Posts Tagged Enver Altaylı
CIA’NIN TÜRKİSTAN KARTI
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 03/03/2013
Geçenlerde bu köşede Menderes hükümetinin Türkiye tarihinde nasıl bir rol oynadığını anlatırken, usta gazeteci Lütfü Akdoğan’ın anılarından bahsetmiştik. Akdoğan, “Krallar ve Başkanlarla 50 yıl” isimli üç ciltlik anılarında, ünlü Hint lider Cavaharlal Nehru’nun Fatin Rüştü Zorlu’ya dair söylediklerini aktarmıştı.
Bağlantısızlar Hareketi’nin liderlerinden Nehru, Türkiye Dışişleri Bakanı Zorlu’nun ve Menderes hükümetinin bölgedeki Amerikancı politikalarından şikâyet etmektedir: “Amerikan, İngiliz ve Rus hegemonyasından bütün milletlerin kurtarılması lazımdır. Türkiye Dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun 18-24 Nisan 1955 tarihlerindeki Bandung Konferansı’nda İngiltere ve Amerika’yı nasıl savunduğunu ve onların nasıl avukatlığını yaptığını size daha önceki bir görüşmemiz sırasında anlatmıştım. O Konferans’ta Kıbrıs Rumlarının lideri Makarios, toplantının yapıldığı binanın koridorlarında mahalle kavgası çıkarmıştı. Bunun yanı sıra, Türkiye de Bandung Konferansı’nı baltalamak için birçok ülkeye baskı yapmıştı. Kısacası Türkiye, İngiltere ve Amerika’nın yapamadığını çok iyi bir şekilde başarmıştı.”
CIA’NIN BANDUNG’DAKİ ROLÜ
Eski MİT mensubu Enver Altaylı, “Ruzi Nazar: CIA’nın Türk Casusu” isimli yeni çıkan kitabında hocasının kimi anılarını yazar. Rus Kızıl Ordusu’ndan Nazi’lere oradan da CIA’ya katılan ve 12 yıl boyunca Türkiye’de CIA yetkilisi olarak görev yaparak MİT’i CIA’ya bağlayan Ruzi Nazar, meğer Bandung Konferansı’nın baltalanması için Zorlu’yla birlikte uğraşanlardanmış…
Bağlantısızlar Hareketi’nin bir parçası olarak düzenlenen ve Asya ile Afrika’da sömürge olmaktan kurtulmuş ülkeleri bir araya getiren bu konferansın amacı, emperyalist Batı ülkelerine baskı yaparak diğer sömürge ülkelerinin de boyunduruktan kurtulmasını sağlamaktır.
Ancak CIA yetkilisi Ruzi Nazar, “Türkistan gözlemci delegesi” sıfatıyla katılarak Konferansı baltalamayı planlamaktadır. Eski Senatör olan ABD’nin Filipinler Büyükelçisi Homer Ferguson’a görevini şu sözlerle açıklar: “Konferansta ABD’nin Avrupa’daki müttefiklerinin Asya ve Afrika’da hâlâ sömürgelere sahip oldukları belirtilecek ve müttefiklerimiz kınanacak. Biz ise Rusya ve Çin’in sömürgeci olduğunu konferans gündemine almaya çalışacağız.”
Ancak gözlemci üyelerin konuşma ve oy kullanma hakkı yoktur. Nazar, Hint lider Nehru ve Mısır’ın efsane lideri Cemalabdül Nasır ile Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Çu En Lay’ın önderlik yaptığı konferansın kimi üyelerine baskı uygular. Son koz olarak da Konferans’ın düzenlendiği yerin tam karşısındaki bir otelde basın toplantısı yapar. Yanına Türkiye’den gelen ve ünlü Şeyh Şamil’in torunu olan Kuzey Kafkasyalı Seyit Şamil’i de alan Ruzi Nazar, Moskova ve Pekin’i Türkistan’a baskı yapmakla suçlar!
ZORLU, ABD ADINA 3. DÜNYA ÜLKELERİNİ TEHDİT ETTİ
Ruzi Nazar anılarında Nehru’nun Lütfü Akdoğan’a aktardığı bilgileri de doğrular. Gerçekten de Fatin Rüştü Zorlu, İngiltere ve ABD’nin avukatlığını yapmıştır Konferans’ta.
Nazar’ın anlatımlarına göre Zorlu Bandung’da tarafsızlığın ve bağlantısızlığın yanlış olduğunu savunmuş, yanına Irak, Pakistan ve Seylan’ı alarak oluşturduğu blok ile Konferans’ı açıkça baltalamaya çalışmıştır. Zorlu daha acısı, Çin, Hindistan, Mısır ve Endonezya’nın liderliğini yaptığı bağlantısız ülkeleri, ABD’ye destek vermedikleri takdirde Rusya’nın yayılmasına hizmet etmekle suçlamıştır!
İlginç olanı Ruzi Nazar’ın, Fatin Rüştü Zorlu’ya kendisine açık ilgi ve aleni destek göstermemesini, bunun Moskova’ya koz verebileceğini söylemesidir!
CIA’NIN TÜRKİSTAN FAALİYETİ
Ruzi Nazar’ın anıları sadece Türkiye’deki faaliyetlerine ışık tutmuyor; ayrıca ABD’nin SSCB’yi kuşatmak için İslamcıları, Çin’e baskı yapmak için de Türkistanlı ayrılıkçıları nasıl kullandığını belgeliyor!
Türkistan dergilerinin CIA’nın kontrolünde olduğu, Türkistan Enstitüleri’ni CIA’nın kurduğu, Türkistan derneklerini CIA’nın yönlendirdiği gerçeği, eminiz bu meseleyi yeniden düşünmenizi sağlayacaktır.
Bitirirken belirtelim: Asıl meselemiz, CIA’nın elinden hem Türk hem de Kürt kartlarını almaktır!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
3 Mart 2013
BEYAZ SARAY CIA’YA OSCAR VERDİ
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 27/02/2013
Bir film düşünün, erkek ve kadın oyuncuları en iyi değil; yardımcı erkek ve kadın oyuncuları da en iyi değil; hatta yönetmeni de en iyi değil. Ama film en iyi film!
Bu yıl en iyi film ödülünü alan Ben Affleck’in Argo isimli İran karşıtı filminden bahsediyoruz. Aslında filmin Oscar törenindeki sunumunu First Lady Michelle Obama’nın yapması bile bu filmin neden “en iyi” ilan edildiğine tek başına bir göstergedir. Çünkü Oscarlar ABD’nin emperyalist politikalarına uygun olarak dağıtılıyor!
Eskiden bunu daha usturuplu yaparlardı, şimdi iyice alenileştirdiler ve CIA operasyonu filmlere doğrudan Beyaz Saray üzerinden ödül vermek durumunda kaldılar! Kuşkusuz bu ölçüsüzlüğün ABD’nin siyasal gücünün inişe geçmesiyle doğrudan bir bağı vardır.
ORYANTALİST BİR FİLM
Filme gelirsek…
Film, İran’da ABD Büyükelçiliğinin basılması ve 52 kişinin rehin alınması sırasında, Kanada Büyükelçiliği’ne sığınan 6 Amerikalının, bir CIA operasyonuyla Tahran’dan çıkarılmasının hikâyesi: CIA bir film şirketi kurar ve 6 Amerikalıyı o filmin bir parçası yaparak kurtarır.
Yani ABD, 444 gün boyunca 52 diplomatının rehin alındığı o yenilgisine 34 yıl sonra “casus Rambo” ile yanıt arar ve bu filmle “aslında o kadar da başarısız değildik” demiş olur! Kısacası Afganistan’da ABD’nin onurunu Rambo’nun kurtarması türünden bir CIA güzellemesi…
Sonuç olarak filmde ne ABD’nin 1979 öncesinde İran’ın iç işlerine müdahalesi var ne de CIA’nın katliamlara varan gizli operasyonları. Haliyle İran halkının ABD karşıtı haline gelmesinin de doğal bir sonuç olduğu anlaşılmıyor. Geriye kötü İranlılar ve iyi beyaz Amerikalılar kalıyor. (Filmin girişindeki kısa tanıtımda, sadece Şah’ın emperyalizmle işbirliği yaptığı, bunun da Humeyni’yi kurtuluş umudu haline getirdiği belirtiliyor.)
Öyle ki, ABD’de kimi yayın organlarında bile film, Batı merkezli ve oryantalist olması nedeniyle eleştirildi.
RUZİ NAZAR’IN ARGO’DAKİ ROLÜ
Film doğrudan Türkiye’yi de ilgilendiriyor. Sadece İran sahnelerinin ülkemizde çekilmesi nedeniyle değil elbette; Tahran’daki operasyonda imzası olan CIA istasyon şefi Ruzi Nazar’ın Ankara’da uzun yıllar görev yapması nedeniyle de…
Özbek asıllı Ruzi Nazar, ikinci dünya savaşında Rus ordusundan kaçıp önce Nazi oldu sonra da CIA görevlisi. Ancak önemi 11 yıl kaldığı Türkiye’de MİT’i CIA’ya bağlamasında ve ülkemizde kendisine bağlı bir NATOTürkçü birim oluşturmasındandır.
Eski MİT görevlisi Enver Altaylı işte bu Ruzi Nazar’ı yazdı şimdi. Altaylı’nın bir bakıma hocası da olan Ruzi Nazar kitapta Argo filmine konu olan operasyon hakkında da bilgiler veriyor.
Altaylı şu övgülerle başlamış o bölüme: “Bir kurtarma operasyonu yapılacaksa güncel, doğru bilgilere ihtiyaç vardı. Merkezden birinin Tahran’a gitmesi ve orada bir süre çalışması gerekiyordu. Bu tehlikeli ve belki de ölümle sonuçlanacak görevi kim yapabilirdi? Ruzi, tecrübeli ve cesur bir istihbaratçıydı. Bölgeyi, İran halkını ve bu halkın örf ve adetlerini iyi biliyordu. Ayrıca Müslüman’dı. Bu zor ve tehlikeli görevi, örgütünde Ruzi’den başka hakkıyla yerine getirebilecek tek kişi yoktu.”(Enver Altaylı, Ruzi Nazar: CIA’nın Türk Casusu, Doğan Kitap, Şubat 2013)
Altaylı’nın görevi açıklarken “Ruzi ayrıca Müslümandı” demesi önemli. Şimdilik “Ah Müslüman maskeliler, ah” diyerek ve onların Türkiye’nin Küçük Amerika sürecindeki rollerinin bir gün mutlaka cilt cilt yayımlanacağını bilerek geçiyoruz…
İRAN’IN VERDİĞİ FAKAT ALINMAYAN DERS!
Ruzi bu görev için Afgan halı tüccarı kılığında İsviçre Havayolları’nın bir uçağıyla Pakistan’ın Karaçi şehrine gider ve dönüşte uçağı Tahran havaalanına “mecburi iniş” yapar! CIA şefinin 11 günlük görevi böyle başlar.
Altaylı CIA’nın rehineleri kurtarmak için birinin merkezinde Ruzi Nazar’ın, diğerinin merkezinde de Tony Mendez’in bulunduğu iki ayrı operasyonun varlığından bahsediyor.
Mendez’in operasyonu Argo’ya konu olandır. Altaylı, Ruzi Nazar’ın anlatımlarıyla iki operasyonu birbirine bağlıyor ve “Ruzi’nin yerinde derlediği bilgiler ve yaptığı çalışma olmasaydı, Mendez operasyonunun başarısı mümkün olmazdı.” diyor.
Ruzi Nazar’ın bu bilgileri Müslüman ve Türk kimliğini kullanarak İran Azerilerinin üzerinden edindiğini özellikle not edelim.
Kitapta uzun uzun anlatılan bu süreci, şu notumuzla bitirelim: İranlı öğrenciler ABD’nin katliamlarına haklı tepki nedeniyle büyükelçiliği basmış ve 52 diplomatı rehin almıştı. İranlı öğrenciler, o dönemin simgesi olan ABD Başkanı Jimmy Carter’in seçimleri kaybetmesinden sonra rehineleri serbest bıraktılar. Hem de yeni başkan Ronald Reagon’ın yemin ettiği günün gecesinde…
Bu gerçek bile İran düşmanı filmin tüm maskesini indirmeye yeter!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
27 Şubat 2013