Posts Tagged Sosyalizm
Demirtaş’ın palavrası
Posted by Mehmet Ali Güller in CGTN Türk, Politika Yazıları on 14/01/2025
Liberal kapitalist ekonomistler yıllardır Çin ekonomisine ömür biçiyorlar. Küçük verilerden yola çıkarak büyük sonuçlar çıkarıyorlar.
Örneğin…
Liberal kapitalist ülkelerden daha fazla büyüdüğü halde, “Çin’in büyümesi küçüldü” verisi üzerinden krize işaret ediyorlar; Covid’in her ülkede yarattığı durumu Çin’de çöküşün göstergesi sayıyorlar; tüketimin azalmasına bakarak, “Çin’de halkın protestolara başlayacağını” varsayıyorlar.
Elbette gerçekte olanı değil, olmasını istediklerini yazıyorlar, anlatıyorlar…
‘Çin ekonomisi paramparça’ propagandası
Batıdaki bu liberal kapitalist iktisatçı propagandası elbette bizde de mevcut. Son üç dört yılın çarpıcı iktisatçı “analizlerine” bakarsanız, Çin defalarca çökmüş olmalı…
Bunların sonuncusu Özgür Demirtaş’tı. Geçen hafta sosyal medyadan yaptığı açıklamada “Çin ekonomisi paramparça” dedi. Demirtaş Çin ekonomisinin paramparça olduğundan o kadar emin ki geçmişte bunun olacağını söylediğinde kendisine inanmayanlara sosyal medyadan “n’oldu?” diyerek laf atıyor, “hangi veriye dayanıyorsun” diye soranlara “balon patlıyor” diyor…
Gerçi Demirtaş Türk ekonomisinin de uçacağı kehanetinde bulunmuştu; sonuç ortada! Elbette kendileri açısından haklıydı. Bizim ceplerimiz boşalırken, Demirtaş’ın patronu Sabancı kârına kâr katıyor, bu yüzden de iktidarın iktisadını övüyordu sürekli…
Neyse, konumuz Demirtaş ve patronu Sabancı değil, Çin ekonomisinin durumu…
Çin ekonomisi büyümeye devam ediyor
Çin ekonomisinin durumu neden bizi ilgilendiriyor peki? Çünkü Çin dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve Türkiye’nin önemli bir ticaret ortağı. Tıpkı ABD gibi Çin de, ekonomisi nedeniyle dünyamızı etkiliyor. O nedenle Çin ekonomisinin gerçek durumunu bilmemiz gerekiyor.
Peki gerçek ne?
Gerçek şu: Çin ekonomisi paramparça değil, çöküşte değil, kapıda Çin’den hareketle dünyamızı etkileyecek bir büyük kriz de yok.
Ne var peki? Çin ekonomisi için felaket öngörenlerin, daha doğrusu umanların dayandağı en temel veri, büyümenin küçülmesi. Orada da vahim bir durum yok zaten. Çinli yetkililer büyümenin yüzde 5 civarında olacağını öngörmüştü, 4,7 çıkacağı sanılıyor. Yani Çin büyümeye devam ediyor, sadece büyümesi bir miktar azaldı, o kadar.
Bunun elbette bir çok nedeni var; başta tüm dünyayı olumsuz etkileyen Covid kapanmalarının hâlâ süren etkisi.
Ayrıca, Çin ABD’den daha çok büyüyor!
Çin dış ticaret fazlası rekor kırdı
Konu aslında bir iktisat konusu değil, siyaset ve propaganda konusudur. O nedenle “Çin ekonomisi paramparça” iddiasına karşı uzun uzun ekonomik veriler açıklamaya gerek yok; zaten benim uzmanlık alanım da değil.
Ama son açıklanan ticaret verileri çok şey anlattığı için dikkat çekeyim: ”Çin Gümrükler Genel İdaresi’nin açıkladığı verilere göre, 2024 yılında ihracat yıllık bazda yüzde 5,9 artarak 3,58 trilyon dolara yükselirken, ithalat ise yüzde 1,1 artışla 2,59 trilyon dolar oldu. Böylece dış ticaret fazlası 992,1 milyar dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı.”
Evet, dünyanın en fazla ticaret yapan ülkesi Çin’in dış ticaret fazlası büyümeye devam ediyor ve bu fazla 1 trilyon dolara dayandı.
Yani Çin üretmeye, satmaya, kazanmaya ve bunu içeride vatandaşlarının refahını yükseltmede kullanmaya devam ediyor.
