Son üç günde üç önemli ABD yetkilisi, Suriye’de “Türkiye ile birlikte çalıştıklarını” vurguladı!
Önce ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden konuştu ve “Suriye’de Türkiye’yle el ele çalıştıklarını” söyledi.
Ardından ABD’nin Adana Konsolosluğu’na iki ay önce atanan John Espinoza konuştu. Ekspres gazetesine röportaj veren Espinoza, “Probleme en iyi çözümü bulmak için Türkiye Hükümeti ile yakın çalışıyoruz” dedi.
Son olarak da ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, “ABD ile Türkiye’nin gizli çalışmalar yürüttüğünü” açıkladı. Ricciardone, “bu gizli çalışmanın ne kadarının açıklanacağını da AKP Hükümeti’nin bileceğini” söyleyerek topu Erdoğan’ın kucağına bıraktı.
GİZLİ ÇALIŞMA FELAKETLERİ
Uludere’de 34 yurttaşımızın yanlışlıkla bombalanması, F4 keşif uçağımızın Suriye’de NATO yemi yapılması, Akçakale kışkırtması ve Moskova’dan kalkan Suriye uçağının CIA’nın “roket taşıyor” istihbaratıyla Ankara’ya indirilmesi, bu “yakın ve gizli” çalışmanın örneklerindendir…
Ancak üç günde üç ABD’linin “Türkiye’yle birlikte çalıştıklarını” özellikle vurgulaması bize dikkat çekici geldi. Uluslararası ilişkilerde bunun bir anlamı da, “yakın çalışma” durumunun sekteye uğradığının dolaylı işaretidir. Böyle midir, göreceğiz…
ÜÇLÜ MÜZAKERE SİSTEMİ
Bir süredir yazılarımızda Türkiye ile İran’ı aynı platformda buluşturan Dörtlü Komisyon’un, Ankara’nın Suriye sahnesinden çekilebilmesine fırsat yaratacağını savunduk. Nitekim ABD’nin çok rahatsız olduğu bu platform, Suudi Arabistan üzerinden sabote edildi ve üçüncü toplantısı yapılamadı.
Ancak Bakü’de bir araya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın 40 dakikalık Suriye görüşmesi, yeni bir fırsata işaret ediyor.
Nitekim Erdoğan, görüşmede “üçlü müzakere sistemi”nin ele alındığını açıkladı:
1) Birinci sistem; Türkiye-Mısır-İran. Bu sistem, Suudi Arabistan’ın olmadığı Dörtlü Komisyon platformu zaten.
2) İkinci sistem; Türkiye-Rusya-İran.
3) Üçüncü Sistem; Türkiye-Mısır-Suudi Arabistan.
Üçlü müzakere sisteminden anlaşılan, Türkiye’nin Mısır-Suudi Arabistan ikilisi ile Rusya-İran ikilisi arasında arabuluculuğa soyunduğudur. Çünkü üç sistemde de Türkiye var ancak İran, Mısır’la aynı platformda yer almasına rağmen, hem İran hem de Rusya, Suudi Arabistan’la hiç bir araya gelmiyor…
Ancak beş ülkeden oluşan üç sistemin tamamen bölge ülkelerinden oluşması çok önemlidir.
AKP-ÖSO İLİŞKİLERİ
Erdoğan bu “üçlü müzakere sistemi”ni açıkladığı basın toplantısında, Ankara ile Tahran’ın bir başka konuda da mutabık olduğunu müjdeliyordu. BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Lakhdar Brahimi’nin “kurban bayramında ateşkes önerisi” yapması, her iki ülke tarafından memnuniyetle karşılanmıştı.
Ancak aynı saatlerde Özgür Suriye Ordusu’nun Brahimi’nin çağrısına olumsuz yanıt vermesi, Ankara-ÖSO ilişkilerinin geldiği yer açısından not edilmelidir.
AKP-ÖSO ilişkisinin durumunu anlamak için, son iki haftada gerçekleşen şu olgulara da bakmalıyız:
ÖSO karargâhını sınır dışına taşımak zorunda kaldı.
Türk polisi özel evlerde kalan Suriyeli muhaliflere “ya kamplara geçin ya da Suriye’ye dönün” baskısı yaptı.
Daha önce “tampon bölge”nin barajı ilan edilen mülteci sayısı 100 bini geçti ama AKP medyasında nedense pek ilgi görmedi.
RUSYA VE İRAN’IN JESTLERİ
Hepsinden önemlisi ise Ahmedinejad’ın Bakü’de Erdoğan’a “Akçakale’de haklıydınız” demesi ve Rusya’nın indirilen uçak konusunu fazla büyütmemesidir.
AKP medyasında “jest” olarak selamlanan bu iki gelişme, anlaşılan o ki, Türkiye’nin “beşli çözüm platformu”na evet demesine, Rusya ve İran’ın verdiği olumlu karşılıktır.
Bakalım ABD’nin karşı hamlesi ne olacak?
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
18 Ekim 2012