Nedir “çoklu baro” tasarısı? Beş binden fazla avukat olan illerde iki bin avukat ile ikinci, üçüncü, dördüncü baro kurabilmektir özetle…
“Tek devlet, tek millet, tek bayrak” diyen bir iktidarın, “çoklu baro” demesi şaşırtıcı gelebilir. Ancak “tek millet” diyen bu iktidarın, daha önce “her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum” dediğini anımsarsanız, bu tür dönüşümlerin normal olduğunu ve siyasetin başlangıç yıllarında dile getirilen “iktidar olmak için gerekirse papaz elbisesi giyerim” anlayışıyla uyumlu olduğunu görürsünüz.
Amaç iktidar olmak ve iktidarda kalmaktır…
Çoklu baroyla ikili iktidar
AKP’nin “çoklu baro” tasarısının somut hedefi şudur: Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay belli ölçülerde “ele geçirilmiştir”; düğmesiz cübbeler parmaklarla iliklenir hale getirilmiştir. Ancak yargının “ele geçirilmesi” tamamlanamamıştır, çünkü barolar “ele geçirilememiştir”.
“Çoklu baro”, baroları ele geçirmek için önce bölüp ikili iktidarlar oluşturma, sonra kendi parçasını hükümet desteği ile esas olan haline getirip, nihayetinde yeniden “tek baro” yapma operasyonudur.
Tanıdık bir yöntemdir: AKP-FETÖ koalisyonu sırasında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu ele geçirmek için önce üye sayısını artırıp kendi adamlarını atamaları, sonra üye sayısını düşürüp muhalifleri temizlemeleri örneğin…
Yargı reformunun sonuçları
AKP literatüründe reform “ele geçirme” operasyonunun, demokratikleşme de “yeni rejim inşa etmenin” aracıdır; örtüsüdür. Demokrasiyi “inilecek durağa gelindiğinde inilen tramvaya” benzetmeleri bu nedenledir.
Biliyorsunuz, AKP-FETÖ koalisyonu döneminde yargı reformu yaptılar. Sonuç? 15 Temmuz!
Yargıya yerleştirdikleri o FETÖ’cüler TSK’ye operasyonlar yaptı. Sınav sorularını çalarak orduya soktukları FETÖ’cüler subay oldu; kumpaslarla ordudan attıkları subayların yerlerine onları yerleştirdiler; ordudan temizlenmesi gereken bu FETÖ’cüleri YAŞ’ta korudular ve sonuç 15 Temmuz oldu…
Şimdi AKP’nin yine bir reformla, yani “çoklu baro” tasarısıyla yeni felaketlere zemin hazırladığı ortada!
Çoklu baro reformu dedikleri, ele geçiremedikleri Cumhuriyet barosunu bölmek ve içinden bir AKP barosu çıkarmaktır ancak açtıkları yol şu tarikatın barosunun, şu etnik grubun barosunun, şu siyasi hareketin barosunun kurulabilmesine de olanak sağlamaktadır fiilen…
Cumhuriyet hukukun birliğini sağladı
Tek baro, aslında tek hukuk demektir; hukukun tekliği, birliği demektir…
Çünkü Cumhuriyet, hukukun birliğini sağlamıştır.
Osmanlı Devleti’nde iki hukuk vardı. Osmanlı hukuku, şer’i ve örfi hukuktan oluşuyordu. Yani bir yanda İslam hukuku vardı, diğer yanda da Osmanlı padişahı tarafından konan hukuk kuralları… Ancak padişahın koyduğu hukuk kuralları bile aslında kendi içinde şer’i ve gayri şer’i diye ikiye ayrılıyordu.
İşte Cumhuriyet, bu ikiliği ortadan kaldırdı ve hukukun birliğini sağladı.
Günümüzde zaman zaman “ulemaya soralım” türü çıkışlar, işte bu ikili hukuk hevesinin yansımalarıdır!
Ne yapmalı?
Tek adam rejimi inşası önünde kalan engellerin başında barolar, meslek odaları geliyor… AKP iktidarı önce baroları, bu engeli geçerse meslek odalarını hedef alacak. O nedenle baroları savunmak sadece avukatların görevi değildir; hepimizin görevidir.
Çünkü barolar cumhuriyet demektir; cumhuriyeti savunmak hepimizin görevidir.
Meslek odaları hedef alınan mühendisler, mimarlar, hekimler, eczacılar; kıdem tazminatı hedef alınan işçiler, emekçiler, memurlar, sendikalar; baroları hedef alınan avukatlar, hukukçular güç birliği yapmalıdır…
Emin olun; pratikte emekçilerin ve sendikaların kıdem tazminatlarını koruyabilmesi, bugün baroları savunabilmelerine bağlıdır!
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
2 Temmuz 2020
#1 by Dr. Murat Aygen on 03/07/2020 - 19:16
Baroların, ulusal birlik ve berâberlik adına, FEYZiOĞLU adı etrâfında toplanmaları îcâb etmektedir NETEKiM bkz: «AP’liler Feyzioğlu’nu alkışladı» (tek sütun üzerine) başlıklı haberi, Milliyet gzt., Sahibi Milliyet Gazetecilik A. Ş. adına Ercüment Karacan, Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi, Haber ve makalelerden sorumlu müdür Hasan Yılmaer, Yıl 17 Sayı 6908, Perşembe 16 Şubat 1967, Basıldığı yer Milliyet Matbaası, s.1.
#2 by Dr. Murat Aygen on 03/07/2020 - 19:46
Çok teşekkür ederim SAYIN GÜLLER. Aynı yorumu SAYIN ORHAN BURSALI’ya da yazdım, ne mal olduğumu Aralık 1998’den beri biliyor olduğundan (CBT ekinizde hakkımda başyazı yazmıştı) yayımlamadı. Siz de öğrenirsiniz yakında.. Tekrar teşekkür ediyorum. SAYGILAR..