Posts Tagged Ekonomi

EKONOMİDE SONBAHAR

Ekonomik veriler, AKP’nin “Sonbahar sendromunun “kaynağının sadece halk hareketi olmadığını ortaya koyuyor. Gelin önce o verilerin belli başlılarını alt alta yazalım:

AKP 12 AYDA 225 MİLYAR DOLAR ÖDEYECEK

1. AKP Hükümeti, önümüzdeki 12 ay boyunca toplam 220 milyar dolar borç ödeyecek!

Prof. Dr. Vefa Tarhan konuyu Aydınlık’ta dile getirdi: “Türkiye’nin 12 ayda toplamda 225 milyar dolara ihtiyacı var. Vadesi dolacak olan 165 milyar dolar konusunda ülkenin uygulayabileceği bir politika, alacağı bir tedbir yok.” (Aydınlık, 16 Eylül 2013)

Aynı gün Ergin Yıldızoğlu Cumhuriyet’te şunları yazdı: “AKP Türkiyesi, Financial Times’tan Dombey’in aktardığına göre, 12 ayda 160-220 milyar arasında bir borç ödeme takvimiyle, bu koşullarda karşı karşıya. Wall Street Journal da Türkiye’nin “gözden düştüğünü” borçlanma maliyetlerinin uluslararası piyasada artmakta olduğunu yazıyor.” (Cumhuriyet, 16 Eylül 2013)

BORSA’DA 112 MİLYAR DOLAR UÇTU

2. Borsa İstanbul, 22 Mayıs 2013’te 93,178 puandaydı. Yüzde 30 değer yitirerek 65 bin puana kadar düştü. Geçen hafta 68 bin seviyesinde olan borsa, “savaş tamtamlarının” susmasıyla 70 bin seviyesine çıktı.

Yani Borsa, 3 ayda 3’te birini kaybetti! Bu erimenin parasal karşılığı tam 112 milyar dolardır.

Türkiye’nin bu kadar kısa bir zamanda yüzde 30’luk bir kaybı en son 2001 krizinde yaşadığını özellikle belirtelim.

3. AKP, geçen birkaç hafta içinde doları frenleyebilmek için yoğun miktarda alım yaptı. Alımların toplamının, Merkez Bankası’ndaki rezervlerin yüzde 15’i olduğu belirtiliyor!

DOLAR, 5 YILDA % 75 ARTTI

4. Dolar demişken…

2008’de 1,15 TL olan dolar geçen hafta 2 TL’yi geçti. 5 yılda yüzde 75’lik bu değişimin iş dünyasına etkisi çok daha büyük oldu.

5. Büyük yatırımlar kaçmaya başladı…

Örneğin Abu Dabi’nin devlet kontrolündeki enerji şirketi TAQA, Türkiye’deki 12 milyar dolarlık kömür santrali inşaatını geri çekti!

6. Cari açık, ABD’nin paralarını mecburen geri çağırması, sıcak para girişinin azalması, Ortadoğu’yla ticaretin dibe vurması gibi diğer büyük etkenleri de ekleyelim…

ERDOĞAN’IN SAVAŞ İHTİYACI

Tüm bunlar alt alta yazıldığında ve Türkiye’nin ekonomisinin “kırılgan bir yapıda” olduğunu belirten uluslararası raporlarla birlikte okunduğunda, ortaya önemli bir sonuç çıkmaktadır: AKP Hükümeti’nin “balon” ekonomisi artık sonbaharında…

Bu durumda artık soru şudur: Sonbaharına gelen bu ekonomi, nasıl kurtulur?

Bu ekonominin, ekonomi kuralları içerisinde kurtulamayacağı açık…

Peki, o zaman nasıl kurtulur?

Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin “savaş çığlıklarını” işte bu ekonomik tabloyla birlikte okumalıyız… AKP Hükümeti, çareyi savaşta aramaktadır!

ESAD KALDI, ERDOĞAN GİDECEK!

Dünya derin bir nefes almışken, Batı zoru görüp Suriye’ye savaş açmaktan geri dönmüşken, Ortadoğu’yu yangın yerine çevirecek bir girişimden vazgeçilmişken Erdoğan ve Davutoğlu’nun hâlâ “ille de savaş” demesi, ancak bu ekonomik tabloyla açıklanabilir… Zira AKP’nin elinde bu ekonomik tabloyu değiştirecek bir sihirli değnek yoktur…

Ancak bu tablonun üstünde yükselen siyasi denklemi Erdoğan kaybetmiştir. Nedir o denklem? Esad giderse Erdoğan kalır, Esad kalırsa Erdoğan gider!

İşte Cenevre-2 toplantısı, bu sonun başlangıcı olacaktır…

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
17 Eylül 2013

, ,

Yorum bırakın

ABD 67 YILLIK TAHTINDAN İNDİ

ABD Başkanı Barrack Obama’nın geleneksel Birliğin Durumu konuşması, Washington’un en azından bu dört yıl boyunca dışarıyı değil, içeriyi esas alacağını bir kez daha ortaya koydu. Obama, en öncelikli işin orta sınıfın durumu olduğunu belirtti ve asgari saat ücretini 2015 yılına kadar 7.25 dolardan 9 dolara çıkarmaya çalışacaklarını vurguladı.

ABD’nin 1945-2012 yılları arasındaki 67 yıllık dünya ticaret birinciliğinin sona erdiğinin ilan edilmesinden hemen sonra gelen bu konuşma, aslında yeni dönemin Washington için ne denli zorlu geçeceğine işaret ediyor.

Zira ABD birinciliklerini kaybetmeye başladı.

ÇİN ABD’Yİ GEÇTİ

2012 yılında Çin, 3,87 trilyon dolarlık ihracat ve ithalat toplamı ile ABD’yi geride bırakarak dünyanın en çok ticaret yapan ülkesi oldu. ABD 3,82 trilyon dolarda kaldı.

Çin ayrıca 127 ülkenin başlıca ticari ortağı haline gelirken, ABD 76 ülkede kaldı.

Yani ABD, yuanın değeri için baskı da yapsa, Çinli ileri teknoloji şirketlerine yaptırım da uygulasa, Çin mallarına ağır vergiler de koysa sonucu değiştiremiyor. ABD’nin Çin ekonomisini, ekonomik gücüyle frenleme olanağı yok!

PASİFİK’TE ‘BİRLİK’ SAVAŞI

Nitekim Obama yönetimi bu gerçeği kabullendi ve 2010 yılında Asya-Pasifik merkezli strateji belirledi. ABD Pasifik’te Japonya, Güney Kore, Avustralya gibi müttefiklerine dayanarak Çin’i kuşatmayı hedef koydu önüne…

Washington bu amaçla kimi bölgesel birlik modelleri de inşa etti: 2011’de Pasifik’in sekiz ülkesi ile Trans-Pasifik Ortaklığı’nı (TPP) kurdu. ABD bu ortaklığı Japonya’yı da üye yaparak genişletmenin peşinde…

Çin ise 16 ülkeyi kapsayan ve 2015’te hayata geçecek “Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması (RCEP)” ile önemli bir hamle yaptı. Bu 16 üyeden 10’u Güneydoğu Asya Uluslar Birliği ASEAN üyesi.

Çin Bilimler Akademisi Asya-Pasifik Araştırmaları Enstitüsü’nden Xu Liping, bu anlaşmanın, kuracakları bölgesel serbest ticaret alanı için prototip olduğuna dikkat çekiyor.

ABD’NİN ÇİN STRATEJİLERİ

Ancak ABD’nin Asya-Pasifik merkezli stratejisinin Çin’e karşı bir hamle olmaktan ziyade, Çin’in hamlelerine yanıt vermeyi esas aldığını belirtmeliyiz. Bunu sadece yukarıda verdiğimiz örneğe dayanarak değil, kabaca üçe ayıracağımız ABD-Çin ilişkileri döneminin eğilimine bakarak da söyleyebiliriz. Şöyle:

1970-1994: ABD’nin Çin’i uluslararası sisteme entegre ederek hem kontrol altında tutma hem de SSCB’ye karşı dayanak yapma dönemi.

1994-2010: “Bütünleştir ama çevrele” stratejisi dönemi. Washington bu stratejiyle, bir yandan Çin’i Dünya Ticaret Örgütü’ne kabul ederek geçmişin “uluslararası sisteme entegrasyon” modelini sürdürdü, bir yandan da Japonya ve Hindistan’a dayanarak Çin’i “düşmanlaştırmadan” çevreledi. Dahası Washington, 2005 yılında Dışişleri Bakan Yardımcısı Robert Zoellick’in açıklamasıyla, “sorumlu bir hissedar” olarak Çin’in yükselişini kabullendiklerini ilan etti.

