Posts Tagged Turhan Özlü

KATIR SIRTINDA YAYINCILIK KARARLILIĞI

Aydınlıkçıların değerli kaptanı Ferit İlsever acaba anımsayacak mı? Ulusal Kanal’ı kurduğumuz ilk yıllarda şöyle bir konuşma geçmişti aramızda: Emperyalist sistem ve işbirlikçileri, Ulusal Kanal gibi kitle yayını yapmaya çok uygun bir araç üzerinden Türk milletine gerçekleri anlatmamıza acaba ne kadar müsaade edecekti? Hangi tertipleri uygulayacaktı? Hangi baskı araçlarını devreye sokacaktı?

Kuşkusuz bir karamsarlık sohbeti değil, tersine kararlılık cümleleriydi ağzımızdan dökülenler. Nitekim sohbet biterken şöyle bağlamıştık: Biz Aydınlıkçılar, mecbur kalırsak, vericiyi, çanağı katır sırtına yükler, yayını dağlardan yapardık!

Zira yeni yüzyılda, Kurtuluş Savaşı’nın Telgrafçı Hamdileri bizdik artık. Ve Türk milletine gerçekleri ulaştırmak, boynumuzun borcuydu…

Tüm bunları neden yazdığımı biliyorsunuz. Ulusal Kanal’ı kapatmaya soyunanlara yanıt diye yazıyorum ve “Ulusal Kanal’ı susturamazsınız” diye haykırıyorum!

ULUSAL KANAL’IN 1 MART’TAKİ ROLÜ

Son dönemde Ulusal Kanal’a yönelik artan sınırsız saldırıların arkasında tek bir gerçek var: Ulusal Kanal, diğer haber kanallarından daha çok izleniyor!

Bu, Türk milletinin penguen belgeseli yerine kendi mücadele belgeselini izlemesi demek! Bu, Türk milletinin aydınlanması demek! Bu Türk milletinin, gerçeği bilmesi ve değiştirmeye soyunması demek!

Tüm korkuları bundandır…

Bakın sadece şu iki örnek bile korkularını anlamaya yetecektir:

1. Hiç abartmadan söylüyorum. Türkiye 1 Mart 2003 tarihli savaş tezkeresinden kurtulduysa, bunun en önemli aktörlerinden biri Ulusal Kanal’ın yayıncılığıdır! O tarihte Kanal’ın Haber Müdür Yardımcısıydım ve Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever, Haber Müdürü Serhan Bolluk, Ankara Temsilcisi Hikmet Çiçek ve Ankara Haber Müdürü Fikret Akfırat’ın kararlı yayıncılığının, Türkiye’yi bu badireden atlatmak için verdikleri büyük mücadelenin tarihi tanığıyım.

2. Ulusal Kanal, halkın kanalı olarak halkın devrimci şahlanışının da adresi oldu! Ulusal Kanal’ın Haziran Halk Hareketi yayınları, emin olun, gelecekte hem siyasi önemi nedeniyle anılacaktır hem de “zorlu yayıncılığa örnek” olarak iletişim fakültelerinde anlatılacaktır.

Çünkü Ulusal Kanal Haziran’da Türkiye’nin ikinci kurtuluş savaşı destanını yayınladı!

AYDINLIKÇILARA ERGENEKON TERTİPLERİ

1 Mart tezkeresine karşı yayıncılığı anlatırken verdiğim isimler eminim dikkatinizi çekmiştir. Ulusal Kanal’ın dümenindeki ilk üç isim, yani Ferit İlsever, Serhan Bolluk ve Hikmet Çiçek sonraki yıllarda Ergenekon tertibine uğradılar!

ABD 1 Mart tezkeresinin intikamını, TSK’den 11 askere çuval geçirerek, Ulusal Kanal’dan üç yöneticisine tertip uygulayarak almaya çalışmıştır!

Üstelik bu da yetmemiştir.

Ulusal Kanal’ın son 10 yıldaki Genel Yayın Yönetmenlerinden birincisi Ferit İlsever, ikincisi Serhan Bolluk, üçüncüsü Turhan Özlü, dördüncüsü Adnan Türkkan sırayla Gladyo tertiplerine uğramıştır. Ayrıca Ulusal Kanal’ın Genel Müdürü Adnan Akfırat da aynı tertibe uğramıştır.

Peki sonuç?

40 yıldır Gladyo’yla savaşan Aydınlıkçılar tertiplere beşinci Genel Yayın Yönetmeni Yener Güneş ile yanıt vermiştir!

Hem de ne yanıt! Genç Güneş, ağabeylerini hiç aratmayacak kadar ışık saçmış, yayın yapamasın diye bekledikleri Ulusal Kanal, geçmiş yayınlarını da aşmıştır!

HEPİMİZ AYDINLIKÇIYIZ

Bakın bir kez daha altını çizerek vurgulayalım: Aydınlıkçıları sıra sıra zindanlara atabilirsiniz, hatta Halit Güngen gibi öldürebilirsiniz ama Aydınlıkçıları asla bitiremezsiniz, susturamazsınız!

Büyük Aydınlıkçı Şair Nazım Hikmet’in dediği gibi: “Şu / Şu da, / Şuradaki de! (…) Bütün bunların, / Şunların, / Onların, / Hepsi, / Hepsi Aydınlıkçılar’dan / Hepsi Aydınlıkçı.”

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
26 Eylül 2013

, , , , , , , , ,

Yorum bırakın

PSİKOLOJİK HAREKÂT

Birkaç gündür ekranlar, gazete sayfaları şu haberle dolu: “Genelkurmay’dan Ergenekon mahkemesine gönderilen bilgilerde psikolojik harekâtın nasıl yapıldığı belirtiliyor.”

Nazlı Ilıcak gibi psikolojik harekât uzmanları da bu haberden hareketle Ergenekon sanıkları ile darbe arasında bir bağ kurmaya çalışıyorlar…

Gelin önce psikolojik harekâttan rahatsız olanları bir samimiyet testine sokalım ve soralım: Bu “psikolojik harekât” denilen yöntemi Türk Ordusu’na NATO soktu. Gladyolardan, kontrgerillalardan ve uyguladıkları psikolojik harekâtlardan kurtulmak için NATO’dan çıkmaya var mısınız?

Bu soruya “hayır” diyenler, kuşkusuz “psikolojik harekât” kavramını eleştirmek üzerinden psikolojik harekât yapıyordur!

Zaten Ilıcak’ın Tercüman’ı da, 1980 öncesinde bu psikolojik harekât örneklerinin sergilendiği en önemli gazeteydi. Ilıcak’ın 12 Eylül darbesinden sonra “Evren güzellemeleri” yapması da kuşkusuz bir psikolojik harekâttı.

Gazetecilik fakültelerine önerimdir: Demokrasiye katkı ve darbecilikle mücadele için, Ilıcak’ın Tercüman’ı mutlaka bitirme tezi olarak incelenmelidir!

KONTRGERİLLA’YI AYDINLIKÇILAR ORTAYA ÇIKARDI

NATO’ya girilmesinden sonra TSK’de Seferberlik Tetkik Kurulları, Özel Harp Daireleri kurulduğunu, gayrinizami harp ve psikolojik harekât yöntemlerinin uygulandığını, Türkiye, Doğu Perinçek’in başında olduğu Aydınlık gazetesinden öğrendi!

Bugün Nazlı Ilıcak gibilerin maskesini indirmek adına Aydınlıkçı mütevazılığını bırakacak ve Ergenekon sanıkları olan Aydınlıkçıların bu konudaki yayınlarını özetleyeceğim:

Doğu Perinçek’in kitapları: Türk Ordusu’nda Strateji Sorunu, Türk Ordusu Kuşatmayı Nasıl Yaracak, Tayyip Erdoğan’ın Yüce Divan Dosyası, Mafyokrasi, Galdyo ve Ergenekon, Karen Fogg’un E-Postalları, Ergenekon Savunması, 28 Şubat ve Ordu, Çiller Özel Örgütü…

Perinçek kitaplarında hem kontrgerillayı teorisi ve eylemleriyle ortaya koymuş, hem de Türkiye için ABD ve NATO’ya karşı koyma stratejisi geliştirmiştir.

Ferit İlsever’in üç ciltlik “Kontrgerilla” kitabı,  hem Aydınlık arşivinin bir özetidir hem de bu konuda yazılmış en kapsamlı eserdir. İlsever’in kontrgerillayla mücadelesi, 12 Mart’ın kimi işkencecilerini kulağından tutup kamuoyunun önüne çıkartacak kadar kapsamlıdır.

Nusret Senem’in 7 ciltlik Fethullah Gülen kitapları ve avukatı da olduğu “Eşref Bitlis Dosyası” kontrgerilla konusuna mercek tutmaktadır. Ayrıca bugün kimi çevrelerin sermayesini yedikleri Kasaplar Deresi meselesini ortaya çıkaran, oraya gidip bir basın toplantısı yaparak gündeme getiren kişi de avukat Nusret Senem’dir.

Hikmet Çiçek’in “Hangi Hizbullah” kitabı bir kontrgerilla faaliyetine ışık tutmaktadır. Ayrıca anımsatalım: Aydınlıkçıların çıkardığı 2000’e Doğru dergisi 16 Şubat 1992’de “Hizbullah Diyarbakır Çevik Kuvvet Merkezi’nde Eğitiliyor” kapağıyla çıktı. Diyarbakır Temsilcimiz Halit Güngen, iki gün sonra kontrgerilla tarafından öldürüldü!

Adnan Akfırat’ın hazırladığı “Eşref Bitlis Suikastı”, “Çiller’in ABD vatandaşlığı” ve “Özel Savaş” kitapları yine kontrgerillanın kimi eylemlerini ortaya koyması nedeniyle başvuru kaynağıdır.

Deniz Yıldırım’ın hazırladığı “Tayyip’in Voleleri” kitabı, cemaat ekonomisini inceleyerek konuya ışık tutarken, Ufuk Akkaya da “Tele Tayyip” isimli kitabıyla dinleme konusunu bütün yönleriyle masaya yatırmıştır.

Ergenekon sanıklarından Serhan Bolluk’un yönettiği Aydınlık ise Susurluk çeteleri denilen kontrgerilla hücrelerini deşifre ederek tarihe geçmiştir.

AYDINLIKÇI, GLADYO TERTİBİNE SİPER OLANDIR

Ergenekon sanığı olamamış Aydınlıkçıların kitaplarına hiç değinmiyoruz bile…

Ama bitirirken, kitapları dışında bizzat eylemleriyle kontrgerillanın üzerine yürüyen Aydınlıkçılardan da söz etmeliyim: Örneğin Turhan Özlü

ABD, Türk Ordusu’nun Çelik Harekâtı’nı önlemek için kontrgerilla aracılığıyla Gazi Mahallesi’nde bir provokasyona imza atmıştı. İşte Aydınlıkçı Turhan Özlü, İşçi Partili arkadaşlarıyla gladyo tertibine karşı siper olmuş ve halkın daha fazla can kaybı vermesinin önüne geçmişti. İşçi Partisi İstanbul İl Başkanı olarak Turhan Özlü, bir devrimcinin gladyoya karşı pratikte nasıl mücadele edebileceğinin en güzel örneğini sergilemişti.

ÖCALAN NASIL DEMOKRAT OLDU?

Kontrgerilla vardır ve dışarıdadır. Üstelik Ergenekon tertibinin arkasındadır. Silivri’de tutsak olanlar ise kontrgerillaya karşı mücadele edenlerdir.

Kontrgerilla, artık düşmanlarıyla ancak onları “kontrgerilla” diye etiketleyerek mücadele edebilmektedir. İşte psikolojik harekât böyle uygulanmaktadır.

Çünkü Psikolojik harekât Öcalan’ı demokrat, Bağbuğ’u terörist yapma eylemidir!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
22 Mart 2013

, , , , , , , , , , , ,

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın