Posts Tagged Adana
ADANA’DA CHP-MHP-İP İTTİFAKI MÜMKÜN MÜ?
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 27/10/2013
Adana’daki siyasi atmosferi aktarmaya başlamıştık dün. CHP’deki Aytaç Durak krizini ve yerel Ekspres gazetesi salonunda atan siyasi nabzı özetlemeye çalışmıştık. Bugün de sürdürüyoruz…
Ancak bugün önce sokaklardayız…
ZİHNİ ALDIRMAZ ADAY OLACAK MI?
Adanalı genel olarak Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz’dan memnun. Aytaç Durak’tan sonra görevi vekâleten sürdüren Aldırmaz’ın yaptıkları, doğrusu benim de dikkatimi çekti.
Hatta Adana’ya gönül vermiş bir büyüğümüz durumu şöyle özetledi: “Zihni Aldırmaz’ın 3 yıllık başkanvekilliği, aslında Aytaç Durak’ın 20 yıldır bir şey yapmadığını göstermiş oldu!”
Peki, başarılı bulunan Zihni Aldırmaz yeniden aday olacak mı? İşte burası karışık görünüyor…
Zira Aldırmaz MHP’li. Fakat dün de dikkat çektiğimiz gibi MHP Adana’da adayını ilk saptayan parti ve o aday Zihni Aldırmaz değil.
Değişik siyasal partilerden insanlarla görüştüm. Çoğu da Zihni Aldırmaz’ın kendi partisinden aday olmasına sıcak bakıyor. MHP’liler Aldırmaz’ın şimdiki aday yerine daha doğru aday olduğunu savunuyorlar. CHP’liler Aldırmaz’ın CHP kökenli olmasa da CHP’ye yakışır bir siyasetçi olduğunu belirterek, adaylığına sıcak bakıyorlar.
Aslında bu durum ortaya ilginç bir sonuç çıkarıyor. Ama sona bırakacağız…
MHP, İTTİFAKA CHP’DEN DAHA SICAK
Adana’daki en dikkat çekici temaslarımdan biri, tesadüfen hem CHP’nin hem de MHP’nin sözü geçen etkili ikili ismiyle aynı ortamda bulunmam sırasında gerçekleşti. Haliyle “AKP nasıl yıkılır” sorusu etrafında şekillendi sohbet…
Ben daha önce bu köşede yazdığım CHP-MHP-İP ittifakının tek gerçekçi çözüm olduğu konusu üzerinde durdum. Yüzdeleri, yaratacağı sinerjiyi, AKP’nin belediyelerinin üçte ikisinin bu ittifaka geçeceğini anlattım…
Açık söyleyeyim şaşırdım: Zira CHP-MHP-İP ittifakının gerçekçiliğine, Adana’da MHP’li etkili isim, CHP’li etkili isimden daha sıcak baktı.
Görüşleri özetleyeyim: CHP’li etkili isme göre Türkiye bir uçurumda ve AKP karşıtı olan herkes CHP’ye gelmeli. Gerisi zaman ve enerji kaybı…
MHP’li etkili isim ise CHP’nin bu temennisinin gerçekçi olmadığını, AKP’ye karşı izlenecek tek çizginin, güçlü adayın etrafında birleşmekten geçtiğini savundu. Yani herhangi bir ilde MHP’nin adayı güçlüyse onu, CHP’nin adayı güçlüyse onu desteklemek gibi…
GÜÇLÜ ADAYDA BİRLEŞME
CHP’nin 20 yıldır bu çizgiyi izleyerek güç birliği formüllerine hep sırtını döndüğünü belirterek, MHP’li etkili ismin görüşleri üzerinde durdum.
Kategorik olarak “güçlü adayda birleşme” fikrini desteklediğimi ama bunun gerçekleşebilmesinin tek ölçütünün, genel merkez düzeyinde anlaşmaktan geçtiğini savundum.
Zira bu model yerelin inisiyatifine bırakıldığı zaman, yerel çelişmelerin etkisi önce çıkacak ve “güçlü adayda birleşme” büyük ölçüde gerçekleşmeyecekti.
Bu verimli tartışmayı, yolu sık sık İstanbul ve Devlet Bahçeli’yle görüşmek için Ankara’ya düşen etkili MHP’liyle sürdürmeye karar verdik.
ÜZERİNDE ANLAŞILACAK İSİMLER MUTLAKA VARDIR
Artık başta belirttiğimiz meseleye, yani Zihni Aldırmaz’ın hem MHP’de hem de CHP’de olumlu aday şeklinde değerlendirilmesinin ortaya çıkardığı somut sonuca gelebiliriz…
O sonuç şudur: CHP, MHP, İP için illerde her zaman üzerinde anlaşılacak, ortak paydası en büyük olan isimler mutlaka vardır!
Bakın aslında “CHP-MHP-İP ittifakı mümkün mü” sorusu bile bu sonuçta ortaya çıkmaktadır: Adana’da doğru ve güçlü adayda birleşilebilir! O aday edindiğim izlenimlere göre Zihni Aldırmaz’dır…
Benzer durum eminin başka illerde de geçerlidir.
Bakın bu tabloyu birkaç büyükşehirde hızla ortaya çıkarabilmek, parti genel merkezlerine “ittifak” baskısını artıracaktır. En kötü ihtimalle, kritik bazı büyükşehirlerde bu modelle AKP’li belediyeler yıkılabilecektir!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
27 Ekim 2013
SAVAŞA EN ÇOK ADANALI KARŞI
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 08/09/2013
Savaş tehlikesini en çok yaşayan ilimiz Adana’dır. Adanalı o tehlikeyi 1. Körfez Savaşı’nda da 2003 Irak işgalinde de yaşamıştır. Ama en çok 1. Körfez Savaşı’nda…
1990-1991 yılları, liseli bir genç olarak benim de savaş tehlikesini yakından hissettiğim yıllardı. Saddam’ın Scud füzelerine karşı alınan askeri önlemler dışında Adana halkı da, yeterli sığınak olmadığı için, evinde önlemler alıyordu.
Yazılı kuralları vardı: Evin en dipte kalan odası, sığınma odası olarak belirlenecek, o odanın tüm pencere kenarları süngerli bir bantla kapatılacaktı. O odaya bir hafta yetecek kadar erzak konacaktı, su stoklanacaktı. İçinde ilk yardım ilaçlarının olduğu, tornavida ve keser gibi ev aletlerinin olduğu bir çantanız olacaktı. Tabi fener ve bol miktarda pil en önemli ihtiyaçtı. Bir de radyo elbette…
Radyo ne içindi acaba? Türkü dinleyip moral bulmak için mi, yoksa kimyasal saldırı tehlikesinin geçtiğini öğrenmek için mi? Anımsamıyorum…
HAVADA PATLAYAN PATRİOT
Okullarda alarmların anlamları öğretiliyor, öğrencilere okulda ne yapacakları, evde ne yapacakları ayrı ayrı anlatılıyordu. Savaş hali derslere de yansımıştı. Lise 2’deydim ve Milli Güvenlik Dersi’ne gelen öğretmen-subayla bir tartışmamızı anımsıyorum.
Uzatmayayım ve asıl konuya gelmeden önce o günlerden bir anekdot daha anlatayım. ABD Irak’a saldırmaya başladıktan birkaç gün sonra, okulda olduğumuz bir gün yine siren çalmıştı ve koşturmaca başlamıştı. Ancak bir süre sonra herkesi bir sessizlik almıştı. Nefes almadan, gökyüzünde süzülen Patriot füzesine bakıyorduk.
Bir yerlerden mi okumuştuk yoksa anlatılmış mıydı, bilmiyorum, ama Patriot füzelerinin, Saddam Hüseyin’in atacağı Scud füzelerini havada avlamak için İncirlik’e yerleştirildiğini biliyorduk. Ve işte o Patriot füzesi gökyüzünde süzülüyordu. Yoksa Saddam Hüseyin Adana’ya Scud mu atmıştı? Buna inanmak istemiyordum. Zira Saddam Hüseyin Türkiye’ye saldırırsa arkadaşlarıma sürekli anlattığım teorilerim çökecekti!
Bir süre sonra o Patriot havada patladı. Gökyüzünde parçalara ayrılan ve her bir parçası farklı bir tarafa fırlayan füzeyi izlemek istiyorduk ancak öğretmenler ısrarla ve zorla bizi bahçeden uzaklaştırıyordu.
Sonra o füzenin parçalarından birinin tarladaki bir çocuğun üzerine düştüğünü öğrenecektik. Sonra Saddam Hüseyin’in aslında Adana’yı hiç hedef almadığını öğrenecektik. Sonra ABD askerlerinin aslında İsrail’e atılan Scud’u Adana’ya atıldı gibi “görüp” Patriot füzesini ateşlediğini öğrenecektik. Ya da halka açıklanmayan bir başka sebebi vardı…
ABD ADANA’YI BOŞALTIYOR
Tüm bunları neden mi anlattım? Benzer bir savaş tehlikesiyle yine karşı karşıya olduğumuz için elbette. Ve bu tehlikeyi, önce Adana hissettiği için…
Bakın Washington önceki gece resmi bir açıklama yaptı ve vatandaşlarının Adana’ya gitmemesini, Adana’daki vatandaşlarının da hızla Adana’yı terk etmesini istedi. Hatta Washington, ABD Adana Konsolosluğu’ndaki işi aciliyet gerektirmeyen tüm personelinin de Adana’yı terk etmesini istedi. Kısacası ABD Adana’yı boşaltma kararı aldı.
Neden? Suriye’ye saldırdığında vatandaşlarının tehdit altında kalmaması için. Yani ABD, Suriye’ye saldırmadan önce vatandaşlarının güvenliğini düşünüyor.
Ya Adanalılar? ABD’nin Suriye’ye saldırması Adana’daki Amerikalılar için yüksek risk ama Adanalılar için değil!
Nitekim Erdoğan “biz hazırız” derken, Mehmetçik’i ateşe sürmeye hazır olduğunu fakat halkı korumaya hazırlanmadığını aslında dile getirmiş oluyor.
Aslında tek başına bu olay bile çok öğretici. ABD saldıracak, sonra gidecek ve biz komşumuzla, düşman edildiğimiz komşumuzla, baş başa kalacağız!
En iyisi Amerikalılarla birlikte, bizim savaş baronlarımızı da göndermek!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
8 Eylül 2013