Erdoğan’ın “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” diyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a verdiği yanıt ilginç: “Önce sen kendi beyin ölümünü bir kontrol ettir!”
Aynı günlerde sarayın sözcüsü ve iletişim başkanı da NATO’ya ne derece bağlı olduklarını ve ittifaka ne kadar katkı yaptıklarını üst üste mesajlarla anlatıyorlardı.
İşte bu, soğuk savaş doğumlu siyasal İslamcılığın genetik kodlarındaki o Amerikancı karakterdir!
Zayıflayan ABD hegemonyası
Oysa tersine, NATO bugünlerde o kadar da önem atfetmeleri gereken bir durumda değil… ABD Başkanı Donald Trump bile NATO’yu gereksiz gördüğünü dile getiriyor; “bu modası geçmiş yapının ABD’ye boşuna zaman ve para harcattığını” söylüyor.
Kuşkusuz o kadar da değil; ABD Avrupa’yı yanında tutacaksa ve onları Çin ve Rusya’ya karşı kendi çıkarlarına uygun pozisyon almaya zorlayacaksa, NATO gibi siyasi ve askeri bir örgüte ihtiyacı sürecek elbette!
Ancak ABD hegemonyasının zayıflamasına bağlı olarak NATO’nun öneminin azalmaya başladığı da bir gerçek.
Fakat işte o “Amerikancı karakter”, şu şartlarda ve en kritik zamanlarda bile Fransa’dan çok NATO’culuk yapılmasını sağlayabiliyor!
Türkiye’ye tehditlerin kaynağı
Üstelik bugün Amerikancılık ve NATO’culuk yapmak, düne göre Türkiye’yi yönetenler için daha da zor. Bugün somut tehditler tam da oradan geliyor çünkü…
Türkiye’nin önünde iki büyük tehdit/sorun var: PKK/Suriye ve Doğu Akdeniz/Kıbrıs…
Peki bu tehditlere/sorunlara göre kim nasıl konumlanıyor? ABD ve AB, Suriye’de PKK’nin yanında ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin karşısında.
Fakat bu gerçeğe rağmen “yerli ve milli” görünümlü “siyasal İslamcı” iktidar, NATO zirvesi öncesi NATO’ya bağlılık yemini ediyor!
Ve Erdoğan zirveye giderken şöyle diyor: “Rusya’yla olan ilişkilerimiz müttefiklerimizle (ABD, AB) olan ilişkilerimizin alternatifi değil.”
Neo-Abdülhamitçilik
İktidarın “yerli ve milli” görünümüne aldananların anlamadığı işte tam da bu. Erdoğanların Suriye düzleminde Rusya’yla Astana Süreci’ne girmesi ya da konu ekonomi olduğunda Çin’e açılım yapması bir eksen kayması ya da Avrasyacılık değildir.
İktidar yararcı ve gerçekçidir; Suriye’de kendisine alan açabilmek için Rusya’ya yanaşması gerektiğini görmüştür; dünyanın ekonomik merkezinin Atlantik’ten Asya-Pasifik’e kaydığı şartlarda da yönünü yeni merkeze dönmüştür.
Fakat bu, siyasal İslamcı iktidarın Amerikancı karakterini kökten değiştirmemiştir elbette. İktidar o karakteri güncellemiş ve ideolojik köklerindeki Abdülhamitçilik ile harmanlayarak bir dış politik hat inşa etmeye çalışmıştır: Neo-Abdülhamitçilik!
Yani Rusya’yla kendisine alan açan ve bunu ABD’ye pazarlığında kullanan, bu iki kuvveti dengelemek için de AB’yle müzakere yapan anlayış…
Çok taraflılık değil, çok tarafa taviz
İşte NATO’nın Londra zirvesinin öncesinde Türkiye, İngiltere, Almanya ve Fransa liderleri arasında yapılan Suriye konulu dörtlü zirve, bu bahsettiğimiz hattın bir yansımasıdır.
Londra’daki bu dörtlü zirveden çıkan şu sonuç aslında ne demek istediğimizi çok somut anlatıyor: “İdlib dahil Suriye’deki tüm sivillere yönelik saldırıların durdurulmasında uzlaşıldı.”
Yani Rusya’yla anlaşarak Suriye’ye giren ve bu ilişkiyi ABD’den taviz kopartmakta kullanan iktidar, Moskova’dan gelen İdlib konusundaki baskıyı da AB’ye dayanarak hafifletmeye çalışıyor!
Ve buna “çok taraflılık” diyor! Fakat mesele şu ki, netice “çok tarafa” tavize dönüşüyor!
Baksanıza, mevcut tablodan ne kadar da mutlu ABD Başkanı Trump: “Erdoğan’la iyi anlaşıyorum. Türkiye ile iyi ilişkilerimiz var. Türkiye’nin Suriye sınırı yakınından çekildik. Orada iyi iş çıkarıyorlar. Sınırda yeterince bulunduk, petrolün kontrolü bizde.”
Not: Biz makalemizi yazı işlerine teslim ettiğimizde NATO’nun Londra zirvesi başlamamıştı. Zirveyi sonraki makalemizde inceleyeceğiz.
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
5 Aralık 2019
#1 by puma on 06/12/2019 - 08:43
Bu soylenen sozlerden o kadar da derin anlamlar cikmaz. Daha cok blof, dalga gecme, ya da nezaket ornegi, olarak anlamak lazim.
……
Digerlerini bilmem ama ben amerikancilik derken “derin devlet taraftarligi” anlarim.
Akp makyavelist bir partidir. Dunyanin eksen degistirmesi sayesinde, bu tutumun bazi yararlari da olmaktadir. Akp askeri anlamda doguya daha yakin durmakla beraber, mesela yakip halkimizi zehirlemek uzere avrupanin plastik coplerini ithal etmektedir. Ya da Natonun dayattigi islamciligi hala devam ettirmektedir. Yani sinirlarimizi belki guvenli hale getiriyoruz, ama sinirlarimizin icindeki halki, topragi devleti daha kalitesiz hale getiriyoruz. Hidrokarbonlardan pay alip daha zengin olabiliriz, ama demokrasi anlaminda geriliyoruz, ve suudi arabistan turu bir zengiligin bu ulkeye bir yarari ollmaz.
……
Siyasi liderlerin ne demesini bekliyoruz, dogruyu soylemelerini mi, bunun kime ne yarari olur. Mesela soyle diyebilirler mi:
…
ilk atom bombasini derin devletin kontrol ettigi ABD yapti. Derin devlet bunu ekonomik/siyasi/jeopolitik bir cikara donusturmeye calisti. Sovyyetlerin de atom bombasi yaptigi zamana kadar ki 4 yil boyunca tarihin sonunun geldigi gibi bir hava vardi, derin devlet tek hakimdi dunyada. Sovyetler de atom bombasi yapinca, bu sefer Avrupa ve ABDyi jeopolitik ve ideolojik olarak tek parca olarak Sovyetlerden korumak ve yeni finansal sistem yoluyla elde edilen ustunlugun devam edebilmesi icin Nato diye bir askeri-siyasi orgut kuruldu. Boylece elitler hem komunizm tehdidine karsi Nato ulkelerini birbirine kenetleyecekler, hem de hicbirinin kendi basina bagimsiz hareket edebilmesine firsat vermeyecekledi. Elitler butun ulkeleri belli fonksiyonlari yerine getiren kukla ulkeler olarak dizayn etmeye calisiyorlardi. Yani elitler beyin olacakti, digerleri de bobrek, kalp, ciger gibi davrananacaklardi. Herseye beyin karar verecekti.. Neyse, Sovyetler de atom bombasi uretmekle kalmadi uzay yarisinda one gecti (Sputnik etkisi denen panik havasi). Boylece imaj olarak Sovyetler Batidan ustundu artik. Bunu dengelemek icin Kennedy Ay’a adam yollama karari verdi. Ama bunun o devirde imkansiz oldugu biliniyordu, ve onun yerine Kubrick’e Apollo filmleri cektirdiler. Belki de bu iyi birseydi, cunku silahlanma yarisinda frene basma anlamina gelebilirdi. 1969 da guya Ay’a inildi.
ABDnin altin standarini devam ettirecek gucu yoktu, ama dolar yeterince kok salmisti dunyada. Onun yerine insanlari dolara guvenmek yerine dolara mecbur etmek amaciyla 1971 ve 1973 te petro dolar sistemi kuruldu (Saudileri ikna ederek). Yani ABD sahte para basacakti, ve butun dunya da bunu kullanacakti. .. Sovyetlerin boyle bir kaynagi olmadigi icin Sovyetler zayifladi ve dagildi.
Ancak Rusyanin uzaydaki ustunlugu devam ediyordu, ve kukla oldugu farzedilen Putin’in sayesinde
Rusya toparlandi, ve askeri anlamda da 90lardan beri buyuk bir atak yapti. Bu arada kukla olarak dizayn edilen Cin ivmeli bir sekilde buyuyordu. Rusyanin yalnizca askeri guc ile Bati’yi dengeleyebilmesi zordu, bu yuzden Cin gibi bir ekonomik gucu de yanina aldi. Ayrica Batida herseyi farkinda olan, ve elit satanist teroristlerden nefret eden Batililar da , kartel karsiti Rusya-Cin ortakligina dahil oldular. Cunku satanist teroristler siyaset, medya, tip-“bilimi”, uluslararasi sirketlere sahip ve hakim idiyseler de bilim ve teknolojiye hakim degildiler ve olamazlardi, cunku boyle seyler bilgi-yetenek-egiitim falan gerektiriyordu. Satanistlerin gizli yapilanmasi ortaya cikti, ve bunlarin karsisinda bir birlik (Alliance) olustu. Belki Alliance eskiden de vardi, ama zayif kaldi, ama artik satanist elitlerden daha gucluler. Alliance belki Trump’u uzun suredir baskanliga hazirliyordu. Tabi ki Trump elit karsiti goruntu verip kendini sabote edemezdi. Bu satanist teroristlerle yakin arkadas gibi poz verdigi resimler kolayca bulunabilir.
Trump’un azledilmesini bizdeki Ergenekon Balyoz sureclerine benzetebiliriz. Teroristler burokrasiyi ele gecirmisler ve ordan saldiriyorlar…
Nato konusuna geri donersek: Derin devlet aygiti olarak insa edilen Nato islevini kaybediyor, cunku,
butun Nato ulkelerini topla, 10la carp, askeri anlamda bir tane Rusya etmez (bu belkide Alliance’nin basarisi). Ayrica bunlarin ekonomik guclerini topla, Cin arti Hindistan etmez. Ve aradaki fark acilma egiliminde. Ayrica elitler dunyada temizleniyorlar, bizim fetoculeri temizlememiz gibi. Derin devletin fiziki gucu azalsa da santaj ve sabotaj potansiyelleri hala yuksek, bu yuzden bu temizlik dikkatli yapilmalidir. Ayrica mesela,
Trump gibi kendi ulkesini bu elitlerden temizlemeye calisan Trump gibiler, sonucta kendi ulkelrinin
Dogu gucleri karsisinda zayif kalmasini da istemezler. Yani birden fazla cephede bogusmalari gerekmekte. Bu yuzden birbirine celiskili gorunen seyler soylemeleri gayet dogal.
#2 by puma2 on 06/12/2019 - 08:54
Kubrick onemli, belki de en iyi film yonetmenidir. Baska filmlerde Apollo yalanina referans yapmistir. Mesela Shining filminde, All work and no joy makes Jack a dull boy denen bir cunmle vardir. Burda All kelimesi A11 diye okunabilir. Yani Apollo 11. Bu Apollo hikayesi aslinda yalandi demek istiyor.
Eyes-wide-shut adli filmde de satanistlerin bazi ayinlerinden esinlendigi besbelli.