2010 sonrası: Kuşatma dönemi. Kuvvet dağılımına bakılırsa, ABD’nin Çin’i kuşatması, SSCB’yi kuşatmasına hiç benzemeyecek. Nitekim soru işaretleriyle dolu Asya-Pasifik merkezli stratejinin kabul edilmesine rağmen, nasıl uygulanacağı hâlâ tartışılıyor.

Örneğin Zbigniew Brzezinski ABD’nin Rusya ve Türkiye’yi içeren “daha geniş Batı” inşa ederek Çin’i dengeleyebileceğini savunuyor.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Thomas Donilon ise “işbirliği ve rekabeti” içeren ikili bir model öneriyor.

Ancak Joseph Nye gibi Pentagon danışmanlığı yapan akademisyenler ise “kuşatma, Çin’in yükselişiyle baş etme amacına uygun bir politika aracı değildir” görüşünü savunuyorlar. Bu isimlere göre ABD Asya-Pasifik’te Çin’le “işbirliğini” esas almalı!

Yani özetle birincisi rekabet, ikincisi rekabet ve işbirliği, üçüncüsü de işbirliği esasına dayanan üç çizgi savunuluyor.

Ancak Çin’in tek çizgisi var: Sosyalist piyasa ekonomisi ile büyümek ve kalkınmak!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
14 Şubat 2013

, , , , , , , ,

Yorum bırakın

KRİZ VE KERİZ – İKTİSADA YEŞİL ÇÖZÜM

Başbakan Tayyip Erdoğan, ekonomik krizin ilk gününden bu yana “kriz teğet geçti-geçiyor” iddiasından vazgeçmedi.

Arada, “kriz psikolojiktir” gibi gerçeküstü tanımlamalarda da bulundu.

Ekonomistler, Başbakanın ekonomi bilgisini ballandıra ballandıra halka anlatırken, salt oğlunun gemiciğinden hareket etmediler elbette…

Başbakanın “tuvalet fiyatını 1 milyondan 1 liraya düşürdüm” şeklindeki büyük atılımı günlerce alkış aldı.

Başbakan Erdoğan, “kriz teğet geçti” iddiasını önceki gün de sürdürdü.

Eskişehir mitinginde halka seslenen Erdoğan, “Kriz, bizim kriz değil. Teğet geçecek dediğimde dalga geçtiler” diyerek, en başından beri kendisine inanmayan siyasi çevrelere de gönderme yaptı!

Gerçi Türkiye pek çok ekonomik kurumun tablosunda, “küresel krizin başlamasından bu yana sanayisi en hızlı küçülen beşinci, ‘resmi’ işsizlik oranıyla da dünya ikincisi” gözükse de, “kriz hamdolsun teğet geçti” AKP’ye göre…

Başbakan’ın Çalık Holding’de yönetici olan damadı Berat Albayrak ise geçen gün şöyle konuştu yurtdışında: “Krizi öngördüm. Grup olarak planlarımızı buna göre yaptık, krize nakit pozisyonda yakalandık. Bu nedenle krizden hiç etkilenmedik diyemeyeceğim ama çok az etkilendik.”

Bu durumda ortaya şu sonuç çıkıyor elbette. Ya  Başbakan “kriz teğet geçti” derken, damadından, oğlundan, yakın çevresinden bahsetmiş sadece. Ya da, halka gerçeği söylememiş!

Hani mal varlığı sorulduğunda, “oğlumun düğününde takılanları, oğlumdan borç aldım” demiş, gemicik sorulunca da oğluna borç vermişti ya…

Krizde keriz kalmak istemeyenlere, müstakil sermayedarlar şimdi AKP tarzı bu reçeteyi öneriyor…

Mehmet Ali Güller

Yorum bırakın

BEŞAR ESAD ZİYARETİNİN EKONOMİK YANSIMALARI – TÜRK İŞADAMLARININ SURİYE BAYRAMI

BEŞAR ESAD ZİYARETİNİN EKONOMİK YANSIMALARI

Türk işadamlarının Suriye Bayramı

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Türkiye ziyareti, iş kesimlerini de memnun etti. Türkiye-Suriye ticari ilişkilerindeki en önemli gelişme, “Suriye devlet ihalelerinde Türk firmalarına öncelik tanınması” oldu. Gaziantep’te açılacak Suriye Konsolosluğu, dört ilde kurulacak Sınır Ticaret Merkezi, iş adamlarımızın yüzlerini güldürürken; 600 km’lik Türkiye-Suriye sınırındaki mayınların temizlenerek bölgenin organik tarıma açılması tarım kesimini memnun etti. Güneydoğulu işadamları, bir önceki yıla göre yüzde 70 artan ihracatın, iki yılda 10 kat daha artacağını düşünüyor…

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Dergisi
11 Ocak 2003

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Ankara’daki resmi temaslarının ardından, 8 Ocak’ta da İstanbul’da iş çevreleriyle bir araya geldi. Esad’ın DEİK Yönetim Kurulu üyeleri ve Türk işadamlarıyla birlikte yaptığı toplantının ardından gazetecilere açıklama yapan TOBB ve DEİK Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıkloğlu, önemli bir müjde verdi: “Suriye devlet ihalelerinde Türk firmalarına öncelik verilecek!”

Gelişmiş ülkelerin komşularıyla ekonomik ilişkilerinin yüzde 50’ler seviyesinde olduğunu, Türkiye’nin ise komşularıyla ilişkilerinin yüzde 6’larda olduğuna dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: “Türkiye eğer çevresinde güvenlik çemberi oluşturacaksa, muhakkak komşuluk ilişkilerini yukarıya doğru çekmek durumunda. Bu, komşuları için de geçerli. Bu, Sayın Suriye Devlet Başkanı’nın genel anlayışı çerçevesinde toplantıda ifade edildi. Kendisi, Türk yatırımcılarına, Türk ihracatçılarına her türlü desteğin verilmesi noktasında, bütün sıkıntıların aşılması noktasında, yanımızda bizzat talimat vererek bunu gösterdi. Aynı zamanda Türk yatırımcılarının bir merkezden bütün bürokratik engellerin aşılması noktasında da her türlü desteğin verileceğine ifade etmesi bizler açısından sevindirici.”

Rifat Hisarcıklıoğlu, Suriye’nin açtığı ihalelerde Türk firmalarına öncelik vermesinin kendileri açısından sevindirici olduğunu dile getirerek, Esad’ın Türkiye ziyaretinde siyasi ilişkilerin pekişmesinin yanı sıra iki ülke arasındaki ilişkilerin ekonomik bacağının da sağlam gideceği noktasında görüşler aktarıldığını kaydetti.

SURİYE, GAZİANTEP’E KONSOLOSLUK AÇACAK

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen de, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ve beraberindeki resmi heyetle yapılan temaslar sonucu Suriye’nin Gaziantep’e konsolosluk açması ve yaklaşık bir yıldır iki ülke arasında müzakereleri sürdürülen Sınır Ticaret Merkezlerinin kurulmasının kararlaştırıldığını bildirdi.

Şam ve Halep’e gidip gelen vatandaşlarımızın vize için Ankara’ya gitmesine artık gerek kalmayacağını belirten Tüzmen, Konsolosluğun açılmasıyla sınır ticaretinin artacağını ve bölge ekonomisine büyük katkı sağlayacağını belirtti.

4 İLDE SINIR TİCARET MERKEZİ

Suriye’ye olan ihracatın geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 70 arttığına dikkat çeken Bakan Tüzmen, Suriye sınırında yer alan Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa ve Kilis’te kurulacak Sınır Ticaret Merkezleri ile ekonominin daha da olumlu yönde gelişeceğini vurguladı.

MAYINLI ARAZİ TEMİZLENECEK, ORGANİK TARIM YAPILACAK

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye ile Suriye arasındaki mayınlı arazilerin temizlenerek organik tarıma açılması konusunda da, Suriye ile görüş birliğine varıldığını belirterek şöyle konuştu: “Burada organik tarım üretiminin yapılması, ilgili sanayi kollarının yer alması ve yurtdışına ihracatın yine ortak şirketlerce yapılması düşünülüyor. Türkiye ile Suriye sınırında yaklaşık Kıbrıs’ın alanı kadar mayınlı saha var. Bu projeyi inşallah serbest ticaret bölgesi kapsamında da düşünebiliriz.”

Tüzmen, karşılıklı yatırımların teşviki ve korunması, çifte vergilendirmenin önlenmesi ve turizm işbirliği anlaşmaları yapıldığını da anımsatarak, “Bunlar Türkiye ile Suriye arasında ekonomik ve hukuki platformun altyapısını hızlandıracaktır. Bunun üstüne işadamlarımız çok daha rahat hareket edecektir” diye konuştu.

GÜNEYDOĞULU İŞADAMLARI BAYRAM YAPIYOR

Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Bedrettin Karaboğa, 57 yıl aradan sonra Suriye devlet başkanını Türkiye’yi ziyaret etmesinin önemli bir gelişme olduğunu belirterek, Suriye heyeti ile imzalanan anlaşmaların bunun göstergesi olduğunu söyledi. Karaboğa, şöyle konuştu: “Suriye’ye yıllık ihracatımız yıllık 500 milyon dolar civarındadır. 2 yıl içerisinde bunu 5 milyar dolara yükseltebiliriz. Suriye’nin sanayi teknolojisi çok eskidir. Her türlü malı bu ülkeye satabiliriz. Suriye ile ticaretin gelişmesi bölgede işsizliğin azalmasına ve sanayinin gelişmesine katkı yapacaktır.”

TİCARET RAKAMLARI REKOR ARTIYOR

Türkiye’nin Suriye’ye ihracatı 1997 yılında 268 milyon dolar iken,1998 yılında 308 milyon dolara çıktığını ve 2003 yılında ise bu rakamın 1 milyar dolara yakın olduğunu kaydeden Karaboğa, Suriye’ye açılan Öncüpınar, Karkamış ,Nusaybin Sınır kapılarının çok yetersiz kaldığını ve yeni kapıların açılması, eski kapıların ise modern hale getirilmesi gerektiğini bildirdi. Karaboğa, şöyle devam etti: “Ortadoğu pazarı Türkiye için ve bölgemiz için çok önemlidir. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Ankara ziyareti ve atılan dostluk adımları çok iyi değerlendirilmelidir. AB ülkelerine baktığımızda komşuları ile ticaretlerinde Almanya yüzde 55, Fransa yüzde 52 gibi rakamlardadır. Bunları çoğaltabiliriz. Bizim komşularla geçtiğimiz yıllarda yüzde 11’lere çıkan ticaretimiz bu yıl yüzde 7 civarındadır. Ortadoğu pazarı 80 milyar dolar büyüklüğündedir. Ülke olarak çıkarlarımızı korumak zorundayız, başkaları bu bakir pazarı ele geçirdiğinde dizlerimize vurmaktan ve birbirimizi suçlamaktan başka bir şey yapamayacak duruma geliriz.”

SURİYE ÜZERİNDEN ORTADOĞU TİCARETİ

Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İsmail Demirkol da Suriye üzerinden diğer Arap ülkelerine ihracat yapılabileceğini söyledi. İki ülke arasında çifte vergilendirmenin önlenmesi ve yatırımların teşvikine ilişkin anlaşmaların imzalanmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Demirkol, şunları kaydetti: “Irak’taki belirsizliğin devam ettiği bu süreçte Suriye ile olumlu yönde seyir kazanan ilişkilerimizi ticari anlaşmalar ile daha da geliştirmeliyiz. Esad’ın ziyareti ile iki ülke arasındaki müspet ilişkiler ivme kazanacaktır. Suriye pazarını iyi değerlendirmeliyiz. Bu pazar ile dış ticaret hacmini daha da büyütebiliriz.”

BİR MÜJDE DE, ŞAM’DAKİ TÜRK HEYETİNDEN

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Türkiye ziyareti sırasında, Türkiye’den önemli bir heyet temaslarda bulunuyordu… Türk işadamlarının gerçekleştirdiği “II. Türk Makine ve Aksamları Fuarı”na katılmak için Şam’a giden Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer Kayalar Başkanlığı’ndaki heyet, Suriye Başbakanı Naci Otri ve Sanayi Bakanı Muhammed Safi Abu Dan ile yaptığı görüşmelerden sonra Türkiye’ye müjdeli haberi gönderdi: “Heyetler, Türkiye-Suriye-Irak demiryolu hattının daha etkin bir şekilde çalıştırılması konusunda görüş birliğine vardılar”

Suriye Başbakan Otri ve Sanayi Bakanı Muhammed Safi Abu Dan da, Türkiye ve Suriye arasındaki işbirliğinin kaçınılmaz olduğu ve iki ülke arasında ekonomik ortaklığın diğer Ortadoğu ülkelerine de yansıyacağını vurguladılar. Suriye Sanayi Bakanı, başta tekstil olmak üzere, sanayi sektöründe Türk firmalarının Suriye’ye yatırımlarını beklediklerini kaydetti.

,

Yorum bırakın

%d blogcu bunu beğendi: