Posts Tagged Necati Özkan

İngilizcilik meselesi

Çok bilinen bir Çin bedduasıdır: Tuhaf zamanlarda yaşayasın.

İktidarın muhaliflerini İngiliz casusluğu ile suçladığı, İngiliz casuslarının başının İstanbul’da casus platformu tanıtarak muhbirlere çağrı yaptığı, iktidarın İngiltere’yle savaş uçağı anlaşması imzaladığı, muhaliflerin ise İngiliz iktidar partisinden dayanışma beklediği şu günler, hakikaten de tuhaf zamanlar değil mi?

Ve tüm bunlar tam da İngilizlerin iki yıl ömür biçtiği Cumhuriyetimizin 102. yıldönümünde yaşanıyor. Üstelik 102 yıldır Mustafa Kemal, Cumhuriyet ve devrim karşıtlarınca “İngilizci” diye suçlanıyor. Çünkü 102 yıldır bu ülkede İngilizciler ile İngiliz karşıtları çarpışıyor ve 102 yıldır İngilizciler, İngiliz karşıtlarını İngilizci diye suçlayarak İngilizcilik yapıyor.

Rusya, İran ve Çin’e mesaj

İngiliz İşçi Partisi lideri ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer Türkiye’deydi. Starmer ve Erdoğan, Eurofighter savaş uçağı satışı anlaşması imzaladı. 

CHP ise bir süredir İngiliz İşçi Partisi’ne kızgın. Özgür Özel, Avrupa Sosyalist Partisi zemininde dayanışma göstermemesi nedeniyle İngiliz İşçi Partisini eleştiriyor. CHP, İngiliz İşçi Partisinden ve diğer Avrupalı sosyal demokrat partilerden, kendilerine uygulanan hukuksuzluk karşısında dayanışma bekliyor. 

Buraya döneceğiz ama önce imzalanan anlaşmanın siyasi mesajına bakalım. Evet, Türkiye ile İngiltere’nin imzaladığı Eurofighter savaş uçağı alımı anlaşması kime ya da kimlere mesaj anlamına geliyor? Yeni Şafak yazarı Nedret Ersanel, dün köşesinde bu anlamlı soruya yanıt için bir çözümleme yaptı ve anlaşmanın mesajının sırasıyla Rusya, İran ve Çin’e olduğunu belirtti, bence de doğrudur (Yeni Şafak, 29.10.2025).

İngiliz casusbaşının iktidar onaylı faaliyeti

Anlaşmanın, Erdoğan’ın baş rakibi İmamoğlu’nun İngiliz casusu ilan edilmeye çalışıldığı şu günlerde imzalanması, başta da belirttik, her haliyle tuhaf. Ama meseleyi daha tuhaf yapan kısmı şu:

İmamoğlu’nu İngiliz casusu ilan edebilmek için, İmamoğlu’nun seçim kampanyası direktörü Necati Özkan’a yanaşan Hüseyin Gün üzerinden ilerlemeye çalışıyorlar. Gün’ün rehberindeki bazı isimler, Gün’ün ajanlığının delili sayılıyor. Örneğin David John Charters, Gün’ün telefon rehberinde “MI6 Başkanı Richard Moore’un arkadaşı” diye kayıtlı. 

Ama işte o Moore, 1 Ekim’de emekli olmadan ve İmamoğlu’na casusluk operasyonundan 1 ay önce, 19 Eylül’de, İstanbul’da bir casusluk platformu tanıttı. Rusya’dan Çin’e, dünyanın her yerinden insanların bu “Sessiz Kurye” isimli platform üzerinden İngiltere’ye muhbirlik, ajanlık yapabileceğini duyurdu!

CHP’nin nafile beklentisi

CHP’nin “sosyal demokrat” partilerden maruz kaldıkları hukuksuzluk ve baskı karşısında dayanışma beklemesi meselesine gelirsek… Bu nafile bir beklentidir. Zira “sosyal demokrat” partiler, ülkelerinin egemen sınıflarının çıkarına bakar. I. Dünya Savaşı’nda da öyle yaptılar ve emperyalist paylaşım savaşına kendi egemen sınıfının çıkarı için destek verdiler. Sonraki savaşlarda da çoğunlukla halklar lehine değil, egemen sınıflar lehine pozisyon aldılar.

Avrupalı sosyal demokrat partiler bugün de böyledir. Egemen sınıfın çıkarını gözeterek politika yaparlar, başka ülkelerin sosyal demokratlarıyla dayanışmak, ancak egemen sınıfın çıkarları dahilindeyse olur. Hatta Avrupalı sosyal demokratların çoğunluğu, Avrupalı egemen sınıfların çıkarları gereği Erdoğan’a destek veriyor bugün.

Zaten sorun da buradadır: Sosyal demokrasi, halkçılığı, devrimciliği ve sosyalizmi frenleme barikatı işlevine sahiptir, misyonu budur.

Cumhuriyetçi, halkçı, devrimci CHP’nin sonradan sosyal demokrat olması ve antiemepryalist savaş verdiği ülkeleri yöneten sosyal demokrat partilerden bugün dayanışma beklemesi, iki kere tuhaftır. 

Üzerinde düşünülmesi için şu kadarını sorarak bırakalım: Atatürk bilmiyor muydu sosyal demokrasiyi? Neden Sosyal Demokrat Parti demedi de Cumhuriyet Halk Partisi dedi? Neden Altı Ok dedi?

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
30 Ekim 2025

, , , , , , , , ,

Yorum bırakın

Casusluk

Hüseyin Gün, MI6 mensubu David John Charters’ı telefon rehberine şu şekilde kaydetmiş: “Eski MI6 Başkanı Richard Moore’un arkadaşı.” (Sabah, 25.10.2025) 

Peki kim bu MI6 Başkanı Richard Moore? 2014-2018 yılları arasında İngiltere’nin Ankara Büyükelçisiydi. 2020 yılında ise ünlü İngiliz dış istihbarat örgütü MI6’nın başına getirildi.

Bu Moore, geçen ay hem de küresel bir casusluk faaliyeti tanıtımı için İstanbul’daydı.

MI6’nın İstanbul toplantısı

Moore, 1 Ekim 2025’te görevini devretmeden hemen önce, 19 Eylül’de yapacağı son kamuya açık konuşma için İstanbul’u seçti. Moore seçim tercihini “Türkiye ikinci vatanım” diye açıkladı (BBC, 19.9.2025)

Moore, selefi Blaise Metreweli‘nin de bulunduğu İstanbul’daki bu son toplantısında, bir casusluk platformunu tanıttı. “Sessiz Kurye” isimli bu platform, “Rusya başta olmak üzere dünyanın diğer ülkelerinden casuslarla iletişime geçmek ve gizli bilgileri almak için geliştirilen bir platform” olarak tarif edildi. 

İngiltere Dışişleri Bakanı Yvette Cooper, Moore’un İstanbul’da tanıttığı “Sessiz Kurye”yi, “Rusya’da ve dünyanın dört bir yanında İngiltere için yeni casuslar toplayabilecek” diye övdü.

Benzer bir platformu 2023 yılında CIA devreye koymuştu. Ancak Çin Devlet Güvenlik Bakanlığı, CIA’nın Çin’deki ajanlarının “dark web bağlantılarını” deşifre etmiş ve CIA’nın platformu ağır kayıp vermişti. 

Moore, İstanbul’da tanıttığı MI6 modeli “muhbir hattı” ile bir nevi dünyanın bir çok ülkesindeki muhbirlere, “devam ediyoruz” mesajı vermiş oldu. 

O ajan iki bakanlıktan ihale almış

Peki Hüseyin Gün o muhbirlerden birisi mi? Başsavcılık soruşturmasında Gün’ün hem İngiltere ama hem de ABD ve İsrail istihbaratlarına çalıştığı iddia ediliyor. 

Soruşturma bir yana… 

O dünyada nasıl hesap soruluyor bilmiyorum ama Hakan Fidan ve İbrahim Kalın, kendileri için İstanbul’daki o toplantıda “samimi dostlarım” diyen MI6 Başkanı Richard Moore’dan, yakın arkadaşı olan David John Charters’ın Türk vatandaşı Hüseyin Gün’ü ajan olarak kullanmasına tepki gösterecektir herhalde!

Ama Fidan ve Kalın’ın hesap sorması gereken asıl adres Türkiye’deki ilgili kurumlar. Neden mi?

Hüseyin Gün’ün rehberinde kayıtlı ve Başsavcılık soruşturmasına göre casusluk suçlamasının baş aktörü durumundaki Cristopher Paul McGrath, meğer AKP’nin yönettiği bakanlıklardan “siber güvenlik ihaleleri” almış! (Bahadır Özgür, Halktv.com.tr, 26.10.2025) 

Suçlamadaki ABD’li uzman ayrıntısı

Bir ilginç duruma dikkat çekmeliyim: 

Yeni Şafak’ın dünkü 1. sayfa haberine göre casuslukla suçlanan Hüseyin Gün, Necati Özkan’a istihbarat vermiş. Neymiş o istihbarat? Habere göre “AKP seçimde bir ABD’li uzmanla anlaştı” demiş, “Bu ABD’linin kim olduğunu ve bağlantılarını biliyoruz” demiş.

Nasıl yani? AKP’yle anlaşan ABD’li uzman hakkında bilgi vermek nasıl ve kim açısından casusluk sayılıyor ki?

Gün’ün Emniyet ifadesi

Hüseyin Gün üzerinden Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’ın “casus” ilan edilmeye çalışıldığı soruşturmada, dün savcılık ifadeleri alındı. (Yazımı gazeteye teslim ettiğimde ifade verme süreci tamamlanmamıştı.)

Ama ilginç olan durum şuydu. İmamoğlu, Özkan ve Yanardağ’ın daha savcılık ifadeleri bile alınmadan, Hüseyin Gün’ün ”itirafçı” olduğu açıklandı. (Sabah, 26.10.2025) Peki “Casusluk soruşturmasının” merkezindeki Gün’ün bu hızla itirafçı olması normal mi? 

Etkin pişmanlıktan faydalanan Gün’e Emniyet’te Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’la ilişkisini soruyorlar. İkisiyle de manevi annesi aracılığıyla tanıştığını söylüyor.

Özkan’a, 2019 seçimi öncesinde teknik-analiz desteği sunmayı teklif etmiş. Bir kaç rapor hazırlamış, vermiş, o kadar. Arada mesajlaşmalar… 

Yanardağ’a ise daha doğrusu Tele1’e ise manevi annesi dolayısıyla bir kaç kez bağışta bulunmuş. Bir kaç kez 2-3 bin avro civarında bağış. (Yanardağ ise Hüseyin Gün’ü Hüseyin Gün Alaçam olarak tanıdığını, çünkü Seher Alaçam’ın üvey değil, gerçek oğlu olduğunu sandığını, bağışın da Gün’den değil, Seher Alaçam’dan geldiğini belirtti.)  Onun dışında bir kaç kez gündemle ilgili, bir kez de Kılıçdaroğlu’nun Tele1’e konuk olduğu program vesilesiyle, Kılıçdaroğlu’nun yanıtlarına kızarak, Yanardağ’a Whatsapp’tan serzenişli mesajlar atmış.

Tutanaktan suçsuzluk çıkar

Gün’ün rehberindeki çeşitli isimlere dair verdiği yanıtların da Özkan’la ve Yanardağ’la, dolayısıyla İmamoğlu’yla bir ilgisi yok. O istihbaratçılarla ilişkisi üzerinden Özkan, Yanardağ ve İmamoğlu’na “casusluk faaliyeti” bağı kurmak, tavuktan süt sağmak kadar olanaksız.

Çoğu tablo, fotoğraf, tv programı tapesi, konum vb. belgesi olan 262 sayfalık bu Emniyet tutanağından Yanardağ, Özkan ve İmamoğlu’nun suçsuzluğundan başka bir şey çıkmaz. 

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
27 Ekim 2025

, , , , , ,

1 Yorum

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın