12 Eylül’ü Kenan Evren’den ve onun askeri yönetiminden ibaret saymak büyük yanlıştır. 12 Eylül, Nisan 1979’da başladı ve hâlâ sürmektedir. Bu çerçeve içinde, 12 Eylül bir milat olarak AKP’nin de ideolojik doğum günüdür.
Bir kere 12 Eylül askerden ibaret bir rejim değildir; iktisadi ve siyasi boyutu da vardır. 12 Eylül rejiminin askeri temsilcisi Kenan Evren, siyasi temsilcisi Turgut Özal ve iktisadi temsilcisi Feyyaz Berker’in şahsında TÜSİAD’dır.
Ve 12 Eylül’ün düğmesine Nisan 1979’da TÜSİAD basmıştır. TÜSİAD’ın Ecevit hükümetini hedef alan dört ilanı, bu hükümetin devrilmesine ve 12 Kasım 1979’da Süleyman Demirel hükümetinin kurulmasına yol açmıştır. Ve Süleyman Demirel’e de iki ay sonra 24 Ocak 1980 kararları aldırılmıştır.
12 Eylül, 24 Ocak’ın sopasıdır
Nedir 24 Ocak kararları? “Dünya ekonomisiyle bütünleşme” adı altında Türkiye’yi “serbest piyasa ekonomisi”ne geçirmek, ABD emperyalizminin müdahalesine açmak ve Cumhuriyet ekonomisini yağmalamaktır. Kararların mimarı da Turgut Özal ve ekibidir.
İşte 12 Eylül askeri darbesi, 24 Ocak kararlarının uygulanabilmesinin sopasıdır!
Yani 12 Eylül Türkiye’nin ekonomi-politik yapısının “zor kullanarak” değiştirilmesidir. Bu büyük değişim Özal’la başlamış, “son sosyalist devleti yıktık” diyerek kadeh kaldıran Çiller’le geliştirilmiş ve Erdoğan’la da taçlanmış, zirvesine ulaşmıştır.
Yani Erdoğan’ın 1998’de Kenan Evren’e “sizin zamanınızda belediye başkanı olsaydım İstanbul’u uçururdum” demesi sıradan bir iltifat değil, bir sisteme övgü ve bağlılıktır.
Erdoğan, 12 Eylül’ün hedeflerini gerçekleştirdi
Gerçi Erdoğan sık sık Özal’a gönderme yapmış ve Menderes’le başlayan siyasal zincire, kendisinin son halkası olduğunu belirterek işaret etmiştir ama biz somutlayalım:
1- 12 Eylül, Cumhuriyet’in birikimlerini, Kamu İktisadi Teşekküllerini özeleştirme rejimidir. Özal başlatmış, Çiller geliştirmiş ama çoğunu Erdoğan özelleştirerek ve yabancılaştırarak tamamlamıştır.
2- 12 Eylül, laikliğin tırpanlanması ve devletin İslamileşmesidir. Özal tarikat üyelerini devlet kurumlarına aldı, Çiller siyasal İslamcılığı iktidarına ortak yaptı, Erdoğan “tarikatlar koalisyonu” kurarak “tam iktidar” oldu.
12 Eylül’ün ideolojisi Türk-İslam sentezidir; bugün AKP-MHP koalisyonu Türkiye’yi yönetmektedir!
3- 12 Eylül sendikaları bitirme rejimidir. 1980 yılında 2,2 milyon işçinin 2 milyonu sendikalıydı. Bugün işçi sayısı 13,8 milyondur ama sendikalı işçi sayısı sadece 1,9 milyondur!
4- 12 Eylül, Kemalizm’e ve TSK içindeki solculara ve Kemalistlere de darbe demektir. 12 Eylül’de solcu ve Kemalist subayların bir bölümü tasfiye edilmiştir. Kalanları ve TSK’ye sonradan katılanları da Ergenekon-Balyoz kumpasları ile tasfiye edilmiştir.
TÜSİAD ilanlarını hazırlayanlar
12 Eylül’ün sadece bir askeri darbe ve askeri yönetimin 9 yıllık varlığı olmadığının göstergelerinin başında, kimi isimlerin “ortak kesen” özelliği gelmektedir:
Ecevit hükümetini yıkarak 12 Eylül’ün birincisi aşamasını başlatan TÜSİAD’ın o dört ilanını kimler hazırladı?
İlanların mimarı Turgut Özal’dı. 12 Eylül öncesinin DPT Müsteşarı Bilsay Kuruç, bu gerçeği TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na çağrıldığında açıklamıştı.
O ilanları doğrudan kaleme alan ekipte ise Prof. Emre Gönensay, Prof. Memduh Yaşa ve Prof. Nevzat Yalçıntaş gibi isimler vardı. Prof. Gönensay 12 Eylül’den sonra önce Cumhurbaşkanlığı Müşavirliği, ardından da ANAP-DYP hükümetinde dışişleri bakanlığı yaptı. Prof. Yaşa, Başbakan Menderes’in mali danışmanıydı, 12 Eylül’den sonra da milletvekili oldu. Prof. Yalçıntaş ise Erdoğan-Gül ikilisinin akıl hocalarının başında gelen isimdi.
Yani Erdoğan’ın Evren’e iltifatı da, Gül’ün cumhurbaşkanı olunca Evren’i Çankaya’da ağırlaması da, Arınç’ın Evren’le birlikte açılış yapması da bir bütünün içindedir.
IMF-TÜSİAD-12 Eylül
12 Eylül’ün 40 yıllık bir rejim olduğunu değil bir gün yazarak, bir hafta yazsak bile anlatamayız. O nedenle şu son notumuzla bitirelim:
TÜSİAD’ın kurucu başkanı Feyyaz Berker anlatıyor: “1969 yılında, sonradan IMF’nin başına gelen Anne Krueger de vardı. Sabaha kadar Turgut Bey ile konuştuk ve serbest piyasa mekanizmasına ikna ettik. Sonra Dünya Bankası’na gitti ve o fikirleri büsbütün perçinlendi, başka bir Turgut Özal olarak geldi ve 24 Ocak kararlarına imzasını attı.”
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
14 Eylül 2020
#1 by Dr. Murat Aygen on 15/09/2020 - 07:15
Avrupa’nın ÖZAL’a en ufak bir îtirâzı yoktu. Nazizm’in şafağının sökmekte olduğu Almanya’ya talebe göndermekle murâd edilmiş MESUT NiZAM’ın kurulması, 12 EYLÜL koruma-kollama-ulucanlara-yollama harekâtı ile mümkün olmuştur NETEKiM, hop, BOP (Yeşil Kuşak), gulu gulu, YÖK [bkz: (–1–) Çakmakçı, N., “Kıvılcım gittiler alev olup döndüler” (tek sütun üzerine) başlıklı Yurtdışı eğitim ansiklopedik bilgi notu, Hürriyet gzt., Yayın Sahibi Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş., Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan Coşkun, Yazıişleri Müdürleri Arif Dizdaroğlu Ateş Yalazan Rıza Dursun, Yayın Sahibi Temsilcisi ve Yazıişleri Müdürü Ardıç Aytalar, ISSN 1304-6632, Yıl 72 Sayı 26342, 10 Eylül 2020 Perşembe, Basıldığı Yer Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. Doğan Print Center (DPC) Osmangazi Mah. Turgut Özal Bulvarı No.120 Pursaklar Ankara, s.14 ve (–2–) “Hayret… AT’dan Türkiye’ye insan hakları övgüsü…” (1½ sütun altına) başlıklı haberi, Hürriyet gzt., Sahibi Erol Simavi, Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Yazıişleri Müdürleri Fikret Ercan Erol Türegün Tufan Türenç Cafer Yarkent, Sorumlu Müdür Hasan Kılıç, Yıl 44 Sayı 15726, 20 Ocak 1992 Pazartesi, Basıldığı Yer Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A. Ş. Babıâli Cad. No.15-17 Cağaloğlu – İstabul Posta Kodu 34360, s.16].
#2 by puma on 15/09/2020 - 09:28
Bu olayi tersine cevirmenin sarti Trump’un kazanmasidir. Daha iyisi de gelebilir, ama bu ancak ABDde darbe ile olur, o da halkin istemesiyle olur, o da kaos ile olur, bunu istemeyiz. Trump kaybederse yine kaos, hatta belki 3.D.S. olur. Yani Trump sart.
Dunyada boyle seyler oldu, cunku derin devletin ekonomik gucu fazlaydi, bu da ABDnin ilk atom bombasini yapmasi, 2. dunya savasini savasmadan kazanan ulke olmasiyla ilgili. Siyonist naziler dunya finansal sistemini ele gecirdiler, once guya altin standardi vardi, sonra guya Ay’a indiler, ve bunun prestijiyle (vietnam savasinindaki rezillige ragmen) altin standardini terkedip istedikleri kadar para bastilar. Sovyetler ABDyi askeri olarak dengeliyordu, ama ekonomik daha dogrusu finansal olarak dengeleyemiyordu. Bu basilan paralarla ne yaptilar, mesela bizim fiziki varliklarimizi satin almis olabilirler, bunu yapabilmek icin, buna izin veren bir sistem ve siyasetciler lazimdi.
Ben ozellestirmenin cezasi idam olmali demistim, ve arkadaslar beni cok radikal bulmuslardi, ama butun belalarin altinda ozellestirme yatiyor, yalnizca dincilik yetmezdi, hirsizlik ve yagma icin ozellestirme gerekiyordu. Halkimizin da kendimi bildim bileli hep en kotu partiyi secmesinden hep tiksindim. Hem de bunu hep din adina yaptilar. Dindarlik nasil bir histir cok merak ediyorum, insani boylesine aptallastirabilir mi.
Batinin finansal sistemini kirmanin yolu alternatif sistem kurmakti. Bunun icin altin gerekiyordu. Doguda altin bati’dan coktu, ama bu da ulkelerden cok elitlerin elindeydi (Dragon society). Dogu ulkelerinin birlik olup batiya alternatif bir sistem kurmalari lazimdi. Belki bunun farkindaydilar ama zamana ihtiyaclari vardi. Bence batidaki bilincli iyiler de durumdan rahatsizdi, dunya fasizmi kuruluyordu, ve onlar da dogu ile isbirligine gittiler. Mesela atom bombasinin formulunu sovyetlere sizdirdilar, ve belki Batinin endustrisini Doguya kaydirmasinda elitlerden cok antielitlerin katkisi vardir. Bunu su an bilmek zor. Devrim bitince anlayacagiz. Doguda birlik olmanin onundeki onemli bir engel dil idi bence. Ruslar ve Cinliler hangi dilde anlasacaklardi, iki tane yazmasi da ogrenmesi de zor olan dil, tabi ki ingilizce ogreneceklerdi. 2 milyar kisi ingilizceyi nerden ogrenecekti, batililardan. ..Kendi kendinize zengin olmanizin bir anlami yoktur. Zenginlik digerleriyle olan munasebeetle ortaya cikan bir seydir. Sonucta dogu yeterince bilincli ve direncli oldukca aradaki fark kapanacakti.
40 yil sonrasina gedlik. 30 yil once Sovyetler coktu. Ama baktik ki 20 yil oncesinde de Bati catirdamaya basladi. Surekli bir kriz durumu vardi. ABD Sovyetleri yendmisti, ama 30 yil sonra kendisi ayni duruma dusecekti nerdeyse. Bunun sebebi, ABDye atfettigimiz herseyin aslinda derindevlet denen bir gizli yapinin marifeti olmasiydi. Onlar icin ABD , Cin farketmez, yeter ki, kendi kuresel iktidarlari olsun. 19. yuzyilda daha cok ingiliz kiligindaydilar, daha sonra Nazi Almanyasi kiligina girdiler, ve 1945ten Trump’a kadar ise ABD kiligindaydilar. Halil Nebiler’in dedigi gibi,..biz kazanana kadar.. Evet biz kazaniyoruz, ama Turkiye olarak degil, dunya olarak, Turkiye’nin kazanmasi da bunun bir sonucu olacak.
Kilicdar; Ozal ve Menderes’i , Gul’u , hatta Reis’in 2007’ye kadarki halini begenir, bu KenanEvren’i begenmemesiyle celisir.
#3 by Dr. Murat Aygen on 17/09/2020 - 07:23
AVROKOMÜNiZM’in (eurocommunisme) kahredilmesi Hitler’in değil Joseph ağam Stalin’in aziz rûhunu şad eder. 12 EYLÜL Avrokomünizm’i kahretmiştir. Şerîatçılığın önünü ise, “Kendimi Marx’tan ziyâde Refah Partisi’ne yakın buluyorum” diyen ve İstanbul BBB Erdoğan’a danışmanlık yapan Daniel Cohn-Bendit, Mahatir Muhammet’te ilericilik(!) bulan kızıl-milyarder OSMAN KAVALA ve kalemşörleri açmışlardır NETEKiM, hop, BOP (Yeşil Kuşak), gulu gulu, YÖK.