Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Çoğu dış aktör, Libya’da seçtiği tek bir siyasi güçle işbirliği yapmaya çalıştı” diyor ve kendi pozisyonlarını şöyle tarif ediyor: “Trablus olsun, Tobruk olsun, Libya’da istisnasız tüm siyasi güçlerle çalıştık. Çeşitli grupların tüm liderleri defalarca Rusya’ya geldi” (18.9.2020).
Lavrov’un işaret ettiği bu yanlış için Türkçede güzel bir söz var: “Bütün yumurtaları aynı sepete koymamak.”
Türkiye’ye komşu kıyı Tobruk’ta
Türkiye’nin Libya’da “bütün yumurtaları aynı sepete koymasının”, yani Tobruk’a karşı Trablus’u destekleme çizgisinin iki temel sorunu yazdık:
1. Mücadeleyi Trablus’un kazanacağının garantisi yoktu, Tobruk’un kazanması durumunda Türkiye’nin Libya kazanımı sıfırlanmış olacaktı.
2. İhtimal ki Tobruk da kazanamadı ve Libya Trablus ve Tobruk merkezli ikiye bölündü. Bunun da Türkiye’ye “Libya’yla deniz yetki alanı anlaşması” bağlamında bir yararı olmayacaktı. Çünkü Türkiye’nin denizden komşusu olan kıyı Trablus’ta değil, Tobruk’taydı!
Trablus’la yapılan deniz yetki alanı anlaşmasının, ancak Doğu Akdeniz’de birkaç ülkeyle daha anlaşma yapılarak acak “tam başarıya” ulaşabileceği de bir diğer gerçekti.
AKP’nin memnun kalmadığı ateşkes
Libya’da salt Trablus’a, üstelik Tobruk’u hedef alarak Trablus’a siyasi yatırım yapmanın sıkıntıları ortaya çıkmaya başladı maalesef…
Petrol akışını önceleyen küresel ihtiyaçlar doğrultusunda, Tobruk ve Trablus bir anlaşmaya zorlanıyor ve ilerlemeler de sağlandı.
Kuşkusuz, Libya’da hâlâ her ateşkes “kırılgan”, her anlaşma “suya yazılmış” durumdadır. Ancak mevcut tablo da şudur artık:
1. Türkiye’nin desteklediği Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayez el Sarrac, 21 Ağustos’ta askeri güçlere ateşkes talimatı verdi. Eşzamanlı olarak General Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’nu destekleyen Tobruk Merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih de ateşkes çağrısı yaptı.
2. Mısır başta pek çok ülke ateşkesi destekledi. Ancak Serrac’ı destekleyen AKP hükümeti sessiz kaldı.
3. Ulusal Mutabakat Hükümeti İçişleri Bakanı Fethi Başağa Türkiye’ye çağrıldı. Başağa, Hulusi Akar’la temaslarını sürdürürken, Serrac tarafındangörevden alındı.
Serrac istifa ediyor
4. Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian, Serrac ile telefonda görüştü. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Serrac‘ı Paris’e davet etti (30.8.2020).
5. Başbakan Serrac ve konsey üyelerin huzurunda, Trablus’taki konsey karargâhında beş saat sorgulanan Başağa, bir hafta sonra göreve iade edildi (3.9.2020).
6. Ulusal Mutabakat Hükümeti Devlet Yüksek Konseyi ve Tobruk Temsilciler Meclisi heyetleri, Fas’ın Buznika kentinde 6-10 Eylül tarihleri arasında bir araya geldiler ve anlaşmaya vardılar.
7. Tobruk merkezli hükümet, Tobruk’taki Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih‘e istifasını sundu (14.9.2020).
8. Trablus’taki hükümetin AKP destekli başbakanı Serrac, ekim ayının sonunda istifa edeceğini ilan etti (17.9.2020).
9. Erdoğan, “Serrac’ın istifası bizler için üzüntü verici” dedi (18.9.2020).
İhvancılığın iflası
Bütün yumurtaları aynı sepete doldurmanın sonucu oluşan tablo bu…
Türkiye’nin bütünlüklü bir Doğu Akdeniz stratejisine ihtiyacı olduğu bir kez daha görülmüş oldu.
İhvancılık nedeniyle Libya’da Serrac hükümetini desteklemek, İhvancılık nedeniyle Mısır’la ilişkileri kesmek, İhvancılık ve fetihçilik nedeniyle Suriye’de Esad’a düşman olmak ve İhvancılık nedeniyle içeride “Lozan’ı hezimet gören” bir siyasi pozisyonu sürdürmek, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye kazandırmaz.
MEB ilanı, Rusya’yla (Suriye’den Libya’ya, Karadeniz’den Akdeniz’e) kapsamlı işbirliği, Suriye’yle siyasi anlaşma, Mısır’la MEB anlaşması çabası gibi dört temel adım, Doğu Akdeniz’de başarının köşe taşlarıdır.
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
21 Eylül 2020
#1 by puma on 22/09/2020 - 12:20
Bence de..
Simdi Rusya Trump’u destekler, kaybetmesini istemez, ..bu durumda ABDnin “muttefik”lerinin Rusya ve “muttefik”lerine karsi kaybetmis gibi gorunmesini Rusya da istemez. Bu durumda PYD konusu gibi, Dogu Akdeniz konusu da bence biraz dondurulmus gibidir, secimlere kadar. Secimler de Kasimda sonuclanmayabilir, yeniyil’a kadar durum netlesmeyebilir. Bu arada Tele1’in Trump karsitligini siddetle kinadigimi belirtirim. Turkiye’de Ataturkculer-Solcular kuresel eksenlerine ayar vermelidirler. inonu zamanindan itibaren dunyada denge bati-fasizm lehine bozulmustu, ama su an dogu lehine duzelmektedir. Hem kotu hem zayif olanlarla isbirligi yapmaktansa hem iyi hem guclu olanlarla isbirligi yapilmalidir (tabi burada Trump’u da doguda saymis oldum.. ). O zaman iktidarin da kapilari acilacaktir. (tabi bunu partizan Perincek uzerinden yapmak gerekmez, gidin kendiniz konusun, muharremince’yi yollayin mesela..).
#2 by puma2 on 23/09/2020 - 23:33
Ey Tele1, dinciler bile Trump’u tutarken Biden’i tutmaya utanmiyor musunuz. Utanmazsiniz, cunku bazi derin gerceklerden habersizsiniz. Trump kazanacak hic merak etmeyin, ama bu iyi birsey. Biden kazanirsa ABD ilk askeridarbesini yapacak. Su ana kadar bir suru oldu, finansal (titanik) ve terorsel (11 eylul).. tatli devrim icin Trump kazanmali.
………………………..yari guvenilir-ama-tam iyi niyetli kaynaktan otomatik ceviri asagidadir….
21 Eylül 2020 İsrail’de Siyonistler tasfiye edilirken, bir sonraki hedef İsviçre
BunyaminFulford
Sonbahar saldırısı başlıyor. Pentagon kaynakları, siyonistlerin tasfiyesini kolaylaştırmak için Yahudi Yeni Yılının başında haydut İsrail ulusunun tecrit altına alındığını söylüyor. MI6 kaynakları, bir sonraki hedeflerinin Octagon Group olarak bilinen İsviçre merkezli gizemli bir varlık olduğunu söylüyor. Bir karşı saldırıda, ABD’de tahmini bir milyon Satanist hükümeti devirmek için seferber ediliyor, birçok istihbarat teşkilatı kaynağı kabul ediyor.
Siyonist karşıtı büyük saldırı, Yüksek Mahkeme Yargıcı Ruth Bader Ginsburg’un ölümünün duyurulmasıyla başladı. Pentagon kaynakları durumu şöyle özetliyor:
“[ABD Başkanı Donald] Trump 9 Eylül tarihinde Yargıtay aday listesini açıkladı th Roşaşana üzerinde Ruth Bader Ginsburg (RBG) ölüm Yahudi mafyası için bir yeni yıl mesajı gönderir, böylece İsrail yuvarlak up başka sığınağa zorlanan iken, Siyonistler. ”
Pentagon kaynakları, Trump’ın zincirini Siyonistlere karşı harekete geçmeye zorladıklarını ve damadı Jared Kushner’ın vatana ihanet ve olası infaz suçlarından bir askeri mahkemeye çıkacağını ekliyor.
Ayrıca MI6’dan, üyeleri Firavunların soyundan gelen, İsviçre’de “Octagon” olarak bilinen gizemli grubun peşinden gittiklerini duyuyoruz.
Bununla birlikte, bu meseleye daha fazla girmeden önce, savaşmakta olduğumuz gizli hükümet iktidar yapısına derinlemesine dalmamız gerekiyor. Aşağıdaki organizasyon şeması bana on yıl önce David Rockefeller’ın bir elçisi (eski Japon maliye bakanı Heizo Takenaka aracılığıyla) tarafından verildi.
https://tinyurl.com/benkroki
Bu belge (toplam 2 düzine sayfa), Asya gizli dernekleri aşağıdaki grupların üçüne de üye olan insanları hedef almak için harekete geçtikten sonra bana verildi: Bilderbergers, Üçlü Komisyon ve Dış İlişkiler Konseyi.
Bu akış şeması sayfasının, Siyonist güç yapısını gösterdiği iddia ediliyor. Üstte İsviçre var. Altında “Kraliyet Bankası” var. Solda “Elizabeth EC”, Aşağıda Londra Şehri ve ardından “mülkler” ve ardından “Japonya’nın İcra Kurulu Başkanı” var. Solda Fransa’yı bulursunuz. Aşağıda “500’ler Komitesi” (yani Fortune 500) ve “ILIO 48” bulunmaktadır.
Altta, Kuzey Kore, Askeri Polis ve CIA dahil olmak üzere uygulama birimleri görüyorsunuz. En altta ABD işgal güçleri tarafından Japonya’yı kontrol etmek için atanan Çinli bir suikastçi var. Ortada Japonya, Meksika, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri, Afrika, İran, Yunanistan, İngiltere, Moğolistan ve Rusya’yı kontrol ettiklerini iddia ettiklerini görüyorsunuz. Kontrol etmedikleri şey, diğerleri arasında İtalya, Almanya, Hindistan ve Çin’dir.
Leo Zagami, P2 Masonlar tarafından beni ziyaret etmesi için Japonya’ya gönderildi. Ziyarete karşılık verip İtalya’ya gittiğimde, P2’nin (şimdi P3) “İsviçre’deki uzaylılardan” emir aldığı söylendi. Komünizmi başlattıklarını ve yönettiklerini iddia ettiler.
Şimdi bu ve bana verilen diğer bilgiler üzerine 10 yıl kafa karıştırdıktan sonra, bazı noktaları birleştirmeye başlayabiliriz. Her şeyden önce Mısır Firavunlarının torunları tarafından yönetildiğimize dair haberler aldık, silah tüccarı Adnan Kaşıkçı (yeğeni Cemal Kaşıkçı Türkiye’de vahşice öldürüldü) gibi birçok kaynaktan.
Japon Kraliyet Ailesi üyeleri (sahte İmparator Naruhito değil, gerçek olanlar) da Firavunların soyundan geldiklerini iddia ediyorlar. Büyük bir Japon Ninkyo (Yakuza) grubunun patronu, dünyanın İsviçre’de 8 kişilik bir komite tarafından yönetildiğini de söyledi. Şimdi MI6 bize İsviçre’deki Firavun Sekizgen grubundan bahsediyor. James Bond filmlerinde “Spectre” olarak tasvir edilen şey budur. P3 Masonlar, Octagon grubunun “insan [sic] Dünya Yaşamının ustaları olduğunu” söylüyor.
Ayrıca geçmişte Afrika’da kaynak ele geçirmeye karışan paralı askerlerle, El Kaide / IŞİD / Antifa vb. İle konuştuğumda, onlara İsviçre dışında İsviçre Frangı ile ödeme yapıldığını söylediler. Ayrıca, İsviçre’nin Zug kentinde bulunan Glencore Commodities ve Mark Rich’in hem İranlı hem de İsrail hükümet yetkililerine petrol vadeli işlemlerini manipüle ederken bu ülkeler arasındaki savaşı teşvik etmeleri için ödeme yaptığını hatırlatmak isteriz.
Şimdi ABD Hücum Bakanı Mark Esper’den bahsedelim. Klibi aşağıdaki bağlantıdan izlerseniz : https://twitter.com/DeptofDefense/status/1306232167769411584 , tamamen önceden programlanmış, sınırlı zekası olan bir adamı görebilirsiniz. Yapay zekayı ve ölümcül 5G alanı inkar silahlarını tanıtırken Rusya ve Çin gibi sahte düşmanlardan bahsediyor. Gerçek askeri rütbeler ondan emir almaz ve almamalıdır. Ancak, kukla iplerini çeken mali kontrolörlere kadar yolu takip etmeleri gerekir. İsviçre’ye götüreceği iyi bir bahis.
Tamam, bu arka planı akılda tutarak, sonbaharda büyük Siyonist karşıtı saldırı tüm hızıyla devam ederken geçen haftanın haberlerine bir göz atalım.
MI6 ve Pentagon kaynakları, Siyonistlerin yenilgisinin gerekli bir önkoşulu, finansal sistem üzerindeki kontrollerini ellerinden almaktı. MI6’ya göre yeni finansal sistem “…
#3 by puma3 on 24/09/2020 - 08:24
Bircok kimse diyebilir ki,.. bu ne ya ne yazdigi bile anlasilmiyor. . Zaten dogru yazilsa bile tam anlamak gerekmez, bazi seyleri ustun koru ve, acaba. diyerek okumak gerekir. Akademik bir konuda (yazarlik dahil) kaynaklari satir satir okursunuz, ama referansiniz yanlissa 180 derece yanlis sonuclara ulasabilirsiniz. Mesela Cumhuriyet gazetesi, Birgun, Tele1 gibi Ataturkcu/solcu kaynaklarin (bence samimidirler, ama Birgun’deki yazarlardan degil ama yonetimden supheliyim) Chomsky’yi referans almasi (tamam yararlanin ama ciddiye almayin) kabul edilemez. Bu adam AKP-Feto isbirligiyle
Cumhuriyetin kurumlarina saldirilmasini yenilikcilik diyerek ovmustu. Yani dupeduz atlantikcilik teorisyeni. Ayni Huntington gibi. Chomsky sol falan degildir. Feto’yu dolayli da olsa oven birinden solcu olmaz !!!
Ote yandan asiri sagci oldugu iddia edilen (ama demokrat partiden ABD baskani olmaya calismis olan, zaten farketmez de , yine de soyleyeyim), Lyndon Larouche Ataturk’u ovmustur, derindevlet’e karsidir, ABD , Rusya, Cin, Hindistan’in uzaydaki basarilarindan insanlik adina gurur duyan bir devrimcidir (allahrahmenteylesin) Trump taraftaridir. Trump’tan daha kaliteli olduguna suphe yok, ama sistem onu baskan yapmazdi. Trump olunca derin devletin bir kismini kandirabilirdiniz. Mesela damadi siyonist , ve kendisi derindevletin kirli adamlariyla samimi falan..
Yukaridaki yazi aslinda “Trumpun adamlari”ni kotulemis, damadi ve savunma bakanini, ama Trump yonetiminin devrilmesine karsi, bu ne demektir demek ki ipler onlarin elinde degil. Bu kartel-antikartel savasinda Trump buzdaginin gorunen tarafi, gorunmeyen tarafinda ise burokrasinin ve ordunun bilinclenmis ve kartelden olmayan kesimi var. Ben de kopyala-cevir-yapistir yapmadan once okumamistim, ve aslinda kumar oynamistim, ve Trump’u kotuluyor da olabilirdi (birkac kere yapmisti, Rothschildler tarafindan finanse edilip batmaktan kurtarildi falan diye..). Asil savasci burda Trump degil, insanligin butunu, o ABDdeki sekreterdir, ve imzalari onemlidir. Ne soyledigi onemli degil, onlar, blof, dikkat dagitma falan amacli olabilir. Bir kere ABDde saygi gormek icin rahatlik (confidence) onemlidir, hatta bunun icin kontrollu kufurler bile edilir (belki heryerde, hayatin tuhaf gercegi) . Yegeni bile onu elestirecek bir sey bulamamis, soyledigi sey butun korona olumlerinden onu sorumlu tutmak (sacmaligin boylesi) ve aslinda rahat (confident) olmayip kaygili (insecure) olmasi. (Bence kaygili olmayan ya gerizekalidir, ya da 5 paralik karaktersiz bir adamdir). Bazen de dogrulari soyler, savas, darbe,teror karsiti oldugunu soyler. Kendi partisindeki fasist Bush ve MCain’le kavgalidir.
Dinciler diyerek kimi kastettim. Simdi, eskiden B.Arinc ve M.Gokcek , ikisi de Feto’ye yakindi. M.Gokcek heralde bu yakinliktan cok daha buyuk maddi kazanclar saglamistir, ve bu yuzden istifa ettirilmis olabilir (kazandigi icin degil, potansiyel rakip olma, veya halkin farkindaligi sebebiyle).
B.Arinc Feto’nun teror orgutu oldugunu 15 temmuzda ogrenmis !! Ama galiba M.Gokcek cok daha onceleri karsi taraf gecmis olmali ki, Ankara’yi onlara parsel parsel satmasina ragmen Feto’nun olum listesinde ilk 100de (belki ilk 10da) idi. Ayrica Beyaz TV’ye bakarsaniz “komplo teorisi”ci
yayinlar gorebilirsiniz. Ayrica tahminim Akit gibi Ataturk’u de direk hedef almaz (yanlis seyler soyleyebilir amam). Zaten Akit’in hala derindevletin hizmetkari oldugunu S.Onkibar’in, o gazetenin
Ingiliz Krailyet ailesinin davetlisi olmasiyla ovundugunu soylemesinden anlasiliyor. B.Arinc ise galiba reis-feto arasinda arabulucu gibi (bence h.akar da oyle). B.Arinc M.Gokcek’i hedef alayim dedi, ama kime parsel-parsel sattigini soylese, bu sefer kendisine daha yakin olanlari da ifsa etmis olacakti, o yuzden sustu… Yani ozet olarak, ABDdeki siyaset konusunda Ataturkcu/solcu’larin M.Gokcek’ten daha geride olmasi kabul edilemez ! (biz hep zit kamplardaydik demek ve bununla guru duyuyoruz demek makul degil, cunku o zaman feto’nun kankasi olursunuz ).
#4 by Diler on 22/09/2020 - 23:18
Olaylar.çok net anlatılmış.Yapılması gerekenler de aynı şekılde açık sıralanmış.Aklın yolu birdir dıye bır söz vardır…O zaman neden akıl yolundan gıtmıyoruz kı…İhvancılık yolundan gıtmek Tğrkıye ye ne kazandıracak?İhvancılık da tarıkat gıbı bırşey galıba…Ulusal çıkarlarımız birinci derecede gelmelı….Her ulus,önce mıllı çıkarlarını düşünür…