Biz asıl kendi durumumuza odaklanalım…
Mehmet Ali Güller
CGTN Türk
14 Ocak 2025
ZENGİNLER UZAYA KAÇMADAN
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Film Yazıları, Politika Yazıları on 15/08/2013
Yıl 2154.
Dünya nüfusu inanılmaz artmış. Her yeri açlık, sefalet, hastalık sarmış…
Dünya, kelimenin tam anlamıyla, sadece ezilenlerin dünyası olmuş…
Los Angeles’ın sokakları viraneye dönmüş, gökdelenler dökülüyor… Sokaklar yiyecek için dilenenlerle dolu… İnsanlar varlık mücadelesi veriyor…
Sokaklarda tek bir zengin yok; koca Los Angeles’ta ne bir malikâne, ne bir lüks araç, ne bir pahalı görüntülü restoran…
Peki, nerede bu zenginler? Yoksa 2154 yılı dünyasında hiç zengin kalmamış mı?
DÜNYA CEHENNEM, ELYSİUM CENNET
Evet, tahmin edebileceğiniz gibi bir filmden bahsediyoruz: “Elysium: Yeni Cennet”.
Neill Blomkamp’ın yazıp yönettiği, Matt Damon ile Jodie Foster’ın oynadığı film, özetle “dünya cehennem, Elysium cennet” diyor…
Elysium, zenginler için yaşanamaz hale gelen dünyanın dışında bir uzay istasyonu… Lüks malikâneler, yeşillikler, havuzlar, pahalı yaşam alanları… Neredeyse herkesin beyaz ve temiz giyindiği bir yeni dünya…
Üstelik teknoloji çok gelişmiş ve herkesin evinde bir sağlık kabini var… İçine giriyorsunuz ve kanser dâhil her hastalığınız birkaç dakika içinde iyileşiyor…
EZİLENLERİN FEDAİSİ: MAX
Dünyadaki ezilenlerin Elysium’a gitmesi yasak… Arada hastalığını tedavi ettirebilmek için ölümü göze alarak kaçak yollardan Elysium’a gitmeye çalışanlar oluyor elbette… Ama çoğunlukla bindikleri uzay gemileri yolda düşürülüyor, varabilenler ise anında öldürülüyor…
Dünyanın ezilenlerine Elysium yasak ama Elysium’un zenginleri istediği zaman dünyaya gidiyor ve insanları köle gibi çalıştırdıkları büyük fabrikalarını denetleyip dönüyorlar…
Elysium’u yaratan bilgisayar yazılımının üreticisi ve aynı zamanda en zengini olan kişi de her gün dünyaya gidip insanları köle gibi çalıştırdığı fabrikasını denetleyenlerden… Fabrikasında çalışan Max, üretim bandındaki bir sorun nedeniyle yoğun radyasyona uğruyor ve beş günlük ömrü kaldığı belirtilerek kovuluyor…
Yaşamak isteyen Max, tek çözümün Elysium’a ulaşmaktan geçtiğini biliyor… Sonrası, buradan anlatmayacağımız büyük bir macera…
YA SOSYALİZM, YA BARBARLIK
Film haliyle asıl meseleyi sorgulamıyor: Yani dünyanın neden yaşanılmaz hale geldiği, bunda zenginlerin rolünün ne olduğu vs.
Ama film sonuç olarak “ya sosyalizm, ya barbarlık” şeklindeki o özlü sözü de kaçınılmaz olarak doğruluyor… Zira zengini daha zengin ve fakiri daha fakir yapan bu sistem yıkılamadığı takdirde insanlığın varacağı yer 2154 dünyası; yani cehennemi… Üstelik zenginler bu kez daha uzakta, uzayda…
Kapitalizm, kâr hırsı, amansız rekabet ülkeleri ortadan kaldırıyor, insanları yıkıma uğratıyor ve en sonunda dünyayı yaşanmaz bir yere dönüştürüyor…
İşte bugün insanlığın önündeki asıl sorun budur. Emperyalizmin milli devletleri yıkmaya giriştiği, kapitalist ekonomilerin halkı sömürdüğü, özel ekonomilerin kamu ekonomisinden çaldığı bu sistem insanlığı ve dünyayı bir felakete götürüyor…
Önümüzdeki tek seçenek ve kapitalizmin yıkımını hızla onaracak tek sistem ise sosyalizmdir! Batı’nın 2154’e sürüklediği dünyayı, Doğu’nun kamuculuğu kurtaracak!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
15 Ağustos 2013