30 Ağustos’ta Dumlupınar (Başkomutanlık) Meydan Savaşı kazanılmıştı. Peki şimdi ne yapılacaktı?
31 Ağustos sabahı Başkomutan Mustafa Kemal, İsmet Paşa ve Fevzi Paşa Çalköy’deki yıkık bir evin avlusunda buluştular. Bir kağnı arabasının üzerine ilişmiş olarak oturdular. Ellerinde haritalar…
İsmet Paşa, Uşak yönünde geri çekilen Yunan birliklerinin toparlanmasına imkân verilmemesini, bu amaçla eldeki bütün güçle dağılan Yunan ordusunun takip edilmesini savundu.
Fevzi Paşa ise 1. Ordu ile Yunan ordusunu İzmir yönünde takip etmeyi ama 2. Ordu ile de Eskişehir’den Bursa üzerine takibe geçerek işgal altındaki toprakların iki taraftan da kurtarılmasını savundu.
Kuvveti ağırlık merkezinde toplamak
Mustafa Kemal’in dikkatle dinlediği bir tartışma yürüttü iki büyük komutan; İsmet ve Fevzi Paşalar…
İsmet Paşa’nın iki gerekçesi vardı: Birincisi, yorgun Türk ordusu Eskişehir’e ancak 4-5 günde varabilirdi; vardığında da arkasını İstanbul’a vermiş zinde Yunan ordusuyla karşı karşıya gelecekti. İkincisi, bu süre içerisinde Yunan ordusu İzmir’e yeni asker çıkaracak ve İzmir’de köprübaşı kuracaktı.
Bunun altından kalkmak İsmet Paşa’ya göre mümkün değildi ve o nedenle kuvvetler tek bir hedefe, İzmir’e doğu Yunanların üzerine yürütülmeliydi.
İsmet Paşa’ya göre Eskişehir’deki Yunan birlikleri bir şey yapamazdı ve hızla geri çekilmek dışında şansları yoktu.
Başkomutanın kararı
İsmet ve Fevzi Paşaları dinleyen Başkomutan Mustafa Kemal, iki stratejinin de kuvvetli ve zayıf yanlarını tarttı. Ve İsmet Paşa’nın harekât planını Türk ordusunun şartlarına daha uygun gördü.
Böylece 1 Eylül’de o ünlü ve tarihi ve emrini orduya verdi: “TBMM orduları! Afyon-Dumlupınar Meydan Savaşı’nda zalim ve kibirli bir ordunun esas unsurlarını inanılamayacak kadar az bir zamanda imha ettiniz. … Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!”
Kısacası Kurtuluş Savaşı’nın başarısında komutanların niteliği ve Başkomutanın o nitelikten azami faydalanabilme kapasitesi vardı. Mustafa Kemal, komutanlarının niteliklerinden doğan fikirleri ve harekât planlarını bir kapta topluyor ve sentezleyerek şartlara en uygun hale getiriyordu.
Üç komutanın farkı
Bu nitelik farklarına ve son tahlilde Kurtuluş Savaşı’nı başarıya götüren o niteliklerin sentezine en iyi örneği, yine Mustafa Kemal anlatmaktadır:
“Savaşta bir tümen bir köprüyü geçecektir. Ben hemen emir verir, köprüyü geçirtirim. Fevzi Paşa, önce bir tabur asker geçirtir köprüden. Yıkılmazsa tümeni yürütür. İsmet Paşa’ya gelince, önce köprünün sağlamlık derecesini ölçmeye, ne kadar yüke dayanabileceğini bulmaya çalışır, sonra tümenin ağırlığını hesaplar. Güven duyarsa tümeni köprüden geçirtir.
“Ben zamandan kazanır, kazandığım zamandan yararlanmaya çalışırım. Şansım bana gülmezse, işim zordur. Fevzi Paşa, bir yandan zamandan kazanmak ister, bir yandan da az yitik vermenin yollarını arar. İsmet Paşa ise hesap adamıdır. Bir tek eri bile ileri sürerken ölçüyü elden bırakmaz. Ama geç de olsa sonunda kazanmasını bilir.”
Tek değil çok adam!
Kısacası bir komutanın ataklığı, diğerinin ihtiyatı, ötekinin kararlılığı vb. Kurtuluş Savaşı’nın o sıcaklığında bir potada erimiş ve zaferi getirmiştir…
Alev Coşkun’un Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlanan İnönü dizisinin ilk iki kitabı Asker İnönü ve Diplomat İnönü-Lozan, Kurtuluş Savaşı boyunca süren bu komutanlar arası tartışmaları çok kapsamlı olarak bizlere sunmaktadır. Üstelik, bugün o tartışmalardan ve fikirlerin sentezlenmesinden çok dersler çıkarmamız gereken günlerdeyiz…
Özetle, bugün karşıtlarının “tek adam” dediği Mustafa Kemal, çok adamdı, bütün adamların toplamıydı, senteziydi…
Tarih bu bakımdan zaten liderleri ikiye ayırmaktadır; “tek adam” olup yıkılanlar, “çok adamı” birleştirerek “büyük adam” olup yükselenler…
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
29 Ağustos 2020
#1 by Nermin Köken Cebbar on 30/08/2020 - 10:30
Tanrı tek adamın yıkılışını hızlandırsa, ülkemiz daha da mahvolmadan kurtarabilsek! Mualiflerin hali, engel değil, destek gibi gözüküyor.
#2 by puma on 30/08/2020 - 20:47
Tek adam ne demek, onun varligi veya yoklugu cok sey farkettirecek demektir. Bu bakimdan tek adam olmak ille de iyi veya kotu bir sey olmak zorunda degil. Mesela Hitler guya yikildi, ama onun temsil ettgi siyonist-satanist-nazi fraksiyonu 5-10 yil oncesine kadar dunyaya egemendi. Lenin yikildi mi, bir cok rus’un kalbindedir, ama galiba bir ara heykelleri yikiliyordu, ve bizim liberaller aynisini Ataturk icin istiyordu. Putin sanirim yeterince Leninci degildir, hatta onu daha cok Car’lara benzetiyorlar, ama benzetenler bati medyasindan oldugu icin dogrulugu tartismali. Putin tek adam mi, evet ama yeri doldurulamaz biri mi: bence o kadar degil, hatta su anki Putin ilk Putin degil diyorlar, ben de eski resimlerle yenilerini karsilastirdim, kesin bir kaniya varamadim, bir ara 1 haftaligina kaybolmustu, belki o sirada estetik bir operasyon gecirmisti. Putin yerine Dugin gelse bence fazla bir kayip olmaz, ama siyaset buna izin vermez heralde. . Trump tek adam mi, evet yani onun varligi cok sey farkettiririr, yalniz degil, ama yerine konacak adam yok, sistem izin veya firsat vermez. Trump kendisine yalniz savasci diyor , ama burda kastettigi yaninda gorunen kimseler aslinda onunla ayni misyonu paylasmiyor demektir, yoksa koskoca ABD ordusu derin devletin hizmetkari olmaktan vazgecmis ve Trump’un temsil ettigi yeni sistemin yaninda yer almistir, .. secimde notr kalacagini soylemektedir, ama eski sistemin hortlamasini engelleyecektir bence en kotu durumda. Irakta ve Afganistanda milyonlari olduren Bush, Trump karsiti olarak konumlanmistir, tesaduf degil… Reis tek adam mi, evet yukaridaki tanima gore oyledir.
Ataturk’un buyuklugu tartisilmaz. O olmadan olmazdi. Cok kritik konumda olan baska buyuk vatanseverler de vardi, ve onlarin basarisizligi kurtulusu riske atabilirdi, ya da geciktirebilirdi. Eskiden baya buyuk bir milletmisiz. Hainlerimiz o zaman da coktu, ama kahramanlarimiz da coktu, cesur ve fedakardilar, simdi hainler cok, kahramanlar az , ya da yeterince organize olmamis, kosesine cekilmis, belki atlantikci yeni partilerin Akpyi kucultmesiyle ulkenin kurtulacagini dusunuyorlar. Hicbir siyasi parti yeterince umut vermiyor. Mesela idol’um olmamakla beraber cesur gazeteci Sabahattin Onkibar bence su an itibariyle butun buyuk partilerin (en az yuzde 0,5 oy potansieli olanlar icinde diyelim) liderlerinden daha dogru bir konumdadir , mesela ne Ozgur Ozel’e karsi Ataturk dusmanlarini ziyaret eden H.Akar’i savunur, ne de niye Abdullah Gul’den korkuluyor der.
#3 by puma2 on 01/09/2020 - 01:24
KORONA nedir.. ingilizce bilenler icin (galiba Fransizcadan cevrilmis) ilginc bir dokuman.
tinyurl .com /koronaraporu
Ben okumadim ama hizlica bir goz atmayi dusunuyorum. Dunyanin su an bulundugu krizi ozetliyor olabilir.