Siyasal iklimler önemlidir; bazılarını yanlış zamanda doğru şeyi söylemekten alıkoyar, bazılarına bile bile yanlış olanı söyletir, çoğunluğu da kendisine uydurtur!
Örneğin dün ekranlarda Fethullah Gülen’i eleştirenlere “Hocaefendimizle ilgili böyle konuşamazsınız” diye medya avukatlığı yapanlar, bugün önüne gelene “Fethullahçı” diye saldırabilmektedir. Örneğin 12 Eylül şartlarında 12 Eylül’ü savunanlar, sonrasında 12 Eylül darbesine karşı olduğunu iddia ederler.
Bunu neden mi belirtiyorum? 28 Şubat sürecinin Genelkurmay Başkanı em. Org İsmail Hakkı Karadayı’nın ölümü ile 27 Mayıs’ın yıldönümünün peş peşe gelmesi siyasal iklimle birleşince, konuyla ilgili çok sayıda yorum yapıldı, yazıldı. Ancak yorumların büyük bir kısmı, yukarıda anlatmaya çalıştığımız siyasal iklime uygundu. Bu nedenle bir karşı-yorum yazısı ihtiyaç oldu:
27 Mayıs: Sandık korundu
Üç idam büyük yanlıştı, tartışılacak yanı yok. Ancak bunun üzerinden toplam bir 27 Mayıs değerlendirmesi yapmak hem bilimsel olmayacaktır hem de “sonucun nedenini” gizleyecektir.
O nedenle, nedene bakmak ve 27 Mayıs öncesi Bayar-Menderes “diktatörlüğünün” uygulamalarını çok kısaca özetlemek gerekir: ABD’nin Marshall Yardımı’nın karşılığı olarak ve NATO’ya girebilmek için Kore’ye Amerikan askerlerine koruma görevi ile Mehmetçik gönderdiler. Kendilerine yakın yargı üyelerine yer açabilmek için yasa değiştirip, yüksek yargı üyelerini gerekçesiz parça parça emekli ettiler. İktidara karşı her haberi cezalandıracak mekanizma kurdular; öyle ki 27 Mayıs’tan önce 800’e yakın gazeteci hapisteydi. Vatan Cephesi kurdular, muhalifleri vatan haini ilan ettiler. DP’ye oy vermeyen Kırşehir ilini ilçe yaptılar. CHP’nin mal varlığına el koydular. İsmet İnönü birkaç kez linç edilmeye çalışıldı. Meclis Tahkikat Komisyonu kurarak, yargının işini de üstlendiler; istedikleri gazeteleri yasakladırlar, istedikleri matbaalara el koydular, istedikleri kişileri tutukladılar. Ülkeyi yanlış ekonomi politikalarıyla iflasa sürüklediler; 1958’de devalüasyon oldu ve TL’nin değeri üç kat azaldı.
Kısacası demokrasiyi kullanarak iktidar olan bir parti, demokrasiyi ortadan kaldırıyordu.
Bu “nedenleri” görmeden “sonucu” bugünkü siyasal iklimle değerlendirmek bilimsel olmayacaktır. Bu nedenler üzerinden sonuç değerlendirildiğinde de ortaya şu gerçek çıkacaktır: 27 Mayıs sandıkla/seçimle diktatörlük kurulmasını önlemiş ve seçimlerin devam edebilmesini sağlamıştır! 27 Mayıs’ın “demokrasiyi kurtaran” bu özelliği, nitekim 1961 Anayasası’na da yansımıştır. Öyle özgürlüklerle dolu bir anayasadır ki, Kenan Evren “27 Mayıs anayasası bize bol geldi” deyip, 12 Eylül Anayasası’nı getirmiştir!
28 Şubat: Fethullahla mücadele
28 Şubat ise bugünkü siyasal iklimde “Amerikancı” diye yaftalansa da Amerikancı değildi, nesnel olarak anti-Amerikancıydı: Birincisi ordu içerisinde ABD’nin kullanımına açık Fethullahçılar başta olmak üzere tarikat örgütlenmelerine tırpan vurdu. İkincisi ABD’nin Ortadoğu planına karşı siyasi ve askeri olarak konumlandı. Üçüncüsü, silahlanmada ABD’ye bağımlılığı kırabilmek ve sonrasında milli silah üretebilmek için, ABD/NATO dışı ülkelerden silah alımına yöneldi.
28 Şubat sürecindeki Fethullahçı tasfiyeler sürdürülebilseydi, Türkiye 2016’da 15 Temmuz darbe girişimini yaşamayacaktı! Ancak siyasi iktidarın desteğiyle önce YAŞ’ta ihraçlar zorlaştı, ardından da tamamen ortadan kalktı. Ve tersine Fethullahçılar siyasi iklimin avantajıyla, sızmak yerine sınav sorusu hırsızlığı ile orduya topluca girmeye başladılar!
Unutmadan, 28 Şubat davası da Ergenekon-Balyoz kumpasları ile birlikte yürütülen Amerikancı kumpaslardan biriydi!
Erdoğan ve Bahçeli’nin bagajı
Siyasal iklim böyledir işte…
Duruma göre 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz aynı kefeye konur, duruma göre 27 Mayıs ve 28 Şubat darbe diye dövülürken, 12 Martçılar ve 12 Eylülcüler övülür!
Örneğin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli fiilen 27 Mayıs ve 28 Şubat’tan en fazla yarar gören kişidir: Genel başkanlığını yürüttüğü MHP’yi kuran, yıllarca liderliğini yürüten Alparslan Türkeş 27 Mayıs bildirisini okuyan albay değil midir? Bahçeli 28 Şubat sürecinin sağladığı koşullarda oy oranını artırıp MHP’yi iktidar ortağı yapmadı mı? Kendisi 28 Şubat sürecinde başbakan yardımcısı olmadı mı?
Öreğin AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 1998’de Kenan Evren’e aynen şöyle demedi mi: “Sizin zamanında belediye başkanı olacaktım ki, İstanbul’u uçururdum.” Erdoğan AKP iktidar olduktan sonra da birkaç kez Evren’le görüşmedi mi? 2003’teki ilk görüşmeyi daha sonra Evren şöyle özetlemedi mi: “Bana saygılarını, sevgilerini sundu. Bu ülkeye yaptığım iyiliklerden söz etti.”
Ölçü: Kemalist Devrim
Kısacası 27 Mayıs ile 28 Şubat’ı, Amerikancı 12 Mart, 12 Eylül ve 15 Temmuz ile aynı kefeye koymak eşyanın tabiatına aykırıdır.
27 Mayıs ve 28 Şubat, kimi hatalarına rağmen Kemalist Devrim’in devamıdır; 12 Mart, 12 Eylül ve 15 Temmuz ise Kemalist Devrim’e karşı-darbedir!
En ağır siyasal iklimler bile tarihsel gerçekleri silemez…
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
30 Mayıs 2020
#1 by puma on 31/05/2020 - 12:25
Aynen. Amerikanin artik eskisi gibi “amerikanci” (yani derin devlet taraftari ya da kuklasi) olmayacagi yeni donemde artik boyle gerici fasist darbelere ve partilere yer olmamali, ama su anda gucu tamamen ele gecirmis durumdalar, ve bu durumdan az maliytetle kurtulmak icin ince bir plan yapilmalidir. Bunun icin tabi ki uluslararasi dengelere dikkat etmek gerekir.
……….
Su anda bir askeri darbe olmasi icin hem Rusyanin hem Abdnin ayni anda onayi olmasi gerekir. Bunlar gerici bir darbeyi -artik- desteklemezler (16 Nisan’i desteklediler gibi, ama bu gecici bir seydi bence). Ama sessiz kalabilirler. Ilerici olani icin ise hem ortam hem de guc dengesi uygun degil. Ama tasfiye tipi bir darbeye karsi rusya-cin-yeniabd’den destek aranmalidir. Mesela farzedelim derin devlet bir tasviye listesini H.Akar’a vermisti. Ayni ergenekon-balyoz gibi, tek farkla, burada duzmece davalara, delillere, kanunlara, ozel mahkelemelere, taraf-zaman-feto gibi seylere gerek yok, ben yaptim oldu mantigi yeterli, ve tabi bu buyuk bir tehlike. Orduda tam sol kemalist kimseler olmasini beklemiyorum sahsen, ama bu sessiz tasviye darbesine dur diyecek azcik vatansever kimseler de mi yok. Rusya ile derin devlet’e karsi hem istibarat, hem askeri duzeyde isbilirligi yapiyoruz, yalnizca siyasi anlamda degil,… ama ote yandan derin devletin temsilcisi gibi davaranan ve H.Ozkok’u aratmayan bir H.Akar var, ve butun ordu onun emrine verilmis.
…………
Eski darbelere donersek,… 12 eylul ve 12 mart tamamen fasist amerikanci terorist darbelerdir.
27 Mayis dogru bir harekettir, ve devrime donusmustur, ama idamlar haksiz ve yanlisti. Haksiz derken idami haketmediler demiyorum, belki cok daha fazlasini haketti bazilari, ama askeri mahkemede uyduruk seyler yargilandi, gercek buyuk suclar yargilanmadi, cunku o zamana derin devlet ele verilmis olacakti. Yani intikam alalim, ama Amerikayi da kizdirmayalaim havasi vardi demek ki. Yani ABD/derindevlet, Rusya’dan finansal destek isteyen Menderes’in devrilmesine yesil isik yakti, ama kontrolu kaybetmemek icin de onlem almaya calisti. Heralde darbenin devrime donusecegini hesap etmemisti ki hemen sonrasinda karsidevrim planlari yapmaya basladi.
28 Subatta ise galiba devrimciler Mesut Yilmaz’a guvendiler, ama o geregini yapmadi. Ayrica CevikBir’in amerikanci oldugu soyleniyor. Reis gibi o da “yahudi cesaret odulu” almis diyorlar. Yani bence 28 subat’i icerden sabote eden biriydi, ama gercegi tam olarak bilmem imkansiz. Farkli kaynaklardan gelen bilgi kirintilarini birlestirerek tutarli bir senaryo yazmaya calisiyorum.
#2 by YAKUP on 31/05/2020 - 13:38
27 Mayıs 1960 bir darbeyse,ABD ve Yanlılarına dır.Evet bu bizim nazarımızda bir devrimdir.Heyhat en büyük hatası,buna sebep olanların asılmalarıdır ki,bu o kişileri kahraman yapmıştır.
Türkiye’mizde çok partili hayata çok erken girilmesinin de bir sonucudur.Bir ülkede halkın doğru seçim yapabilmesinin en belirgin özelliği,o toplumun doğru eğitilmesidir.Bu gerçeği gören Cumhuriyet kadroları,KÖY ENSTİTÜLERİNİ hayata geçirmişler,ama gericiler bu muhteşem olayı engellemişlerdir.
Bugün ülkemizin çektiği tüm sancılar geri bırakılmış toplum yapımızdan kaynaklanmaktadır.Iktidara gelen bütün sağ hükümetler,gericiliği kollamış,gözetmiş ve teşvik etmişlerdir.15 Temmuz Fettullha Gülen terörizmini bu olanaklar sağlamıştır,ve bu hain kadrolar halen her yerde varlıklarını sürdürmektedirler.
12 Eylül faşist darbesi ve ondan öncekileri 27 Mayıs devrimiyle mukayese etmek,insafsızlığın ötesinde cahillikten başka bir şey değildir.
#3 by puma2 on 31/05/2020 - 20:06
Bu arada direk alakali degil ama yine de soyleyeyim. Tele1 Trump konusunda yanli, ve yanlis tarafi tutacak sekilde hareket ediyor. Haberi versin, ama anlamadan da yorum yapmasin.
Trump demis ki, yagmalama olsa genelde silahlar ateslenir, ve bu da istenen bir durum degildir. Yani birileri firsattan istifade dukkanlari yagmalayacak, ya da kaos yaratmak icin hic alakasiz yerlere saldiracak, bu durumda , mesela dukkan sahibinin varsa silahini kullanmasi normal degil mi. Mesru mudafaaa sayilmaz mi. Cunku cami kiran dukkani yakan adam da oldurebilir. Ne diyecekti, hersey serbest istediginizi yapin camlari da indirin, arabalari da yakin, mi diyecekti. Biliyor ki birileri bu olayi hic alakasi olmadigi halde Trump aleyhine kullanmaya , ve derin devleti kurtarmaya calisiyor. Trump barisci gosteri aleyhine bir sey dedi mi. Ama Tele1 bu sozleri nasil cevirdi: |”Silah kullanmakla tehdit etti”.
Ikinci olarak “liberal yonetimler olaylara yeterince onlem almiyor, o zaman federal gucleri gorevlendirmek zorunda kalirim (gibi birsey)”, burada “Demokrat”larin kazandigi eyaletleri kastediyor, demokratlar direk derin devletin emrinde, Trump olmasa cumhuriyetciler de aynen oyle olacakti. O zaman demokratlar siyasi sebeplerle kaosu destekleyebilir. Cunku bu kaos secimlerde Trump’un aleyhine olacak.. Trump’un da ek onlem almasi gayet dogal. Ayrica bu esitsiz sitesmi Trump mu kurdu. Bunu azaltmak icin hem tepede derin devleti ezerek hem de tabanda halka nakit para dagitarak mucadele ediyor. Daha ne yapabilir….. Tele1 bunu nasil ceviriyor, Trump sinirsiz guc kullanmakla tehdit etti. Yorum yapmasinlar, ingilizce bilen birisine aynen cevirtsinler. …
Sanki bariscil gezi olaylari olmus ta, “fasist irkci Trump” ta burada siyahlari ve olayi protesto edenleri hedef aliyormus gibi.. Ecevit zamaninda da vandallik olmustu ve Ecevit bunlara terorist gibi bir sey demisti. Gezi ile yakindan uzaktan alakasi yok. …. Yani olayi proteso eden cogunluga karsi bir sozum yok, Trump’un da onlar aleyhine bir sozu yok. Kaos yaratmak isteyen parali capulculai uyariyor yalnizca. Birileri ABDde turuncu devrim yapmak istiyor, hatta bu oldurme olayini da onlar ayarlamis olabilirler. Hatta bence oyle, niye bir adamin 8 dakika boyunca boynuna basilir ki. 10 saniyede kelepce takilir.
Ey ABDdeki oy verecek turkler, Fetocu iseniz size engel olamam, ama degilseniz bu anaakim medyaya kanmayin, oyunuzu Trump’a verin. Cocuk kaniyla beslenen satanistlere hak ettikleri cevabi verin.