Posts Tagged Çekiç Güç
ERDOĞAN’IN İNSANSIZ MÜTTEFİKİ
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 22/07/2013
Washington Post gazetesi, ABD’nin İnsansız Hava Araçları (İHA) politikasını masaya yatıran uzun bir analiz-haber yayımladı. Başlık şöyle: “ABD askeri insansız hava araçları ile keşif, ilan edilmiş savaş bölgeleri ötesindeki sıcak noktalara yayılıyor.”
Haberde Türkiye’yi ilgilendiren çok önemli bilgiler var. Özetleyelim:
1. İnsansız Hava Araçlarını AKP Hükümeti talep etti: “Türk liderleri, Amerikalıların Irak’tan ayrıldıklarında PKK’ya karşı işbirliğinin yok olacağından korkuyorlardı. Bu nedenle araçlar Türk topraklarına konuşlansın ve oradan casusluk misyonlarını sürdürsün diye davet etmişlerdi.”
2. AKP uçuşların artırılmasını talep ediyor: “Türk hükümeti, uzun bir süreden beri Obama Yönetimi’ne operasyona daha fazla uçuş saati tahsis etmesi ve Türkiye’ye silahlı bir Reaper filosunu satması için baskı yapıyor. Ama ABD yetkilileri ve Kongre üyeleri her iki talebe karşı direniyorlar.”
İHA’LAR SINIR ÖTESİ OPERASYONLARI DURDURDU
AKP’nin PKK ile mücadele etmek için ABD’den İnsansız Hava Aracı talep etmesi normal mi? AKP’nin derdi PKK ile mücadeleyse, neden fiilen müzakere halinde o zaman?
Gelin soruları artıralım.
Madem bize göre PKK ABD’nin kartı, ABD neden kartına karşı mücadele edilsin diye AKP’ye yardım ediyor? Ve madem AKP ABD’nin Ortadoğu’daki “model ortağı”, neden Washington AKP ile PKK’yi “şu aşamada” çatıştırsın?
İşte tüm bu soruların yanıtları Washington Post’un analiz-haberindeki şu bilgide var: “İnsansız Hava Araçları, Türklerin sınır ötesi operasyonlarının önlenmesinde son derece etkin oldu.”
İHA’LAR PKK’Yİ DEĞİL, BÖLGEYİ HEDEF ALDI
Yani AKP, Türk Ordusu sınır ötesi operasyon düzenlemesin diye, PKK’ye karşı mücadele etmesin diye ABD’den İnsansız Hava Aracı talep etmiş!
Nitekim ABD, geçen iki yıla yakın süre içerisinde TSK’ye doğru dürüst bir istihbarat da vermedi. Hatta PKK’nin 200 kişiyle yaptığı bir büyük baskının ilerleme görüntüleri bile, o dönem Genelkurmay’ın açıklamasına göre 4,5 saat geç verilmişti!
Washington Post anlaşmaya dair şu notu da düşmüş: “Kasım 2011’den bu yana ABD Hava Kuvvetleri, uzun bir süre devam eden bölgesel bir ihtilafı bastırma amacıyla Türkiye’deki İncirlik Üssü’nde silahsız hava araçlarını uçuruyor.”
Yani ortada ne PKK’yle mücadele var, ne de başka bir şey…
Nitekim somut verilere dayanarak olmayacağını öngörmüş ve 18 Kasım 2011’de bu köşede şunları yazmışız: “İncirlik’e konuşlanacak ABD predatörleri, Türkiye’nin PKK ile mücadelesine anlık istihbarat sağlama görüntüsü altında, aslında Suriye ve İran’ı hedef alıyor. (…) Kontrolü Nevada’da olan predatörler, Türk radarları tarafından izlenemeyecek. Dolayısıyla, ABD predatörleri, Türkiye’yi gözetleyecek!”
ÇEKİÇ GÜÇ’LE KURDU, İHA’YLA KORUDU
Burada ilginç olan durum şu: ABD 2004 yılında Türk Ordusu’nun Kuzey Irak’a girmemesi şartıyla AKP’yle bazı anlaşmalar yaparken ve Erdoğan hükümetine krediler açarken, 2011 yılında ne değişti de AKP Obama’nın istediği havuza kendiliğinden girdi?
Bu “başarısız tabloyu”, birincisi “bağımlılığın sürekliliği” yasasıyla, ikincisi de AKP’nin TSK karşıtlığıyla açıklayabiliyoruz!
Ama üçüncü olarak da şu gerçeğe dikkat çekiyoruz: ABD, Barzanistan’ı Çekiç Güç’le kurmuştu. İki yıldır da İHA’larla koruyor. Şimdi Suriye’nin kuzeyinde benzer bir yapı kurulmaya çalışılıyor. İkinci bir Barzanistan’ın kurulmasına karşı olanlar, artık problemi çözmeye nereden başlayacaklarını tecrübeyle biliyorlar!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
22 Temmuz 2013
ERDOĞAN’IN ‘ÇEKİÇ GÜÇ’ YALANI
Posted by Mehmet Ali Güller in Odatv Yazıları, Politika Yazıları on 20/05/2011
Başbakan Erdoğan, son günlerde hemen her seçim konuşmasında “Çekiç Güç’ü bölgeden biz gönderdik” diyor… Peki, Başbakan’ın bu sözleri gerçeği ne oranda yansıtıyor?
Önce Çekiç Güç’ü kısaca anımsatalım:
ABD 17 Ocak 1991 tarihinde Irak’a saldırdı. 1. Körfez Savaşı olarak isimlendirilen bu saldırı, 3 Mart 1991 günü imzalanan ateşkes anlaşması ile “fiilen” sona erdi. Irak’ın Kuveyt’ten geri çekilmesi, saldırının hedefi değil, sadece bir aşamasıydı; tıpkı Irak’ın 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’e girmesinin ABD’nin bahanesi olması gibi…
ÇEKİÇ GÜÇ KÜRDİSTAN’I KURDU
ABD imzaladığı ateşkesten 1,5 ay sonra, 17 Nisan 1991’de, bu kez “Kürtlerin yerleşim bölgelerine güvenli bir şekilde dönmesini sağlamak” bahanesiyle “huzur operasyonu” başlattı. Operasyon, ABD’nin Bağdat’a yasakladığı 36. paralelin kuzeyini kapsıyordu. Ki bu paralel, aynı zamanda ABD’nin kurmayı planladığı Kukla Devlet’in de doğal sınırıydı. “Huzur Operasyonu”nu yıllarca yürütecek Çekiç Güç’ün Türkiye’ye yerleştirilmesine, 12 Temmuz 1991 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla izin verildi. Çekiç Güç, 77 uçak ve helikopter ile 1862 personelden oluşuyor ve İncilik ile Pirinçlik üslerine yerleştiriliyordu… Aynı zamanda Irak’ın kuzeyindeki Zaho’da da askeri karargâhı oluşturuldu.
Çekiç Güç’ün operasyonları, fiili savaşın olmadığı dönemde, resmi dokümanlarda yer aldığı şekliyle, “barış zamanı operasyonuydu”. Türkiye ABD ile yaptığı anlaşmalar gereği, Çekiç Güç’e her altı ayda bir TBMM’den görev süresini uzatma kararı çıkartıyordu.
ÇEKİÇ GÜÇ PKK’YI BÜYÜTTÜ
Yıllar içinde Çekiç Güç, sadece Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti inşa etmekle kalmadı, aynı zamanda PKK’yı da büyüttü. Öyle ki, Çekiç Güç’ün havadan PKK’ya yardım malzemeleri bile indirdiği ortaya çıktı. Dahası, içinde Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis ile dönemin Jandarma Asayiş Bölge Komutanı Korg. Necati Özgen’in de olduğu helikopteri düşürmeye bile çalıştı!
ABD, Çekiç Güç’ün Türk kamuoyunda yıpranan kimliğini 1997’de “Keşif Güç” ismiyle temizlemeye çalıştı.
ANAP’tan DYP’ye, SHP ve CHP’den Refah Partisi’ne, DSP’den MHP’ye… Türkiye’de hangi parti hükümet kurarsa kursun, Çekiç Güç’ün 6 aylık izinlerini aksatmadan çıkartıyordu…
TÜRKİYE’DEN KUZEY CEPHESİ
2001 yılında, ABD Irak’a ikinci kez saldırmaya karar verdi. Çünkü Washington, Çekiç Güç gibi sınırlı yapılarla, bölgeye yönelik “büyük plan”ını gerçekleştiremezdi. İlk taslağı 2001 yılının sonunda hazırlanan “OPLAN-1003-98” kod adlı Pentagon’un askeri harekât planında, “ABD’nin Türkiye üzerinden bir kuzey cephesi açması” konusu da yer almıştı!
Kuzey Cephesi’yle ilgili ilk resmi temas, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’yin 19 Mart 2002 tarihli Ankara ziyareti sırasında oldu. Hem Başbakan Ecevit’le hem de Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu ile görüşen Cheney istediği desteği alamadı. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Grossman’ın 17 Temmuz 2002 tarihli Ankara ziyaretinde, Washington’un talebi daha da somut olarak dile getirildi. Talebe direnen Ecevit-Kıvrıkoğlu ikilisi, Türkiye ile ABD arasında “siyasi-askeri danışma kanalı” açılmasını kabul ederek, zaman kazanmaya çalıştı. Ancak ABD’nin zamanı yoktu. Türkiye alelacele seçime götürüldü(!)
3 Kasım 2002’deki seçimler, Türkiye’nin direncini kıracak bir siyasi yapılanmayla sonuçlandı(!) ABD, “kuzey cephesi” talebini resmi olarak 19 Kasım 2002’de Dışişleri Bakanlığı’na yaptı. Taleplerin somutlanmış son hali de, 21 Aralık 2002 günü ABD Büyükelçisi tarafından Başbakan Abdullah Gül’e bizzat elden verildi.
ABD-AKP TEZKERESİ REDDEDİLDİ
Türk kamuoyunun itirazları, askerin tutumu, AKP’nin pazarlıkları içinde geçen süreç sonunda, “ABD’ye Türkiye’den kuzey cephesi” sağlayacak olan “Tezkere” 1 Mart 2003 günü TBMM’ye getirildi. Ancak, AKP tezkeresini TBMM’den geçirmeyi başaramadı. Bu aynı zamanda ABD-Türkiye ilişkilerinde de bir kırılma yarattı. Hem Washington, hem de AKP TSK’yı, “tezkerenin geçmesi konusunda gerekli liderliği yapamamakla” suçladı(!)
Her şeye rağmen AKP, 20 Mart 2003 günü, TBMM’den ikinci bir tezkere çıkartarak, ABD’ye Türk hava sahasını açtı. Ve ABD de ikinci tezkereyle birlikte Irak’a saldırdı.
ÇEKİK GÜÇ’E GEREK KALMADI
Böylece, 3 Mart 1991’de imzalanan ateşkes ortadan kalkmış ve ABD Irak’a 12 yıl sonra yeniden saldırarak 2. Körfez Savaşı’nı başlatmıştı. 20 Mart, ABD’nin Irak’a saldırı tarihinin olmasının ötesinde aynı zamanda resmi ifadelerde “barış zamanı operasyonlarından” sorumlu Çekiç Güç’ün de fiilen ortadan kalkması demekti. Çünkü ABD’nin Irak’a savaş açmasıyla, Çekiç Güç’ün varlık nedeni ortadan kalkmıştı.
İşte AKP hükümeti bir gün sonra, 21 Mart günü, aynı zamanda bu formaliteyi de yerine getirerek, Bakanlar Kurulu kararı ile Çekiç Güç’ün görev süresini bitirdi.
Dolayısıyla Başbakan Erdoğan, Çekiç Güç’ü, yani ABD’yi bölgeden göndermedi, tam tersine ABD’nin bölgeye daha da yerleşmesine, hava sahası açarak, destek verdi! Yetmedi, Müslüman Irak’a saldıran “Amerikan askerlerinin sağlığı için dua etti.” Dahası, ABD’nin esas planı olan Büyük Ortadoğu Projesi’ne de “eşbaşkan” oldu!
Tüm bu gerçekler ortadayken, Başbakan Erdoğan’ın “Çekiç Güç’ü bölgeden biz gönderdik” diyerek oy istemesi, en hafif ifadeyle, seçmeni aldatmaktır!
Mehmet Ali Güller
20 Mayıs 2011
ABD’Lİ KOMUTAN: KÜRDİSTAN KURULDUĞUNDA ÖNCE TÜRKİYE TANIYACAK
Posted by Mehmet Ali Güller in Odatv Yazıları, Politika Yazıları on 15/09/2009
ABD’nin resmi devlet politikasının Türkiye’yi parçalamak olduğuna bazıları bir türlü inanmaz.
Önlerine ABD’nin resmi kurumlarında yayımlanan “bölünmüş” Türkiye haritası koyarsınız; “bir albayın şahsi işi” derler…
Pentagon’a, CIA’ya, Dışişleri’ne bağlı kurumların raporlarını gösterirsiniz; “üniversite hocalarının kişisel fikir jimnastikleri” derler…
Büyükelçileri, konsolosları, ajanları bölgede cirit atar, teröristlerle görüşür; durumu “diplomatın görev alanı” içinde sayarlar…
Çekiç Güç helikopterlerle PKK’ya mühimmat dağıtır; ABD Büyükelçiliği’nden önce çıkıp “yanlışlık oldu” diye açıklama yaparlar…
Jandarma Genel Komutanımızı öldürürler; “buzlanma” diyip çıkarlar işin içinden…
ABD, 11 subayımıza çuval geçirir; “ne işimiz vardı zaten orada” deyip TSK’ya saldırırlar…
82 bin askerini Güneydoğu sınırımız boyunca yerleştirmek ister Pentagon; “Musul’a gireceğiz” havucunu millete yedirmeye çalışırlar…
Washington “stratejik hedefi gereği” kukla devletini Türkiye’ye himaye ettirmeye çalışır; “PKK tasfiye olacak” diye milleti kandırmaya çalışırlar…
ABD Başkanı TBMM’den talimat verir “Kürt, Ermeni ve Kıbrıs meselesini çözün” diye; ağlayarak ayakta alkışlarlar…
ABD’li bir albay Güneri Cıvaoğlu’na sınırlarımızı da içine alan Kürdistan kuracaklarını söyler birinci Körfez Savaşı’nda; “herhangi bir albaydır” netice itibariyle…
60 yıllık NATO ilişkisinden kaynaklanır bu durum. Daha doğrusu Gladyo – SüperNATO görevlendirmesinden…
Onları değil ama onların etki alanı içinde yer alan geniş kitleler için bir kanıt daha sergileyelim.
Em. Mu. Kur. Kd. Albay Nazmi Çora: 1994-1995 yıllarında Irak’ın kuzeyinde Askeri Koordinasyon Merkezi Türk Komutanlığı yaptı. Yani Çekiç Güç Eş Komutanlığı.
Albay Çora’ya göre, ABD Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti kurmak için çalıştı. Ve hatta Albay Çora’ya göre ABD’nin Irak’a müdahalesinin temel nedenlerinden biri de bu. Albay Çora iki yıllık Çekiç Güç komutanlığı boyunca bunu kanıtlayacak onlarca olayla karşılaşmış.
Örneğin:
ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Downing Zaho’ya geldiğinden Albay Çora şöyle der: “ Türkiye ve ABD senelerdir müttefik ülkeler, buna rağmen Kürdistan’ı kurmaya çalışıyorsunuz. Türk halkının tepkisi ile dostluğunuzun bozulacağından korkmuyor musunuz?”
ABD Özel Kuvvetler Komutanı şöyle yanıtlar Albay Çora’yı: “Merak etme, biz her şeyi planladık. 2007 senesinde Kürdistan kurulduğunda önce Türkiye tanıyacak!”
İktidarın zaman sıkışıklığı acaba bu plandan mı kaynaklanıyor?
Albay Çora, ABD’nin Türkiye’yi parçalamak ve Kürdistan’ı kurmak istediğini pek çok başka örnekle de belgeliyor. Merak edenler, Çora’nın, Toplumsal Dönüşüm Yayınları’ndan çıkan “Tarihimizdeki Kara Leke – Çekiç Güç” kitabını mutlaka okusun.
Yeri gelmişken, “Kürdistan”a en büyük katkıyı da Çekiç Güç’le Türkiye’nin verdiğini anımsatalım. Birinci Körfez Savaşı’ndan hemen sonra ABD, 30. ve 36.paralellerin arasını Saddam’a yasakladığında sevinen dışpolitika yapıcılarımız, umarız bugün bu alanın aslında “Kürdistan” olduğunu geç de olsa anlamışlardır…
MEHMET ALİ GÜLLER