Deniz Gücü

Üç tarafımız denizlerle çevrili bir yarımadayız. Üstelik bir de Marmara gibi iç denizimiz var. Dahası, en büyük kentimiz İstanbul’un altı tarafı denizlerle çevrilidir; Anadolu ve Avrupa yakalarının ayrı ayrı üç kısmı…

Kısacası ülkemizin bölgesinde çok önemli bir deniz gücü olmasının coğrafi şartları mevcuttur. Ancak buna rağmen Türkiye, henüz bir “deniz gücü” durumunda değildir.

Ancak olmalıdır, zira 21. yüzyıl, bir yönüyle deniz yüzyılıdır.

Stratejik üçgen ve dörtgen

2015 tarihli Amerikan Koridoru adlı kitabımda, “Doğu Akdeniz Gazı Batı’ya Nasıl Ulaşacak” başlığı altında Doğu Akdeniz’de şekillenen büyük güç mücadelesine dikkat çekmiştim. İsrail, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın Türkiye’yi hedef alan bir dörtlü ortaklık inşa ettiklerini belirtmiştim. ABD ve AB’nin Doğu Akdeniz’de “enerji-politik” savaşa hazırlandığına dikkat çekmiştim.

2019 tarihli Amerikan Hegemonyasının Sonu adlı kitabımda, bu kez konuyu “Doğu Akdeniz Gaz Savaşları” başlığı altında daha da derinleştirmiştim.

Daha da ötesinde, Doğu Akdeniz’de, Karadeniz’de, Ortadoğu’da, Afrika’nın kuzeyi ve doğusunda, Kafkaslarda, Basra Körfezi’nde, kısacası Batı Asya’da “yüzyıllık çarpışmanın” yaşandığını belirterek, denizlerden oluşan stratejik üçgen ve dörtgene dikkat çekmiştim. Özetleyeyim:

Batı Asya’daki bu büyük çarpışma, daha dar bir alanda, İskenderun Körfezi, Süveyş Kanalı ve Hürmüz Boğazı üçgeninde; daha geniş bir alanda ise, Karadeniz, Hazar Denizi, Aden Körfezi ve Umman Denizi dörtgeninde şekillenmektedir.

İşte Doğu Akdeniz’deki bu büyük mücadele de, daha geniş olarak stratejik dörtgenin içinde, daha dar olarak da stratejik üçgenin içinde anlam kazanmaktadır.

Güçlü filo, eğitimli denizci

Bu denizler, körfezler, boğazlar, kanallar arasındaki alanlarda süren büyük mücadele, Türkiye’nin “deniz gücü” olmasını gerektirir.

Önümüzdeki uzun yıllara yayılacak bu büyük güç mücadelesine Türkiye’yi bir “deniz gücü” olarak hazırlamamak, ciddi olumsuz sonuçlar doğuracaktır.

Peki nedir deniz gücü ve nasıl olunur?

Deniz gücü; ekonomik, politik, askeri ve kültürel olarak denizlerde güçlü olmayı sağlayacak araçların toplamından oluşur.

Yani güçlü bir donanma başta olmak üzere, güçlü bir deniz ticareti filosuna, yetkin bir gemi inşa sanayisine, kıyılara uygun yayılmış tersaneler ağına ve elbette tüm bunlar için iyi eğitilmiş denizci askerlere, gemi mühendislerine, gemi adamlarına, tersane çalışanlarına ihtiyaç var…

Yetmez. Deniz gücü olmak için bunlara ek olarak gelişmiş bir balıkçılık sektörümüzün olmasına, yani balıkçılık teknelerine, balıkçılık ticaretine, balık pazarlarına, balık yemek kültürüne sahip olmamız gerekir.

Yetmez. Deniz gücü olmak için deniz turizmini geliştirmeye, deniz sporlarını ilkokullardan başlayarak eğitimin her aşamasında yaygınlaştırmaya, bir denizcilik kültürü inşa etmeye ihtiyacımız var.

Yetmez. Deniz gücü olmak için bu kadar uzun kıyıya sahip bir ülkede deniz taşımacılığını ve deniz ulaşımını mutlaka artırmak gerekir. Altı tarafı denizlerle çevrili İstanbul’da, ulaşımın payını yüzde 3’lerdeki seviyesinin çok üstüne çıkarmak gerekir. (Değerli meslektaşım, Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisi Sinem Dedetaş’ın Şehir Hatları Genel Müdürü olarak önüne en önemli hedef olarak bunu koyması çok önemlidir.)

Kısacası deniz gücü olmak için, denizci bir millet olmaya çalışmalıyız.

Denizcilik Bakanlığı

Denizci bir millet olmaya giden yolda ise en önemli ihtiyaç, “Denizcilik Bakanlığı” kurulmasıdır.

Geçmişte bu iktidarın denediği “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı” şeklinde değil elbette…

Türkiye, denizcilik anlayışını “gemicik” filoları kurma, Barzani’nin petrolünü İsrail’e transfer etme gibi işlerin ötesine taşıyan bir anlayışa ihtiyaç duymaktadır.

İskenderun Körfezi’nde, Adana-Mersin hattında ihtiyaç olan tersanelerin planlanmasından, Çin’in Deniz İpek Yolu projesinden daha çok yararlanmak için başta liman olmak üzere neler yapılabileceğine kadar pek çok hedef kararlaştırabilen bir kurum olarak Denizcilik Bakanlığı kurulmalıdır.

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
12 Eylül 2020

  1. #1 by puma on 14/09/2020 - 00:12

    Suat Atalik ta Satranc’a bir spor olarak daha cok onem verilmesini istiyordu. Herkes kendi konusuna yatirim yapilmasini ister. Ama deniz gercekten onemli.

    Akp mantigiyla bakarsak, denizde neler yapilabilir, yapay koylar yaratilir, bir tarafta deniz doldurulur, bir tarafta bosaltilir, korfezlerin ustune kopruler yapilir, burunlar uzerine kanallar acilir, boylece kara olan heryerde deniz de olur, deniz manzarali evler de cok para eder. Zaten Dubai’ye yapilan da boyle birseydi.

    Benim fikrim sorulursa, bence oncelik adalarin sorunlarini halledilmesi olmali, bazi adalarin yunanlilardan alinmasi (bizimkileri zaten almaliyiz da, yakindaki digerlerini kastediyorum).
    Zorla degil baska yollarla, mesela Yunanistan’a daha yakin olan yerlerde MEB verilmesi karsiligi olabilir. Guvenlik acisindan potansiyel dusmanlarin uzakligi onemlidir. Yunanistan borca batirildi, bu borc sayesinde bircok anlamda Almanya’ya baglandi, hatta bence derin devlet’e. Acaba Cin bunlari Almanya’dan alabilir mi. Yunanistan kamulastirma yapar, kamulastirma bedelini de Cin oder.
    Obur turlu Yunanistan yaramaz cocuk olmaya devam eder. Almanya ile 1. dunya savasinda gercekten muttefik miydik. Mesela LimanvonSanders ingilizler tarafindan oldurulseydi , sonuc ne olurdu, Osmanliyi birakip Mans denizi uzerinden mi savasirlardi. Heralde Ataturk Almanlarin bizim icin savasmayacagini gordu ve insiyatfi uzerine aldi.

    Akdeniz Karadeniz’den daha tuzludur. (yani pahali anlaminda demiyorum). Bu tuz ne demek, mineral demek, bir mineral (sodyum) coksa digerleri de cok olabilir. Bu da eskiden oralarda cok hayat vardi seklinde yorumlanabilir. Medeniyet bu topraklarda basladi diye dusunulebilir. Bircok sey buralarda icat edildi. Dunyanin 7 harikasi buralarda yapildi. Zaten akdeniz tipi beslenme onerilir, zeytinden dolayi mi, bence mineralden dolayi. Marmara eskiden bir golmus diyorlar (aklimda dogru kaldiysa), hatta 12bin yil falan oncesine kadar, yani cok yakin. Bu mantikla Karadeniz de gol olmali. Ote yandan Hazar denizi de galiba gercekten deniz imis, cunku tuzlu. Tuzun kaynagi yanardaglar midir, yoksa uzaydan gelen kutleler mi. Bor bizde, toryum bizde, Van golu’nde uranyum. Bunlarin hepsi birden mi geldi, oyle degilse heryerde bulunmaliydilar.

    Israil’i niye oraya kurdular, yani niye ordan basladilar. Bence Suveys kanali, Kudus falan icin. Belki ayrica piramitlere yakin oldugu icin. Acaba siyonistlerin o bolgeye ilgisinde bizim bilmedigimiz seyler olabilir mi. Mesela eski bir kral ya da peygamberin buyuk bir hazinesi vardir, su an deniz altindadir.
    Vakitan’daki yuzbin kusur ton altin Roma imparatorlugundan kalmis olabilir. Suleyman peygamberin de bir hazinesi varmis. Yeni teknolojiler ile boyle seylerin yerini tespit etmek cok daha kolay olabilir. Simdi dunyanin supergucleri boyle seyler nerelerdedir biliyorlardir, bu yuzden MEB kavgasi verilirken, caktirmadan bazi hassas lokasyonlarin kime kalacagini dikkatle takip ediyorlardir. Biz ise hak-hukuk-adalet mantigiyla hareket ederken, bazi ufak tefek seyler uzerine niye kiyamet koparildigini anlayamayabiliriz. Bizim oruc-reis ile incik-boncuk bulacagimizdan mi korkuluyor ki iki de bir geri gondertiyorlar.

    Bence denizin buyuk bir kismi dunyanin ortak mali olmali, herkes keyfine gore arama yapsa, deniz kirlenir.

    Chp Dogu Akdeniz konusunda bir toplanti ve aciklama yapmis. Aydinlik’ta eminim bu aciklama yerden yere vurulacaktir. Ve Unal Cevikoz’un danisman oldugu yerde bu yerden yere vurma buyuk ihtimal hakli da olacaktir. Ben kendim henuz dinlemedigim icin bir yorum yapamam henuz.

    • #2 by puma2 on 14/09/2020 - 21:24

      Aydinlik’i ovmus gibi oldugum icin “duzeltme” , yani yukardaki tahmin hala gecerli ama,…
      Aydinlik Merdan Yanardag’a satasmis. Hatta belki iftira atmis hedef gostermis demek lazim. Tam olarak yazilanlara bakmak lazim aslinda ama,… Taaaa ergenekon kumpaslari surecinde bile, tanidigim herkes, cogu Ataturkcu, solcu, ve dincilerden nefret eden, (bir kismi sonradan malesef hdp cizgisine gelmis olan) kisiler, Aydinlikcilar’i, 1980 darbesi oncesi devrimcileri ispiyonlayan, insanlari birbirine kirdiran bir gurup olarak tanitiyordu. Yani Perincek’in olumlu bir imaj yoktu. Ben ise yalnizca Ergenekon surecindeki performansindan tanidigim icin , bu iddialara suphe ile bakiyordum, serh koyuyordum, amerikancilarin manipulasyonu olmus olabilir falan diye dusunuyordum, ama galiba bunlar dogruymus. Perincek’i niye ciddiye alalim, cunku dunyanin en buyuk ekonomik gucu, ve yeni super guc Cin’in Turkiye’deki en guvendigi adam gibi gorulmekte.
      O zaman ne yapmali, Vatan Partisi’ne daha dogru bir kisi baskan yapilmali, veya bu tur partizanlik, ispiyonculuk ve yandasliktan rahatsiz olanlar baska bir partiye gecmeli. bu yandaslik taktiksel ise bile bence vagecilmeli, cunku ise yaramadigi YAS kararlarinda belli oldu.

      M.Y.’in su ana kadar ki tek kusuru, Trump’u gerici ve aptal ilan etmesiydi, gercek ise bunun tam tersidir.

      Ne kilicdar, ne perincek, tam bagimsiz turkiye. Peki reis ve bahceli, ve soylu, ve gormez, ve tanriverdi, ve akar olur mu. Onlar zaten olmaz, olamaz, olmamali.

      Yine de kilicdar, aksener, ve perincek’in esit ortak oldugu bir koalisyonu desteklerim ve yuzde 90 guvenirim.

      Bu arada H.Akar’in MSB yapilmasiyla ilgili yeni bir senaryo uydurdum: H.Akar Reis’e gider der ki,
      A.Gul de aday olacakmis, muhalefeti de arkasina alirsa isiniz zor, onu engelleyebilirim, ama bir sartla, ben MSB olacagim ve hicbir kararima karismayacaksiniz, ve ayrica alt kademeler Fetocu dolu, onlari temizlemek imkansiz, onlari ancak ben kontrol edebilirim, onlar beni sayarlar, bu yuzden gorevde kalmam sart…. Bir ara H.Akar reis’e muhtira vermis gibiydi, ve sonra TVde birlikte bir aciklama yaptilar , ve H.Akar’in yuz ifadesi, nasil da seni hizaya getirdim ama, der gibiydi.


      Ankara’daki kum firtinasi yapay olabilir, yani Haarp ile uretilmis olabilir. Oyleyse uyari amacli olabilir. Demislerdikr ki, bak yarin Polatli’ya gelecek, istedigimiz olmaz ise Ankara’ya yonlendiririz.
      Kim yapabilir bunu, ABD veya Rusya (ve belki baskalarai da) yapabilir (aslinda hukuken yasaktir, ama kimse birsey ispatlayamaz), ABD uzak oldugu icin belki yakinlardaki antenlerden yararlanmalari gerekebilir.

  1. Deniz Gücü -/- Güçlü filo, eğitimli denizci | (Öykü-Şiir-Anı-Günce)-----Doğa+Yaşam+Sağlık+Politika

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: