Posts Tagged TRÇ
Bahçeli’nin TRÇ çelişkileri
Posted by Mehmet Ali Güller in Cumhuriyet Gazetesi, Politika Yazıları on 29/09/2025
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Erdoğan’ın ABD ziyaretinin hemen öncesinde dile getirdiği TRÇ önerisini, Türkgün gazetesinde yayınlanan üç günlük söyleşiyle ayrıntılandırdı.
Ancak bu ayrıntılandırma, önerinin ilk halinden ciddi bir dönüşüme işaret ediyor. “ABD-İsrail’e karşı” diye önerilen Türkiye-Rusya-Çin ittifakının yerini, NATO’ya karşı olmayan, hatta NATO’yu bütünleyen, dahası Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) açısından ”NATO sigortası” sağlayan bir öneriye dönüştü.
Bu dönüşümde, TRÇ sorulduğunda “takip etmedim” diyen Erdoğan’ın ve daha önemlisi iktidar nezdinde “ABD’yle yeni sayfa açılmasının“ etkisi ne oranda, göreceğiz…
‘ABD’ye karşı’dan ‘iki yön’e bakmaya
Bahçeli öneriyi ortaya attığında, açık bir şekilde, TRÇ ittifakının “ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı” olduğunu belirtmişti.
Söyleşinin birinci günü şöyle dedi: “Türkiye’nin NATO üyeliği eğer Türkiye’yi NATO içinden gelebilecek muhtemel saldırılara karşı korumanın ötesine geçemiyorsa, bazı NATO müttefiklerimiz en hayati önceliklerimi görmezden gelebiliyorsa, (…) her iki yöne bakma vakti gelmiştir.”
Burada anahtar sözcükler, “iki yön”dür; Bahçeli şartlar şöyle olursa, iki yöne, hem Batı’ya hem Doğu’ya bakarız, diyor. Sorun şu ki hem olursa dediği şartlar zaten oluşmuş durumda, hem de sorun öyle iki yöne birden bakılarak çözülebilecek aşamayı çoktan geçti.
NATO sorumluluklarıyla çelişmeyen bir TRÇ mümkün mü?
Bahçeli söyleşinin ikinci günü ise daha da geri adım atıyor ve önerisinin “Türkiye’nin mevcut NATO mimarisinin yerini almaya yönelik olmadığını” belirtiyor. Devamında TRÇ’nin bir “askeri blok” olmadığını vurguluyor. Ve “NATO’nun Türkiye’ye caydırıcılık ve güvenlik sağladığından” hareketle, TRÇ’nin “askeri nitelikte kurgulanmaması” gerektiğini söylüyor, dahası “TRÇ’nin Türkiye’nin NATO yükümlülükleriyle çelişmemesi gerektiğini” savunuyor.
Ve Bahçeli üçüncü gün, önerisini “Türkiye’nin Batı’dan vazgeçmeden Doğu ile işbirliği” şeklinde formüle ediyor.
Böylece “ABD’ye karşı” diye başlayan öneri, ”NATO’ya ve Batı’ya karşı olmayan“, dahası, “Türkiye’nin NATO sorumluluklarıyla çelişmeyecek türden bir işbirliği“ haline dönüşüyor. Nasıl olacak? Mümkün mü? Elbette değil, zira NATO konseptine göre Rusya tehdit, Çin mücadele edilecek baş rakip konumunda.
Nitekim Bahçeli sonunda, başladığı yere dönüyor: “NATO kapsamında bir müttefikimiz olan ABD ile ilişkilerimiz Avro-Atlantik bölgesi ve hatta dünya barış ve istikrarı açısından kritik önem taşıdığı gerçeğine uygun olarak (…) eşitlik ve karşılıklılık temelinde yürütülmesi esas olmalıdır.”
Bahçeli’nin TDT’ye biçtiği misyon
Meselenin işbirliği yapabilme ve ortaklık kurabilme zemini açısından daha sorunlu yanı ise şu: Bahçeli Rusya ve Çin’le bir ittifak tasarımını, Türkiye’nin Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) nezdindeki pozisyonu üzerine kurguluyor. Bir nevi TDT’nin “ağabeyi” olarak ve onları da arkasına alarak Rusya ve Çin’le ittifak tasarlıyor.
Tasarı, bu devletlerin siyasal pozisyonlarının gerçekliğinden o kadar uzak ki devamında bakın Bahçeli ne diyor: “TDT kamuoyundaki duyarlılıklara koruyucu diplomasi ile yaklaşmak suretiyle ‘çifte sigorta’ (NATO yükümlülükleri + TRÇ’de uyumlu alanlarda derinleşme) ilkesi gözetilerek…”
Ve dahası, TRÇ “çok kutupluluğun” bir gereği olarak önerilmişken, söyleşinin üçüncü gününde TRÇ aşısından kritik önemde görülen TDT’den ”kutuplaşmaları törpüleyecek” bir yapı olarak bahsedilmektedir!
Rusya ve Çin kandırılabilir mi?
Bahçeli’nin Türkgün’deki üç günlük açıklamalarını özetlersek:
1) TRÇ, Türkiye’nin ABD karşısında Rusya ve Çin’e dayanarak elini güçlendirmek içindir.
2) TRÇ NATO’ya karşı değildir, dahası Türkiye’nin Rusya ve Çin karşısında pozisyonunu güçlü tutmasını sağlayacak TDT açısından “çifte sigorta” niteliği taşımaktadır.
3) Türkiye, son tahlilde Avro-Atlantik’te ABD’yle müttefikliği esas almaktadır.
Tasarı tamam da, Rusya ve Çin, bu tasarıma kanabilecek türden ülkeler mi? Asıl mesele de bu işte…
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
29 Eylül 2025
TRÇ ve beşli mekanizma
Posted by Mehmet Ali Güller in Cumhuriyet Gazetesi, Politika Yazıları on 20/09/2025
Bahçeli’nin “ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı Türkiye, Rusya, Çin’den oluşan TRÇ ittifakı” önermesi, kimin söylediğinden ve ne amaçla söylendiğinden bağımsız olarak, tek başına çok önemlidir. Zira Türkiye, Rusya ve Çin arasında bir ”ortaklığın”, olasılık olarak kamuoyunun önüne gelmesi, konuşulması ve tartışılması bile Atlantik’te boğulmakta olan ülkemiz açısından başlı başına önemlidir.
Önerinin Bahçeli’den gelmesi, MHP’nin Soğuk Savaş’ta biçimlenen kimliği ve Cumhur İttifakının izlediği Neo-Abdülhamitçi çizgi nedeniyle elbette anti-emperyalist, anti-Amerikancı ve NATO karşıtı kesimlerde kuşkuyla karşılandı. Önerinin Erdağan’ın 21 Eylül’deki BM Genel Kurulu sırasında ABD Başkanı Trump’la görüşme arzusunun hemen öncesinde gelmesi de kuşkuları artırdı.
Haksız değiller. Zira iktidar ŞİÖ ve BRICS’le ilişkisinden Astana Platformuna kadar hemen her ilişkisini, ABD’yle pazarlığının bir kartı olarak gördü, görüyor. Bu durum ne yazık ki Pekin ve Moskova’da da güven sorunu oluşturuyor.
Büyük güç kaymaları
Bunlar doğru ama bir doğru da şu: Erdoğan’a, Bahçeli’ye, diğer Atlantikçi siyasetçilere rağmen, Türkiye kaçınılmaz olarak Asyacılığa yöneliyor zaten. İktidar bu çıkışları Batı’yla ilişkilerinde elini güçlendirmek için yapıyor da olsa, bazı muhalif liderler sandığa üç kala Rusya karşıtlığı da yapsa, bazı muhalifler “Kürt devleti Çin’e yarar” diyerek Çin karşıtlığı da yapsa, Türkiye kaçınılmaz olarak bölgeciliğe, Asyacılığa, Küresel Güney’ciliğe kayıyor. Bu isimler ise kaymayı yavaşlatabiliyor sadece.
Bahçeli’nin çıkışı, ABD destekli İsrail saldırganlığının arttığı, “ABD’den satın alınan güvenliğin” işe yaramadığının Katar’da görüldüğü ve Suriye’de çelişmelerin sürdüğü şartlarda geldi. O bakımdan Bahçeli’nin önerisinin taktik düzeyde mi olduğu, stratejik seviyeyi mi amaçladığı net değil. Ama mesele ifade edildiği gibi “ABD-İsrail şer koalisyonuna” karşı bir “ittifak” çağrısıysa, konu hızla netleştirilebilir: ABD’nin İsrail’e dolaylı istihbarat sağladığı Kürecik Radarı’na vurulacak bir kilit, çağrı yapılan ülkelerin çağrının ciddiyetini anlamalarını kolaylaştırabilir.
Bölgesel beşli güvenlik mekanizması
Ancak şunu söylemeliyim: Ne Çin’le ne de Rusya’yla, böyle “ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı” diyerek “ittifak” kurulmaz. Çin, Rusya’yla çok gelişmiş ortaklığını bile “üçüncü ülkelere karşı değil” diyerek yürütmektedir. Kaldı ki Çin, “ittifak” türünden ilişkileri “Soğuk Savaş’tan kalma” ilişkiler diyerek reddetmekte, “işbirliği” ve “ortaklık” kavramlarını tercih etmektedir.
Pratikleşebilmesi bakımından, Türkiye’nin Çin ve Rusya’yla bu çapta bir “ortaklık” kurabilmesinden önce, Türkiye’nin Çin ve Rusya’nın bölgedeki ortaklarıyla işbirliği mekanizmaları kurması gerekir.
ABD’nin İsrail hegemonyasında yeni Ortadoğu düzeni kurmaya çalıştığı şartlarda, “ABD-İsrail şer koalisyonuna” karşı bir bölgesel güvenlik mekanizmasına ihtiyaç olduğu ortada. Türkiye, İran, Mısır, Suudi Arabistan ve Pakistan işbirliğiyle oluşturulabilecek bir beşli güvenlik mekanizması, “ABD-İsrail nasıl durdurulur” sorusunun en somut yanıtıdır.
Çekirdek anlaşma hazır
Suudi Arabistan ile Pakistan, birkaç gün önce çok kapsamlı bir savunma anlaşması yaptılar. Anlaşmanın İran ve Hindistan’ı rahatsız edebileceği üzerinde duruluyor. Oysa bu anlaşmayı çekirdek alarak kurulacak Türkiye, İran, Mısır, Suudi Arabistan ve Pakistan beşli güvenlik mekanizması, Hindistan’ı da rahatlatacaktır.
Suudi Arabistan’ın yaptığı savunma anlaşması, pratikte, hem nükleer karta hem de Çin’in silahlarına erişmeyi amaçlıyor zira Pakistan yüzde 80’den fazla oranla Çin silahları alıyor. Diğer yandan Trump’ın “ticaret savaşı”, Hindistan’ı son ŞİÖ zirvesinde Çin ve Rusya’yla “özel üçlü görüntü” vermeye itti.
Yani şartlar aslında hiç olmadığı kadar uygun. Kıtada Çin, Rusya, Hindistan ortaklığı, bölgede Türkiye, İran, Mısır, Suudi Arabistan, Pakistan ortaklığı, son tahlilde zaten Büyük Asya Ortaklığı demektir.
“ABD-İsrail nasıl durdurulur” sorusuna gerçekten yanıt arayanların dikkatine…
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
20 Eylül 2025