Posts Tagged CHP-ABD

RİCCİARDONE’NİN CHP BAŞARISI

Hürriyet’in Washington temsilcisi Tolga Tanış, çeşitli temaslardan edindiği verilere dayanarak şu çok önemli saptamayı yapıyor: CHP’nin ABD ziyareti, asıl Amerikan diplomasisi için başarıdır.

Tanış saptamasının gerekçesini de açıklıyor: “Geçmişte kendisine sert biçimde muhalefet etmiş bir siyasi partinin yeni liderini ağırlamaları, o partinin tabanı düşünüldüğünde Amerika için de önemli bir kamu diplomasisi hamlesidir.” (Hürriyet, 8 Aralık 2013)

Tolga Tanış, başka önemli bilgiler de paylaşmış: Daha önce ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’in çok uğraştığını ama Deniz Baykal’ı Washington’u ziyarete ikna edemediğini, ABD’nin şimdiki Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin ise Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu ziyarete ikna ederek büyük başarıya imza attığını öğreniyoruz. Nitekim bu nedenle Riccardone’nin 2014’te ABD Dışişleri Bakanlığı’nda üç numaralı koltuğa oturabileceği de artık Washington’da konuşuluyormuş.

CHP AÇISINDAN ESAS TEHLİKE

Biz de 28 Ekim’de bu köşede, “Ricciardone CHP’den ne istedi” diye sormuş ve Kılıçdaroğlu’nun ABD Büyükelçisi’yle bir otel odasında 2,5 saat baş başa görüşmesini devlet geleneklerine ve ciddiyetine aykırı olduğu için eleştirmiştik.

Aynı yazıda, bazı öngörülerde de bulunmuştuk. Örneğin “Ricciardone istedi, Kılıçdaroğlu ABD’ye gidecek” demiştik. Başka öngörülerimiz de vardı, adım adım gerçekleşmesinden korkuyoruz…

Kuşkusuz bu yazıyı, Tanış’ın verilerini okuduktan sonra, “biz demiştik” diye yazmıyoruz…

Derdimiz, tüm bu olguları analiz ederek, CHP’yi, CHP’lileri esas tehlike için uyarmak! Başlayalım:

ABD’YE BİAT ETMEMENİN KARŞILI: KASET

1) Jeffrey’in Baykal’a ve Riccardone’nin Kılıçdaroğlu’na baskılarına bakılırsa, ABD’ye ziyareti kabul etmek, aslında bir ölçüde biat etmeyi kabul etmektir.

Baykal, bu gerçeği iyi bildiği için direndi, fakat sürdüremedi; kaset komplosuna teslim oldu!

2) Kılıçdaroğlu’nun Washington ziyaretinin bir Amerikan diplomasisi başarısı görülmesi, aslında tabanı anti-Amerikancı olan bir partiyi yörüngeye almanın başarısıdır.

3) Kılıdaroğlu ABD’ye çağrılarak, CHP’ye yeni seçenek mesajı verilmiş olmuyor. Tersine, ABD’nin bölgesel çıkarlarına itiraz etme potansiyeli taşıyan bir parti Atlantik yörüngesine sokularak, hem törpüleniyor hem de asıl seçeneğe karşı bir terbiye sopası olmaya zorlanıyor.

4) ABD için Kılıçdaroğlu yönetimindeki yeni CHP’nin değeri, iktidar seçeneği olmasında değil, iktidarın önündeki dikenli yolu düzleştirme potansiyeli taşımasındadır.

5) CHP’nin Atlantik yörüngesine oturtulmasının ABD açısından en önemli pratik yararı ise, onun böylelikle Arslanlı Yol’dan çıkarılabileceği gerçeğidir. Zira Washington yönetimi çok iyi bilmektedir ki, kendisi için asıl tehlike, çıkarlarının karşısındaki asıl barikat, Arslanlı Yol’dur!

CHP OLMASA DA, ARSLANLI YOL VAR!

Fakat ABD’nin hesap edemediği bir gerçek vardır: Arslanlı Yol vardır ve CHP olmasa da vardır.

Arslanlı Yol, Haziran Halk Hareketini’nin programlı halidir. Haziran’da “hükümet istifa” denilmişti; Arslanlı Yol’da ise Atatürk ve Türk Bayrağı’nda birleşilerek milli demokratik devrim programına işaret edilmektedir!

Türkiye bu yola girmiştir, mecburdur, geri dönüşü yoktur. Zira tersi, Türkiye’nin yok olmasıdır. Bu nedenle CHP olsa da, olmasa da, Arslanlı Yol kazanacaktır!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
9 Aralık 2013

, , , ,

Yorum bırakın

CHP, ABD’NİN YENİ SEÇENEĞİ Mİ?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı ve ana muhalefet lideri kimliğiyle ABD’ye gitmiş olması,  içeriğinden bağımsız olarak, bir yönelime işaret ettiği için, tek başına çok önemli anlamlara gelir.

Kılıçdaroğlu’nun dört günlük temaslarını, ABD’li muhataplarının sorularına verdiği yanıtları gazetelerden okudunuz. Kılıçdaroğlu’nun Cemaat temsilcileriyle buluşması, BOP’un bittiğini belirtmesi, Açılım’a destek vermesi, İsrail ile sıcak ilişkilere işaret etmesi, Türk-ABD ilişkilerine harç olmak istemesi, açık ki, “beni değerlendirebilirsiniz” mesajıdır.

Bu mesaj, Kılıçdaroğlu’nun Aydınlık, Ulusal Kanal ve Sözcü’yü neden akredite gazeteciler listesine dâhil etmediğini de açıklamaktadır!

MÜSTEŞAR YARDIMCISI DÜZEYİNDE AĞIRLANMAK

Kuşkusuz Kemal Kılıçdaroğlu’nun “beni değerlendirebilirsiniz” mesajı Washington’u memnun etmiştir. Fakat gerçek bir anlam ifade etmiş midir?

Kılıçdaroğlu’nun hangi düzeyde ağırlandığı, Washington açısından ne anlam ifade ettiğine başlı başına bir işarettir. Kılıçdaroğlu, resmi olarak ancak müsteşar yardımcısı düzeyinde kabul edilmiş ve kendisine düşünce kuruluşlarını ziyaret ağırlıklı bir program hazırlanmıştır. Üstelik düşünce kuruluşlarında bir araya geldiği isimler de operasyonel isimlerdir, CIA ajanlarıdır…

Bu düzey, Washington açısından Kılıçdaroğlu’nun gerçek bir seçenek olmadığını gösterir. Eğer CHP, kritik üç seçimli 18 ay öncesinde Washington için gerçek bir seçenek olsaydı, emin olun çok daha üst düzeyde ağırlandı.

CHP-CEMAAT İTTİFAKI OLASI DEĞİL

Peki, CHP’yi Washington için gerçek seçenek yapacak olan nedir? Siyasetler dışında, kuşkusuz gücüdür, AKP’yi yıkabilme ve seçilebilme potansiyelidir.

Bu maddi gerçeklik Türkiye için farklı, ABD için farklı denklemler demektir. Türkiye için CHP’nin MHP ve İP ile ittifak kurması bir seçenek olmasını sağlar. ABD için ise CHP’nin Gül ve Gülen’le ittifak yapabilmesi…

Gülen cemaatinin CHP’ye destek verme olasılığı var mı? 1999 seçimlerinde Ecevit’e verdiği destek, Kılıçdaroğlu için de çıkar mı?

Gülen cemaatinin 1999’da Ecevit’e verdiği desteğin tek bir nedeni vardı: Fethullah Gülen, 28 Şubat’ta Ecevit’i kendisine kalkan yapmak istemişti. Böylece süreci hafif sıyrıklarla atlatabilecekti.

Gülen için benzer bir ihtiyaç bugün var mı? Kuşkusuz AKP-Cemaat çatışması nedeniyle Gülen’in yine bir şemsiyeye ihtiyacı var fakat bu CHP değildir. Zira Gülen için şemsiye değeri taşıyacak bir kuvvetin, fırtınanın geldiği yönde olması gerekmektedir. 28 Şubat’la aynı cephede yer alan Ecevit, Gülen’e şemsiye olabilir fakat CHP, AKP ile aynı tarafta olmadığı için o işlevi göremez. Bu benzerlik bir tek BBP ile olur ya da AKP’den kopacak Gülcü bir parti ile…

Sonuç olarak CHP ile Cemaat, bir tek bazı isimler üzerinden ve parçalı olarak ittifak yapabilir. Örneğin İstanbul’da Mustafa Sarıgül’ün adaylığında…

CHP’YE CAN SİMİDİ

Peki, CHP ABD’nin asıl seçeneği değilse, neyidir? Yanıtı vermek için son 11 yıla, hatta özel olarak son 3 yıla bakmalıyız.

AKP’nin ABD adına bölgede taşeronluk yapması, açık ki güçlü bir muhalefet olmamasından kaynaklanmıştır. Milli kuvvetler Ergenekon tertipleriyle budanıp, CHP ve MHP de kasete teslim olunca, AKP için yol açık hale gelmiştir.

Burada Kılıçdaroğlu ve yeni CHP’nin rolü önemlidir. Erdoğan’dan daha türbancı ve Erdoğan’dan daha asker karşıtı bir profil çizen Kılıçdaroğlu, AKP için mayınları temizlemiştir. Rolü ABD’nin siyaset jargonlarıyla söylersek, kolaylaştırıcılık ve yumuşatıcılıktır! ABD için CHP bir seçenek değil fakat gerektiğinde esas seçeneğin işini kolaylaştıran gerektiğinde onu terbiye etmeye yarayan bir sopadır, bir maniveladır.

CHP üç yıldır bu rolü maalesef kabullendi. Ancak artık durum değişti. Yükselen halk hareketi dalgası, bu rolde ısrar eden CHP’yi de AKP’yle birlikte boğacaktır! O dalgada en çok yükselecek olan İşçi Partisi’nin CHP’ye güç birliği teklifi, bu nedenle can simidi değerindedir.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
6 Aralık 2013

,

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın