YENİ ORTADOĞU HAYALİ

Önce Başbakan Erdoğan Suriye’ye NATO sopası salladı… Ardından da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu TBMM’de gündem dışı söz alarak, “Ortadoğu’da değişim dalgasını yöneteceklerini” ve “Yeni Ortadoğu’nun sahibi ve öncüsü” olacaklarını savundu.

Sefer hazırlığı içinde oldukları, Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül’ün “dış müdahale ile Suriye haritasının değiştirilmesi” noktasına gelmesinden de belli…

Karagül’ün son bir yıllık Suriye yazılarındaki zikzaklar, dış baskı meselesinin anlaşılması açısından çok öğreticidir. Ama önceki günkü yazısındaki bir itiraf, boyunlarındaki ağırlığı tam anlamıyla ortaya koymaktadır:

“Suriye’de rejim değişikliği kararı çoktan verilmişti. Üstelik bu karar, Türkiye – Suriye ilişkilerinin iyi gittiği dönemde bile belliydi. Türkiye – Suriye ortak Bakanlar Kurulu toplantılarının yapıldığı dönemlerde bile birileri Türkiye’de ve bütün bölgede organizasyonlar düzenliyor, bizlere kadar gelip destek istiyordu. Süreç ilerletildi ve bu noktaya geldi.”

SURİYE GÖREVİNİ KİM VERDİ?

Esad’ın yüzüne gülünüp, arkasından neler çevrildiğinin ispatı olan bu itirafa geleceğiz ama şu soruları İbrahim Karagül’e yöneltmeden geçmeyelim: Sizlere kadar gelenler kimlerdi? Sizler, gelenlere ne yanıt verdiniz?

Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere pek çok kişinin Erdoğan’a karşı söylediği “Daha dün kardeşim Esad diyordunuz, bugün ne oldu?” şeklindeki serzenişin yanlış olduğunu, Erdoğan’ın o gün de, tıpkı bugünkü gibi Esad ve Suriye karşıtı olduğunu bu köşede birkaç kez dile getirmiştik.

Suriye ile yakınlaşma denilen süreç, ABD’nin “model ortak” ilan ettiği Türkiye’ye, Obama’nın BOP Eşbaşkanı Erdoğan’a ve Cinton’un “alt bölgesel düzenler kurucusu” Davutoğlu’na verdiği görevdi!

İran’ı yalnızlaştırmak, Suriye’yi ve Lübnan’ı İran’dan koparmak içindi tüm o şovlar… Bu büyük operasyonun başarısı için, Türkiye’nin bölgede “liderlik” yapmasına bile izin vermişti ABD… Ve bu bölgede liderlik yapabilmenin birinci şartı olan İsrail karşıtlığına bile göz yummuştu…

İki yıldır Odatv ve Aydınlık’ta ısrarla altını çizdiğimiz bu gerçeği, hem de o cepheden ve birinci ağızdan doğruladığı için İbrahim Karagül’e teşekkür ederiz.

DAVUTOĞLU’NUN “YENİ ORTADOĞU” GÖREVİ

Gelelim Davutoğlu’nun “Yeni Ortadoğu’nun sahibi ve öncüsü olma” görevine…

Başında “yeni” olan her şeyin Amerikan yapımı olduğunu herhalde bu bölgede en iyi biz Türkler biliyoruzdur. Yeni Dünya Düzeni ile başlayan bu “yenilenme” süreci, son dönemde Yeni CHP, Yeni Anayasa, Yeni Türkiye diye sürüyor…

Mart 2009’da “ABD ile altın bir işbirliği dönemi” vurgusu yaptıktan ve görevini “küresel yeni düzene, çevremizde alt bölgesel düzenleri yeniden kurarak katkı yapacağız” diye açıkladıktan sonra Dışişleri Bakanı olarak atanan Ahmet Davutoğlu’nun “yeni Ortadoğu sahipliğinin” izlerini anımsayalım:

Haziran 2010’da İran’ı yalnızlaştırmak için Suriye, Lübnan ve Ürdün’le “Ortadoğu Birliği” kurdu; Aralık 2010’da “Osmanlı milletler topluluğu” işareti verdi; Mart 2011’de “bölge değişimine yön vermezsek, bundan en olumsuz biz etkileniriz” dedi; Ocak 2012’de “100 yıl sonra Ortadoğu’ya yeniden girme” görevini açıkladı.

BOP DA YENİ ORTADOĞU DA MÜMKÜN DEĞİL

Yeni Ortadoğu’nun ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde olduğu, bu projenin “alt bölgesel düzenlerinden” biri olduğu ortada… Ancak bizimkilerin göremediği büyük gerçek şu: ABD’nin BOP’u çuvallamışken, AKP’nin Yeni Ortadoğu’su mümkün değildir!

Çünkü dünyayı Atlantik değil, artık Asya-pasifik döndürüyor!

Görevleri, dünyayı doğru okuyabilmelerini engellemektedir. Bu yüzden de hâlâ sefer hazırlığı içindedirler! Üstelik Esad’a tanıdıkları 15 günlük süre, 180 gün önce dolduğu halde!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
29 Nisan 2012

, , , , , , , , ,

  1. kemalist adlı kullanıcının avatarı

    #1 by kemalist on 01/05/2012 - 12:33

    KİMSENİN DEĞİL ! ATATÜRK’ÜN TÜRKİYE’Sİ

    Tüm dengeler bozuldu. 2+2= ? aynen böyle sorulan en basit şeyin karşısında biraz düşünüyoruz.Büyük Atatürk’ün Ünlü Nutuk’undan yapılan alıntıyı silahlı terör örgütü
    örgütsel faaliyeti olarak kabul edilmiş.Arkadaş artık benim ne vicdanıma nede sabrıma
    sığıyor.Hele iddianamedeki Atatürk için yapılan yakıştırma artık iplerin koptuğu noktadır bence.ABD ve İsrail’in emellerine, Tayyibin hayallerine ve Fettullahın cemaatlerine göre bir Türkiye hazırlanıyor.Burası bunların çiftliği mi arkadaş.Burası
    Büyük Önder ve silah arkadaşlarının yüreğini ve canını ortaya koyarak sınırlarını belirlediği, kurduğu Cumhuriyet’le ve devrimleriyle taçlandırarak Türk Milletine
    Emanet ettiği TÜRKİYE CUMHURİYETİ’dir.

    Burada bize Türk Milleti’ne düşen Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

    Artık Türkiyemin ABD ve İsrailin emelleri için kullandırılmasına daha ne kadar seyirci kalacağız.sana böyle bi hakkı kim verdi arkadaş.Sen ki Ortadoğu’nun lideri
    olucam diye bizim emanetimiz üzerinden masalara oturuyorsun, kendi amaç ve çıkarların doğrultusunda, hiçbir zaman hak etmediğin, layık olmadığın oturduğun o koltukta ve yaşadığın bu toprakta anti-laik kişiliğinle Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni
    kullanıyorsun.Bu topraklarda kompradorluk yapacağına çok istediğin Ortadoğuya
    git orada seni kucaklarlar.

    Düşmüşler bi iç hesaplaşmanın peşine 28 Şubattır gidiyor.Sen önce emperyalist
    patronlarının besleyip büyüttüğü, 30 yıldır nice ocakları söndüren, anaların bağrına
    ateş düşüren sözde örgütle bi hesaplaş.Onları muhatap alarak , pazarlıklar yaparak
    şehitlerimizin kemiklerini sızlatma.Büyük Önder Cumhuriyeti kurarken sınırlarımız
    içinde yaşayan herkezi bu ülkenin vatandaşı olarak kabul etti.Kürdü Arabı,Sünnisi
    Alevisi, Lazı Çerkezi.Bu vatanı onlara emanet ederek muhafaza ve müdafaa görevi
    verdi.Bölücülük yaparak, üzerinde hak iddia ederek topraklarımızı bölmeye ve kendi
    sözde devletlerini kurmaya çalışması kabul edilemez.Bu ülkenin sınırları şehit kanları ile çizildi.Değiştirilemez ve bölünemez.

    Türkiye Cumhuriyeti Bağımsızdır, Laiktir, bölünemez ve kullanılamaz.Özellikle de
    Büyük Atamın 85 Yıl öncesinden gördüğü gibi iktidar sahiplerinin şahsi menfaatlerini gerçekleştirmek için istilacıların siyasi emellerine alet olacağı bir ülke değildir ve hiçbir zaman olmayacaktır.

    NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın