Posts Tagged Org. Hilmi Özkök

AYTAÇ YALMAN NEDEN TANIKLIK YAPMIYOR?

Balyoz davasının en önemli “delili” olan CD’lerin sonradan oluşturulduğu ve sahte olduğu, bir kez daha ve bu kez ABD’deki bir şirket tarafından saptandı. Operasyon tetikçilerinin takvim tutmazlığı “darbe belgeleri güncellenmiş” yalanıyla perdelemeye çalışmaları da nafile. Bu nasıl bir güncelleme ki, emekli olmuş subayın imzası hâlâ yerinde!

Balyoz davasının bir numaralı sanığı olan eski 1. Ordu Komutanı Em. Org. Çetin Doğan, işte bu yüzden ısrarla eski Genelkurmay Başkanı Em. Org. Hilmi Özkök ile eski Kara Kuvvetleri Komutanı Em. Org. Aytaç Yalman’ı tanıklığa davet ediyor. “2003’te darbe planı var mıydı? İddia edildiği gibi siz mi engellediniz? Gelin açıklayın.” diyor.

Sadece içerideki komutanlar değil, dışarıdakiler de çağrı yapıyor. Örneğin Em. Koramiral Atilla KıyatÖzkök ve Yalman’a yalvarıyorum. Gönüllü tanıklık yapma hakları var. Lütfen mahkemeye gelsinler.” diyor.

İZMİR’DEN İSTANBUL’A GİTMEK ZOR MU?

Eski Genelkurmay Başkanı Em. Org. Hilmi Özkök silah arkadaşlarının çağrılarına kapatmış kulağını. Ancak “mahkeme çağırırsa giderim” diyor…

Özkök, tutuklu Genelkurmay Başkanı Em. Org. İlker Başbuğ’un mahkemeye gelmeyen eski Genelkurmay Başkanlarına sitem etmelerini anımsatan gazeteci Aslı Aydıntaşbaş’a ise üniformasına leke süren şu yanıtı veriyor: “Ben buradayım (İzmir’de). Keşke imkân olsa da orda olsam.” diyor ve topu İstanbul’da bulunan eski Genelkurmay Başkanlarına atıyor. (Milliyet, 29 Mart 2012)

Hangi imkânsızlık, onu İzmir’den İstanbul’a tutuklu silah arkadaşını ziyaret etmeye engelliyor, biliyoruz kuşkusuz…

YALMAN’IN GÖRDÜĞÜ DARBE PLANLARI

Hadi Hilmi Özkök neyse ama ya Aytaç Yalman silah arkadaşları için neden tanıklık yapmıyor, neden bundan kaçınıyor?

Birkaç gün önce Aytaç Yalman’ın Ergenekon kapsamında daha önce verdiği ifadeler basına servis edildi. Yalman ifadesinde darbe planlarını slaytlar halinde 2004 yılında gördüğünü açıklıyor:

Ayışığı ve Yakamoz adlı darbe planlarını Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök 2004 bahar aylarında odasında bana gösterdi. Kendisi tarafından bilgimin olup olmadığı soruldu. Ben de bilgimin olmadığını söyledim. Bunun üzerine kendisi de ‘ben de öyle tahmin etmiştim’ dedi. Esasen bir slayt sunumu şeklinde öğrendim ben de bu planların ne olduğunu. Planı okuyunca kendimin de bu plandan dışlandığına muttali oldum.” (Sabah, Org. Aytaç Yalman’dan darbe itirafı, 27 Mart 2012)

Çeşitli kuruluşların “2007 yılından önce hazırlanmış olamaz” dedikleri darbe planlarının Özkök tarafından 2004 yılında nasıl Yalman’a gösterilebildiği, kuşkusuz önemli bir soru…

Ancak biz daha basit sorular soralım: Slayt halindeki bu planları ne yaptınız? İmha mı ettiniz, yoksa sakladınız mı? Askeri savcıya verdiniz mi? Neden vermediniz?

HANİ DARBE PLANINI GÖRMEMİŞTİNİZ?

Yalman, üzerinden 3 gün geçmesine rağmen yalanlamadığına göre, darbe planlarını gördüğünü söylediği ifadesini kabul ediyor demektir…

O zaman kendisine, tam bir yıl önce Hürriyet’ten Tufan Türenç’e yaptığı açıklamalarını anımsatalım: “Dava konusu ile ilgili bilgi ve belgeye sahip olmadığımı özellikle belirtmek isterim. Adaletin tecelli edeceğine olan inancımı belirtirken, suçsuz olduklarına inandığım arkadaşlarımın özgürlüklerine kavuşacağına bütün kalbimle inanıyorum.” (Hürriyet, Arkadaşlar suçsuzdur, 28 Nisan 2011)

Bitirirken bir kez daha soralım: Darbe belgelerini gördünüz mü, görmediniz mi? Neden mahkemede tanıklık yapmıyorsunuz?

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
30 Mart 2012

, , , , , ,

Yorum bırakın

12 EYLÜL YALANLARI

Eski Genelkurmay Başkanı Em.Org. İlker Başbuğ’un tutuklanması ve eşzamanlı olarak12 Eylül yargılamasının başlaması, en çok “yetmez ama evet”çileri rahatlattı. “Mesele darbecilikse, AKP neden 12 Eylül’ü yargılamıyor” diyenlere karşı mahcubiyet duymaktan kurtuldular.

AKP kalemşorları ise daha da mutlu, “12 Eylül generallerini yargılıyoruz” havasındalar…

Peki, gerçekte ne oluyor?

12 EYLÜL, 24 OCAK’TIR

Tahsin Şahinkaya’nın 1,Kenan Evren’in de 2 numara olduğu 12 Eylül iddianamesi bir kandırmacadır.

Çünkü önemli olan95 yaşındaki 12 Eylülcülerin değil, 12 Eylül sisteminin yargılanmasıdır; o sistemden hesap sorulmasıdır.

12 Eylül, 24 Ocak kararlarının uygulanması için yapılmıştır. O nedenle de, 12 Eylül iddianamesinin 1 numarası Paul Henze, 2 numarası da Turgut Özal’dır.

Tayyip Erdoğanlar, Abdullah Güller bu nedenle 12 Eylül’den hesap soramazlar. Çünkü kendilerinin de büyük gururla söyledikleri gibi, Özal’ın mirasçısıdırlar.

CUMHURİYET EKONOMİSİNİ YIKMA GÖREVİ

Neydi 24 Ocak kararları?

24 Ocak kararları, Cumhuriyet ekonomisini yıkıp, onu emperyalistlerin serbest piyasasına entegre etmekti. Cumhuriyet’in ekonomik kurumlarını özelleştirmeler yoluyla uluslararası tekellere peşkeş çekmekti. Gümrük Birliği ile ulusal pazarın duvarını yıktırmaktı.

Bunları gerçekleştirmek ancak süngüyle mümkündü. İşte bugün iddianameye 1 ve 2numara olarak sokulanlar, yalnızca o süngüyü tutanlardı…

12 Eylül, Türkiye’nin “Türk-İslam sentezi”ne göre yeniden biçimlendirilmesi, Kemalist devletin devrimciliğinin budanması demekti.

Bugün Türkiye’yi yönetenler, o günkü iklimde staj yaptırılanlardı; siyasi partilerin gençlik kolları başkanları arasında, tutuklanmayan tek isimlerdi.

EVREN İLE ÖZAL VE KARADAYI İLE ÖZKÖK FARKI

Kimi eski solcu, yeni liberaller ise Em. Org. İlker Başbuğ’un tutuklanmasını, 12 Eylül rejimini sonlandırma hamlesi olarak yorumluyorlar. Okurlarını ve dinleyenlerini ikna etmek için de, “Ordu, hep aynı ordudur” demektedirler.

Salt Genelkurmay Başkanları düzleminde baksak bile, bunun gerçek olmadığı görülür.

Özal’ın arkasındaki süngü olan Kenan Evren ile Özal’ın Türk Ordusu’nu ABD adına Irak’a sokma planına karşı çıkan Necip Torumtay aynı mıdır?

Haçlı irticaya karşı mücadele eden İsmail Hakkı Karadayı ve Hüseyin Kıvrıkoğlu ile haçlı irticayla şiir gibi çalışan Hilmi Özkök aynı mıdır?

Paul Henze’nin “bizim oğlanlar” dediği generallerle, ABD’nin 90’larda “hizadan çıktılar” dediği generaller aynı olabilir mi?

ABD BELGELERİNDE TÜRK ORDUSU

Türk Ordusu’ndaki kırılmaları, iki farklı kurmay tutumunu, iki ayrı konumlanma durumunu aslında bize en iyi olarak ABD belgeleri göstermektedir. Değerli gazeteci ustalarımdan Hasan Bögün, işte o belgeleri inceledi ve kitaplaştırdı.

Kaynak Yayınları’ndan çıkan “ABD ve AB Belgeleriyle Türk Ordusu” kitabı okunmadan, Türkiye’deki ordu tartışmaları anlaşılamaz.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
16 Ocak 2012

, , , , , , , , ,

1 Yorum

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın