı can acıtıcı. Ulusal Kanal’da yayını bilmeyen bir ekip, yandaşlar ve doğru telaffuzu olmayan tipler konuşabiliyor. Eleştirinizdeki AKP yandaşları saatlerce konuşuyor. Tam bir hayal kırıklığı! DP belki de RTE den kahraman çıkarmaya hevesli ama bu gerçekleşmez. Daha 15 Temmuz teşhisini bile doğru koyamamış bir profil!
CHP ve KK dan da bir şey olmayacağı, yürüyüşün yapmacık ve cılız olduğu da ortada. Buradan da halkı kucaklayan bir motif çıkmaz!
Sonuçta sizler gibi insanların, hem nalına hem mıhına vuran kişilerin çoğalması gerekli. Hem de ivedi!
#4 by Hatice karabal on 14/07/2017 - 13:05
Çok güzel bir yazı olmuş umarım eleştirileri yapanlar bu yazınızı okurlar, kaleminize sağlık
#5 by M. GAYE GÜLER on 14/07/2017 - 13:40
Koskoca parti kendi içinde yetişmiş evlatlarının eleştirilerine cevap vermek bunları dikkate almak yerine kolaycılık yapıp “hain” ilan ediyorsa partide artık siyaset yapılmıyor demektir. AKP ve Tayyip Erdoğan için söylediğiniz “sorunun kaynağı, sorunun çözümü olamaz” savı Vatan Partisi için de geçerlidir! Bırakın iktidar olmak için çalışmayı, muhalefet bile yapamıyorsak; yaptığımız işlerle, söylemlerimizle partimiz büyümek yerine yerinde sayıyorsa, (genel başkan hastalanırsa ya da ölürse veya değişmesi gerekirse ne yapacağız? Bu hareketi bu ideolojiyi nasıl devam ettireceğiz?) Sorusuna cevap bulamiyorsak; bu biatçı gelenek ile bir arpa boyu yol kat edemediğimizı göremiyorsak… yazınızda belirttiğiniz üzere SİYASİ AHLAK tan yoksun kalmışsa bu hareket, içeriden veya dışarıdan, hangi açıdan bakarsanız bakın parti yerine kötü yönetilen bir şirket gibi görünüyorsak, (tepedekiler düşünmez ya) bütün partililerin, sizi eleştirmek yerine oturup hindi gibi düşünmesi gerekir. BİZ NEDEN BÖYLE OLDUK? diye.
#6 by Fatih Torun on 14/07/2017 - 14:01
Sayın Güller, size yapılan haksızlıkları üzülerek izliyorum. Hayata tek boyutlu bakan zavallıların, zavallılıklarının farkına varmadan, acımasızca davranabilmesi kaçınılmaz bir gerçeklik. Bu konudaki düşüncelerinizi destekleyen İnsanBu sitesinden Sayın Kaan Arslanoğlu’nun bugünkü yazısını paylaşmak isterim. Sizin yazınızı da orada paylaşacağım. Sizi anlayan insanların olduğunu bilmeniz bile önemli. Saygılarımla,
http://www.insanbu.com/Siyaset-Haberleri/483-adalet-yuruyusu-abd-plani-mi-kurtulus-yolu-mu
#7 by yılmaz naz on 14/07/2017 - 14:05
fikrine ve yüreğine sağlık M.Ali Bey düşüncelerimize tercüman oluyorsun,(1976 yılın dan 16 07 2016 tarihine kadar aydınlık treninde idim ) AKP ve RTE nin varlık savaşı vatan savaşı olamaz, Doğu bey bizi çok şaşırttı.
#8 by nilsel on 14/07/2017 - 14:06
Sayın Güller,
Eleştirilere katılmadığını belirtmek isterim.Sizin çizginizin ne olduğunu sizi yıllardı takip etselerdi anlayacaklardı.Sizin uluslararası siyaset ve Türkiyenin konumu konularında son derece ufuk açıcı yorumlarınızdan çok faydalanıyor ve çevreme de sizi okumalarını öğütlüyorum.Sizi eleştirenlerin öncelikle tüm kitaplarınızı okumalarını ve sizi özümsedikten sonra yorum yapmalarını öneririm.Gün birlik günüdür.
Saygılarımla
#9 by Ayten Aydin on 14/07/2017 - 14:21
Guzel ve kaybedilmis degerleri hatirlatan ve bu nedenle de Ataturk ten yeniden baslamayi oneren bir degerlendirme olmus. Bu derece sencil bir tutum yayginlasmali. Icimizdeki uyuyan insan adalet yurusuyle biraz uyandi. Uyanik tutma gucu ise karindan degil kalpten ve vicdandan gelecek. Partilesmek gerekmez ama icindeki insan manzaralari nedeniyle erisilen bu zor kavsakta chp+vp ve hatta Aksener milliyetciligi birliginden artik anadoluluk ve vatandaslik olarak yola cikilabilir. Kuresellik cok mesafe kaybettirdi. Bir yeni dogus gerekli. Bu da insanin ana yurdu olan yer-cografyasi ve kanitlanmis derin kulturuyle olacak diyorum.
#10 by haluk ergüven on 14/07/2017 - 14:31
Haluk Ergüven
10 Temmuz, 12:50 · Ankara ·
İstanbul’da görkemli bir toplantı oldu.Bunu kimse küçümsemesin.
Diyorduk ki, millet referandumla %60 lara yakın ”hayır”la,bütün taşları yerinden oynatmıştır.
Bunun gereğini yerine getiremeyenler, milletin oylarına sahip çıkamayanlar, kendi durumlarını kurtarmak için Milletin peşine düşmüşlerdir.
Ayağa kalkmış milletimiz, herkesi yola getirecektir.
Millet, muhalefeti ile iktidarı ile tüm partileri silkelemiştir.
Milletin bu ikinci adımının,fena halde korkuttuğu ,hem iktidar, hem de CHP yönetimi gerekli dersleri çıkarmalıdırlar.
Millet şimdi, peşinden gideceği Kemalist çözüm stratejisini, Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin hakim kılınacağı programı ve iktidar olma azim ve kararlılığını ortaya koyacaktır.
Bu kararlılığı ve stratejiyi benimsemeyen, iktidar olmak istemeyen kişiler ve partiler yok olup gideceklerdir.
#11 by turgut ÇAYLAK on 14/07/2017 - 14:50
Mehmet ali bey Siz Doğu beyle fikir uyuşmazlığı içindeyken Onca okumuş yazmış ve geçmiş kariyer sahıbı insanın sorgulamadan Doğuı bey in emrindeymiş gibi hareket etmesi üzücü Hatta yukarıda bahsetmediniz amma amerikancı yakştırmalarına bizzat şahıt oduğum yazılar okudum ve 2 laf te ettim. Ben sizi bu kavgada haklı buluyor. Ancak Kemal kılıçdaroğlundan bir cavık olmayacağını da belirtmek isterim
#12 by eersever on 14/07/2017 - 19:15
Sn. Güller, sakıncası yoksa ULUSAL KANAL’a çıkmamanızın ya da çıkamamanızın nedeninini öğrenmek isterim şahsen ULUSAL KANAL yerine artık yalnızca TELE 1’i takip eden bir vatandaşım ve sanırım doğrusunu yapıyorum! Saygılarımla, iyi çalışmalar…
#13 by Mayk on 15/07/2017 - 00:26
Samimiyetinizden ve iyi niyetinizden yuzde yuz eminim.
…
Dogu Perincek’in bardagin yalnizca dolu tarafini gormesini,
baskalarinin da buyuk resmi ayni sekilde gormesini beklemesini kendimce elestiriyorum,
ama yine de soylediklerini ciddiye aliyorum. Kurtcu siyasetin onu amerikanci diye
yaftalamasini ciidiye almiyorum. Turklugun TC vatandasligi degil de, turk etnik kokeniyle
ilgili oldugu turunden imalarini kiniyorum (ikincil anlami one cikararak irkcilik yapmak).
…
Kilicdaroglu’nun parlatilmasina ve diriltilmesine karsiyim.
Insan neyse odur. Yurudu eylem yapti diye kahraman mi oldu.
ilk baslarda blof yapiyor diye dusunuyordum, ve kendisini destekliyordum, ama
simdi amerikanci oldugu besbelli, ve chpnin ve tcnin basina bela oldugunu soylemek gerekiyor.
kilicdaroglu chpnin basinda oldukca Akp iktidar olarak kalir, kalmasa bile yanlis bir chp iktidar olur.
Kotu bir adam degildir, ama en kotu kotu, kotulerin en iyisidir.
2019 carpismasinda elimizin guclu olmasi icin kilcdaroglu chpyi gercek bir chpliye birakmalidir.
#14 by Yaşar Sadık Yılmaztürk on 15/07/2017 - 21:41
Merhaba Mehmet Ali,
yazının her cümlesinin altına imza atarım.
İyiki seni tanımışım. Gazeteci ve vatandaş sorumluluğu hakkında ders olarak okutulsa yeridir.
Selamlar, sevgiler.
#15 by Alavara on 16/07/2017 - 14:58
YORUMLARINIZIN TAMAMINA KATILIYORUM. YAZILARINIZIDA İLGİ İLE TAKİP EDİYORUM. YCHP DEN SONRA VATAN PARTİSİ BANA BÜYÜK UMUT OLMUŞTU FAKAT GELİNEN NOKTADA TAM BİR HAYAL KIRIKLIĞI YAŞADIM. ULUSAL KANALDA AKİT’Çİ SURATLARI İZLEMEK, CEM KÜÇÜKLERİ GÖRMEK, AKP DEN MİLLİ HÜKÜMET KURMAK, SON ELLİ YILIN EN ADALETLİ GÜNLERİNİ YAŞIYOR OLMAK, KATAR A DOLU DİZGİN KOŞMAK. BARDAĞI ÇOKTAN TAŞIRDILAR. MUHTEŞEM BİR BİRİKİM VARDI, YAZIK OLDU.. BİZLERİ AKP, MHP VEYA YCHP NİN BİATÇILARI GİBİ SANMASINLAR. SEVGİ VE SAYGILARIMLA..
#16 by Mustafa Deliorman on 17/07/2017 - 10:20
sayın guler merhaba.. oncelikle genel degerlenfirmeniz için tesekkur ederim… son derece haklısınız,elbette her cagrılan yere gideceksınız yazacaksınız dolayısıyla sizin devre dısı olmanız esyanın tabiatına aykırı.. ulusal kzanal ve aydınlık bence sizin olmadıgınızdan öturu bir eksıklık duyuyor bunu görebiliyorum… ne yazıkkı ulkemzde içinde bulundugu dernegı stk yı gazeteyi tv yi partiyi eleştirdimi olay bitti vay sen nasıl elestirirsin gibi tartısmalar gırla.. oysa bu tur tartısmaların olması o kurumların menfaatinedir… koru korune yazarlık particilik olmasa bu ulke coktan uzaya giderdi.. ne yazıkkı bu boyle olmaya devam edecek gibi… calısmalarınızda basarılar dileyerek saygılar sunarım… mustafa deliorman 0542 616 10 68
#17 by Adil Ergün on 22/07/2017 - 11:45
Sayın Güller yazılarınzı aydınlık gazetesinden takip eden birisiydim.Fikirlerinze her zaman saygı ve beğeniyle izledim.Aydınlık ve Ulusal kanalda yer almamanızı bir kayıp olarak düşünüyorum.Umarım Aydınlık ve Ulusal kanal yöneticileri bu isteklerimzi değerlendirir.
Vatan Partisinin en geniş cepheden mücadele cephesinde yer alması gereken öncü kişilerden birisi olduğunuz inancındayım saygılarımla
#18 by Mustafa Asil Gümüşdal on 28/07/2017 - 20:53
Sayın Güller sakin olabilmenizi kutlarım.Sizi Aydınlık hareketinin içinde gördüğümü bilmenizi isterim
#19 by Bahattin Nazlı on 02/10/2017 - 23:11
1) AKP ile mücadeleyi, PKK ve FETÖ ile mücadelenin önüne koymak, PKK ve FETÖyü düşman değil, ara güç olarak görmektir. Ara güçler kazanabilir unsurlardır.
2) Yukarıdaki bakış açısındaki tehlike/yanlış (ABD) emperyalizmi başdüşman olarak görmemek, sonuç olarak çağı reddetmektir.
3) CHPyi eleştiriyor olmanın yukarıdaki iki madde yazdıklarımdan dolayı hiçbir anlamı yok.
Çünkü CHPnin eleştirilmesi gereken en önemli noktası (ABD) empeyalizmini başdüşman görmemesi, sizinle aynı fikirde olmasıdır.
Yani CHPyle temel konuda aynı yanlıştan birleşiyorsunuz.
Çağımızda emperyalizm ve devrimler çağıysa, empeyalizmin baş düşman almalıyız!
Çünkü ABD yalnız bizim değil, Çin,Rusya, KDHC. Almanya, İran, Irak, Suriye, Venezüella kısacası bütün milletlerin ve onların devletlerinin düşmanıdır.
ABD yenilmeden insanlık kurtulamaz!
Biz PKK ve FETÖ derken zaten ABD demiş oluyoruz!